Tabîb'ül-ervah-
Ruhların Doktoru
AK Şemseddin
nazanss.blogspot.com
AK Şemsettin’i sadece Fatih Sultan Mehmet’in
hocası olarak biliriz. Bu çok ama çok eksik bilgidir.
O sadece hoca değildir ki.
O gerçek bir bilim adamıdır.
O bir mucittir.
Ve o muhteşem bir hekimdir. Her hastalığı
tedavi etmesinin yanı sıra özellikle ruhsal hastaların ve hastalıkların
tedavisinde oldukça başarılı biridir.
İşte bunun için:
Tabîb'ül-ervah yani ruhların doktoru deniyormuş.
Böyle önemli zatı Muhteremleri anlattığımda inanın ki heyecanlanıyorum. Elim ayağım birbirine dolanır derler ya aynen öyle olurum. Eksik mi anlatırım tam ifade edemez miyim diye endişelenirim.
Düşünün lütfen:
Pasteur Mikrobu bulan ilk bilim adamı olarak
biliriz değil mi?
Yanlıştır.
Pasteur’den asırlar evvel hastalığa sebep
olan mikropları ve karantinanın mantığını anlatmış.
O yıllarda ”seretan” adıyla bilinen kanseri
teşhis etmiş.
Saymakla bitirmek zor olduğundan
telaşlanıyorum elbette.
İstanbul’un fethinin manevi babasıdır.
Fatih sultan Mehmet’ in Hocasıdır
AK Şemsettin beyaz giyinirmiş.
Saçı ve sakalı da beyaz olduğu için ona AK
Şemsettin deniliyormuş.
İstanbul’u fethettiklerinde çiçekleri beyaz
saçlı sakallı beyaz giysili olana götüren halka gencecik Sultan Mehmet’i işaret
ediyormuş. Sultan Mehmet gülümsemiş:
“O beni yetiştiren hocamdır. Çiçekleri
ona verin’” demiş.
Bunu hepimiz biliriz.
Fatih Sultan Mehmet’i ona olan hayranlığımı,
ilgimi he bulduğum fırsatta anlatıyorum.
Topkapı Şifresi
Kitabımı yazarken Fatih Sultan Mehmet’in soyundan
gelen bir şehzadeyi anlatıyorum ya, o şehzadeden söz edebilmek için önce Fatih
Sultan Mehmet’ten söz etmek gerekir dedim. Onu okudum-Okudum…
Fatih’i bilmek hemen anlamak, hemen öğrenmek
ne mümkün! Her gün bir yenileri ekleniyor onunla ilgili bilgilere…
AK Şemsettin, yüzlerce öğrenci yetiştirmiş.
Tıp alanında bulaşıcı hastalıklar üzerinde de
önemli çalışmalar yapmış.
Araştırmaları sonunda tıp ile ilgili
"Hastalıkların insanlarda teker -
teker peyda olduğunu zann etmek yanlıştır. Hastalıklar insandan insana gözle
görülmeyecek kadar küçük tohumlar vasıtasıyla geçer"
İlmi konulardaki
önemli başarılardan sonra tasavvuf
konusunda da ağırlığını göstermiş, daha sonra da II. Murat'ın
emir ve isteğiyle Fatih
Sultan Mehmet'in hocalığına
tayin edilmiş.
Kitapları:
Risalet-ün nuriyye
Risale-i Zikrullah:200.000.000
Risale-i Şerh-i Ahval-i Hacı Bayram-ı Veli
Def’ü Metain
Makamat-ı Evliya (Velilerin Makamları)
Maddet-ül-Hayat (Hayat Maddesi)
Nasihatname-i Akşemsettin (Akşemsettin Nasihatnamesi)
Kitab-ül-Tıp (Tıp Kitabı)
Hall-i Müşkülat (Güçlüklerin Halli)
Fatih, İstanbul’un fethinden sonra, bir ara
hocasından kendisini dervişliğe kabul ederek irşatlarda bulunmasını istemiş.
AK Şemseddin bu teklifi:
“Sen devlet
işlerini gereği gibi yerine getirmeye ve saltanatı devam ettirmeye mecbursun ve
bununla görevlisin. Sen benim halvetime girersen dünyanın düzeni bozulur. Senin
sâlik olman değil, mâlik olman lâzımdır...”
Şiddetle reddetmiş.
Artık kendi görevinin de bittiğine inanmış. Padişahtan Göynük'e gidip, orada dersleriyle uğraşması için izin istemiş.
Artık kendi görevinin de bittiğine inanmış. Padişahtan Göynük'e gidip, orada dersleriyle uğraşması için izin istemiş.
Fatih hocasını bırakmak istemese de, sonunda
çare olmadığını görmüş.
Hocasını Göynük'e uğurlamış.
Ben böyle zatı muhteremleri okuduğum zaman
hele de onların hakkında yaptığım araştırmalarda öğrendiklerimi de içime
sindirdikten sonra çok heyecanlanıyorum.
Diyorum ki, onların yüzü gözü hürmetine biz
buralardayız.
Ben ciddi bir İstanbul aşağıyım.
Fatih Sultan Mehmet’e nasıl hayran olmazsın.
Bütün bunları okuyup öğrendikten sonra...
Nasıl yanındaki hocalara saygı duymaz dua
etmezsin.
Nur içinde yatsınlar.
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder