4 - Kadın
Kadın annedir,
Anne her şeydir.
Ön görü güzel…
Ha
bu arada bir şey söylemeden geçmeyelim. Bu supyan mekteplerinin hocaları
genellikle cami hocaları olurmuş.
Ama
bakın burada kadınlar devreye nasıl girmişler.
Bazı
bilgili bayanlar çocuklara kız erkek ayırt etmeden ders vermişler.
Kur’an
okumayı ve bazı dini bilgileri de öğretmiyorlarmış.
Bu
neyi gösteriyor?
Çok
eskilerde bile kadınların yüzeysel de olsa öğretmenlik yaptıklarını.
Ondan sonra ne oluyormuş?
Olan
şu; erkek çocuklarından bir kısmı medreselere bir kısmı da 1773’lerde açılan
askeri ve sivil okullara gidiyorlarmış.
Kızlar mı? Ah – Ah… Kızlar ihmallerde. Eğitimleri
çoktan raflara kaldırılmış durumda. Beklemekte.
Bilir
misiniz ki 1859’dan önce supyan mektebinden başka kızların eğitim yapacakları
mektepleri yokmuş.
Ama
sanmayın ki o dönemlerde batıda kızların eğitimleri çok iyi.
Değil.
Gerçi
Osmanlıdaki kadar da yok değil ama çok da iyi olduğu söylenemez.
Bir
noktanın üstüne bir nokta daha koymadan geçmeyelim.
Belki mektepleri yoktu ama varlıklı ve kültürlü
ailelerdeki kızlardan söz ediyorum ne yazık ki genel değil anlatacağım!
Kendi
kendilerini yetiştirmek adı altında edebi bilgiler ediniyorlarmış.
Bunları
nasıl sağlıyorlarmış derseniz?
Özel
hocalar diyebiliriz.
Farasi
öğrenirlermiş.
Tuhfe-i
Vehbi okurlarmış.
Gazeller,
şiirler ezberlerlermiş.
En
önemlisi Mesneviyi okur ve anlamaya çalışırlarmış ki bundan büyük hazinemi
olabilir!
Farasi; Divan olmadan yazılan bir şiir türü.
Tuhfe-i
Vehbi; Sümbül zade Vehbi’nin İran’daki görevinden dönüşünde yazdığı 58 kıtadan
oluşan manzum bir sözlükmüş. Tanzimat’tan sonra özel hocalardan ders alarak
yazar, şair aydın kadınlar yetişmiş. 1830’lardan itibaren Osmanlı aydınları ve
devlet adamların batıyı daha iyi tanımaya başlamışlar.
Ne
olmuş bu sefer?
Bakmışlar
ki;
Çeşitli
alanlarda batılı fikir ve uygulamalar iyi. Eee…
DEVAM EDECEK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder