Hazreti Nuh
Deniz ve Göl Olmadığı Halde Tarihteki
İlk Gemiyi Yapmış.
nazanss.blogspot.com
Tevrat'ta
Nuh'un 950 yıl yaşadığı söylenir.
Kuran’da
da, elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadığı…
İnanışa
göre tufandan önce tanrının emriyle büyük bir gemi inşa etmiş ve bu gemiye Nuh'un Gemisi denmiş…
Hz.
Nuh; Musevi’ler de, Hıristiyanlarda ve İslam’da Tufan Peygamberi olarak
bilinir…
Hazreti
Nuh – Nuh Peygamber Kuran’ı Kerim’de zikri ve kıssası geçen peygamberlerden…
İdris
Peygamberden sonra gelen Peygamber Hz. Nuh…
İdris
Peygamberden sonra insanlar doğru yoldan ayrılmışlar.
Bir
yerde şöyle bir yazı okudum. İdris Peygambere inananlar bilmeden bir hata
yapmışlar. İdris Peygamberin gökyüzüne çekildiği söyleniyormuş. Onu sevenler o
gittikten sonra çok üzülmüşler onun resmini çizmişler. Zamanla bu resimlerin
tanrı resmi olduğuna inanılmış. Bu defada onun heykel benzeri putlarını yapılmış.
Ardından da bu putlara tapınmaya başlamışlar.
Yani
put peres olmuşlar. Tabi bu doğru olmadığı için, sadece putlara kendilerince
tapındıklarından zamanla vicdanlarını unutmuşlar zalimlermişler, ahlaklarını
unutmuşlar ahlaksızlaşmışlar. Zorbalık yapmaya başlamışlar, insanların arasına
nifak sokmaya ve birbirlerine düşürmeye bundan da keyif almaya başlamışlar.
Her
geçen gün kötüye gidiyormuş. İşte Hazreti Nuh böyle bir toplumda büyümüş. Fakat
o onlar gibi değilmiş. O Allah’ı biliyor, inanıyor ve ibadet ediyormuş. Devamlı
dua edip yalvarıyormuş. Elli yaşına geldiğinde Allah onu insanlara peygamber
olarak göndermiş. Yeni bir din ve kitap verilmemiş. Kendinden önceki
peygamberlerin dinlerindeki hükümleri insanlara bildirmiş. Kuran-ı Kerim’de:
”Muhakkak
ki biz, Nuh’u (aleyhisselâm) kavmine resûl olarak gönderdik” (A’râf sûresi:59).
O
insanlara doğru yolu bulmaları için, Allah’a ibadet etmeleri, inanmaları için
çok uğraşmış. Allah’a çok dualar etmiş. Kendine inananlar onun yanında olmaya
başlamış, inanmayanlar ona cephe almaya, yanlış ve hatalı davranmaya günahlarına
günah katmaya devam etmişler…
Onunla
alay etmişler, sonra ona karşı olduklarını belirtmek için tavır almışlar. Nuh
Peygamber yılmamış yıllarca onlara yalvarmış, onları Allah’ı bilmeleri
gerektiğini, inanmaları gerektiğini, bıkmadan, usanmadan, yorulmadan anlatmış –
anlatmış.
Cenab-ı
Hakkın emirlerini söylüyormuş, yasaklarından söz ediyormuş. Fakat
inandıramıyormuş.
Kavimde
ona inanmayanlar her geçen gün ona, ailesine ve inananlara zulüm yapmaya
başlamışlar. Hz. Nuh’u taşlıyorlarmış. Evlerini yıkıyor yakıyorlarmış.
Kötülüklerini anlayıp tövbe etmiyorlarmış. Sonunda Allah onları cezalandırmış.
Senelerce
yağmur yağdırmamış. Susuz kalmışlar. Hayvanları helak olmuş. Bahçeleri kurumuş,
nesilleri bile yok olmaya başlamış. Fakirleşmişler. Haz. Nuh:
”Ey
kavmim başınıza gelen bunca belâlar günahlarınız sebebiyledir. Putlara tapıp,
Allah’a ibadet etmekten kaçındığınız için Allahü teâlâ size gadap etti. Bu
sebeple yağmurlar kesildi. Büyük sıkıntılara düştünüz. Ama Rabbinizden
günahlarınızın bağışlanmasını isteyin, sizi affedip üzerinize rahmet yağmuru
göndersin. Size mallar ve evlatlar ihsan ederek imdat etsin. Nihâyet bir gün
ölüp kabre gireceksiniz. Rabbiniz sizi bir müddet kabirde beklettikten sonra
diriltecek ve amellerinizin cezasını ve mükâfâtını verecek.”
Onlar
yine de ikna olmamışlar. Hz. Nuh’a:
”Ey
Nuh gerçekten bizimle çok mücadele ettin, bunda da çok ısrarla davrandın. Bu
işe başladığın günden beri bizi devamlı olarak azapla korkutup durdun. Artık
sözünde doğru isen şu azabı getir de görelim. Artık ne olacaksa olsun.”
Sonunda
Nuh Peygamber onların imana gelmeyeceklerine karar vermiş.
“Gerçekten ben, yenik düşmüş durumdayım. Artık Sen
(bu kâfir toplumdan) intikam al.” (Kamer Suresi,10)
“Rabbim, yeryüzünde kâfirlerden yurt edinen hiç
kimseyi bırakma.”
“Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını
şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükte sınırı aşan (facir'den) kâfirden
başkasını doğurmazlar. Rabbim, beni, annemi, babamı, mü'min olarak evime
gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla. Zalimlere yıkımdan
başkasını arttırma.” (Nuh Suresi, 26–28)
Nuh
Peygamber Allah’a dua etti:
“Yâ
Rabbi! Gerçekten kavmim beni tekzip etti. Beni yalanladı. Artık benimle onların
arasındaki hükmü sen ver. Beni ve berâberimdeki müminleri kurtar.” (Şuarâ
sûresi:117–118)
Allahü
Teâlâ ona mealen vahy ettiği:
”Nuh’a
vahy olundu ki; kavminden daha önce imân etmiş olanların dışında hiç kimse imân
etmeyecek. O hâlde sen, kavmin seni yalanladıkları için ve sana ezâ verdikleri
için mahzûn olma, kederlenme ki; onlardan intikam alma vakti gelmiştir. Nezâretimiz
altında ve vahy ettiğimiz, bildirdiğimiz şekilde bir gemi yap! Zâlimler
(kâfirler) hakkında bana duâ etme. Zirâ onlar (suda) boğulacaklardır.” (Hûd
sûresi:36–37)
Bir
süre sonra Cenab’ı Hak, ona bir gemi yapmasını söylemiş. Üstelik bu gemi tarihteki
ilk gemiymiş.
Tanrı'nın
gözünde yeryüzü bozulmuş, zorbalıkla dolmuştu.
Tanrı
yeryüzüne baktı ve her şeyin ne denli bozulduğunu gördü.
Çünkü
insanlar yoldan çıkmıştı.
Tanrı
Nuh'a, "İnsanlığa son vereceğim" dedi,
"Çünkü
onlar yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok
edeceğim.
Kendine
gofer ağacından bir gemi yap.
İçini
dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. Gemiyi şöyle yapacaksın:
Uzunluğu
üç yüz, genişliği elli, yüksekliği otuz arşın olacak.
Pencere
de yap, boyu yukarıya doğru bir arşını bulsun.
Kapıyı
geminin yan tarafına koy.
Alt,
orta ve üst güverteler yap.
Yeryüzüne
tufan göndereceğim.
Göklerin
altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim.
Yeryüzündeki
her canlı ölecek. Ama seninle bir antlaşma yapacağım.
Oğulların,
karın, gelinlerinle birlikte gemiye bin.
Sağ
kalabilmeleri için her canlı türünden bir erkek, bir dişi olmak üzere birer
çifti gemiye al.
Çeşit
- çeşit kuşlar, hayvanlar, sürüngenler sağ kalmak için çifter - çifter sana
gelecekler.
Yanına
hem kendin, hem onlar için yenebilecek ne varsa al, ilerde yemek üzere
depola."
“Gemiyi yapıyordu. Kavminin ileri gelenleri
kendisine her uğradığında O'nunla alay ediyordu. O: “Eğer bizimle alay
ederseniz, alay ettiğiniz gibi biz de sizlerle alay edeceğiz” dedi. (Hud
Suresi, 38)
Hz.
Nuh’un ailesi ve ona iman edenler geminin yapılmasında çalışmaya başlamışlar.
Putperesler bu defada onunla;
“Marangozluğa
mı başladın” diye alay etmeye başlamışlar.
Hz.
Nuh onları yine de imana davet etmiş ve yakında büyük bir tufan olacağını
söylemiş.
“İnanmayanlar
ölecekler” demiş ve ilave etmiş;
“Şu
yaptığım gemide iman edenler yaşayacak sadece… Bu son sözlerim sizin de son
şansınız” demiş.
Yine
de inanmamışlar. Daha da çok eğlenmeye başlamışlar.
“Göl
yok, deniz yok çölün ortasına gemi yapıyorsun” demişler…
Gemi
bitince ailesini, kendine inananları ve bütün hayvanlardan birer çifti gemiye
almış.
Nitekim
Kur’ân-ı Kerim’de:
Nuh
(aleyhisselâm) gemiye bineceklere;
”Allahü
teâlânın ismiyle girin ki, geminin yürümesi ve durması Allahü teâlânın
irâdesiyledir. Benim Rabbim, müminleri mâğfiret edici ve merhametiyle tufân
belâsından kurtaracıdır.” dedi.” (Hûd sûresi:41)
Kur’ân-ı
Kerim’de:
”Ey
Nuh sen ve berâberindekiler gemiye yerleşince;
”Bizi
zâlim (kâfir) milletten kurtaran Allah’a hamd olsun. Rabbim, beni hareketli bir
yere indir sen, indirenlerin en hayırlısısın.” de.” (Mü’minin sûresi28–29)
Ailesi,
inananları ve hayvanları ile birlikte gemiye yerleştikten sonra yağmur yağmaya
başlamış. Gökyüzü delinmiş gibi yağmur yağıyormuş. Bunun yanı sıra yerden de
sular fışkırmaya başlamış. Sular hızla yükseliyormuş. Hazreti Nuh’un oğlu Yam –
Kenan o iman etmemiş. Babası son olarak ona iman etmesini söylemiş. O hala
isyandaymış.
“Dağa
çıkarım sudan kurtulurum” diyormuş. Tabi kurtulamamış, sularda boğulmuş. Kuran-ı
Kerim’de Hz. Nuh, oğlunun ölümü üzerine Allah'a şöyle seslenmiş:
"Rabbim, şüphesiz benim oğlum ailemdendir ve
Senin va'din de doğrusu haktır. Sen hâkimler hâkimisin." Dedi ki: "Ey
Nuh, kesinlikle o senin ailenden değildir. Çünkü o, salih olmayan bir
iş(yapmıştır). Öyleyse hakkında bilgin olmayan şeyi benden isteme. Gerçekten
ben, cahillerden olmayasın diye sana öğüt veriyorum." (Hud Suresi, 45–46)
Kuran-ı
Kerim’de Hz. Nuh Allah’ın kendini affetmesi için:
Dedi ki: "Rabbim, bilgim olmayan şeyi Senden
istemekten Sana sığınırım. Ve eğer beni bağışlamaz ve beni esirgemezsen,
hüsrana uğrayanlardan olurum." (Hud Suresi, 47)
Bazı
yazılarda Hz. Nuh’un hanımının yanında olduğunu yazıyorlar bazılarında da:
“O
da iman etmedi boğuldu” diyor.
“Biz de 'bardaktan boşanırcasına akan' bir su ile
göğün kapılarını açtık. Yeri de 'coşkun kaynaklar' halinde fışkırttık. Derken
su, takdir edilmiş bir işe karşı (hükmümüzü gerçekleştirmek üzere) birleşti. Ve
onu da tahtalar ve çiviler(le inşa edilmiş gemi) üzerinde taşıdık.” (Kamer
Suresi, 11–13)
Tufanın
altı ay sürdüğü, altı ay sonra Allah’u Tealanın:
“Ey
arz! Suyunu yut ve ey gök suyunu tut.” (Hûd sûresi 44)
Emriyle
yağmur kesilmiş, sular çekilmiş.
Bundan
sonra olanları hemen – hemen hepimiz çok iyi biliriz.
Gemi
muharrem ayının onunda Aşure gününde Cudi Dağı üzerine oturmuş.
Nuh
Peygamber üç oğlu ile birlikte ve hayvanlarla burada gemiden indi.
İnsanlığın
ikinci kez bu üç çocuktan türediği söyleniyor…
Hazreti
Nuh’da ikinci Âdem oluyor bu şekilde olunca…
Nuh
Aleyhisselam 950 yâda bin yaşında vefat etmiş.
Nuh
aleyhisselamın;
Sâm
adlı oğlundan:
Arap,
Fars ve Rum kavmi,
Hâm
adlı oğlundan:
Hindistan,
Habeş ve Afrika halkı,
Yâfes
adlı oğlundan:
Asyalılar
ve Türkler meydana gelmiş.
Tekvin'e
göre Nuh'un üç oğlu vardır ve üç oğlundan üç temel ırk meydana gelmiştir.
Sam, Sami ırkının
atası:
Oğulları:
Elam, Asşur, Arfakşad, Lud ve Aram.
Ham, Hami ırkının
atası:
Oğulları:
Cush, Mizraim, Fut ve Kenan.
Yafes, Yafesi
ırkın atası:
Oğulları:
Gomer, Mecüc, Maday, Yavan, Tubal, Meşeç ve Tiras
Peygamber
efendimiz hadis-i şeriflerde:
”Melek-ül
mevt (Azrail aleyhisselâm) Nuh’a (aleyhisselâm) geldiğinde dedi ki:
”Ey
Nuh ey peygamberlerin en büyüğü (en yaşlısı), ey uzun ömürlü ve ey duâsı kabul
olunan! Dünyâyı nasıl gördün?”
Nuh
(aleyhisselâm) dedi ki:
”Şüyle
bir kimse gibi ki, kendisine iki kapısı olan bir ev yapılmış da birinden girmiş
diğerinden çıkmıştır.”(alıntı)
Mûcizeleri:
Nuh
aleyhisselamın kavminden bir fırka gelip, oturdukları beldedeki büyük taşları
toprak yapmasını istemişlerdi. Allahü teâlâ Cebrâil aleyhisselâmı gönderip,
”Resûlüme
söyle, o taşlara eliyle işâret etsin.” buyurdu.
Nuh
aleyhisselâm da buyrulduğu gibi yapıp eliyle işâret edince, o beldede bulunan
bütün taşlar birden toprak oldular. Bunun üzerine on iki kişi imân etti.
Uzakta
bulunan ve gözle görülemeyecek şeyleri görüp haber verirdi.
Susuz
yerlerden su çıkarırdı.
İşâretiyle
ağaçlar kökünden sökülüp başka yere geçerdi.
Duâsıyla
kuru ağaçlar hemen meyve verirdi.
Duâsıyla
bulutsuz olarak yağmur yağardı.
Kum,
toprak, kil gibi şeyler, onun duâsıyla yiyecek maddeleri hâline gelirdi. Gemisi
Cûdi Dağının üzerine oturunca, insanlar açlıktan kurtulmak için yiyecek
isteklerinde duâ edince bir miktar toprak ve kum yiyecek hâline geldi ve bunu
yediler.
İmân
ederek gemisine girip tufandan kurtulan insanlar çok az olmasına rağmen, onun duasıyla
çok kısa zamanda çoğalarak arttılar.
Eliyle
yere diktiği bir ağaç fidanı o anda çeşitli renklerde meyve verdi.(alıntı)
Tufan olayının, Kur’ân-ı Kerîm’de ve Tevratta yer
alması, geminin üzerine oturduğu dağın isminin bile verilmesi, nihayet
arkeolojik bulgular birçok araştırmacıyı bu geminin bulunmasına sevketmiştir.
Babilonya kayıtlarına göre gemi Nisir dağına,
Tevrat’a göre Ararat dağları üzerine,
Kur’ân-ı Kerîm’in buyurduğu şekliyle Cûdî dağına
oturmuştur.
Kuran-ı
Kerim’de ve birçok din kitabında ondan söz edilir…
Nuh
tufanı ile ilgili çeşitli kitaplar okumuşuzdur.
Birçok
diziler, sinema filmleri izlemişizdir.
Çocukken
büyüklerimizden masallarını dinlemişizdir.
Hazreti
Nuh’un hayatını incelediğinizde sabrın önemini anlıyorsunuz,
Yılmadan,
usanmadan yapmak istediğinizi uygulamanız gerektiğini öğreniyorsunuz.
Bunun
için gerekecekse bir ömür harcanacağını biliyor ve asla vazgeçmiyorsunuz…
Asla
ama asla dua etmekten vazgeçmiyoruz…
Her
ne olur ise olsun bu hayatta doğrular asl olandır…
Peygamberlerini
dinleyen kavimler başarmışlar dinlemeyenler Allah’ın varlığını inkâr edenler acılar
içinde hayatlarını bitirmişler…
Nuh’un
gemisindekiler iman ettiklerinden şanslılar.
Nuh
Peygamberin oğlu Yâfes’in soyu Asyalılar ve Türklerse biz onun soyundanız o
zaman…
Bu
yazıyı hazırlarken birçok siteden alıntılar yaptım. Bildiklerimizin direk
yayınlanmasındansa bilirkişilerin bildiklerini de ilave etmek her zaman daha
şık olmuştur…
Güzel
günler dileğimle…
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder