3 Kasım 2017 Cuma



Yeraltı Şehirleri
Kapadokya


nazanss.blogspot.com


Ben turizmci olarak Kapadokya’ya gittim ve orada bir otelin açılışında bulundum. Oteli açtık hizmete soktuk.
Bu arada oraları tanıma fırsatım oldu.
Bu arada orada dünyanın en güzel insanlarından, tam bir beyefendi, işinde tem bir profesyonel olan Süleyman Özavar’la çalıştım.

Bu benim için anılarımda şerefle, gururla söz edeceğim zamanlardır. Allah Rahmet Eylesin ve nur içinde yatsın.
Kapadokya o zamandan sonra benim tutku ile bağlandığım enteresan bir yer oldu. Orası bana Türkiye’nin içinden bir yer gibi gelmiyor. Oranın nerede olduğunu hep oradan uzaklaşırken düşünürüm. Nasıl bir coğrafi yapısı vardır Yarabbi. Nasıl değişiktir, esrarengizdir. Gizemlidir ve tarih – tarih kokar.

Kapadokya için ben bir kitap yazdım. Beyaz atlar ülkesi otel II kitabımın ismi. Niçin beyaz atlar ülkesi ya da güzel atlar ülkesi?
Çünkü Pers dilinde Kapadokya bu anlama geliyor muşta ondan. Orada beyaz atlar yetişirmiş. Orada güzel atlar yetişirmiş. Orada ne yetişmez ki. Üzüm bağlarından üzümleri tazemi yemek istersiniz, şarap olarak mı içmek istersiniz sizin tercihiniz çünkü ikisi de fevkalade lezzetlidir. Tadına doyum olmaz.
Ben birçok seferler sizlere buraları yani Kapadokya bölgesini anlatacağım. Bu konuda mütevazılık yapamayacağım bayağı bilgiliyim. Dedim ya orası beni çarpıyor. Dedim ya orası beni etkiliyor. Dedim ya orası farklı bir âlem farklı bir dünya gibi…
Bu gün biraz ama çok değil; kıyısından köşesinden Kapadokya’nın yer altı şehirlerinden söz edeceğim. Bu ara sık yazacağım oraları sizlerde gitmiş, görmüş, gezmiş ve sevmiş olacaksınız.

Kapadokya, Türkiye’nin en önemli turizm merkezlerinden biri…
Tarih, kültür ve inanç turizmi değerleri açısından dünyada tek örnektir.

Şaşırtalı sorular gibi önce sorularımızı soralım;
Yeraltı kentlerini kim, neden yaptı? 85 m. derinlik,
Çağdaş bir havalandırma sistemi,
binlerce kişinin yaşayabileceği bir kompleks,

Mükemmel bir savunma sistemi;
Ve bunların ne zaman, niçin yapıldığı belli değil.
Orta Anadolu´da Nevşehir, Niğde Aksaray yörelerinde yüze yakın yeraltı kenti, tüneller ve mağaralar bulunmakta…

1960 yılına kadar da bundan kimsenin haberi yokmuş. Buda enteresan. Ben her zaman derim. Biz enteresan bir milletiz. Benim oğlumla kızım benim enteresan kelimesini çok kullandığımı düşünüyorlar ve birazda eğlenir gibi ikisini birbirine bakıp; yine enteresan dedi diyorlar. İyide gelin enteresan demeyin. Yahu nerede ise tüm Anadolu’nun altında yer altı şehirleri var biz bunları yeni - yeni görüyoruz. Olacak iş mi?

Üstelik bunların neden yaptığını,
Kimlerin yaptığını,
Ne zaman yapıldığını?
Ne amaçla kullanıldığını bilen de yok.
Tahminler çok. Bu da çok olası…
Aslı gizemlerle dolu… Esrarengiz!

Buralar nasıl bulunmuş kısmı zaten çok komik. Mutlaka köylüler bulmuşlardır, ya tavuğu kaçmıştır ya kuzusu… Allah razı olsun bulandan da 1960’da olsa bizleri haberdar etmiş. Böyle bir dünya şaheserinden. İnanın aklınız almıyor. Gidip görenleriniz vardır. İnceleyenlerinizde vardır. Sizlerin aklı erdi mi bilmiyorum. Benim kaçıncı gezişim, bu konuda uzun araştırmalarım ve aklımın almaması hep aynı. Kaz kez gidersem gideyim, kimler bana anlatırsa anlatsın! Ben daha o devasa yuvarlak taşların kapı gibi kullanılanların oraya nasıl getirildiğini anlamadım ki. O havalandırma sistemine bir türlü aklım yatmadı ki… Yeraltında yerin altına doğru gökdelen değil de yer delen misali in – in bitmiyor. Daha açılmış, aydınlatılmış yerler. Kim bilir altında daha neler varda kimsenin haberi yok.

Taşlar diye bir kitap yazıyorum. Bunun için on senedir yer altındakilere takmış vaziyetteyim. Agarta’lar zaten benim aklımın en uç köşesinde öylece bekliyorlar. Ben taşlarda Agartalılar ve Şambala’yı anlatıyorum. Bunun için ta Tibet’e gideceğim. Herşeyi ayarladık. Allah kısmet ederse bu yaz oralardan sizlere yazılar yazacağım. Neyse biz yine konuyu saptırmadan Kapadokya ve yer altı şehirlerine gelelim.
Benim mimar ve Mühendis arkadaşlarım var, onlarla Kapadokya hakkında sık konuşuruz.  Mimar yeğenimiz Volkan Kıvanç Şatana ise bu konuda benim gibi düşünenlerden:
“Orası mühendislik şaheseri… Büyükler bir kere, yapım teknikleri için söylenecek tek söz var gerçekten mükemmel… Bir mimar olarak ta oraların mimarileriyle de çok iyi olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.”
Peki, bu şaheserlerin yapılma nedenleri ne? Neden bu insanlar yer altına inmişler…
Üstelik o bölgede şu ana kadar tespit edilmiş 36 yer altı şehri var. O kadar büyükler ki gerçekten burada çok sayıda insan kalabilirmiş.
Bu işin uzmanları ayrıca şunu da diyorlar; çeşitli ihtiyaçlar karşılanabilecek şekilde yapılmış buralar. Koridorlar, büyük salonlara geçiliyor.
Çok katlılar. Sekiz katlı olanı var. Girişlerinde büyük kaya kapakları var. Mesela birinden söz edelim.
Kaymaklı yer altı şehri,40 metre derinlikte, 8 kat… 2 kilometreden fazla alana yayılmış.
Şimdi bunların yapılış zamanlarını araştırınca çok ama çok eskilere gidiliyormuş. Hatta o kadar eskilere ki; Hititler zamanında yapılmaya başlanmış.
Roma ve Bizans zamanlarında da oralar kullanılmış olmalı ki o zamanlar da genişletilmiş.
Tabiki onlar yapmamışlar. Belki kullanmışlardır. Bir mağaraya kaçanların sığındıkları gibi… Ama aslı nasıl yapıldı. Peki, Hititler zamanında yapıldılarsa; nasıl yapıldılar akıl sır almıyor. O zamanlar hangi teknikle buraları oydular, bu kadar büyük yer altı şehirlerini hangi güçle yaptılar?
Neyi, nasıl dışarı çıkardılar ki içlerini böyle yer delen şekilde büyük katlı yerleşim yerleri yaptılar. Bunları da anlamak mümkün değil.
Tabi ben bunları turizmci olarak anlamadım. Ama yazar olarak anlamak için araştırdım. Yazımın başında da söylediğim gibi, dünyanın birçok yerindeki yer altı şehirlerinin bir nedeni olduğunu artık biliyorum. Bunun içinde böyle yazılarla bu kadar uzun ve detaylı yazılamayacağını düşündüğümden en iyisinin bir kitap olacağına karar verdim. Taşları yazmaya başladım. Taşları yazdıkça, yeni bilgiler edindikçe sizlerle de buradan paylaşacağım.
Ben hem turizmci hem yazarım.


Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder