Harran-U
Hazreti İbrahim’in Şehri
nazanss.blogspot.com
Harran
Tarih ansiklopedisi gibi bir yer.
Harran’ı
öyle bir kerede anlatmak mümkün değil.
Şöyle
ki detaylı anlatılamaz ancak kitap azabilirsiniz biraz daha detaylı söz etmek
istiyorsanız onun içinde bir kitap değil de seri Harran kitapları adı altında
yayınlatabilirsiniz.
Evet,
neden olmasın.
Harran
medeniyetin Beşiklerinden biri olduğuna göre ne çok anlatılacaklar vardır.
Bir kaçını
şöyle sıralayabiliriz.
Âdem çiftçiliğe burada başlamış.
Harran şehrinin M.Ö. 2000 yılında Ur
şehrinin bir ticari kolu olarak kurulmuş.
Tevrat'ta "Haran" olarak
geçen yerin burası olduğu söyleniyormuş.
Nuh Peygamber'in torunlarından Kaynan'a
veya İbrahim
Peygamber'in
kardeşi Aran’a (Haran) olduğu söyleniyormuş.
Hz. İbrahim'in Filistin'e gitmeden önce
bu şehirde oturduğunu, bu nedenle Harran'a Hz. İbrahim'in şehri deniliyormuş.
Harran'da; İbrahim Peygamber'in evinin,
adını taşıyan bir mescidin, otururken
yaslandığı bir taşın var olduğu biliniyormuş.
Ben
yazdıkça sizler haklı olduğuma karar vereceksiniz.
Devam
ediyorum.
Harran tarihiyle ilgili en doğru
bilgiler arkeolojik kazılardan elde edilen buluntulara dayanmaktaymış.
Harran adına ilk defa, Kültepe ve
Mari'de bulunan M.Ö. II. bin başlarına ait çivi yazılı tabletlerde:
‘Har-ra-na’ veya ‘Ha-ra-na’ şeklinde
rastlanmış.
Düşünsenize
Milattan önce iki binin başlarında yazılan yazılar şimdilerde okunuyor.
Heyecanlanmamak
ne mümkün!
Hep
söylüyorum, bizim topraklarımızın altında yedi kat medeniyet yatar.
Bir
arkeolog arkadaşım her zaman şöyle der:
“Topraklarımızın neresinde olursa olsun
arkeolojik çalışmalar başlatın tarih size merhaba diyecektir.”
Bu
yazılar tabletlerden okunuyor.
Harran
hakkında da bi çok tablette çok kıymetli değerler aktarılmış vaziyette…
Ebla
Tabletleri vardır, birkaç yazımda onlardan ve değerlerinden söz etmiştim. Bu
tabletlerde Harran’dan söz ediliyormuş.
Müthiş
bir şey.
Harran’dan ‘hara-an’
olarak bahsediliyormuş.
Hitit
tabletlerin birinde ise şöyle bir şey yazılıymış.
Hititlerle Mitanniler arasında yapılan
bir antlaşmaya Harran'daki Ay Tanrısı'nın (Sin) ve Güneş Tanrısı'nın (Şamaş)
şahit tutulduğu belirtiliyormuş.
Harran adı
4000 yıldan beri değişmemiş.
Harran adı; Sümerce ve Akatça
Seyahat-Kervan anlamına gelen Haran-u dan da geldiği söyleniyormuş.
Bazı kaynaklar bu kelimenin kesişen
yollar veya şiddetli sıcak anlamına geldiği de biliniyormuş.
Harran’ın batı ve kuzey batıya bağlanan
ve önemeli ticaret yollarının kesiştiği bir noktada bulunmasından dolayı Asurlu
tüccarların uğrak yolu olmasına sebepmiş.
Mezopotamya ile Anadolu’nun ticaret
akışı da bu yerden olunca burası kültürel zenginliklerle dolu olmuş.
Harran’ın ayrı bir özelliği de
politeist inancın-Paganim (putperestlik) yani Ay, güneş ve gezegenlerin kutsal
sayıldığı merkezlerden biri olmasıymış.
Harran’da astronomi ilmi çok
ilerideymiş.
Dünyadaki üç büyük felsefe ekolünden
birisi Harran Ekolüymüş.
İlkçağdan beri varlığı bilinen Harran
Üniversitesi'nde dünyaca ünlü birçok bilgin yetişmiş.
Devrinin en büyük matematikçilerinden,
tabiplerinin, Yunan filozoflarının eserlerini Arapçaya çevirenlerinden 821
doğumlu Sabit bin Kurra,
O tarihlerde Dünyadan Ay'a olan
uzaklığı doğru olarak hesaplayan Battani (Avrupalılar Albetegni veya Albatanius
derler),
Yunan filozoflarının aksine maddenin
bölünebilen en küçük parçasının müthiş bir enerji ile parçalanarak Bağdat gibi
bir şehri yıkabileceğini söyleyen ve böylece atomun mucidi sayılan Cabir bin
Hayyan,
Din bilgini Şeyh-ül İslam İbni Teymiyye
Harran'daki okullarda yetişmiş dünyaca ünlü âlimlerden bazılarıymış.
Bir
zamanlar güzelliği ve özgün mimarisiyle dillere destan olan Harran şehri, her
ne kadar günümüzde harabe…
Eğer
benden istenirse memnuniyetle Harran’ı yazarım…
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder