18 Ekim 2017 Çarşamba



Thomas Alva Edison




Bini Aşkın Buluş Yapan Amerika’lı Mucit

nazanss.blogspot.com




Elektrikler sönünce, hani karanlık olurda bir an ne yapacağımızı bilemeyiz, ardından mum aramaya kalkarız. Birde elektrik uzun süre gelmezse, ışıksız kalırsak vay elektrik idaresinin haline. Hepimiz telefonlara sarılırız.

“Elektrik ne zaman gelecek?”

Tahammülümüz yoktur, karanlığı hiç sevmeyiz.
Lambamızın yanması lazım… Her ne kadar;
Konfüçyüs:
 “Karanlığa söveceğine, bir mum da sen yak.” 

Demişse de biz lambayı yakmayı tercih ediyoruz.
Elektrikler gelince, herkesin genelde söylediği söz şudur:
“Edison olmasaydı ne yapardık?”

O zaman önce onun kim olduğunu öğrenelim, sonra neler yaptığını, sonrada hepimizin bu kadar ısrarla adını zikrettiğimiz bayın elektrikle olan ilgisini!

Thomas Alva Edison

Amerika Bir­leşik Devletleri’nin Ohio eyaletinde doğmuş.
Küçük yaşta, hayatını çalışa­rak kazanmak zorunda kalmış.
On iki yaşında gazete satıcılığına başlamış.
On beş yaşında iken çalıştığı trenin yük vagonunda hazırladığı ufak bir bas­kı makinesiyle gazete basmağa girişmiş.
Vagonda kazayla yangın çıkması üzerine işinden olmuş.

Böyle peş peşe gelen bir sürü sıralamalar var. Başarılı olana kadar bu belli ki çok sıkıntıları olmuş.
Biraz daha yakın tanıyalım diyorsanız. Buyurun:

7 yaşındayken ailesi ile birlikte Michigan'daki Port Huron'a yerleşmiş.
İlköğretimine burada başladıysa da yaklaşık üç ay sonra algılamasının yavaşlığı nedeniyle okuldan uzaklaştırılmış.
Bundan sonraki üç yıl boyunca özel öğretmenlerle eğitilmiş.

Bilim adamlarını incelediğinizde hepimizin dikkatini çeken ne çok önemli ayrıntılar var. Birçok ünlü akıl, ilk eğitim yıllarında büyük sorun yaşamış oluyorlar. Ya da birçoğunun ruhsal problemleri ağırlıkta! Şaşmamak mümkün değil!

Dingin huzurlu hayat yaşamayanlar mı acaba, kendilerine başka bir dünya arıyorlar?
İyi mi kötü mü düşünmek lazım! Kendileri için iyi olmasa da insanlık için çok iyi olduğu muhakkak…

Devam ediyorum:
Edison, çok meraklı bir kişiliğe sahipmiş.
On yaşında fizik ve kimya ya ağırlık vermiş. Bu tür kitapları okumaya başlamış.
Evlerinin altında kendine birde laboratuvar kurmuş.
Durmadan çalışıyormuş.
Sanki dünyası farklıymış gibi hareket ediyormuş.
Çalışmaları yavaş – yavaş belirlenmeye başlamış.
Volta kaplarından elektrik akımı elde etmeye yönelik araştırmalar ilgi alanında olduğu için o konuda çok çalışmalar yapıyormuş.

Telgraf aygıtı yapmış, Mors Alfabesini öğrenmiş.

Kulakları ağır işitiyormuş. Bir hastalık geçirmiş, bu yüzden ağır işitmeye başlamış.
Hedefi daha ucuz, daha güvenli bir elektrik ampulü yapmakmış.
1878'de William Wallace'ın yaptığı 500 mum gücündeki ark lambasından etkilenenmiş.
Çok ciddi bir şekilde çalışmalarını artırmış.
Paraya ihtiyacı olduğunu anlayınca bir kampanya açmış. Başarmışta. Zengin iş adamlarından parasal desteği sağlamış.

Edison Electric Light Company'yi kurmuş.

Ardından çalışmalarını şu yönde hızlandırmış.
Oksijenle yanan elektrik arkı yerine, havası boşaltılmış bir ortamda ışık yayan ve düşük akımla çalışan bir ampul yapmayı tasarlıyormuş.
On dört ay durmadan çalışmış.

Filaman olarak kullanabileceği bir metal tel yapmaya uğraşıyormuş.

Çok çalışmış. Daha çok çalışmış. Durmadan çalışmış…
Sonunda başarmış.

21 Ekim 1879'da, özel, yüksek gerilimli elektrik üreteçlerinden elde ettiği akımla çalışan, karbon filamanlı elektrik ampulünü halka tanıtmış…

Bu çok büyük bir başarı…
Bu insanlığa çok büyük bir hizmet...

İşte onun için elektrikler kesilince şaşkına dönüyoruz. Çünkü ampulümüz yanmıyor!
Karanlıkta kalıyoruz. Ya şarkı söylüyoruz, ya da sessiz sinema oynuyoruz.
Kimse yoksa yalnızsak camdan dışarı bakıyoruz.
Bazen şanslı olursak yağmur yağıyor, yağmur damlalarını n cama vuran tane sesleri ve camda aldıkları şekilleri incelemeye çalışıyoruz, tabi bir parçada olsa ışık alabiliyorsa cam ve etrafı! Yoksa zifiri karanlıkta, en iyisi yatmak diyoruz, yorganı başımıza çekip uykuya dalıyoruz.
Işıksız kalmayalım diyoruz. Elektrikler gelince…

Biz yine bizi karanlıktan kurtaran bu bilim adamının hayatını irdelemeye devam edelim.
Edison, sonra çok büyük laboratuvar kurmuş.
Şimdi Edison’un icatları ile ilgili yazıları size aktarıyorum.

Edison'un en önemli keşfi Menlo Park, New Jersey'deki ilk endüstriyel araştırma laboratuvarıymış.
Sürekli olarak teknolojik keşifler ve geliştirmeler-iyileştirmeler yapmak gibi özel bir amaç için kurulmuş ilk kurummuş.

Edison birçok icadını resmi olarak bu laboratuvarda üretmiş, birçok çalışanı onun direktifleri doğrultusunda bu icatların araştırma ve geliştirmesinde görev almış.

Elektrik mühendisi William Joseph Hammer, 1879 Aralık'ında Edison’un laboratuvar asistanı olarak görevine başlamıştır. Telefon, fonograf, elektrikli tren, demir madeni ayıracı, elektrikli aydınlatma ve diğer birçok icatta büyük katkılarda bulunmuş. (alıntı)

Böyle bilim adamları olmasaydı, nice olurdu halimiz.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerini dikkatle okumaklayız.

“Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır.
Yalnız ilmin ve fennin, yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır.
Bin, iki bin, binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.” 1924

Edison iki kez evlenmiş.
Altı çocuğu olmuş.
Yaşadığı her an yeni bir buluş için çalışmış.

Burada çok güzel şeyler yazılı.

Yaşamının sonuna kadar yeni buluşlar yapmaya devam etti.
Geriye çığır açıcı buluşlarını yanı sıra, gözlemleriyle dolu 3.400 not defteri bıraktı.

Bravo… Ne diyebiliriz ki…

Onların sayesinde, bizler rahat hayat yaşıyoruz.
İyi ki olmuşlar, iyi ki çok ama çok çalışmışlar.
Bütün büyük buluşların, büyük eserlerin, önemli olan her şeyin temel kuralı çalışmak – Çalışmak – Çalışmak…



Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder