4 Kasım 2017 Cumartesi



Hazreti Nuh
Deniz ve Göl Olmadığı Halde Tarihteki İlk Gemiyi Yapmış.

nazanss.blogspot.com



Tevrat'ta Nuh'un 950 yıl yaşadığı söylenir.
Kuran’da da, elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadığı…

İnanışa göre tufandan önce tanrının emriyle büyük bir gemi inşa etmiş ve bu gemiye Nuh'un Gemisi denmiş…

Hz. Nuh; Musevi’ler de, Hıristiyanlarda ve İslam’da Tufan Peygamberi olarak bilinir…

Hazreti Nuh – Nuh Peygamber Kuran’ı Kerim’de zikri ve kıssası geçen peygamberlerden…


İdris Peygamberden sonra gelen Peygamber Hz. Nuh…
İdris Peygamberden sonra insanlar doğru yoldan ayrılmışlar.
Bir yerde şöyle bir yazı okudum. İdris Peygambere inananlar bilmeden bir hata yapmışlar. İdris Peygamberin gökyüzüne çekildiği söyleniyormuş. Onu sevenler o gittikten sonra çok üzülmüşler onun resmini çizmişler. Zamanla bu resimlerin tanrı resmi olduğuna inanılmış. Bu defada onun heykel benzeri putlarını yapılmış. Ardından da bu putlara tapınmaya başlamışlar.
Yani put peres olmuşlar. Tabi bu doğru olmadığı için, sadece putlara kendilerince tapındıklarından zamanla vicdanlarını unutmuşlar zalimlermişler, ahlaklarını unutmuşlar ahlaksızlaşmışlar. Zorbalık yapmaya başlamışlar, insanların arasına nifak sokmaya ve birbirlerine düşürmeye bundan da keyif almaya başlamışlar.

Her geçen gün kötüye gidiyormuş. İşte Hazreti Nuh böyle bir toplumda büyümüş. Fakat o onlar gibi değilmiş. O Allah’ı biliyor, inanıyor ve ibadet ediyormuş. Devamlı dua edip yalvarıyormuş. Elli yaşına geldiğinde Allah onu insanlara peygamber olarak göndermiş. Yeni bir din ve kitap verilmemiş. Kendinden önceki peygamberlerin dinlerindeki hükümleri insanlara bildirmiş. Kuran-ı Kerim’de:

”Muhakkak ki biz, Nuh’u (aleyhisselâm) kavmine resûl olarak gönderdik” (A’râf sûresi:59).

O insanlara doğru yolu bulmaları için, Allah’a ibadet etmeleri, inanmaları için çok uğraşmış. Allah’a çok dualar etmiş. Kendine inananlar onun yanında olmaya başlamış, inanmayanlar ona cephe almaya, yanlış ve hatalı davranmaya günahlarına günah katmaya devam etmişler…

Onunla alay etmişler, sonra ona karşı olduklarını belirtmek için tavır almışlar. Nuh Peygamber yılmamış yıllarca onlara yalvarmış, onları Allah’ı bilmeleri gerektiğini, inanmaları gerektiğini, bıkmadan, usanmadan, yorulmadan anlatmış – anlatmış.
Cenab-ı Hakkın emirlerini söylüyormuş, yasaklarından söz ediyormuş. Fakat inandıramıyormuş.
Kavimde ona inanmayanlar her geçen gün ona, ailesine ve inananlara zulüm yapmaya başlamışlar. Hz. Nuh’u taşlıyorlarmış. Evlerini yıkıyor yakıyorlarmış. Kötülüklerini anlayıp tövbe etmiyorlarmış. Sonunda Allah onları cezalandırmış.

Senelerce yağmur yağdırmamış. Susuz kalmışlar. Hayvanları helak olmuş. Bahçeleri kurumuş, nesilleri bile yok olmaya başlamış. Fakirleşmişler. Haz. Nuh:

”Ey kavmim başınıza gelen bunca belâlar günahlarınız sebebiyledir. Putlara tapıp, Allah’a ibadet etmekten kaçındığınız için Allahü teâlâ size gadap etti. Bu sebeple yağmurlar kesildi. Büyük sıkıntılara düştünüz. Ama Rabbinizden günahlarınızın bağışlanmasını isteyin, sizi affedip üzerinize rahmet yağmuru göndersin. Size mallar ve evlatlar ihsan ederek imdat etsin. Nihâyet bir gün ölüp kabre gireceksiniz. Rabbiniz sizi bir müddet kabirde beklettikten sonra diriltecek ve amellerinizin cezasını ve mükâfâtını verecek.”

Onlar yine de ikna olmamışlar. Hz. Nuh’a:

”Ey Nuh gerçekten bizimle çok mücadele ettin, bunda da çok ısrarla davrandın. Bu işe başladığın günden beri bizi devamlı olarak azapla korkutup durdun. Artık sözünde doğru isen şu azabı getir de görelim. Artık ne olacaksa olsun.” 

Sonunda Nuh Peygamber onların imana gelmeyeceklerine karar vermiş.

“Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık Sen (bu kâfir toplumdan) intikam al.” (Kamer Suresi,10)

“Rabbim, yeryüzünde kâfirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma.”
“Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükte sınırı aşan (facir'den) kâfirden başkasını doğurmazlar. Rabbim, beni, annemi, babamı, mü'min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma.” (Nuh Suresi, 26–28)

Nuh Peygamber Allah’a dua etti:
“Yâ Rabbi! Gerçekten kavmim beni tekzip etti. Beni yalanladı. Artık benimle onların arasındaki hükmü sen ver. Beni ve berâberimdeki müminleri kurtar.” (Şuarâ sûresi:117–118)

Allahü Teâlâ ona mealen vahy ettiği:
”Nuh’a vahy olundu ki; kavminden daha önce imân etmiş olanların dışında hiç kimse imân etmeyecek. O hâlde sen, kavmin seni yalanladıkları için ve sana ezâ verdikleri için mahzûn olma, kederlenme ki; onlardan intikam alma vakti gelmiştir. Nezâretimiz altında ve vahy ettiğimiz, bildirdiğimiz şekilde bir gemi yap! Zâlimler (kâfirler) hakkında bana duâ etme. Zirâ onlar (suda) boğulacaklardır.” (Hûd sûresi:36–37)

Bir süre sonra Cenab’ı Hak, ona bir gemi yapmasını söylemiş. Üstelik bu gemi tarihteki ilk gemiymiş.

Tanrı'nın gözünde yeryüzü bozulmuş, zorbalıkla dolmuştu.
Tanrı yeryüzüne baktı ve her şeyin ne denli bozulduğunu gördü.
Çünkü insanlar yoldan çıkmıştı.
Tanrı Nuh'a, "İnsanlığa son vereceğim" dedi,
"Çünkü onlar yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok edeceğim.
Kendine gofer ağacından bir gemi yap.
İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. Gemiyi şöyle yapacaksın:
Uzunluğu üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın olacak.
Pencere de yap, boyu yukarıya doğru bir arşını bulsun.
Kapıyı geminin yan tarafına koy.
Alt, orta ve üst güverteler yap.
Yeryüzüne tufan göndereceğim.
Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim.
Yeryüzündeki her canlı ölecek. Ama seninle bir antlaşma yapacağım.
Oğulların, karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin.
Sağ kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer çifti gemiye al.
Çeşit - çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter - çifter sana gelecekler.
Yanına hem kendin, hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ilerde yemek üzere depola."

“Gemiyi yapıyordu. Kavminin ileri gelenleri kendisine her uğradığında O'nunla alay ediyordu. O: “Eğer bizimle alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz” dedi. (Hud Suresi, 38)

Hz. Nuh’un ailesi ve ona iman edenler geminin yapılmasında çalışmaya başlamışlar. Putperesler bu defada onunla;
“Marangozluğa mı başladın” diye alay etmeye başlamışlar.
Hz. Nuh onları yine de imana davet etmiş ve yakında büyük bir tufan olacağını söylemiş.
“İnanmayanlar ölecekler” demiş ve ilave etmiş;
“Şu yaptığım gemide iman edenler yaşayacak sadece… Bu son sözlerim sizin de son şansınız” demiş.
Yine de inanmamışlar. Daha da çok eğlenmeye başlamışlar.
“Göl yok, deniz yok çölün ortasına gemi yapıyorsun” demişler…
Gemi bitince ailesini, kendine inananları ve bütün hayvanlardan birer çifti gemiye almış.

Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de:
Nuh (aleyhisselâm) gemiye bineceklere;
”Allahü teâlânın ismiyle girin ki, geminin yürümesi ve durması Allahü teâlânın irâdesiyledir. Benim Rabbim, müminleri mâğfiret edici ve merhametiyle tufân belâsından kurtaracıdır.” dedi.” (Hûd sûresi:41)

Kur’ân-ı Kerim’de:
”Ey Nuh sen ve berâberindekiler gemiye yerleşince;
”Bizi zâlim (kâfir) milletten kurtaran Allah’a hamd olsun. Rabbim, beni hareketli bir yere indir sen, indirenlerin en hayırlısısın.” de.” (Mü’minin sûresi28–29)

Ailesi, inananları ve hayvanları ile birlikte gemiye yerleştikten sonra yağmur yağmaya başlamış. Gökyüzü delinmiş gibi yağmur yağıyormuş. Bunun yanı sıra yerden de sular fışkırmaya başlamış. Sular hızla yükseliyormuş. Hazreti Nuh’un oğlu Yam – Kenan o iman etmemiş. Babası son olarak ona iman etmesini söylemiş. O hala isyandaymış.
“Dağa çıkarım sudan kurtulurum” diyormuş. Tabi kurtulamamış, sularda boğulmuş. Kuran-ı Kerim’de Hz. Nuh, oğlunun ölümü üzerine Allah'a şöyle seslenmiş:

"Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve Senin va'din de doğrusu haktır. Sen hâkimler hâkimisin." Dedi ki: "Ey Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir iş(yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Gerçekten ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum." (Hud Suresi, 45–46)

Kuran-ı Kerim’de Hz. Nuh Allah’ın kendini affetmesi için:

Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen, hüsrana uğrayanlardan olurum." (Hud Suresi, 47)

Bazı yazılarda Hz. Nuh’un hanımının yanında olduğunu yazıyorlar bazılarında da:
“O da iman etmedi boğuldu” diyor.

“Biz de 'bardaktan boşanırcasına akan' bir su ile göğün kapılarını açtık. Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Derken su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti. Ve onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık.” (Kamer Suresi, 11–13)

Tufanın altı ay sürdüğü, altı ay sonra Allah’u Tealanın:

“Ey arz! Suyunu yut ve ey gök suyunu tut.” (Hûd sûresi 44)

Emriyle yağmur kesilmiş, sular çekilmiş.
Bundan sonra olanları hemen – hemen hepimiz çok iyi biliriz.
Gemi muharrem ayının onunda Aşure gününde Cudi Dağı üzerine oturmuş.

Nuh Peygamber üç oğlu ile birlikte ve hayvanlarla burada gemiden indi.
İnsanlığın ikinci kez bu üç çocuktan türediği söyleniyor…
Hazreti Nuh’da ikinci Âdem oluyor bu şekilde olunca…

Nuh Aleyhisselam 950 yâda bin yaşında vefat etmiş.

Nuh aleyhisselamın;

Sâm adlı oğlundan:
Arap, Fars ve Rum kavmi,

Hâm adlı oğlundan:
Hindistan, Habeş ve Afrika halkı,

Yâfes adlı oğlundan:
Asyalılar ve Türkler meydana gelmiş.


Tekvin'e göre Nuh'un üç oğlu vardır ve üç oğlundan üç temel ırk meydana gelmiştir.

Oğulları: Elam, Asşur, Arfakşad, Lud ve Aram.

Oğulları: Cush, Mizraim, Fut ve Kenan.

Oğulları: Gomer, Mecüc, Maday, Yavan, Tubal, Meşeç ve Tiras


Peygamber efendimiz hadis-i şeriflerde:

”Melek-ül mevt (Azrail aleyhisselâm) Nuh’a (aleyhisselâm) geldiğinde dedi ki:
”Ey Nuh ey peygamberlerin en büyüğü (en yaşlısı), ey uzun ömürlü ve ey duâsı kabul olunan! Dünyâyı nasıl gördün?”
Nuh (aleyhisselâm) dedi ki:
”Şüyle bir kimse gibi ki, kendisine iki kapısı olan bir ev yapılmış da birinden girmiş diğerinden çıkmıştır.”(alıntı)

Mûcizeleri:
Nuh aleyhisselamın kavminden bir fırka gelip, oturdukları beldedeki büyük taşları toprak yapmasını istemişlerdi. Allahü teâlâ Cebrâil aleyhisselâmı gönderip,
”Resûlüme söyle, o taşlara eliyle işâret etsin.” buyurdu.
Nuh aleyhisselâm da buyrulduğu gibi yapıp eliyle işâret edince, o beldede bulunan bütün taşlar birden toprak oldular. Bunun üzerine on iki kişi imân etti.
Uzakta bulunan ve gözle görülemeyecek şeyleri görüp haber verirdi.
Susuz yerlerden su çıkarırdı.
İşâretiyle ağaçlar kökünden sökülüp başka yere geçerdi.
Duâsıyla kuru ağaçlar hemen meyve verirdi.
Duâsıyla bulutsuz olarak yağmur yağardı.
Kum, toprak, kil gibi şeyler, onun duâsıyla yiyecek maddeleri hâline gelirdi. Gemisi Cûdi Dağının üzerine oturunca, insanlar açlıktan kurtulmak için yiyecek isteklerinde duâ edince bir miktar toprak ve kum yiyecek hâline geldi ve bunu yediler.
İmân ederek gemisine girip tufandan kurtulan insanlar çok az olmasına rağmen, onun duasıyla çok kısa zamanda çoğalarak arttılar.
Eliyle yere diktiği bir ağaç fidanı o anda çeşitli renklerde meyve verdi.(alıntı)

Tufan olayının, Kur’ân-ı Kerîm’de ve Tevratta yer alması, geminin üzerine oturduğu dağın isminin bile verilmesi, nihayet arkeolojik bulgular birçok araştırmacıyı bu geminin bulunmasına sevketmiştir.

Babilonya kayıtlarına göre gemi Nisir dağına,
Tevrat’a göre Ararat dağları üzerine,
Kur’ân-ı Kerîm’in buyurduğu şekliyle Cûdî dağına oturmuştur.

Kuran-ı Kerim’de ve birçok din kitabında ondan söz edilir…
Nuh tufanı ile ilgili çeşitli kitaplar okumuşuzdur.
Birçok diziler, sinema filmleri izlemişizdir.
Çocukken büyüklerimizden masallarını dinlemişizdir.

Hazreti Nuh’un hayatını incelediğinizde sabrın önemini anlıyorsunuz,
Yılmadan, usanmadan yapmak istediğinizi uygulamanız gerektiğini öğreniyorsunuz.
Bunun için gerekecekse bir ömür harcanacağını biliyor ve asla vazgeçmiyorsunuz…
Asla ama asla dua etmekten vazgeçmiyoruz…
Her ne olur ise olsun bu hayatta doğrular asl olandır…
Peygamberlerini dinleyen kavimler başarmışlar dinlemeyenler Allah’ın varlığını inkâr edenler acılar içinde hayatlarını bitirmişler…
Nuh’un gemisindekiler iman ettiklerinden şanslılar.
Nuh Peygamberin oğlu Yâfes’in soyu Asyalılar ve Türklerse biz onun soyundanız o zaman…

Bu yazıyı hazırlarken birçok siteden alıntılar yaptım. Bildiklerimizin direk yayınlanmasındansa bilirkişilerin bildiklerini de ilave etmek her zaman daha şık olmuştur…

Güzel günler dileğimle…


Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder