Toprağın
Altından İki Bin Yıllık Bir Şehir Çıkmış.
nazanss.blog.spot.com
“Eskiye rağbet olsaydı, bitpazarına nur
yağardı”
Diyenler
şimdi kalksalar bir baksalar!
Evet,
eski kıymetli.
Eski
üstelik gizemli.
Eski
antika,
Eski
pahalı.
Her
anlamda pahalı.
Madden
ve manen.
Madden
zaten para ediyor.
Manen
bilgi doyumsuzluğunuza bir bilgi daha ilave ediyor.
Nar
gibi…
Çarşıdan aldım bir tane
Evde baktım bin tane.
Aynen
öyle bir bilgi derken yanındakilerle birlikte geliyor.
Bilginiz
artıyor, ufkunuz genişliyor,
Dünyanın
yenisinden de eskisinden de haberdarsınız.
Daha
ne olsun?
Bütün
bunları neden yazdım?
Yazılmayacak
gibi değil ki.
Vay
maşallah.
Bu
nasıl iştir.
Tarihe
sevdalılar şaşkınlık içinde gezerler.
Bir
şarkı var İtalyanca diyor ki:
Biz dans ederken şeytan bize bakıyordu.
Nasıl
bakmasın ki.
Şeytan bile şaşırıyordur da ondan.
Asırlar
sonra bir şehir ortaya çıkmış.
Kayıp
mıymış?
Yok
değilmiş. Çünkü böyle bir şehir olduğundan kimsenin haberi yok ki.
Diyorum
ya asırlar sonra ortaya çıkmış.
Vezüv
dağını biliyoruz.
Arada
bir canı sıkılıyor patlıyor.
Ne
patlamak ama ne varsa yakıyor, yakıyor, yok ediyor.
Yine
asırlar önce böyle deli bir anı olmuş bir gürlemiş ki ne gürlemek ama
püskürmüş, lavlarını, ateş toplarını, ateş ırmaklarını salıvermiş koskocaman
bir şehrin üstüne.
Bir
anda şehri kaplamış…
Ondan
sonra olanlara bakalım.
Sonra o büyük kızgınlık, sıcaklık,
enerji ve hareket sessizliğe bürünmüş.
Asırlar
geçmiş şehir yok altında kalmış birçok şeyin.
Bu
çok eskilerde olmuş demiştim İ.S. 79 yılında olmuş. Hızla gelen alışkan lav,
kül ve çamur birikintisi Herculaneum halkını ve şehrini tamamen büyük bir
canavar gibi yutmuş.
Sonra
sessizliğe gömülmüş.
Sonunda
1717de ilk kalıntılar bulunmuş.
Bulunmuş
ama hiçbir şey yapılmamış, ne olduğu bilinmiyormuş.
Neticesinde
1738 yılında kazılara başlanmış.
Tabi
bir fiil de çalışılmamış bazen ara veriliyormuş,
bazen
devam ediliyormuş çünkü çalışmak çok zormuş.
Şehri
kaplayan lavlar kaya olmuşlar, bazı yerlerdeki çamur tabakası ise yirmi
metrenin üzerindeymiş.
Çalışmak
zor ve zahmetli ve çok paralı...
Sonunda
gelişmiş teknoloji ile buranın temizlenmesine karar verilmiş ve öylede
yapılmış.
Sonra
ortaya çıkan büyük bir sürpriz!
2000 yıllık bir tarih…
Burada
daha da şaşırdıkları olay; lav ve çamur her şeyin üstünü örtmüş, hiçbir şeyin
bozulmasına izin vermemiş.
Evler çıkmış, tahta merdivenli, tahta kapılı
evler…
Tahta mobilyalar üstelik çok güzeller…
Bozulmamışlar aynen duruyorlar.
Çamurlar her yeri örtmüş, ekmekler bile duruyor,
buğdaylar duruyor, ceviz duruyor hatta yumurtalar bile duruyor.
Biran düşündüm de ekmeği yapan kadın,
yumurtayı kümesten getiren çocuk, cevizi ağaçtan toplayan evin beyi!
Devamında yine şaşırtan olaylar.
Son
derece planlı, düzenli bir yerleşim yeri…
İki
bin yıl öncenin zenginlerinin oturduğu bir yer olduğu aşikâr.
Özel yolları var,
Hamamları,
Vücut geliştirme salonları,
Tiyatroları,
Uzun ve düzgün at arabası yolları,
Yolların iki tarafında yaya kaldırımları,
Kavşaklar,
Kavşak yerlerinde dükkânlar…
Üstelik satılan ürünlerde aynı şekilde
duruyorlar…
Onları
ilk görenler neler hissetmişlerdir gerçekten çok merak ediyorum.
İki
bin yıl öncesinin hayatına dokunmak, görmek, hissetmek ve düşünmek nasıl bir
şeydir?
İki
bin yıl sonra ilk gören gözlerin sahipleri neler hissetmişlerdir?
Bunlar
anlatılması zor enteresan duygular…
Bilinmeyen
belki de çok zamanlar sonra ortaya çıkacak kim bilir daha nereler var, kimler
güne ne niyetle başlamışlar,
Ne
şekilde ekmeklerini hazırlamış ve yemeleri kısmet olmamıştır.
Kim
bilebilir ki…
Ercolano
1997den itibaren Unesco
Dünya Mirasları İtalya listesinde bulunuyor.
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder