Nuh Peygambere Müjde
Getiren
ÜMİDİN BARIŞIN SİMGESİ
Beyaz Güvercin
nazanss.blogspot.com
Nuh
Peygamberin gemisine gelen; ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, o günden bu
güne, ümidin ve barışın simgesi olmuş.
Tufanın
yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün simgesi olmuş.
Zeytinin kutsal bir bitki
olduğunu biliyoruz.
Zeytinin ve zeytinyağının ilk
olarak nerede yetiştirildiği bilinmiyormuş.
Zeytin, çok eskilerden beri yetiştiriliyor ve bir hayli kıymet
görüyormuş.
Tüm kutsal kitaplarda zeytin
ağacı, zeytin ve zeytinyağının;
Kutsallığın,
Bolluğun,
Adaletin,
Sağlığın,
Gururun,
Zaferin,
Refahın,
Bilgeliğin,
Aklın,
Arınmanın,
Yeniden doğuşun erdem ve değerlerin sembolüymüş.
Eski
Ahit’e göre zeytinyağı, refahın ve bolluğun sembolüymüş.
Birde ağaçların hikâyeleri var ki ondan da söz edelim ondan
sonra yazımıza kaldığımız yerden devam edelim.
Ağaçlar,
kendilerine kral seçmek için ilk olarak zeytin ağacına başvurmuşlar:
“Vaktiyle
ağaçlar, kendilerine kral meshetmek için gittiler ve zeytin ağacına dediler:
“Bize kral ol.”
Ve
zeytin ağacı onlara dedi:
“Allahın
ve insanın bende sena ettikleri (övdükleri) yağımı bırakayım ve ağaçlar
üzerinde sallanmaya mı gideyim?”
Zeytin
ağacından “hayır” yanıtını alan ağaçlar, daha sonra incir ve asmaya giderler.
Ancak
incir ve asma da, aynı gerekçeyle kral olmayı reddederler.
Hâkimler
Kitabı’ndaki öyküden, ağaçların kendilerine kral olarak karaçalıyı seçtiklerini
ve karaçalının da krallığı kabul ettiğini öğreniriz.
Yunan
Mitolojisi’nde zeytin ağacı, her şeyden önce, bereket ve barışı temsil eden bir
tanrıçanın armağanıymış.
Bir
efsaneye göre ise savaşçılar tarafından korunan bu ağaç, M.Ö.480'deki Pers
işgalinde Akropolis'le birlikte yakılmış.
İşgalden
sonra Akropolis yıkıntıları arasında kalan zeytin ağacı filizlenmiş,
Yeniden
canlanmış ve sürgünleri tüm Yunanistan'a ekilmiş.
Zeytin
ağaçlarının, Athena'nın yarattığı bu ilk zeytin ağacından çoğaldığı
söylenirmiş. Antik Yunanlılara göre, kutsal bir aileden gelmiş olmanın en
önemli işareti bir zeytin ağacının altında doğmuş olmakmış. Bunun dışında M.Ö.
8’inci yüzyılda yaşadığı sanılan Homeros’un kaleme aldığı destanlar, zeytin
ağacı ve zeytinyağına ilişkin zengin tasvirler ve benzetmelerle
süslüymüş.(alıntı)
Hepimizin
bildiği Hazreti Nuh ve tufanından da biraz söz etmek gerekli diye düşünüyorum.
Bilindiği gibi insanlar kötü olmuşlar, kötülük yapıyorlarmış.
Hazreti Nuh’un uzun yıllar onları doğru yola getirmek için çabaları da
boşa gidince; Allah’u Telala bir tufanla onları cezalandırmaya karar vermiş.
Hazreti Nuh’a gemi yapmasını söylemiş, gemiye de her temiz hayvandan
erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan da ikişer erkek ve dişi,
kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söylemiş.
Gemiye ailesi de dâhil bindikten sonra tufan başlamış. Hazreti Nuh,
ailesi ve gemideki canlılardan başka yeryüzünde her şey suların altında kalmış.
Tufan durduğunda Hazreti Nuh bir güvercin göndermiş, güvercin bir süre
sonra dönmüş. Yedi gün sonra bir daha göndermiş.
Güvercin ağzında yeni koparılmış zeytin dalı ile gelmiş.
Nuh Peygamber o zaman suların çekildiğini anlamış.
Bir
başka anlatıyı da hemen ilave etmek istiyorum ki, bu çok önemli:
Efsaneye göre Havva ile birlikte yasak meyveyi
yiyerek cennetten kovulan Âdem, 930 yaşındayken öleceğini hissetmiş ve
Tanrı’dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar vermiş. Bu
konuda oğlu Şit’i görevlendirmiş ve onu cennet bahçesine göndermiş.
Bahçenin bekçiliğini yapan melek, Şit’in duası
üzerine İyi Kötü Ağacından aldığı üç tohumu ona vermiş ve babasını gömmeden
önce tohumları onun ağzına koyması gerektiğini söylemiş.
Âdem kısa bir süre sonra ölmüş ve Tabor Dağı
yakınındaki Hebron Vadisi’ne gömülmüş. Âdem’in gömüldüğü yerde yeşeren üç ağaç;
zeytin, sedir ve servi’ymiş. Tanrı ve insan arasında barış böylelikle
sağlanmış.
Sıra Mısır’a geldi:
Mısırlıların zeytinyağı üretmeyi Yunanlılardan
ve Filistinlilerden çok daha önce biliyorlarmış.
6.000 yıl önce evlilik tanrıçası İsis
Mısırlılara zeytin ağacı yetiştirmeyi ve ürünlerinden faydalanmayı öğretmiş.
M.Ö.2500 yılında inşa edilen Sakkarah
Piramidi’nde bir zeytin sıkma aletinin bulunması ve piramidin duvarlarını
zeytin sıkma işlemini anlatan figürlerin süslemesi bu efsanenin gerçekliğe
uzanan merdiveni gibiymiş.
Ayrıca, çocuk denebilecek bir yaşta hayata
veda eden Mısır’ın en çok bilinen firavunu Tutankamon’u zeytin dallarından
yapılmış “adalet tacı” ile resmeden sayısız esere rastlamak mümkünmüş.
III. Ramses güneş tanrısı Ra için yaptırdığı
tapınağın sonsuza kadar aydınlanması için özel zeytinlikler kurdurmuş.
Güneş Tanrısı’nın tapınağı ölümsüz ağacın
meyvesinden süzülen yağ ile sonsuz bir aydınlığa kavuşmuş.
III. Ramses duygularını şöyle dile getirmiş:
“Senin şehrin Heliopolis’i zeytin ağaçları ile
süsledim. O zeytin ağaçları ki, meyvelerinden halis zeytinyağı elde edilir. Bu
zeytinyağı, senin tapınağını aydınlatan kandilleri besleyen yağdır.”
Bir başkasına sıra
geldi:
Eski Yunan mitolojisinde M.Ö. 17. yüzyılda
kurulan bugünkü Atina ile ilgili bir anlatım varmış. Tanrıların babası Zeus
yeni kurulacak olan şehre isim koymak için Tanrılar meclisini toplamış. Bu
şehre en değerli hediyeyi getiren Tanrının ismini bu şehre vereceğini söylemiş.
Deniz Tanrısı Poseidon denizden savaşta çok işe yarayacağına inandığı bir at
çıkarmış.
Bilim Tanrısı Athena aşıladığı bir yabani
zeytin ağacını şehre getirmiş ve halka armağan etmiş. Bu ağaç meyve verecek,
insanlar da bunu yiyecek. Bu meyveden çıkarılan yağ karanlık geceleri
aydınlatacak, aynı zamanda yemeklik yağ olarak mutfakların baş tacı olacakmış.
Ağaç yarışı kazanmış, Akropolis’e dikilmiş.
Şehre ise bilim tanrısı Athena’nın adı verilmiş.
Eski Yunan’da zeytin ağacı kutsal olup
salonları süslermiş. Zeytin ağacını kesen veya ona zarar veren mahkeme önüne
çıkarılır ve ölüme mahkûm edilirmiş.
Eski Yunan’da atletlerin vücudu zeytinyağı ile
ovulurmuş. Bu işlem kasların güçlendirilmesi ve vücudun daha güzel gözükmesi
için yapılırmış. Ayrıca yaraların iyileşmesi için zeytinden merhemler
yapılırmış.
Bütün yemek öğünlerinde yemeğe lezzet vermek
için kullanıldığı gibi evlerin ve tapınakların aydınlatılmasında ışık yağı
olarak kullanılırmış.
Olimpiyat oyunlarında yarışı kazanan atlete
birkaç ton en iyisinden zeytinyağı mükâfat olarak verilirmiş. Bu zeytinyağından
atlet istediği gibi satar veya yurt dışına ihraç edebilirmiş.
Yunan uygarlığını devralan Romalılar içinde
zeytinyağı çok önemliymiş.
Roma şehrini kuran ikiz kardeşler Romus ve
Romulus anneleri tarafından bir zeytin ağacının altında dünyaya getirildikten
sonra terk edilmişler.
Zeytin ağacının gölgesinde bu ikizleri dişi
bir kurt emzirmiş.
Daha sonra soylu ve zengin bir aile tarafından
bulunan ikizler onlar tarafından evlat edinilmişler.
İyi yetiştirilen ve eğitim alan iki kardeş
sonradan Roma’ya isimlerini vermişler…
Romalılar zeytinyağı ticaretine tam anlamıyla
yön vermişler.
Diğer ülkelere sattıkları zeytinyağının
nakledildiği küplerin üzerine nerede, kim tarafından üretildiği ve vergisinin
verildiğine dair yazılar yazmışlar.(alıntı)
Zeytin’in kutsal olduğunu
biliriz. Zeytini ve zeytinyağını çok tüketenlerin de sağlıklı olduğunu
gözlemleriz. Akdeniz’liler denilince aklımıza ilk gelen zeytin ve zeytinyağı
olur. Onların çok sağlıklı olduklarını, yaşlarından daha genç görüldüklerini,
kuvvetli olduklarını hatırlarız…
Bütün bunları biliriz de niye
hala zeytinyağı tüketmekte tereddüt ederiz?
Zeytinyağı pahalıdır der hemen
diğer yağlara yöneliriz. İyide ucuz yağdan çok kullanacağımıza zeytinyağından
az kullanabiliriz. Ekonomi yine aynı olmaz mı?
Olur.
Zeytin; su, protein, yağ,
selüloz, kükürt, kalsiyum, klor, demir, bakır, manganez, A-E vitaminlerinden
oluşmaktaymış. Güzel… Kalorisine baktığımızda;
100 gr. zeytin, 224 kalori, 100 gr. zeytinde 30
miligram E vitamini bulunurmuş. Eee buda güzel...
Zeytinyağı
ile mücadelem eski yıllara dayanıyor. Ben neden zeytinyağını sevmem bunu da
bilmem! Elifim zeytinyağına bayılır, Fatihcan’ım zeytinyağını bolca kullanır.
Bana gelince yemeklerde zeytinyağını kullanıyorum, salatalara gelince
kullanmıyorum. Çocuklarımın bütün baskılarına karşın, inatla direniyorum.
Sonunda pes etmeye karar verdim. Nedeni zeytin’in ne kadar önemli olduğunu
bildiğimi sanırken yüzde beş faydalarından bile haberimin olmadığını anladım.
Beylik laflar;
Çok faydalı,
Çok sağlıklı,
Yenilmeli…
Bu
kadarı demek ki bana yeterli gelmemiş. Sonunda çocuklarımın baskısına yenik
düşeceğimi anlayınca Zeytin ve zeytinyağı ile muhabbete başlayacağıma da ikna
olunca! Öğreneyim dedim ve her zaman
olduğu gibi ben öğreneceksem okurlarımın da öğrenmesi gerekli ilkesi eşliğinde
araştırmaya başladım.
Öyle
ya; Bu mübarek zeytin ve zeytinyağı neymiş, neden herkes onlardan söz eder?
İlk
öğrendiğim; besin değeri ile insan sağlığının sigortası gibi bir şeymiş. Bir
mucize bitkisiymiş ve en önemlisi kutsal bir bitkiymiş.
"İncire ve
zeytine andolsun." (Tin Suresi, 1)
Sonrasında
Kuranı-ı Kerim’de onunla ilgili ayetler olduğunu öğrendiğim de tüylerim diken
diken oldu.
Düşünün
lütfen sağlımıza bu kadar yararlı olan zeytinyağı; kalp ve damar hastalıkları
ve kansere karşı ciddi bir koruyucu. Daha ne olsun. Bu demektir ki zeytin ve
zeytinyağı mutfakta elimizin altında olacak ilk iki değer.
Zeytin barışın
simgesi…
Birilerine
zeytin dalı uzatmak yeni çıkmadı herhalde. Her ne kadar henüz zeytinyağına
alışamamış olsam da kararlıyım nasıl olsa alışacağım. Ben zeytine bu kadar
düşkün iken onun yağını nasıl ihmal etmişim, kendime kızıyorum, hem de çok!
Bakın
şu olanlara:
Eski
çağlarda birçok yerde kullanılıyormuş. Şöyle bir sıralama yaptığımızda:
Aydınlanmada,
İlaçta,
Sabun yapımında,
Cilt bakımında,
Parfüm yapımında kullanılıyormuş. Düşünün ben
bu saydıklarımın içine yeme ve içmeyi koymadım bile…
Zeytinin
kutsal bir bitki olduğunu bildiğimizi yazmıştım yazımın başında. Hani bazı
şeyler vardır, biliriz hatta bildiğimiz bilginin zayıflığına aldırmaz ahkâm
bile keseriz. Birileri söylemiştir, ya da birileri birine anlatırken kulak
dolgusu birkaç şey aklımıza ilişmiştir. Hooop o zaman bu konuda bilgi
sahibiyiz. Yok değil. Bilgi sahibi değiliz. Benim olmadığı gibi…
Kuran-ı
Kerim’de birçok ayette geçiyor bu doğru…
Bunlardan
bazılarını sizlere aktarmak istiyorum.
"Sizin için gökten su indiren
o’dur; içecek ondan, ağaç ondandır (ki) hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız.
Onunla sizin için ekin, zeytin, hurmalıklar, üzümler ve meyvelerin her
türlüsünden bitirir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir topluluk için ayetler
vardır."
(Nahl
Suresi, 10–11)
"Allah, göklerin ve yerin nurudur.
O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça
içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait
olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse
ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi
dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir.
Allah, herşeyi bilendir."
(Nur
Suresi, 35)
“Allah, göklerin ve
yerin nurudur. O’nun nurunun temsili şudur: Duvarda bir hücre; içinde bir
kandil, kandil de bir cam fânûs içinde. Fânûs sanki inci gibi parlayan bir
yıldız. Mübarek bir ağaçtan, ne doğuya, ne de batıya ait olan zeytin ağacından
tutuşturulur. Bu ağacın yağı (zeytûnetin), ateş dokunmasa bile neredeyse
aydınlatacak (kadar berrak)tır. Nur üstüne nur. Allah, dilediği kimseyi nuruna
iletir. Allah, insanlar için misaller verir. Allah, her şeyi hakkıyla
bilendir.”
(Nur Suresi -35)
“Yine o su ile Sîna dağında biten bir ağaç yarattık
ki hem yağ, hem de yiyenlere katık verir.”
(Muminun -20)
“Mûsâ, süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca,
Tûr tarafında bir ateş görmüş ve ailesine, “Siz burada kalın, ben bir ateş
gördüm, (oraya gidiyorum). Umarım oradan size bir haber ya da ısınmanız için
ateşten bir kor getiririm” dedi. Mûsâ, ateşin yanına gelince, o yerdeki vadinin
sağ tarafındaki mübarek ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet,
ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”
(Kasas 29–30)
“İncir’e ve
zeytûn'a andolsun, Sina Dağına andolsun.”
(Tin Suresi 1–2)
TİN
SURESİ
(95)
Bismillahirrahmanirrahim
95/1. İncir ve zeytine and olsun,
95/2. And olsun Sina dağına,
95/3. And olsun bu güvenli Mekke şehrine
ki:
95/4. Biz insanı en güzel şekilde
yarattık,
95/5. Sonra onu aşağıların en aşağısı
kıldık.
95/6. Yalnız, inanıp yararlı iş işleyenler bunun dışındadır.
Onlara
kesintisiz ecir vardır.
95/7. Öyleyken, sana dini yalan saydırtan nedir?
95/8. Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil
midir?
Hadis’te
Zeytin:
Ömer bin Hattâb dedi
ki:
Allah'ın Elçisi(s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Zeytinyağını yiyiniz ve sürününüz.
Çünkü o, mübarek(bereketli) bir ağacın ürünüdür."
Tirmizi, C.
2. Hno: 1851
Ömer bin Hattâb dedi
ki:
Allah'ın Elçisi(s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Zeytinyağını, ekmeğe katık ediniz ve bu
yağı kullanınız. Çünkü bu yağ, mübarek bir ağaçtan alınmadır."
Sünen-i İbn-i Mace,
C.9. Hno:3319
Ebû Esîd dedi ki:
Allah'ın Elçisi(s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Zeytinyağını yiyiniz ve
sürününüz. Çünkü o, bereketli bir ağaçtandır."
Tirmizi,
C. 2. Hno: 1852
Muaz diyor ki:
Allah'ın Elçisi(s.a.v.): "Ümmetime meşakkat verme korkusu
olmasaydı, kendilerine her namaz kılarken, zeytin ağacından misvak(kullanımını) emrederdim."
Sahih-i Buhari, C.3.Hno.484
Zeyd bin Erkam dedi
ki:
"Allah'ın Elçisi(s.a.v.); Zatülcenb hastalığının tedavisi için;
vers(Yemen za'feranı bitkisi), kust(topalak denilen bitki) ve zeytinyağını birbirine karıştırıp, hastanın
ağzına vermeyi
övmüştür."
Sünen-i İbn-i Mace,
C.9. Hno:3467
Zeyd bin Erkam
dedi ki:
"Allah'ın Elçisi(s.a.v.); Zatülcenb hastalığı için; zeytinyağı ve kustu bahri(topalak
otu) karışımını tavsiye
ederdi."
Tirmizi,
C. 2. Hno:2079
İbn-i Ebi
Atik bize şöyle dedi:
"Size, şu
Habbetü's-Sevda'yı kullanmayı tavsiye ediyorum. Ondan, beş veya yedi tane alıp,
iyice ufalayınız. Sonra onu, birkaç damla zeytinyağı
içinde,
hastanın burnuna bu taraftan ve şu taraftan damlatınız. Çünkü Aişe, Allah'ın Elçisi(s.a.v.)'den şu hadisi
işittiğini söyler: "Şüphesiz
şu Habbetü's -Sevda(çörek otu), her hastalığa şifadır,
samdan başka."
"Ben,
Sam nedir? "dedim.
"Sam, ölümdür."
dedi"
Sünen-i İbn-i Mace, C.9. Hno:3449
Kutsal
bitki zeytin ve Zeytinyağının insan sağlığındaki yararlarını saymakla bitirmek
ciddi anlamda zor... Herderde deva gibi…
Kalp ve Damar
Sağlığına Faydalı Olması,
Kandaki kolesterol oranını yükseltmemesi,
kontrol altında tutması,
Vücut için zaruri olan (EFA: essential fatty
asit) omega–6 yağ asidi (linoleik asit) içermesi,
Kolesterol seviyelerini düşürdüğü ve kalp
hastalıklarını önlediği pek çok araştırma ile de tasdik edilmiş olması,
Kanda dolaşan LDL adlı zararlı kolesterol
düzeyini düşürdüğü,
HDL adlı faydalı kolesterol düzeyini
yükselttiği,
Kalp ve damar hastalarına ilaç olarak tavsiye
edilmesi,
Oxford Üniversitesi'ndeki doktorlar tarafından
yürütülen son araştırmada da, zeytinyağının bağırsak kanserine karşı koruyucu
özelliğe sahip olduğu,
Doktorlar zeytinyağının, bağırsak
kanserlerinin başlamasını engellemek için midedeki asitle tepkimeye girdiğini,
Oxford araştırmacıları aynı zamanda
zeytinyağının safra asiti miktarını azaltarak ve DAO (diamin oksidaz adlı
enzim) seviyesini yükselterek, anormal hücre artışına ve kansere karşı koruyucu
olduğunu,
Artriti (eklem enflamasyonunu) Önlemesi
Kemik Gelişimine Yardımcı Olması,
Zeytinyağının içerdiği E, A, D ve K
vitaminleri, çocukların ve erişkinlerin kemik gelişimine yardımcı olması,
İskelet yapısı üzerinde çok olumlu katkısının
olması,
Yaşlanmayı Önlemesi:
Zeytinyağının içerdiği vitaminler, hücre
yenileyici özelliklere sahip oldukları için, yaşlılık tedavisinde de
kullanılması,
Cildi besleyip koruması,
Zeytinyağı, içerdiği çok sayıdaki antioksidan
maddeyle zararlı maddelerin tahribatını önlemesi,
Hücrelerimizi yenilemesi,
Doku ve organlarımızın yaşlanmasını
geciktirmesi,
Bebeklerde önemi:
Zeytin ve zeytinyağı, içinde bulunan linoleik
asitten (omega–6 yağ asidi) ötürü yeni doğmuş bebekler, gelişim çağındaki
çocuklar için son derece faydalı bir besin olması,
Doğum öncesi ve sonrasında bebek beyninin ve
sinir sisteminin doğal gelişimine katkıda bulunması,
Anne sütüne yakın miktarda linoleik asit
içermesi,
Yağsız inek sütüne zeytinyağı katıldığında
anne sütü kadar doğal bir besin kaynağı özelliğine sahip olması,
Zeytinyağı, vücudumuzdaki zararlı maddelerin
tahribatını önleyen antioksidan elementleri ve insan için büyük önem taşıyan
yağ asitleri içermesi,
Bunların hormonlara destek olması,
Hücre zarının oluşumuna yardımcı olması,
Zeytinyağının, insan sütündeki yağ asidi
oranına benzer, dengeli birçoklu doymamış bileşime sahip olması,
İnsan vücudu tarafından elde edilemeyen, aynı
zamanda vücut için vazgeçilmez önemi olan bu temel yağlı asitleri açısından,
yeterli bir kaynak olması,
Tansiyon Düşürücü
Etkisi:
Yüksek tansiyona olumlu etkisi,
Zeytin ağacının yaprağı ile tansiyon düşürücü
ilaçların yapılması,
Sıcak veya soğuk olarak tüketilmesinde, mide
asitini azaltması,
Gastrit ve ülser gibi hastalıklara karşı
koruması,
Safra salgısını harekete geçirmesi,
Safra kesesinin boşalma işlemini düzenlemesi,
Safra taşı riskini azaltması,
Karaciğerin çalışmasına yardımcı olması,
Vücudun atıklardan kurtulmasını
kolaylaştırması,
Beyin atardamarlarının sağlığına olumlu etkisi
olması,
Kilo vermekte faydalı:
Şişmanlığı kontrol altına alması,
Tedavi etmesi,
Zeytin Ağaçlarından da
söz etmek yerinde olacaktır.
Ülkemizde
90 milyon zeytin ağacı varmış.
Bir
zeytin ağacı 1500 – 2000 yaşarmış.
Zeytin
yaprağı soğan ve sarımsakla eş değerdeymiş.
Zeytin
ağaçları ortalama 20 – 30 kg.
arasında zeytin verirlermiş.
Zeytin yaprağından çay
yapılıyormuş. Sizlere bir yerden alıntı yapacağım:
Önceden klorsuz suyla yıkamış olduğunuz zeytin
yapraklarınızı, robotunuza atarak ya da bıçak yardımıyla ince ince keserek çay
haline getirelim.
Daha sonra 3 dakika boyunca kaynatmış
olduğumuz 1 litre
suyumuzun içerisine 15 çay kaşığı zeytin yaprağı çayımızı atalım 15–20 dakika
kadar demlenmesini bekleyelim.
Bu sure içerisinde suyumuzun sıcak kalmasına
özen gösterelim.
Bir bardak çaya damak zevkinize göre limon
ilave ederek karıştıralım.
Zeytinyağının
özelliklerinin anlatıldığı bu yazıyı da sizlere aktaracağım.
Zeytinyağının aroması en önemli faktördür. Olgunlaşmadan kopartılan zeytinler oluşum
evrelerini tamamlayamazlar. Bu nedenle verim düşer. Olgunlaşmadan kopartılan
meyveleri örnek vermek mümkündür.
Zeytinyağının rafine
olmamasına özen göstermelisiniz. Rafine yağlar özelliklerini maalesef
yitirmektedirler. Rafine yağlar mineral değeri bakımından fakir yağlardır.
Zeytinyağının Asit
değeri çok önemli olmamakla birlikte bazen avantaj bile yaratabilir. İçerdiği
asit ve mineral yoğunluğu açısından 1,5–2 asit değerine sahip zeytinyağlarının
sağlık açısından zararı olmadığı gibi, oleik asit nedeniyle faydası bile
bulunur. Kıstas damak zevkinizin kabul edebileceği ölçülerdir.
Kaliteli
zeytinyağında mutlaka zeytin kokusunu hissedersiniz.
Zeytinyağı ne kadar
erken donma eğilimi gösterirse o kadar kaliteli ve saftır.(alıntı)
Aslında edindiklerimden ve sizlere aktaracaklarımın çok
azını hazırlayabildim. Gerçekten zeytin ve zeytinyağı mucizevî bir yiyecek.
Sanıyorum artık soframızdan eksik etmeyeceğim. İlk işim yarın sabahtan
başlayarak iyi bir zeytinyağı alacağım, kâsenin içine limon veya narekşisi ve
kekik koyacağım ve ekmeğimi batırıp yiyeceğim…
Bir yazan demiş ki:
“Zeytinyağı, insan soyunun devamı için gelecek
nesillere bırakacağımız en kıymetli hazine.”
Ve ilave etmiş:
“O
bir doğa doktoru”
Çok
doğru…
Benim
gibi zeytinyağından uzak kalmışlara bu yazım bir hatırlatma, bir uyarı, bir
güzellik yaparsa ve onlarda benimle birlikte zeytinyağını yemeklerinde
kullanırlarsa sanıyorum bu konuda bir şeyler yapmış olabilirim…
Sağlıklı
güzel günler diliyorum…
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com