12 Eylül 2017 Salı




Bir Sevaptır Süleymaniye

nazanss.blogspot.com




Bir Sevaptır Süleymaniye ismini gerçekten Süleymaniye’de olmanın bir sevap olacağını hissettiğimden kitabıma koydum.





Geçmişten, günümüze gelen bir inanılmazdan söz edeceğim.
Allah Rahmet eylesin, nur içinde yatsın babam her zaman derdi ki:

“İleri görüşlü olun.”

“Sizden sonrakilerin neler yapacağını, nasıl düşüneceğini, nerede daralacağını ya da sizlerden bir bilgi aktarılmış mı diye araştırılacağını düşünün.”
“Ne demek ister babam?” derdim.
“Üstelik biz ne bırakacağız ki!”

Babam büyük hesapları değil tabi -  bizden sonraki çocuklarımız ve olacak olan torunlarımıza bırakacaklarımızı hesaplıyormuş!

Bu gün anlatacağım olayları da ön görüsü ile düşünmüş olabilir miydi bilmiyorum.
Eski adamların ufukları çok açıktı bunu biliyorum.
Babamın söylediği o kadar çok şeyin şimdilerde olduğunu görüyorum ki, şaşırıyorum…

Sizlere anlatacağım olayda sanıyorum sizlerin de belki şaşıracağınız belki de:

“Eee Koca Sinan’a da bu yakışır” diyeceğiniz bir anlatı olabilir.

“Bir Sevaptır Süleymaniye”
Bitmiş hazır olan kitaplarımdan.
Süleymaniye’yi yazdığım için Elbette Mimar Sinan’ı da yazmam gerekiyordu ve araştırmam.
Kayseri’de onun köyüne, doğduğu eve gittim.
O farklı muhteşem biri.
Allah Rahmet Eylesin, Nur içinde yatsın.

Süleymaniye Cami, birkaç yıl önce yıkılma tehlikesi atlatmış.
Acilen çözüm bulunması gerekiyormuş.
Caminin bütün taşıyıcı yükü kemerlerindeymiş.
Bu kemerlerin ortalarında bulunan kilit taşları aşınmış. Cami her an yıkılacak durumdaymış.
Büyük bir panik haliyle…
Hemen yetkili kişiler çağrılmış.
Mimarlar, mühendisler…
Bir sürü bu işin ehli insanlar.
Araştırmışlar, incelmişler, kafa patlatmaya başlamışlar. Ellerinde yazılı bir proje olmadığından ne yapacaklarını bilmiyorlarmış.
Bunun yanı sıra bir sürüde fikirler atılmış ortaya.
Şöyle olmalı, böyle olmalı.
Hep olmalı! Deniliyormuş. Kesinlikle fikir yürütülüyormuş…
Tam bir netice alınamıyormuş.  Tartışmalar oluyormuş. Bu işte yetkili kuruluşlar:

“Ben daha iyisini bilirim.”
yarışmasına girmiş gibilermiş.
Kargaşa gittikçe büyüyormuş.
İşte tam o sırada önemli bir şey olmuş.
Bu bilim adamlarından biri tamamen tesadüfen gizli bir bölme bulmuş.
Bölmede bir kâğıt ve eski yazılar.
Hemen uzmanlara götürülmüş, okutulmuş.
Burası muhteşem!

Kâğıt orijinal.
Yazan: Mimar Sinan…

“Bu notu bulduğunuza göre kemerlerden birinin kilit taşı aşındı ve nasıl değiştirileceğini bilmiyorsunuz.”

İnanın yine tüylerim diken – diken oldu.
Bu nasıl bir şeydir Yarabbi…
Bu büyük adam olmakla ilgili,
Bu ileriyi görmekle ilgili…

Koca Sinan, kilit taşlarının nasıl değiştirileceğini de anlatıyormuş.
Onun dediği gibi yapılmış. Kilit taşları değiştirilmiş.
Cami yıkılmaktan kurtulmuş.

Bu muazzam mektup, Topkapı Sarayı’ndaymış şimdi…

Her zaman diyorum.
Boşuna büyük adam olunmuyor.




Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder