7 Şubat 2018 Çarşamba








Kadına Şiddet
NE HAKLA

nazanss.blogspot.com




İbn-i Fârız demişki:
“Her güzelin güzelliği, Allah güzelliğinden aksetmiş bir parçadır,”



Kadına şiddet benim içimdeki karanlıkların başında gelenlerdendir.
Kim olduğu, hangi milletten, dostum düşmanım sevdiğim sevmediğim bir kadın şiddet görmüşse içim parçalanıyor.
Kim, niye ve en çok da NE HAKLA diyorum. Ne hakla…

Kadına Şiddetle ilgili yurt içi ve yurt dışı gazetelere yazılar yazdığımı,
TV programlarına konuk olduğum zamanlarda bu konularla ilgili isyanımı, serzenişimi,
kendi yaptığım TV programlarında,
duyarlı kadın ve erkek konuklarımla dile getirdiğimi beni tanıyanlar bilirler.

Kitaplarımda da bu konuyu çok defalar işlemişimdir.
Bunun tersini asla düşünemiyorum.
Bizim gibi ekranlarda olan, gazetelere yazı yazabilen, sosyal medyayı kullanabilenlerin üstünde durmaları gereken hazin bir konu bu.

İslam dini güzellikler dinidir.
İyilikler dinidir.
Peygamberimiz Hazreti Muhammet Efendimiz, hiçbir kadına şiddet uygulamamış sözle bile kalplerini kırmamış.
Peygamberimizin döneminde hiçbir kadına şiddet yapılmamış.

İslam’da kadın önemlidir.
Cahiliye döneminde kadını mal gibi görmüşler.
Hiçbir hakkı yokmuş.
İnsani haklardan yoksunmuş.
Zulmün her türü uygulanıyormuş.

Peygamber Efendimiz bu zulme son verdirmiş.
Kadınların da erkekler gibi insani haklarının olduğunu söylemiş.
Kadına şiddet yok olmuş.
Kadın cinayetleri yok olmuş.
Kadına fiili şiddet, sözlü şiddet yasaklanmış.
Peygamber Efendimizin:
“Sizin en hayırlınız, hanımları nezdinde hayırlı olanınızdır” demiş.

Gönüller Sultanının yaptıkları, sözleri, bizim uygulamamız gerekenler değil midir?
O kadınlara bu kadar önem vermişken,
Neden kadınlar şiddete maruz kalıyorlar…

İslam koruyan, gözeten, kollayan bir din olduğuna göre bu yapılanlar nedir?

Karınıza elinizi kaldırdığınızda aklınıza anneniz gelsin, kız kardeşleriniz gelsin kızınız gelsin…

Siz ister misiniz kızınıza bir erkeğin şiddet uygulamasını.
Kız kardeşlerinizin yüzü gözleri kan revan içinde kapınıza gelmesini.
Geldiğinde sizin eşinizin de aynı durumda olduğunu gördüğünü…
Peki, utanmaz mısınız, sevdiğinize yapılanların hesabını hangi vicdanla kime sorarsınız.

Çocuklarınızın yanında annelerine şiddet uyguladığınızda;
Kızınız hangi erkeğe güvenir,
Oğlunuz babasından gördüğünü mü yapar,
Yoksa sizden nefret mi eder?
Peki, bu çocuklar babalarından dayak yiyen annelerine saygı duyarlar mı?
Annelerine çok üzüldükleri için sizden nefret etmezler mi?
Yaşam hızlıdır,
Zaman koşturur.
Bir gün birilerine muhtaç olduğunuzda evlatlarınızda dâhil kimseyi yanınızda bulamazsınız.

Çok mu sinirlendiniz, dua okuyun.
Allah’a sığının ama onun kuluna zarar vermeyin.

Ben vicdanınızı yormayın diyorum.
Kendinize dünyayı ve ahreti zehir etmeyin.
Hiçbir yerde hesap veremezsiniz.


Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com


Birkaç yerden alıntı yapmak istedim.


İslâm dininin kadınlara verdiği ehemmiyet Kur’ân-ı Kerîm’in şahadetiyle sabittir. Kur’ân-ı Kerîm’de Müslümanlara hitaplar hemen her fırsatta mü’minûn-mü’minât, sâlihun-sâlihât gibi erkeklere ve kadınlara aynı değeri veren söyleyişlerdir.

Kur’ân-ı Kerîm, inanmış kadınları, inanmış erkeklerden ayrı düşünmemiş ve ayrı yâd etmemiştir.

Allah’ın kadına verdiği değer; kadının, kendi yaratıcı kudretinden vasıflar taşıması, hayatın devamlılığında büyük vazife görmesi gibi, ilâhî mukadderâtın aziz bir rüknü olmasındandır.

İşaret olunduğu gibi,
“Kadına muhabbet, onların vücutları aynasında Cenâb-ı Hakk’ı müşahede edebilmektendir.”

İbn-i Fârız da “her güzelin güzelliği, Allah güzelliğinden aksetmiş bir parçadır,” der.

Demek ki erkeğin kadına sevgisi bir bakıma onun vasıtasıyla ilâhî güzelliğin vuslatını dilemek mânâsındadır.

Bunun için de kadının erkeğe galebesi tabiîdir.
Fakat böyle bir düşünce; ancak, belirli bir irfan seviyesine varmış ve mâneviyat


Mevlana’ya göre ancak cahil erkekler kadınlarına galip gelebiliyor.
Öztürk, hayatı ve eserlerinde tüm öğretisini insan üzerine kuran Mevlana’nın insanın cinsiyeti, milliyeti veya dini ile ilgilenmediğini belirterek, şunları kaydetti:

 "Çünkü bütün insanlar aynı Tanrı’nın kullarıdır.
Bu nedenle Mevlana için kadın öncelikle insandır.
O, kadını yaşamın içerisine almaya gayret etmiş ve insanlığın ancak kadınla bir bütün olabileceğini vurgulamıştır.
Mevlana kadın olgusunu hem ulvi yönüyle düşünmüş ve kadını yüceltmiş, hem de onu insana özgü zaaf, tutku, kapris ve eğilimleriyle ele almıştır. 
Mevlana’ya göre erkek, kadından güçlü görünmesine rağmen gerçekte kadın, yaradılışındaki bazı özellikleri dolayısıyla erkeğe galip gelir.

Hz. Peygamberin kadınlarla ilgili bir hadisini çok iyi yorumlayan Hz. Mevlana, bazı metaforlar kullanarak kadın ve erkeği kıyaslamıştır.

Mevlana, cahil ve kaba erkeklerin kadınlara galip gelebildiğini, kadınların ise akıllı ve zeki erkeklere galip geldiğini Mesnevi’deki birçok sözüyle dile getiriyor."




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder