12 Eylül 2017 Salı


Güvenme Güzelliğine Bir Sivilce Yeter, Güvenme Zenginliğine Bir Kıvılcım Yeter...



nazanss.blogspot.com






Bir Fransız mühendisin bir olayını okudum. Hoşuma gitti. Kibirle ilintili olan bu anlatıyı aktarıyorum.

1780 senesinde İstanbul’a gelen bir Fransız mühendisi, yanında bir de logaritma cetveli getirmişti.
Bir aralık Bâb-ı Âlî’ye gelerek zamanın hükûmetine verip:

“Memleketinizde bu cetvelden anlayan ve bununla uğraşan var mıdır?”

Diye sorar. Kendisine, Gelenbevî İsmail Efendi adında bir zatın matematikle meşgul olduğunu söylediler.
Fransız mühendis, Gelenbevî’nin adresini alarak kendisini ziyaret eder.

Bir kulübeden farkı olmayan İsmail Efendi’nin evinden içeri giren mühendis, karşısına çıkan bu üstü başı perişan adamın, aradığı kimse olduğunu güçlükle anlayınca, fazla konuşmağa bile tenezzül etmeden elindeki kitabı uzatır:

“Bir haftaya kadar bu kitap hakkındaki cevabınızı bekliyorum.”

Deyip bu harap evden çıkmak ister. Gelenbevî İsmail Efendi onu bekletmeden, cevap yerine kendisinin telif etmiş olduğu logaritma cetvelini Fransız mühendise verir.
Bu cetveli gören Fransız, hayretler içinde kalır:

“Bu adam Avrupa’da olsaydı ağırlığınca altın ederdi…”

Diyerek hayranlığını izhar eder.

Kibirli insanları oldum olası sevmemişimdir. Hoşuma gitmezler. Onlarla dost olmaktan kaçınırım. Onlarla bir arada olmaktan bile hoşlanmam. Kibirli insan kendini anlatacaktır, kibirli insan yanındakileri küçümseyecektir. Kim böyle insanlarla dost olmak ister ki. Ben istemem, benim ailemde istemez.

Büyüklenmek, büyüklük taslamak, ululuk iddia etmek...
Kendini başkalarından yüksek görerek onları aşağılamak!

Kibir insanları yok edecek duruma getiren hoş olmayan bir duygudur. Tamiri yok mudur vardır. Vazgeçile bilinir mi? Elbette…

Kibirle ilgili Cenab-ı Allah bunu Kur’an-ı Kerim'de şöyle anlatmaktadır:

“(Hz. Âdem’e) secde etmekten yalnızca İblis kaçındı. Kibirlendi ve kâfirlerden oldu”
(el-Bakara, 2/34).

İslâm bir ahlâkî kusur olan kibri yasaklamıştır. Böyle bir kibir haramdır, Allah'ın rahmetinden kovulma sebebidir.

Küfür ve inkârın en önemli sebebi kibirdir.

Tarih boyunca kibir felaketlere yol açmıştır.
Şeytandan başlayan bu olayın devamında:

Hz. Musa'nın apaçık delilleri karşısında Firavun inkâr etmişti.
“Sonra da Musa'yı ve Harun'u, firavun ve topluluğuna mucizelerimizle gönderdik. Fakat onlar, kibirlendiler ve suçlu bir kavim oldular.” (Yûnus 10/75).

Hz. Peygamber (s.a.s) döneminde inkâr eden zengin ve ileri gelen insanlar kibir neticesinde inkâr etmişlerdir.

Bu durum Kur'an-ı Kerim'de şöyle anlatılmaktadır:
“En sonunda da sırt çevirdi. Büyüklük tasladı ve şöyle dedi:
‘Bu eskilerden kalan bir sihirden başka bir şey değildir.’
(el-Müddesir, 74/23–24),

Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
“Kalbinde hardal tanesi kadar iman olan hiç bir kimse cehenneme girmez; kalbinde hardal tanesi kadar tekebbür bulunan hiç bir kimse de cennete giremez.”

Kibirli olmanın altında yatan nedenleri araştırmak gerekli diye düşünmüşümdür ve mutlaka bir eksik taraf olduğuna inanmışımdır. Neticede kibirlenmek için eğer sebep olarak görülenler zenginlik, güzellik ve mevki ise hepsi geçicidir.

Güvenme güzelliğine bir sivilce yeter, güvenme zenginliğine bir kıvılcım yeter...



Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder