Aşk ve Güzellik
Tanrıçası
Afrodit
nazanss.blogspot.com
Afrodit,
Zeus ve Dione'nin
kızıdır. Denizin köpüğünden doğduğu söylenir. Güzellik, aşk, sevgi ve sevişme
tanrıçasıdır.
Tüm
Olympos Tanrıları hatta ölümlüler bile ona âşıkmış. Çok sevgilisi varmış.
Sadakatten ise hiç mi hiç nasibini almamış.
Kadınları
anlamak ne mümkün! Hele bu kadın dünyanın en güzel kadını ise… Hele bu kadın
bir tanrıça ise! Hele bu kadın güzelliğin timsali Afrodit ise!
Bakın
bu kadar güzel ve emsalsiz kadın çok çirkin, üstelik topal biri ile evlenmiş.
Kiminle mi? Demirci tanrısı Hephaistos’la… Vardır mutlaka bir bildiği!
Bu
kadın, bu güzel kadın bir arada:
Savaş
Tanrısı Ares’le evlenmiş ya da birlikteliği olmuş. Bu o kadar önemli değil.
Önemli olanı ondan üç çocuğunun olmasıymış.
AresPhobos
(bozgun),
Demikos
(korku)
Harmonia
(uyum)…
Afrodit’le
ilgili anlatacak çok şey vardır.
Onun
üç güzeller yarışmasını biliyor musunuz, bilmem. Orada bir hile vardır.
Tarihte
yapılmış Homeros'un İlyada destanına göre M.Ö. 2. binde
yapılmıştır. Bugün Kaz Dağları
olarak bilinen İda Dağı'nda
yapılmıştı.
Güzellerin
her biri kendisini seçmesi için Paris'e önerilerde bulunmuşlar, sonuçta
Paris elindeki elmayı Afrodit'e (venüs)
vermiştir.
Yarışma
sonrası Paris âşık olduğu Helen'i Afrodit yardımıyla kaçırır ve Troya savaşına neden olur.
Tarihteki
ilk güzellik kraliçesi Afrodit olunca, o zaman 2500 yıldır kadın güzelliğinin
sembolü de haliyle Afrodit olmuştur.
Afrodit’i
tarihçiler şöyle tarif ediyorlar:
Kızıl
saçlı, hafif etine dolgun, dolgun dudaklı, hokka burunlu güzel tabi çok güzel
bir kadın…
Afrodit
Aşk tanrıçasıymış ya! Aynı zamanda çiçekleri ve ağaçları baharda rengârenk
donatırmış! Hoş üzerlerine aşk iksirleri dökermiş ama olsun… O üretken bir
tanrıçaymış.
Afrodit,
Hephaistos’la evlenmiş ya!
İkisi
aşk ve sanatı temsil ediyorlarmış.
Afrodit
için çok güzel şeyler olurmuş. Tabiat ona seslenirmiş. Rüzgârlar onun
saçlarının arasında gezinirmiş. Çiçekler en güzel kokularını o yanlarından
geçerken sargılarlarmış.
Deniz
onu görünce coşarmış. Tabiattaki bu güzellikler ona şarkılar söylerlermiş.
Nasıl
söyler demeyiniz. Biz efsanelerden söz ediyoruz. Biz mitolojiden söz ediyoruz.
Ha siz ne kadar inanırsınız bilmiyorum.
Masal
da anlatmaz mıyız?
Farz
edin size bu yazımda güzel bir masaldan, çok güzel bir masal kahramanı olan
Afrodit’ten söz ediyorum…
Homeros’un
İlayda’da anlattığına göre Truva (Troya) savaşının başlama nedeni Afrodit
yüzünden olmuş.
Savaşta
olur her şeyde olur.
Gerçi
bu savaş Paris yüzünden olmuş ama Afrodit içinde olabilirdi.
Şahane
bir güzellik, görenlerin etkilendiği, büyülendiği bir kadın…
Bir
başka güzel hikâyede şöyle onu da aktarayım sizlere, benim çok hoşuma gidiyor.
Efsaneye
göre dalgaların köpüğünden doğmuştur. Bir ilkbahar sabahı, Kıbrıs adası
kıyılarında kıpırtısız olan deniz birden bire köpüklü beyaz bir dalga ile
hareketlendi. Bu dalga ile birlikte bir sedef kabuğu kıyıya vurdu. Sedefin
kapağı açıldığında içinden güzeller güzeli Aphrodite çıkmıştı. Beraberinde aşk
tanrısı olan oğlu Eros da vardı.
Kumsalda
yürüdükçe bastığı yerlerde renk - renk güzel kokulu çiçekler açıyordu.
Zaman tanrıçaları olan Horalar onları karşıladılar ve önce Aphrodite'ı güzelce yıkayıp vücudundaki tuzlu deniz suyunu temizlediler.
Zaman tanrıçaları olan Horalar onları karşıladılar ve önce Aphrodite'ı güzelce yıkayıp vücudundaki tuzlu deniz suyunu temizlediler.
Uzun
saçlarını örüp başını altın bir taçla süslediler, üzerine tülden süslü
elbiseler giydirip, boynuna kıvılcımlar saçan kolyeler taktılar. Daha
sonra onu ve oğlunu alıp Olympos'a çıkardılar.
Olympos'taki tanrılar bu güzeli görünce hayranlıklarını gizleyemediler. O günden sonra Aphrodite güzellik ve aşk tanrıçası olarak Olympos'ta diğer tanrı ve tanrıçalarla birlikte yaşamaya başladı.
Aphrodite güzelliği ile sadece tanrıların değil insanlarında gönlünü fethetmişti. İnsanların kalplerine sevgi ve aşk tohumları serpiyor, onlara neşe ve sevinç veriyordu. Diğer yandan kimi zaman bu neşe ve sevinç aşk acısına da dönüşebiliyordu.
Güzel tanrıça gücünü sadece insanlar ve tanrılar üzerinde göstermezdi. O tüm tabiata söz geçirebilirdi. Tek bir tatlı bakışıyla kudurmuş dalgaları sakinleştirir, nefesi ile deli gibi esen rüzgârları dindirirdi.
Yeryüzünde her şeyi o diriltir, o canlandırırdı. Kurumuş çiçekleri tekrar canlandırır, dünyayı süsler, güzelleştirirdi.
Masal gibi değil mi?
Olympos'taki tanrılar bu güzeli görünce hayranlıklarını gizleyemediler. O günden sonra Aphrodite güzellik ve aşk tanrıçası olarak Olympos'ta diğer tanrı ve tanrıçalarla birlikte yaşamaya başladı.
Aphrodite güzelliği ile sadece tanrıların değil insanlarında gönlünü fethetmişti. İnsanların kalplerine sevgi ve aşk tohumları serpiyor, onlara neşe ve sevinç veriyordu. Diğer yandan kimi zaman bu neşe ve sevinç aşk acısına da dönüşebiliyordu.
Güzel tanrıça gücünü sadece insanlar ve tanrılar üzerinde göstermezdi. O tüm tabiata söz geçirebilirdi. Tek bir tatlı bakışıyla kudurmuş dalgaları sakinleştirir, nefesi ile deli gibi esen rüzgârları dindirirdi.
Yeryüzünde her şeyi o diriltir, o canlandırırdı. Kurumuş çiçekleri tekrar canlandırır, dünyayı süsler, güzelleştirirdi.
Masal gibi değil mi?
Benim
mitolojiye karşı ciddi şekilde ilgim var. Şu ana kadar Yunan mitolojisini
anlattığım:
Zeus’un
Aşkları ve Herakles’in Kadınları yayınlandı.
Şimdi
bu iki kitabım ve Amazonların Kraliçesi başka bir yayınevi tarafından yeniden
yayınlanacak.
Bende
sizlere mitoloji ile ilgili anlatılar sunacağım…
İnşallah
keyif alırsınız…
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder