ÖFKE
nazanss.spotblog.com
Yenilmesi gereken ilk düşmanlar öfke ile umutsuzluktur.
ALAIN
Ne
kadar zalim bir zamanda yaşıyoruz. Bu zamanı ancak zalim olarak
isimlendirebiliriz. Zalim zaman çünkü ‘zalim ki zaman’ bu kadar öfkeliyiz. Bize
zulüm yapılıyor ki bu kadar kızgınız. Bu duygularımız boşu boşuna oluşmuyor.
Zalim
zaman olunca bizlerde öfkeli olacağız elbette. Öfkeli olduğumuzda da öfkenin
gerektirdiği gibi hareket edeceğiz. Nedir bu gereklilik?
Öfke
duygusunun içinde neler saklıdır dediğimizde karşımıza çıkanlar:
Doyurulmamış
istekler,
İstenmeyen
sonuçlar,
Karşılanmayan
beklentiler,
Bütün
bunlar gibi birçok rahatsız edici durumlara verilen duygusal tepki!
Bu
duyguyu kontrol etmekte diğer duyularımız kadar kolay değil…
Bunun
getirisi olarak yıkıcı olabiliyoruz, saldırgan olabiliyoruz hatta kırıyor ve
Tahrip
edebiliyoruz.
Aslında
öfkenin içinde korkularımız yatar, bunu da biliriz.
Öfkenin
içinde kırılganlığımız yatar, özellikle de hak etmediğimiz durumlar bizi
öfkenin batağında yok eder.
Elbette
durup dururken öfkelenmek olmaz.
Düşünün
fiziksel saldırıya uğradığımızda öfkeleniriz,
Sözle
bizi yıprattıkları zaman!
Durmadan
eleştirilere maruz kaldığımızda!
Karşımıza
derdimizi anlatamadığımız zamanlarda!
Önyargılı
bir tutumla üstümüze geldiklerinde!
Aşağılayıcı
ve kuşkulu sözlere maruz kaldığımızda!
Güvenlerini
sarsmadığımızı düşündüklerimizin bize güvenmediklerini öğrendiğimizde!
Alaycı
yaklaşımlarda!
Sevdiklerimizin
bize yapmamaları gerekenleri yaptıklarında!
İşte
o zaman isyan ederiz.
Yeter
dediğimiz şekil normalden fazlaysa içinde de hiddet varsa bu öfkedir.
Elbette
bütün bu sayılanların daha da fazlalarına maruz kaldığımız hallerle de
karşılaşabiliriz.
Yakınlarımıza,
malımıza ve canımıza kast edenlere öfke duyarız.
Nasıl
duyulmaz ki? İşte o zaman perişan olmak sadece karşı tarafın hesabına düşmez.
Aslında
öfkelenen kişinin zararı kendine daha çok olur.
İlk
başta öfke vücutta tahribatlara başlar. Nabzımızın artışı deli hale gelir,
nefes almakta zorlanmalar olur.
Düşünebiliyor
musunuz ne kadar çok öfke çeşitleri varmış.
Şaşırmamak
mümkün değil. Maskelenmiş öfke çeşitleri varmış.
Düşününce
evet diyorsunuz. Patlayıcı öfke çeşitlerine de eyvallah diyoruz. Hadi utanca
dayalı öfkeyi de bir nebze anlayabiliriz. Peki, planlanmış öfke nedir, nasıl
olur?
Öfkeyi
planlayacaksınız.
“Şimdi
değil dur, biraz sonra öfkeleneceğim yâda bir gün sonra yâda birkaç saat sonra!
Nasıl olabilir yâda yapılabilinir?
Bilenler
söylediğine göre:
Bazı
kişiler istediklerini elde edebilmek için öfkeli davranıyorlarmış, bu tip
öfkelerin etkileri kontrol dışı oluyormuş ve kendine zarar veriyormuş!
Bana
garip gelen, öfkeli olmak mı gerçek anlamda!
Yoksa
öfkeli görünerek karşı tarafı korkutarak işini halletmek mi?
Bu
tür işler elbette hakla hukukla alakası olacak işler değil.
Ani
öfkeyi bir noktada anlayabiliyorum. Anlamak istemediğim ani öfkelerde
öfkelenenlerin tamamen kontrolden çıkıyor olmaları. Ani öfkelenen insanlar
sabırsız insanlarmış, istekleri istedikleri şekilde gelişmediği zamanlarda ani
çıkışlarla, ani öfkelenmelerle hareket edenlermiş. Onların tahammül sınırları
da az olduğundan büyük öfke duygularını fazlası ile dışarı vururlarmış.
Buda
haliyle insanların stres seviyelerini yükseltirmiş.
Utanca
dayalı öfkenin de bilimsel anlatımı nedir diye incelediğimde:
Kişi
yaptığı hareketten dolayı utanç duyduğunda bu utancını bastırabilmek için
öfkelenirmiş. Üstelik öfkesini de abartılı olarak yaparmış.
Burada
güzel bir söz var hoşuma gitti aynen aktarmak istiyorum.
‘Utanç
insanı değersiz ve mutsuz hissettirebilen komplike bir emosyondur.’
İnsanların
kendilerine duydukları öfkelerde varmış ki, kendileri ile başları dertte
olurmuş. Nasıl derseniz? Kendilerini suçlarlarmış. Kendilerini değersiz
bulurlarmış. Tabi neticesinde de kendilerine zarar verirlermiş. Depresyon bu
tür insanlarda sıkça görülürmüş.
Alışkanlık
yapmış öfkelerde varmış. Bu bir nevi alışkanlık haline gelirmiş. Uzun süre
öfkeliyseniz artık hep öfkeli olabilirmişsiniz. Ne kadar kötü! Bunda da
çocukluk dönemleri etkili olabiliyormuş. Çocuklukları öfke dolu geçen insanlar
kolay kolay bu ruh durumundan kurtulamıyorlarmış. Onları her şey rahatsız
ediyor ve çabuk öfkelenmelerine sebebiyet veriyormuş.
Korku
bazlı öfkelerde korkan insanlarda gelişen bir duyguymuş. Bu tür insanlar
korkmaya seviyor olmalılar ki, mutlaka korkacak bir şey buluyorlarmış.
Sonrasında da korktukları için öfkeleniyorlarmış! Bunların sıkça yaptıkları
kıskançlıklarmış. Yersiz aşırı kıskançlıklar bu tip öfkelerin alt kategorisinde
olurmuş.
Duygusal
öfkelenmelerde de endişeli bir ruh hali olurmuş. Kendini iyi hissetmez hatta
değersiz olduğunu düşünürmüş. Yalnız olduğu içinde öfkeli olurmuş. Negatif
düşüncelere odaklandığından, hiçbir zorlamaya tahammül göstermezlermiş.
Dolayısı ile de öfkeli olurlarmış.
Bunun
gibi yazılması ve anlatılması gereken birçok nedenlerden oluşmuş öfke
çeşitlilikleri var.
Öfke
elbette insani bir dürtü! Yine bilenler diyorlar ki:
Öfke
sağlıklı bir dışavurum… Bir çeşit hislerimizi ifade edebilme şekli! Hani
denilir ya tamam buna da eyvallah.
Eyvallah
diyemeyeceklerimiz de var. Öfkenin fazlası ve devamlılığının zararları
kendimize ve karşımızdakine hatta çevremize fazla oluyorsa bu normal değildir
ve sakıncalıdır.
Tüm
iç organlarımız zarar görüyormuş, büyük öfke hallerinde yâda krizlerinde…
Burada
bize verdiği zararları aynen aktarıyorum.
Öfke
fizyolojik olarak vücudumuzda istenmeyen hormonsal tepkilere yol açar. Öfke
testosteron, epinephrine, norepinephrine ve cortisol artışına sebep olur.
Bunlardaki dengesiz artış vücudumuzda çeşitli organlarımızda ve
fonksiyonlarında (kalp, tansiyon, damar, eklem, akciğer, kaslar gibi) ciddi
sorunların gelişimine yol açar. Ayrıca bağışıklık sistemimizi zayıflatıp
vücudun hastalıklara karşı direncini azaltır.
Yine
tekrarlayacağım, daha ne olsun? Vücudumuzu mahvediyormuş.
Bunlar
içimize zarar veren haller. Dış dünyadaki halimiz ise dünden felaket!
İş
yerinde sevilmeyiz, ailemizde istenmeyiz, arkadaşlarımız bizimle olmayı arzu
etmezler. Çoluğumuz çocuğumuz bile bizden yaka silker, eşimiz bizi görmeye
tahammül edemez.
Öfke
bize yalnızlığı ikram eder.
Öfke
bize sevimsiz olmayı ve yaptıklarımızla en çok kendimize zarar vermeyi ikram
eder.
Öfke
bir atasözünü net hatırlatır.
‘Öfke
ile kalkan, zarar ile oturur.’
Araştırmalarda
da görülmüş ki, öfkeli halde verilen kararlar sağlıksız oluyormuş. Büyük
kayıplara neden oluyormuş.
Bütün
bunların tersini de düşünebiliriz. Şöylede diyebiliriz.
Bu
kadar öfkeliysem bir nedeni var. Bunu araştırmam lazım. Bunu öğrenmek için
sakin olmam gerekli. Demek ki hayatımda bazı şeyler ters gidiyor ki beni
sinirlendiriyor, sinirlenince öfkeleniyorum hem kendime hem sevdiklerime ve
çevreme zarar veriyorum.
Bunu
anladığımızda bize zarar veren her ne ise işte onu ortadan kaldırmak gerekli...
Öfkeyi
anlatmaya çalıştım, baş etmek kolay mı bence hayır. Fakat aza indirebilir
miyiz? İndiririz. Bunun için biraz daha olaylara pozitif bakmak, öfkelenmeden
karşı tarafı dinlemek gerekli.
Birde
çok önemli bir detay var ki bunu her zaman söylerim.
Dünya
senin eksenin etrafında dönmüyor.
Kişi
bunu bilirse, dünyadaki insanlardan sadece biri olduğunu aslında dikkatli
hareket ederse, sakin olursa, sevgiyi yüreğinde hissederse mutlu olabilir.
Mutluluk
enerji verir. Enerji istekleri artırır.
Yaşama
sevincini, sevdiklerimizin kıymetli olduklarını, iş hayatında başarının önemli
olduğunu bize gösterir.
Getirisi
sağlıklı oluruz, huzurlu oluruz en önemlisi sevilen ve aranılan biri oluruz.
Eeee
daha ne olsun?
Nazan Şara Şatana
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder