Hakkımı
helal etmem.
nazanss.blogspot.com
Siz isterseniz bir köprü olarak düşünün.
İsterseniz yaşlı bir amca veya teyze belki de bir
anneanne yâda babaanne.
Bil bilen olarak düşünmeyi unutmayın.
Size emek verdiğini, sizi doğurup, emzirip,
beslediğini, sizin için canını vereceğini bilin.
Siz zaten biliyorsunuz.
Bırakın bu dünyanın keyfini.
Üstelik onlar sizi keyifsiz yapmazlar ki.
Onlar siz mutlu olun isterler.
Onların sevgisi karşılıksız, ne yazık değil mi
sizinki değil.
Ah bu dünya onlara zalim davrandı da sana cömert mi
olacak sanıyorsun.
Bu geçen zaman senin yaşlı dediklerini mi eskitti.
Dünü unutma dünde kaldı.
Günler, yıllar da gerilerde kaldığında sen dua
ette bir köşede kalma.
Ne yaparsan o gelir önüne bunu da unutma.
&
Bir ahşap köprüyüm - bahar her tarafımda
Ha gittim, ha gidiyorum misalinde içi acıyarak
haykırıyorum
Hakkımı helal etmem,
sizlere çok emek verdim.
Çok sılayla kavuşturdum, çok hasretlikleri
sonlandırdım.
Ana oğlu, sevgili yareni, canla cananı, babayla oğlu
Gözü yaşlı dedeyi, onu bekleyen nineyi… Ebe ile
bibiyi, hala ile amcayı…
Çok sevindirdim zamanlarında o günlerin.
Ben çok hasret yüreklerine sular serptim. Hakkımı
helal etmem.
Baharı koklattım, taze çiçekleri gösterdim, deremi
izlettim, havayı tattırdım.
Her âlemi sundum size. Çokça… Defalarca. Zamanca,
zamanlarca…
Küçük İbrahim, Selo Zeyit’in elinden tutmuş, ilk
buradan geçti de gitti
Mektepli o zaman olmuştu, şimdi kaymakam oldu.
Sümbül gelin, beyazı üstünde, alı başında altın
sırtında, ağlamaklı
Yanında köyünden bilenleri, yengeleri…
Anneye hasret giderken gözyaşlarını ilk ben
almıştım sırtıma
Çubukların İbrahim askere nasıl kalabalık uğurlanmıştı
dün gibi hatırlarım
Şimdi Almanya’da çalışır da çalışır, gelin everdi
bensiz, damat aldı sessiz…
Gümülerin ebe anası da son olarak bana veda etmişti
giderken, Omuzlarda uğurlanırken kızları, Nefire pek çok ağlamıştı anam demişti.
Onların analarını da bilirim, atalarını da.
Unutmam.
Ben hakkımı helal etmem.
Ben neler bilirim neler? Hep konuşurlar duyarım.
Ne sırlar saklıdır benim kırılmış, dökülmüş, ha
çöktü ha çökecek tahtalarımda,
Ne vaatler vardır bilemezsiniz benim yıkılacak
gibi duran direnlerimde…
Daha niceleri, neleri - neleri anlatsam yılalar dolar, asırlar olur.
Ben görmüştüm, duymuştum, bilirdim – bilirim… Hep
bildim.
Ben vardım o zamanlar. Lazımdım. Bilinirdim,
Sayılırdım. Aranırdım.
Benim tahtamı çakan, çivime vuran, beni sağlam
yapacağım diye
Alın teri dökeni de bilirim, güzel oldu diyeni de
unutmam.
Ne oldu da ben atıldım, ne oldu da unutuldum, ne
oldu da ağlatıldım.
Size çok emek verdim.
Olmaz…
Hakkımı helal etmem.
Beni niye unuttunuz.
Siz niye vazgeçtiniz.
Suçum neydi, günahım ne kadardı?
Zamana yenik düştüm bu mu suçum, yağmur eskitti,
Rüzgâr yıprattı, kar eritti, yaş paslattı, bu muydu
benim hatam.
Direndim, inat ettim, yılmadım, yorulmadım.
Olmadı eskidim.
Eski olunca, yaşlı olunca atılır mı bir yerlere,
fırlatılır mı köşelere.
Yeminler olsun affetmem.
Yok, olmaz hakkımı helal etmem…
Doğru siz ananızı, atanızı, yaşlınızı, size yük
olanı atarsınız.
Siz kaynananızı, babanızı unutursunuz. Benim
değerim mi olur, ben kimim?
Bir tahta, bir yürüme, bir gezinme, bir gitme, bir
gelme, bir kavuşturma!
Ben korkuyorum artık. Yalnızım. Çok yalnızım.
Ürküyorum.
Benim halime her bahar gelen bahar dalları şahit.
Bazen bir iki kayıp kuş, bazen nereden geldiğini
bilmediğim bir iki topal köpek.
Hakkımı helal etmem.
Bunu bilin.
Ben ananız değilim,
Ben köşelere attığınız babanız hiç değilim.
Ben tahtayım can değilim, canlı değilim.
Öyleyken bile!
Ben tarihim bunu bilin.
Ben eskiyim doğru, eski tarihtir, tarih yarındır.
Yarın geleceğinizdir.
Beni bilin, beni unutmayın, bana bakın dünü,
Bana bakınca yarını hayal edin.
Savaşı gördüm ben, askeri gördüm ben, atın üstünde
ne cengâverler gördüm ben.
Beni dinleyin. Gelin ziyaret edin beni. Benden
edinin, benden öğrenin.
Ben anlatayım da siz görün.
Ben eskiyim kıymetliyim.
Kim demiş ben yaşlıyım, anlamam, bilmem diye… Bilirimde
ne çare!
Ben tarihim, ben tarihim.
Hakkımı helal etmem…
Feryadım tek baharda gelen çiçeklere kalmasın,
gözyaşım kurumuş akan küçük su olan şu derede bitmesin.
Gelin çok anlatacaklarım var.
Beni dinleyin.
Sonra geç kalacaksınız…
Ben köprüyüm.
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder