1 Eylül 2017 Cuma


Zeytinburnu’ndaki Kazlı Çeşme Semtinin İsmini Fatih Sultan Mehmet Nasıl Koymuş, Biliyor musunuz?

nazanss.blogspot.com




Çok güzel bir anlatıyı okudum. Hoşuma gitti. Sizlerle paylaşmalıyım dedim. Ve ilave ettim.
“Boşuna büyük adam olunmuyor?”
Sonra bazı sözcükler ard arda geldi.
Mütevazı olmak gerek, sultanda olsan bu böyle, normal de olsan böyle. Nasıl olacak dediğimizde:
“Aslı nasılsa öyle olmalıdır.”
Denile bilinir.

Birçoğumuz yapmadığımız, uygulamayı düşünmediklerimizi birileri tarafından takdir görmüşse, beğenilmişse, ilgi görmüşse sahiplenmez miyiz?
Ne yazık ve ne kadar günah!
İyide benim hakkım.
Yok, öyle bir şey!
Sadece duydum diye, sadece o saatte oradaydım diye olmuyor.

Elbette benim Fatih Sultan Mehmet hayranlığım bir farklıdır, bir başkadır, bir kutsaldır.
Bir – bir – bir diye sıraladığımda alt alta yazmakla bitiremem.
Onun içindir ki, ondan esinlendiğim içindir ki son beş yalımı kapsayan bir araştırma, tarihle iç içe yaşam ve ondan esintilerle bezediğim ve bu günlere de aktardığım bir kitabım; ‘Topkapı Şifresi’ni” yazdım.

Çağ atlatan bir padişahtan söz ediyorum.
Onun İstanbul’u aldığı zamandaki yaşıtları şimdilerde bilgisayar başında nasıl geyik yapacağının derdinde!
Ne yazık.
Dedim ya boşuna Fatih Sultan Mehmet olunmuyor.
Pratik zekâ gerektiriyor, gördüklerini anında değerlendirmekte şart!
Bazı olaylarda da ne ise hakkı onu vermek gerekiyor.

Anlatacağım hikâye Fatih Sultan Mehmet zamanında yaşanmış.

Fatih’in İstanbul’u derim her zaman İstanbul’u düşündüğümde, dolaştığımda onunla ilgili bir şeyler karaladığımda…

Daha Fatih’in İstanbul’u olmamış.
Fatih Sultan Mehmet ordusu ile İstanbul önlerine dayanmış.
Hava sıcak ve bunaltıcıymış. Yedikule önlerinde toplanmışlar.
Kırbaların yani mataraların içinde suları kalmamış, yâda az kalmış. 
Su bulma telaşına düşmüşler haliyle.
Hem içecek, hem abdest alacak, yıkanmak için suya ihtiyaçları varmış. Fatih Sultan Mehmet, ne yapacağını düşünüyormuş.
Ne yapmalı nasıl su bulmalı?
Tam o sırada üstlerinden yaban kazları uçarak geçmişler. Fatih, süvarilerinden birine kuşları işaret edince, süvari ok kılıfından bir ok almak için harekete geçmiş ama sultan durdurmuş.
Kuşları takip etmesini istemiş, onların mutlaka bir su kenarına yâda bir göle gideceklerini söylemiş.
Süvari atına binmiş hızla at sürerek kuşları takip etmiş. Kuşlar bir küçük göle doğru uçmuşlar ve oraya inmişler.

Süvari hemen suyun tadına bakmış.
Mis gibi bir su, oldukça da lezzetli...
Matarasını doldurmuş ve hızla geri dönmüş.
Olanları anlatmış.
Fatih Sultan Mehmet çok mutlu olmuş.
Oraya gidilmiş, sular içilmiş, ihtiyaçlar giderilmiş.
Fatih emir vermiş, çalışmalara başlanmış.
Mimarlar, ustalar işbaşı yapmışlar.
Herkes çalışıyormuş. 5–10 gün içinde çeşme yapımı bitmiş ve billur gibi su akmaya başlamış.

Asker mutlu olmuş, mimarlar da mutluymuş, ortaya da güzel bir eser çıkartmışlar.
En çok da Fatih Sultan Mehmet’in yüzü gülüyormuş. Nasıl olmasın, susuzluktan kötü bir şey olabilir mi?

Çeşmenin bitiminden sonra Fatih, çeşmenin yanına gitmiş. Bir sanatkâr, çeşmenin kitabesine Fatih Sultan Mehmet’in ismini yazıyormuş.
Fatih itiraz etmiş. Suyu ben bulmadım, kazlar sebeptir, kazların adı yazılacak demiş.
Oraya Kazlı çeşme adı yazılmış ve öyle anılmaya başlanmış.

Kazlı çeşme, Zeytinburnu’nda bir semt ismi.
O çeşme hala orada duruyor.
Belki daha sonra yenilenmiştir ama üzerinde kaz kabartması ile billur gibi akan suyu ile görenlerin Fatih Sultan Mehmet’in ruhuna Fatiha okudukları bir yer.
Fatih’in İstanbul’unda bir yer burası…


Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder