8 Eylül 2017 Cuma


Harran-U
Hazreti İbrahim’in Şehri



nazanss.blogspot.com





Harran Tarih ansiklopedisi gibi bir yer.
Harran’ı öyle bir kerede anlatmak mümkün değil.
Şöyle ki detaylı anlatılamaz ancak kitap azabilirsiniz biraz daha detaylı söz etmek istiyorsanız onun içinde bir kitap değil de seri Harran kitapları adı altında yayınlatabilirsiniz.
Evet, neden olmasın.
Harran medeniyetin Beşiklerinden biri olduğuna göre ne çok anlatılacaklar vardır.

Bir kaçını şöyle sıralayabiliriz.

Âdem çiftçiliğe burada başlamış.
Harran şehrinin M.Ö. 2000 yılında Ur şehrinin bir ticari kolu olarak kurulmuş.
Tevrat'ta "Haran" olarak geçen yerin burası olduğu söyleniyormuş.

Nuh Peygamber'in torunlarından Kaynan'a veya İbrahim Peygamber'in kardeşi Aran’a (Haran) olduğu söyleniyormuş.

Hz. İbrahim'in Filistin'e gitmeden önce bu şehirde oturduğunu, bu nedenle Harran'a Hz. İbrahim'in şehri deniliyormuş.

Harran'da; İbrahim Peygamber'in evinin, adını taşıyan bir mescidin,  otururken yaslandığı bir taşın var olduğu biliniyormuş.

Ben yazdıkça sizler haklı olduğuma karar vereceksiniz.
Devam ediyorum.

Harran tarihiyle ilgili en doğru bilgiler arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara dayanmaktaymış.

Harran adına ilk defa, Kültepe ve Mari'de bulunan M.Ö. II. bin başlarına ait çivi yazılı tabletlerde:

‘Har-ra-na’ veya ‘Ha-ra-na’ şeklinde rastlanmış.

Düşünsenize Milattan önce iki binin başlarında yazılan yazılar şimdilerde okunuyor.

Heyecanlanmamak ne mümkün!
Hep söylüyorum, bizim topraklarımızın altında yedi kat medeniyet yatar.
Bir arkeolog arkadaşım her zaman şöyle der:

“Topraklarımızın neresinde olursa olsun arkeolojik çalışmalar başlatın tarih size merhaba diyecektir.”

Bu yazılar tabletlerden okunuyor.
Harran hakkında da bi çok tablette çok kıymetli değerler aktarılmış vaziyette…

Ebla Tabletleri vardır, birkaç yazımda onlardan ve değerlerinden söz etmiştim. Bu tabletlerde Harran’dan söz ediliyormuş.
Müthiş bir şey.

Harran’dan ‘hara-an’ olarak bahsediliyormuş.

Hitit tabletlerin birinde ise şöyle bir şey yazılıymış.

Hititlerle Mitanniler arasında yapılan bir antlaşmaya Harran'daki Ay Tanrısı'nın (Sin) ve Güneş Tanrısı'nın (Şamaş) şahit tutulduğu belirtiliyormuş.

Harran adı 4000 yıldan beri değişmemiş.

Harran adı; Sümerce ve Akatça Seyahat-Kervan anlamına gelen Haran-u dan da geldiği söyleniyormuş.

Bazı kaynaklar bu kelimenin kesişen yollar veya şiddetli sıcak anlamına geldiği de biliniyormuş.

Harran’ın batı ve kuzey batıya bağlanan ve önemeli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmasından dolayı Asurlu tüccarların uğrak yolu olmasına sebepmiş.

Mezopotamya ile Anadolu’nun ticaret akışı da bu yerden olunca burası kültürel zenginliklerle dolu olmuş.

Harran’ın ayrı bir özelliği de politeist inancın-Paganim (putperestlik) yani Ay, güneş ve gezegenlerin kutsal sayıldığı merkezlerden biri olmasıymış.

Harran’da astronomi ilmi çok ilerideymiş.

Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden birisi Harran Ekolüymüş.

İlkçağdan beri varlığı bilinen Harran Üniversitesi'nde dünyaca ünlü birçok bilgin yetişmiş.

Devrinin en büyük matematikçilerinden, tabiplerinin, Yunan filozoflarının eserlerini Arapçaya çevirenlerinden 821 doğumlu Sabit bin Kurra,

O tarihlerde Dünyadan Ay'a olan uzaklığı doğru olarak hesaplayan Battani (Avrupalılar Albetegni veya Albatanius derler),

Yunan filozoflarının aksine maddenin bölünebilen en küçük parçasının müthiş bir enerji ile parçalanarak Bağdat gibi bir şehri yıkabileceğini söyleyen ve böylece atomun mucidi sayılan Cabir bin Hayyan,

Din bilgini Şeyh-ül İslam İbni Teymiyye Harran'daki okullarda yetişmiş dünyaca ünlü âlimlerden bazılarıymış.

Bir zamanlar güzelliği ve özgün mimarisiyle dillere destan olan Harran şehri, her ne kadar günümüzde harabe…

Eğer benden istenirse memnuniyetle Harran’ı yazarım…


Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder