BERENİS’İN SAÇLARI HANGİ YILDIZ KÜMESİNE
DENİR?
nazanss.blogspot.com
Bütün hikâyelerden, anlatılardan,
efsanelerden özellikle de mitolojiden mutlaka bir pay çıkartırım.
Kime? Derseniz, hepimize derim.
Kadınların eşlerine sevdaları dünya
kuruldu kurulalı varmış.
Bütün aşk hikâyelerinde kadınların
aşkları için yapamayacakları hiçbir şeyin olmadığını görürüz.
Bunu yazarken erkeklere özellikle o
zamanın erkeklerine haksızlık yapmamam gerekir.
Onlarda aşkları için neler yapmışlar
neler.
Ferhat Şirin için dağları delmemiş
mi? Delmiş.
Bunun gibi birçok örnekler var…
Mitoloji ile olan sevdamızın
neticesinde iki kitabım yayınlandı.
Zeus ve Aşkları
Herakles ve Kadınları
Üçüncü de bitti yayınlanacak.
O zamanlardan süre gelen bir
alışkanlık edindim, mitoloji hikâyelerini takip ediyorum. Seviyorum.
Zaman – zaman sizlere de küçük de
olsa bazılarını aktarmak istiyorum.
Hani günün yorgunluğunda, stresin de
bir nefes alımlık molalar vardır ya, böyle bir mola gibi düşünün lütfen.
Biraz sizleri hayal dünyasının içine
alacak, biraz kıssadan – hisse diye düşündürecek, bazen de:
“Vay canına gerçek olamayacak kadar
güzel” deyip hayallere daldıracak anlatılar olacak bunlar…
Aşk sen nelere kadirsin!
Aşkların da dününü ve bugününü var,
ne garip değil mi?
Çok önemli bir olay daha var.
Aşk – sevgi – vefa – fedakârlık o
kadar önemli ki, bazen yapılanlar takdirle karşılanır, bazen doğa sizlere
hediye verir…
Bu hikâyede güzel bir sevgiyi ve
onun değerlendirilmesini anlatacağım sizlere…
Bir çeşit takımyıldızı hikâyeleri
olacak bunlar…
Bir Mısır kraliçesi varmış. Çok
güzelmiş. Öyle böyle değil. Dillere destan güzelliğinin en büyük sebebi de
inanılmaz saçlarıymış. Uzun, parlak, canlı göz kamaştırıcı saçlar.
O kraliçeden; saçları dünyaya bedel
kraliçe diye söz ederlermiş.
Düşünün ne kadar güzel olduğunu…
Tabi kraliçenin de gözünün
bebeğiymiş saçları.
Bir teline zarar gelecek olsa
kıyametleri kopartır, yeri göğü yıkarmış.
Gel zaman – git zaman kraliçenin eşi
savaşa gitmiş.
Savaşta çok zalimane yani çok kanlı
geçecek kazanılması zor bir zafermiş.
O dönemlerde tanrılardan isteklerde
bir şeyler de verilirmiş.
Kraliçe eşinin sağ salim gelmesi
için dualar etmiş. Ayrıca tanrılara bir adak adaması, bir çeşit bir kurban
vermesi gerekiyormuş.
Kendi için en önemli neyim var diye
düşünmüş.
Kendine ait feda edebileceği…
Sonra saçları gelmiş aklına…
Herkesin imrenerek baktığı saçları…
Sonunda tapınağa gitmiş, saçlarını
kesmiş, yunaka koymuş, dualarını etmiş.
“Eşim savaştan sağ salim gelsin
saçlarım feda olsun” demiş.
Kolay değilmiş onun saçlarını
kesmesi, üstelik kısacık kesmesi.
O zamanlarda kadınlar saçlarını
kesmezlermiş, cezalıların saçları kesilirmiş, ibreti âlem olsun diye
gösterilirmiş. Düşünün kraliçe neyi göze almış.
Aradan zaman geçmiş.
Mutlu haber gelmiş.
Eşi kral savaşı kazanmış, muzaffer
bir edayla dönmüş.
Kraliçe gözyaşları içinde sevinçle
karşılamış eşini.
Kral eşinin saçlarını görmeyince çok
şaşırmış.
Anlatılanları dinleyince doğruca eşi
ile tapınağa gitmiş.
Fakat tapınakta saçlar yokmuş. Kral
gökyüzüne bakmış:
“Berenis saçların gökyüzünde” diye
çığlık atmış.
Saçları gökyüzünde Aslanın
kuyruğunun yanında ki yıldızların arasında duruyormuş.
Kral gülümseyerek karısının
saçlarını okşamış.
O günden sonra o yıldız kümesine
Berenis’in saçları denilmiş.
Gökyüzüne dikkatli bakalım, belki görürüz…
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder