Endülüs – Kurtuba
Bir çok icatın ilk yapıldığı –
bulunduğu yer.
Endülüs
Emevi Devleti; tam anlamı ile bilim,
Kültür
ve sanat alanlarında çalışmalar yapan bir devlet olmuş.
Onlar
savaşmaktan ziyade sanata, bilime ağırlık vermişler.
nazanss.blogspot.com
Bir devletten
söz edeceğim sizlere…
Neredeyse her
noktada ilk onlar yapmışlar.
Okudukça inanamayacaksınız.
Orası Endülüs –
orası Kurtuba
900’lü
yıllarda Avrupa’nın en Büyük Bilim ve Sanat Merkezi Olmuş.
765–1031 yılları arasında Endülüs’te
hâkimiyet kurmuş,
Emevî Hânedânı. Ed-Dâhil
(Muhâcir)lakabıyla bilinen Abdurrahmân’dan îtibâren Üçüncü Hişam’la sona ermiş,
275 sene devam etmiş.
Üçüncü Abdurrahmân’a kadar Kurtuba
Emirliği olarak adlandırımış.
Bu hükümdâr zamânında Endülüs Emevî
Hilâfeti nâmı verilmiş.
Hükümdâr’da, Emîr-ül Mü’minîn ünvânını
almış…
Endülüs
devletinin kurucusundan söz edeceğim sizlere…
Devletin kurucusu Abdurrahmân bin
Muâviye bin Hişam bin Abdülmelik bin Mervân bin el-Hakem, Ebü’l-Muttarif
künyesiyle tanınıyormuş.
Mührüne; Abdurrahmân Allah’a güvenir ve sığınır yazısını yazdırmış.
Ben
Endülüs Emevi Devletini zaman – zaman anlatıyorum ama bu şekilde değil.
Ben
oradan yetişmiş, İslam âlimlerinden sıkça söz ediyorum.
Düşünsenize
Avrupa’nın birçok yerinden öğrenciler eğitim için buraya Başkent Kurtuba’ya
geliyorlarmış.
O
zamanlar o kadar çok Endülüs Hanedanlığında bilim adamları varmış ki, onların
yetiştirdikleri öğrencilerin Avrupa Kültür ve Medeniyetine büyük katkıları olmuş.
Bütün
her yerde bu yazılanları okuyabilirsiniz.
Avrupa kültür ve medeniyetinin
oluşumunda Endülüs Emevileri’nin katkısı çoktur.
Hıristiyanlık âleminin ilim alanında
ilerlemelerinin en büyük etkeni Endülüs Emevilerinin yetiştirdikleri bilim
adamlarının katkılarıdır.
O
dönemde âlimlere çok değer veriliyormuş.
Kurtuba’da
Tıp Fakültesi kurulmuş.
Bu
Avrupa’da da ilk…
Önemli
insanlar, krallar ve devlet adamları bu hastanede tedavi olurlarmış.
Tıp
ve astronomi üzerine çalışmalar gün geçtikçe daha ileri noktalara gelmiş.
O
dönemde çok büyük âlimler yetişmiş. Bazılarının isimleri:
Muhyiddin-i ibni Arabî,
Kadı Ebû Bekr ibni Arabî,
Nûreddin Batrûci,
Müfessir Ebi Abdullah bin
Muhammed Kurtûbi.
Kurtuba’da
altı yüz bin kitap bulunan kütüphane varmış.
Endülüs’ün
güzelliği asırlar geçtiği halde hala dillerde…
Sanat
çok öncelikliymiş.
Böyle
olunca da saraylar, camiler, bahçeler emsalsiz olmuş.
Burası
o dönemlerde dünyanın en önemli yerlerinden biriymiş.
Tam
üç asır Endülüs Emevi Devletinin başkenti olan Kurtuba’nın:
300 camisi varmış.
Kanalizasyon sistemi,
Hamamları,
Ücretsiz eğitimi,
Hasta haneleri varmış…
Özetlediğimizde:
Köklü ve ihtişamlı bir İslam kültürü,
Avrupa ve Dünyadaki ülkeleri etkileyen
bir medeniyetmiş.
O devirde siyasi, iktisadi ve fikri
üstünlüğünün zirvesindeymiş.
Fas Kurtuba, Gırnata Üniversiteleri
ile Batıya ilim ve fen aşılamış.
Kurtuba;
900’lü yıllarda Avrupa’nın en büyük bilim ve sanat merkezi olmuş.
Avrupalılar tahta kulübelerde
yaşarken,
500 bin nüfuslu Kurtuba’da kanalizasyon,
sokaklarda ışıklandırma sistemleri, kamu hizmetleri varmış.
Tarih,
felsefe, fıkıh, edebiyat, astronomi, coğrafya, haritacılık, matematik, zooloji,
botanik, kimya, tıp, mimari ve musikide önemli gelişmeler sağlamışlar.
İslam
Sanatının ve estetiğinin en güzel örneklerinden biri olan Gırnata şehrindeki El
Hamra Sarayı’nda o zamanın en büyük kütüphanesi varmış.
Şimdilerde
bile bu güzellikleri muhafaza eden bu güzel yer için:
Yahya Kemal
Bayatlı sözlerini yazmış..
Münir Nurettin
Selçuk bestelemiş…
Ortaya
muhteşem bir eser çıkmış…
Zil, şal ve gül, bu bahçede
raksın bütün hızı
Şevk akşamında Endülüs, üç defa kırmızı
Şevk akşamında Endülüs, üç defa kırmızı
Aşkın sihirli şarkısı,
yüzlerce dildedir
İspanya neş’esiyle bu akşam bu zildedir
İspanya neş’esiyle bu akşam bu zildedir
Alnında halka halkadır
âşufte kâkülü
Göğsünde yosma Gırnata’nın en güzel gülü
Göğsünde yosma Gırnata’nın en güzel gülü
Altın kadeh her elde, güneş
her gönüldedir
İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir
İspanya varlığıyla bu akşam bu güldedir
Raks ortasında bir durup
oynar, yürür gibi
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi
Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi
Gül tenli, kor dudaklı,
kömür gözlü, sürmeli
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli
Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli
Gözler kamaştıran şala,
meftûn eden güle
Her kalbi dolduran zile, her sineden ole!
Her kalbi dolduran zile, her sineden ole!
Umut
ediyorum bir gün bizlerde oraları gider görürüz…
http://www.youtube.com/watch?v=J6-fNJpiHW0
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder