4 Kasım 2017 Cumartesi





Allah’a Hamdolsun AŞK Var.


nazanss.blogspot.com





Sizlerle aşk hakkında konuşmak istiyorum. Aşk nedir dediğimizde cevap hep aynıdır. Ölümsüz sevgi. Tutkudur. Bağlılık düzeyinde sevdadır.
Balzac: Aşkın tanımını yaparken iki ayrı pencereden bakmış. Bir mutluluğu düşünmüş aşkın getirdiği, bir hüznü düşünmüş aşkın götürdüğü. Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu demiş. Mutluluk nedir?
“Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan doğan kıvanç durumu”
“Maddi ve manevi anlamda edinilebilecek ruhsal hal.”
Mutluluğun tanımını yaptıktan sonra Balzac’ın söylediği birde aşkın karanlık yüzüne ve acı tarafına bakmak lazım. Aşk acıdır. Neden acıdır. Severken acı çekilirde ondan acıdır. Aşk bir hastalık demiş bazı filozoflar. Aşk ve hastalık… Mevlana benim yol ışığımdır. Bakın söylediklerine;
“Anam aşk, babam aşk, Peygamberim aşk, Allahım aşk, Ben bir aşk çocuğuyum, Bu âleme aşkı ve sevgiyi söylemeye geldim.”
Mevlana’nın bu sözlerinin aslında neler yatıyor. Aman yarabbi. İsterseniz tek tek inceleyelim.
“Anam aşk:
İnsanın annesine duyduğu aşk nasıl bir şeydir, tarif edebilir misiniz? Ben edemem. O büyük bir sevgi değil midir? Bir vazgeçmezliktir. Bir tutkudur. Ana gibi yar olmaz demişler. Cennet anaların ayaklarının altındadır demişler. Anneniz sizi karşılıksız sever. Öylesine duru, beyaz, parlak ve ölümüne… Siz isteyin canını verir. Siz isteyin sizin için yapmayacağı hiçbir şey yoktur. Üstelik düşünmeden yapar. Tek siz isteyin. Sizin bir anlık sevgisine, mutluğunu hayatını rahatlıkla verir. Bunu yaparken düşünmez, gözünü kırpmaz. Annedir o. O zaman sizi bu kadar çok seven birini siz nasıl sevmezsiniz, olur mu hiç öyle bir şey? Seversiniz. Çok seversiniz. Bilirsiniz. Anneniz sizi dokuz ay karnında taşımıştır ama bu öyle kolunda çanta taşımaya benzeyen bir hal değildir. Zordur hamile olmak. Zordur dokuz ayı geçirmek. Zordur hamileliğin verdiği sıkıntıları atlatmak. Çok – çok zordur dünya mucizesi olan bebeğin doğumunu yaşamak. Bu kutsal olay kutsal olduğu kadar ağırdır, ağrıtır, acıtır… Bağırırsınız. Canınızdan can kopar. Sonra onu kucağınıza aldığınızda ne acı kalmıştır ne sıkıntı. Bu Mevla’nın verdiği hediyedir. Öpüp başınıza koyarsınız.  Anneniz uyumaz artık ta ki siz uyuyana kadar. Anneniz sizi doyurmadan yemek yemez. Sizi yıkamadan yıkanmaz. Sizi dolaştırmadan dolaşmaz. Az bir öksürüğünüz biraz ateşinizin çıkması ona dünyayı dar eder. Mutsuz eder huzursuz eder. İyileştiğiniz zaman dünyaları verirler annelere. O huzurla dinlenir artık. Sizin okul başarılarınız ona verilmiş en büyük hediyelerdir. Daha ne olsun okulda başarılı bir evlat. Sizin büyük adam olmanız onun için nimettir. Bunların hiç birini kendine istemez ki size ister. Siz gülün, siz sağlıklı olun, siz aç kalmayın, siz zayıflamayın, siz mutlu olun ister. Bunun için elinden ne gelirse yapar. Peki, bütün bunları yapanı siz sevmez misiniz? Siz ona âşık olmaz mısınız. Sizin aranızdaki büyük aşk değildir de nedir?
Babam aşk:
Sizi beklentisiz seven ikinci insan... Sizin için anneniz gibi duygular duyar. Sizin için elinden ne gelirse yapar. Sizin sağlığınız onun sağlığıdır. Sizin başarılarınız onun başarısıdır. Sizinle olmak onun servetidir. Sizi beslemek, sizinle oynamak, size güzellikleri öğretmek onun hayatının anlamıdır. Sizi örnek bir birey olarak yetiştirmek için verdiği mücadelede sizin içindir. Daha çok çalışması gerektiğini sizi düşünerek söyler. Sizin açlığınız ya da tokluğunuz onu çok ilgilendirir. Sizin arkadaş seçiminizi bire bir izler. Sizin kimlerle olduğunuzu takip eder. Sizin kötü alışkanlıklarınızın olmaması için elinden ne gelirse yapar. Sizi disipline ederken, ne parasız bırakır yanlış yapmayasınız diye ne de çok paraya boğar yanlış yapmanızı istemediğinden. Size bütün ilkleri o öğretmek ister. Araba sürmeyi de bisiklet binmeyi de, top oynamayı da, sinemayı ya da tiyatroyu da. Hatta spora olan ilginizi fark edip yönlendirmeyi de. Sizi daha iyi bir hayat verebilmek için çok çalışır. Bütün emeklerini sizin üzerinizde dağıtır. Sizin bütün ihtiyaçlarınızın olması için sizi dinler, tecrübelerinden size söz eder. Sizi doğru yönde hareket ettirir. Tutuğu takımdan giyim şeklinize kadar doru anlamda müdahale eder. Siz artık onun yarısısınız. Bu aşk değildir de nedir. Sizi bu kadar seven kollayan, gözeten birine siz sevda duymaz mısınız? Siz onunla olan büyük sevgi bağınızın adına aşk demez misiniz?

Peygamberim aşk:
Allah’ın (cc) varlığını, birliğini isteklerini kullara bildirendir. Nasıl sevmezsin onu. Kulların da isteklerini sorularını Allah’a (cc) bildirir nasıl âşık olmazsın ona? Peygamberler insanlara manevi açıdan rehberlik yaptıkları gibi maddi olarak da birer usta ve modeldirler nasıl sevda duymazsın ona?
“Biz peygamberleri müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” (Nisa, 165)

Nasıl bir ateş yanar içinde Peygamberine karşı bir düşünün. Size Allah’ı anlatandır. Peygamberlerin birinci ve en ehemmiyetli vazifesi Allah'ın varlığını ve birliğini bildirmeleri ve ispat etmeleridir. Peygamberler Allah’ın emirlerini kullarına bildirdikleri gibi insanların da isteklerini ve sorularını Allah’a bildirirler. İnsanın aklını meşgul eden ‘nereden geliyorum, nereye gidiyorum?’ ve ‘ne için varım?’ gibi sorularına Allah (cc) peygamberler vasıtasıyla cevap verir. Bu ne büyük saadettir. Düşünün ona duyulan kutsal sevgiyi.

Allah (cc) kâinata (bir bebeğin anne-baba vasıtasıyla dünyaya gelmesi gibi) sebepler kanununu koymuştur. İnsanlar görünüşe takılır ve sebepleri neredeyse yaratan olarak görürler. İşte insanların yüzünü bütün sebepleri yaratan Allah'a çevirmede en büyük vazifeliler peygamberlerdir. Düşündükçe, araştırdıkça, öğrendikçe sevginiz artar. Artar…
Peygamberler; Kâinat sarayının muhteşem ve mükemmel sanatlarını göstermek ve bu sanatlarla Allah'ı tanıttırmak için çalışırlar.

Peygamberler insanlara manevi açıdan rehberlik yaptıkları gibi maddi olarak da birer usta ve modeldirler. Allah (cc) onlara verdiği mucizeler ile insanlığa maddi yükseliş kapısını açmıştır. Bütün bunları defalarca dinleseniz, defalarca anlasınız aşkınız değişmez artar. Sizin bir peygamberiniz vardır. Ve ne mutluk ki size siz onun ümmetisiniz. Siz onun sorumluluğundasınız. Siz yalnız değilsiniz. O sizin koruyucunuzdur. Bunun adı nedir. Bunun adı sevda değil midir? Bunun adı aşk hatta çok kutsal aşk değil midir?
Ben bir aşk çocuğuyum:
Bütün bu öğrendiklerinizden sonra, dünyanın aşk üzerine kurulduğunu anlamamak mümkün mü? Sizi Yaradan’a âşık değil misiniz? Bu kadar büyük kudrete, bu kadar emsalsizlikleri yaratıp biz kullara hediye edene âşık değil misiniz? Sevginin en büyüğünü en kutsalını ona duymuyor musunuz? O zaman siz onun nur zerrelerinden birisisiniz. Siz Allah’ın yarattığı insansınız. Sizin olmanızda vesile olanlara tabiki âşıksınız. Tabiki siz bir aşk çocuğusunuz. Hamdolsun ki Yaradan bizlerin gönlümüzde anamıza, atamıza, Peygamberimize ve Bizi yaradan yüce Rabbimize tabiki âşıksınız aşığız. Allah’a hamdolsun.
“Bu âleme aşkı ve sevgiyi söylemeye geldim.”
Mevlana böyle demiş. Bize o kadar çok şey söylemiş ki. Onun sözlerini bilmek, onun nasihatlarını dinlemek, onun mesnevisini okumak bize yeter de artar. Biz tabiki aşkı bileceğiz. Biz tabiki aşkı öğreneceğiz. Aşk nedir diyen birine;
“Ben ol da bil”
Mevlana bizim ışığımız olduktan sonra karanlıkta kalmayız, aşksız hiç kalmayız. Allah hiç birimizi bu kutsal aşklardan mahrum bırakmasın.

Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder