13 Mart 2018 Salı






Bir Zamanlar İyi Fala Bakardım.

nazanss.blogspot.com


İnanın olmuştu.


Bir gün iyi fala baktığı söylenen bir arkadaşımı iyice izlemiştim. Nasıl bakıyor, neler söylüyor?
İncelemelerimi bununla bırakmamış; kahve falı nasıl bakılır derdine düştüğümden fal kitapları almıştım. Telveler benzeyen şekillere göre yorumlanıyor. Bunu anlamıştım. Hoşuma da gitmeye başlamıştı. Arkadaşlarla gır – gır yapma adına fala bakıyordum güya! Bir gün bir arkadaşım telefon etti.
“Ne dedin isen çıktı.”
Hadi canım sende! Hiç öyle bir şey olabilir miydi? Hani atarsınız ya eğlenmek için, nasıl olurda çıkmış olabilir ki. Bu benim faciam oldu diyebilirim. Falcı kesildim. Herkes kahve içiyor hop bana geliyor. “Falıma bakar mısın?” İlk başlarda hoşuma gidiyordu. Açıkçası neyi neye benzettiğimi hatırlamıyorum. Bir çeşit atıyorum. Sonra farklı bir taktik uygulamaya başladım. Nasıl mı yapıyordum. İnsanlara umutvari bir şey vermeye çalışıyordum. Eee niye daha fazlası olmasın! Başladım güzel şeyler söylemeye. Zaten tanıdığım insanlar çoğunun meselelerini biliyorum. Ne dersem mutlu ya da mutsuz olacaklarını da en azından kestirebiliyorum. Başladım mı ben umut tacirliği yapmaya. Sonra tuhaf şeyler olmaya başladı. Kendimle savaş. Nasıl derseniz. Bende bir fala bakma isteği ki anlatamam. Hani kimse olmadığında nerede ise kahve içeceğim kendi falıma bakacağım o hale geldim. Düşünün o durumlardayım. Arkadaşlar arasında da şöhretim yayılmaya başladı. Keyfim çok yerinde! Bu arada; bazı söylediklerim beni de şaşırmaya başladı. Hiç tanımadığım birine, bir arkadaş toplantısında:
 “Siz politikaya atılacaksınız” gibi ahkâm kestiğimde:
“Evet, milletvekili olmak için çalışmalara başladık” Bir diğerine;
“Yakında büyük para gelecek bir ev bir araba görülüyor.” gibi ukalaca bir cümle kurduğumda, arkadaşım:
“Bırak Allah aşkına kredi kartlarının borçlarını ödeyebilsem” dedikten sonra toplu miras aldıklarında sanıyorum arkadaşım benim kadar şaşırmamış, dili tutulmamıştır.
Hayda ne diyorsam çıkıyor misali oldu mu?
Yalnız şunu atlamamak lazım…
Ben yirmi şey söylüyorum.
Nasıl olsa yaşamda bunlardan biri olacak.
Ben bunun hesaplarını yapıyorum.
İnsan psikolojisini biliyorum.
En büyük istekler para değil midir, ne yazık ki sağlığımızı merak etmeyiz de daha ziyade gelecek parayı düşünürüz. Aynı hesap.
Benim kahve falına baktıklarım benim söylediğim yirmi şeyi unutuyorlar bir tane oldu mu tamam Nazan bildi.
Yok, yahu ne bilmesi biri tuttu o kadar.
Bunlar benim iyi fala bakma şöhretimi artırdıkça bende anlatacak malzeme sayısı da arttı.
Artık on hedef nokta saptamıştım.
Biri mutlaka tutuyordu.
Bende bundan çok keyif alıyordum. Bazı topluluklarda beş ya da altı fincan kapatılmış, hepsi merakla yüzüme baktıklarında işte o zaman çok zor oluyordu…
Ben bu kadar değişik şeyleri nereden bulacaktım. Bu artık eğlenceden çıkmıştı. Biraz moral vereyim’i de çoktan aşmıştı. Bir gün dedim ki.
“Arkadaşlar artık fala bakmıyorum.” Nasıl yani’leri siz tahmin edersiniz.
“Bakmıyorum – Bitti…” Sanki çok şey yapıyormuşum gibi arkadaşlarım bir üzüldü bir üzüldü anlatamam. Bir çeşit moral yükleyicileri gitmişti. 
Oysa:Her sağ salim uyandığınız gün için Allah’a hamd ederseniz zaten moraliniz düzgün olur.
Çoluğunuz, çocuğunuz yakınlarınız ve siz sağlıklı iseniz, şükür içinde olursanız moralinizin yüksek olması gereklidir zaten.
Aç değil açıkta değilseniz, işiniz gücünüzde varsa! O zaman siz şanslısınız mutlu olmalısınız bunlardan güzel mutlu olabilmek için sebepler var mı? Var… Sevgi…
Birde sevilen biriyseniz, sevdikleriniz çoksa, sizde sevgi doluysanız mesele hallolmuştur. Sizin fala değil. Bizi bütün bu güzellikleri veren Mevla’ya hamd etmemizden başka bir şey kalmıyor ki. Fala ihtiyacımız yok.
Yol ışığımız Mevlana Hazretleri derki:
‘‘Sen düşünceden ibaretsin… Geriye et ve kemiksin… Gül düşünür gülistan olursun… Diken düşünür dikenlik olursun.''
İnanın pozitif enerjimiz bize geri döneceğinden mutlu olacağızdır.
Mutluluklarla kalın…


Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder