22 Ağustos 2017 Salı

4 - Kadın
Kadın annedir,
Anne her şeydir.

Ön görü güzel…
Ha bu arada bir şey söylemeden geçmeyelim. Bu supyan mekteplerinin hocaları genellikle cami hocaları olurmuş.
Ama bakın burada kadınlar devreye nasıl girmişler.
Bazı bilgili bayanlar çocuklara kız erkek ayırt etmeden ders vermişler.
Kur’an okumayı ve bazı dini bilgileri de öğretmiyorlarmış.
Bu neyi gösteriyor?
Çok eskilerde bile kadınların yüzeysel de olsa öğretmenlik yaptıklarını.

Ondan sonra ne oluyormuş?
Olan şu; erkek çocuklarından bir kısmı medreselere bir kısmı da 1773’lerde açılan askeri ve sivil okullara gidiyorlarmış.

Kızlar mı? Ah – Ah… Kızlar ihmallerde. Eğitimleri çoktan raflara kaldırılmış durumda. Beklemekte.
Bilir misiniz ki 1859’dan önce supyan mektebinden başka kızların eğitim yapacakları mektepleri yokmuş.
Ama sanmayın ki o dönemlerde batıda kızların eğitimleri çok iyi.
Değil.
Gerçi Osmanlıdaki kadar da yok değil ama çok da iyi olduğu söylenemez.
Bir noktanın üstüne bir nokta daha koymadan geçmeyelim.

Belki mektepleri yoktu ama varlıklı ve kültürlü ailelerdeki kızlardan söz ediyorum ne yazık ki genel değil anlatacağım!
Kendi kendilerini yetiştirmek adı altında edebi bilgiler ediniyorlarmış.
Bunları nasıl sağlıyorlarmış derseniz?
Özel hocalar diyebiliriz.
Farasi öğrenirlermiş.
Tuhfe-i Vehbi okurlarmış.
Gazeller, şiirler ezberlerlermiş.
En önemlisi Mesneviyi okur ve anlamaya çalışırlarmış ki bundan büyük hazinemi olabilir!

Farasi; Divan olmadan yazılan bir şiir türü.
Tuhfe-i Vehbi; Sümbül zade Vehbi’nin İran’daki görevinden dönüşünde yazdığı 58 kıtadan oluşan manzum bir sözlükmüş. Tanzimat’tan sonra özel hocalardan ders alarak yazar, şair aydın kadınlar yetişmiş. 1830’lardan itibaren Osmanlı aydınları ve devlet adamların batıyı daha iyi tanımaya başlamışlar.
Ne olmuş bu sefer?
Bakmışlar ki;
Çeşitli alanlarda batılı fikir ve uygulamalar iyi. Eee…

DEVAM EDECEK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder