26 Ağustos 2017 Cumartesi


Kapadokya’yı aklınız
alıyor mu?


nazanss.blogspot.com





Aklımızın zorlandığı zamanlar vardır. Görürüz, tanık oluruz ama anlamayız.
“Bu nasıl olabilir-i” kendimize tekrar ederiz.
Adamlar nasıl yapmışlar – vay be!
Aklımız yine durmuştur. Çözüm bulunmamıştır, gözlerimizde şaşırmış, yüzümüzde aptal bir ifade ile sanki uzun süre bakarsak anlarmışız gibi baktığımız yerde takılı kalır bakar da bakarız.

Nevşehir, Niğde, Aksaray yörelerinde 200 e yakın yâda 200 den fazla yer altı şehirleri, yollar, mağaralar olduğunu okuduğumda benim de gözlerim şaşkın, yüzüm alık bir ifade ile öylesine kalmıştı.

Üstelik ben bir yer altı şehrini de gezmiş, hatta korkmuş, kapalı yerde uzun kalmaktan sıkılmış bayılmak isteği içinde kendimi zor dışarı atmıştım.
Gördüklerim benim aklımın alacağı şeyler pek değildi.
İniyorsun – iniyorsun derinliklere, sanki yerin altında bir şehir var, üstelik oldukça güzel ışıklandırılmış, manidar bir eda ile oda sizleri beklerken arzu endam ediyor. Bazı yerler o kadar dar geçitler halinde süre geliyor ki, rehberimiz bir Amerikalının sıkıştığını söylediğinde çok şaşırmamıştık. Dar geçitler var ama gidiyorsunuz büyük salon benzeri yerler, mutfak dedikleri yerler de var ki gerçekten şaşkınlık büyük oluyor.

Beni o kadar çok etkiledi ki bu yer altı şehirleri, bunları anlatan bir kitap yazdım. Taşlar – 2012 – Kıyamet inşallah yakında yayınlanacak. Fakat gerçekten akıllara durgunluk verecek, baktığınızda anlamakta zorluk çekeceğiniz hatta anlamaktan vaz geçip yorulan düşünce hücrelerinizi azat edeceğiniz bir yer.

Nedeni bilim adamları zaten yeterince kafa patlatıyorlar.
Gerçekten buraları anlatmak ve okumak kâfi değildir. Bizzat görmek gerekmektedir. Aklın zorlandığı detayları sizlere yazdığım zaman bana hak vereceksiniz.

Yerin 40 ‘la 70 metre derinliğine kadar kazılmış.
Nasıl bir denge ve mimari şekil kullanmışlarsa asla asırlardır çökmemiş.
Buraların hava bacaları var,
Su depoları var,
Her türlü tedbir alınmış.
Kalın sürgü taşları dahi var.

Dışarıdan gelebilecek herhangi bir taarruz için inanılmaz tedbirler alınmış. Yuvarlak taşlar kapı görevinde ve tam kapandığında taşın arka tarafında bir dünya olduğuna inanmak asla mümkün değil. Anlatacaklarım daha bitmedi. Burada;
Erzak depoları da var.
 Şarap mahzenleri de…
Hayvan barınakları,
Kilise,
Okul
Şarap üretim alanlarını da saymadan geçilmemesi gerekir…

Bilirkişiler burada 100 bin kişinin yaşayabileceğini söylüyorlarmış. Düşünün lütfen yerin altında yüz bin kişinin yaşadığı bir dünya var…
Otel II. Kitabım Kapadokya- Güzel Atlar Ülkesinde de buraları enikonu anlatmıştım. Beni iki kitap yazacak kadar çok etkileyen bir yer…

Kapadokya.
Erciyes, Hasan Dağı ve Göllü Dağı’nın 20 milyon yıl önce püskürttüğü lav birikintileri sularla karışmış. Zamanla sular çekilince tüf katmanları oluşmuş.

Toprak yapısı enteresan şekilde farklı... Yer altı şehirlerinin bu katmanlar içinde oyulmuş olduğunu düşünmek olası. Kolayca kazıla biliniyor, şekillenebiliyormuş…

Buranın anlatısına gelirsek çok eskilere gitmemiz gerekir. Bilenen şöylede bi tarih var. Hıristiyanlar Roma İmparatorunun zulmünden korkmuşlar bu yer altı şehirlerini kazmışlar ve buralarda yaşamışlar. Buda 5.yüzyıldan itibaren olmuş.

Yer altı şehirleri görenleri şaşkına çevirmesinin sebeplerinden biride mükemmel bir mimarisi olması… Çok büyük mühendislik dehası olması,
Çok ince hesaplarla yapılabilmiş olması…
Hangi araçları kullanmışlar, neyle kazmışlar, kazdıklarını nasıl nakletmişler?
Sorular – sorular – sorular?

Nasıl sormazsınız. Bakın birde şöyle bir soru var:
Derinkuyu ile Kaymaklı yer altı şehirlerini birbirine bağlayan 8 kilometrelik bir tünelin var olduğu düşünülüyormuş.

Şimdilerde bile bir tünelin yapılmasının ne kadar zor olduğu hepimizce malumdur. O zamanlarda hangi teknoloji ile bunu yapabilmişler. Gelinde anlayın.

Burası farklı bir dünya…
Gördüğünüz hiçbir yere benzemiyor.
Peribacalarını gördüğünüzde bir masalın içinde olduğunuzu düşlüyorsunuz.
Yazımın başında demiştim.
Ben oraları şaşkınlıkla takip ediyorum.
Yazılar yazıyorum.
Orası bana fantastik bir âlem gibi geliyor.
Arada bir oraların kulağını çınlatıyorum…


Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder