CHURCHİLL OSMANLI’YA SATILAN
GEMİLERE NASIL EL KOYMUŞ?
nazanss.blogspot.com
Hiç
bir kötülük cezasız kalmaz. Bunu ister bilerek yapın ister mecbur olduğunuz
için, öyle olması gerektiğini düşündüğünüz için uygulayın, fark etmez.
Size,
gazetelerden okuduğum bir haberi özetleyerek anlatmak istiyorum.
Birinci Dünya Savaşı öncesinde
İngiltere’ye iki savaş gemisi ısmarlamışız. İsimlerini de hazırlamışız. Birinin
ismi ‘Reşadiye’ olacakmış, diğerinin ismi de ‘Sultan Osman I’
Güzel bir törenle alacakmışız, anlı
şanlı diğer gemilerimizin içine katmak, donanmamızı güçlendirmekmiş
isteğimiz…
Kimlerden alıyoruz? İngilizlerden.
Peki, vermişler mi?
Bakın ne yapmışlar.
Biz bu iki geminin ücretini nakit
ödemişiz. Yani alacak verecek hesabı yok. Hatta bu geminin ücretini
ödeyebilmek, parayı denkleştirmek için halktan da yardım almışız. Az bir para
değil, dört
milyon Sterlini bulan iki de dretnot alınacakmış.
Bu paralar için yeterli bütçe var mıymış,
yokmuş. Şöyle bir uygulama başlatılmış. Geniş çaplı bir bağış kampanyası
düzenlenmiş. Halkın toplu bulunduğu her yerden para toplatılmış. Bunun için birçok
eğlenceler düzenlenmiş. Bayramlarda öğrencilere kumbaralar verilerek para dahi
toplatılmış. Büyük para verenlere:
“Donanma İane Madalyası” adlı madalya
veriliyormuş.
Para
böylelikle tamamlanmış ve İngiliz şirketine gönderilmiş.
Mesele
halledilmiş olmuş!
Ne
yazık ki bundan sonra olanlar hiçte meselenin halledildiğini göstermiyormuş.
Gemileri
teslim almaya Rauf Orbay Bey, Newcastle kentine gitmiş.
Bir
hayli heyecanlı bir olay elbette! Merasimle alınacakmış gemiler.
Gemilerin
teslimi gecikmeye başlamış.
Sebebi;
Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’ da Almanya saflarında olmasındanmış.
Gecikme;
Churchill’in verdiği kararla neticelenmiş.
İngiliz
hükümeti 3 Ağustos 1914’de, Osmanlılara satılan ‘Sultan Osman I’ ve ‘Reşadiye’
gemilerine parasını aldığı halde el koyduğunu belirtmiş.
Bu
inanılmaz bir olaymış, tam bir diplomatik skandal olarak tarihe geçmiş.
Rauf
Bey, anılarında bu olayı şöyle anlatıyormuş.
“Geminin son taksiti olan yedi yüz bin lira da
ödenmişti. İşleri bir an önce bitirmek için denemelerin bir kısmından
vazgeçerek fabrika ile 2 Ağustos 1914 günü, geminin bize teslimi konusunda
anlaşmıştık. Fakat parayı verişimizin ertesi günü için kararlaştırılan
sancağımızı çekme töreni saatinden yarım saat önce, İngiliz Hükümeti, Sultan
Osman’a el koydu… Osmanlı Devleti tarafından durum şiddetle protesto edildiyse
de kimse oralı olmadı…”(alıntı)
Bu neydi, nasıl oldu? Demek ve bu konuda kafa patlatmak!
Gemilerimiz
ki bizim gemilerimiz, parasını ödediğimize göre bize ait. İngiliz Kraliyet
Donanmasının hizmetine alınmış.
‘Sultan
Osman I’ – ‘Agincour’
‘Reşadiye’
– ‘HMS Erin’ olmuş.
O
dönemlerde denizlere hâkimiyet önemliymiş. Denizde güçlü olan, dünyada güçlü
olur sözleri o dönemlerde çok revaçtaymış. Donanmalar genişletilmeymiş. Elbette
Osmanlı’da böyle düşünüyormuş. Tarih boyunca Osmanlı denizlerde zaten çok
güçlüymüş. O tarihlerde denizcilik teknolojisinde en gelişmiş iki ülke; Fransa
ve İngiltere’ymiş. Gemi yapım teknolojileri bir hayli iyilermiş. Sadece Osmanlı
değil, dünyanın birçok yerinden onlara gemi siparişinde bulunuluyormuş.
Ne
yazık ki biz alamadığımız gemilerin paralarını ödemiştik!
Buda
gösteriyor ki, bizim İngilizlerden iki gemi alacağımız var.
Bu yazıyı hazırlarken bu konuyla
ilgili birçok gazete haberini okudum.
83
yıl önce bize verilemeyen bizim gemilerimiz olduğunu öğrenince şaşırdım!
Yazının
başında da söylemiştim, hiçbir kötülük cezasız kalmaz.
Nitekim
bize verilemeyen gemiler onlarında işlerine yarayamamış, kısa süre sonra gemi
parçalayanların elinde parçalanmış.
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder