3- Köpekler bir yabandomuzunu korkutmuşlar, mağarasından çıkartmışlar.
Adonis, kanlar içinde yatıyormuş.
3- Köpekler bir yabandomuzunu korkutmuşlar,
mağarasından çıkartmışlar.
Adonis, domuzu görmüş, kargısıyla onu vurmuş.
Lakin domuz daha da azgın hale gelmiş.
Ve – ve ne yazık ki, Adonis’e saldırmış.
Netice çok acı…
Yabandomuzu Adonis’i
öldürmüş.
İŞTE O ANDA
Afrodit’in içini bir acı kaplamış.
Bir şeyler olduğunu anlamış.
Geri dönmüş.
Ne çare!
Yapacak bir şey yokmuş.
Adonis, kanlar içinde yatıyormuş.
Afrodit, sevdiğinin öldüğünü görünce çığlıklar atmış,
bağırmış, ağlamış – ağlamış.
Sonrasında öyle bir bağırmış ki;
Yerler, gökler sallanmış onun sesiyle…
“Bütün varlığınla yaşayacaksın Adonis, Yitmedin
üzüntümün bir anıtı olarak kalacaksın, Ölümün, çektiğim acıyla her yıl
yinelenen törenlerde, dipdiri kılacak seni gönlümüzde, çiçeklere dönüşecek
kanın…’
Olanlar olmaya başlamış
Adonis’in akan kanları toprakla buluşmaya başlamış.
Her kandamlasının değdiği yerden kızıl çiçekler bitmeye
başlamış.
Laleler sarmış kanın aktığı yerlerde…
Dağlaleleriymiş toprağı delip çıkan
çiçekler ve onlarda Adonis gibi kısa yaşayarak solmaya başlamışlar.
Ve hep öyle olmuş.
Dağlalemi bütün güzellikleriyle hep doğmuşlar, doğuyorlarmış
ve kısa bir zaman sonra da solup yok oluyorlarmış.
Afrodit, o kadar çok ağlamış ve o kadar çok yalvarmış ki, sonunda
tanrılar onun isteğini kabul etmişler.
Her yıl altı ay yeraltından
çıkıp gene yeryüzünde yaşamasını kabul etmişler.
./…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder