Ferhat ile Şirin
Ölümsüz Âşıklar
nazanss.blogspot.com
Sizlere
büyük aşklardan söz etmek istiyorum. Arada bir buradan aşkları anlatacağım.
Önce efsane aşkları, sonra tarihteki büyük aşkları, sonra bizdeki aşkları,
günümüzdeki aşkları…
Aşk.
Bu
sihirli üç harfin nelere kadir olduğuna şahit olacağız.
Bir
nakkaşçıdan söz edeceğim.
Yiğit
bir delikanlı...
Çok
da becerikli…
Saraylarda
nakkaşçılık yapan bir zanaatkâr düşünün.
Bu
delikanlının adı Ferhat…
Ferhat
olmayacak birine sevdalanmıştır. Ne sevda ama! Amasya beyinin güzel kızı Şirin’e…
Şirin
çok güzelmiş, Ferhat’ın aklını başından almış. Hoş Şirin’de olmayacak bir şey
yapmış, oda Ferhat’a sevdalanmış.
Amasya
Beyi; kızını isteyenlere bir şartı sunarmış. Dermiş ki:
“Dağın ötesindeki suyu, şehre akıtacak yiğide
vereceğim kızımı.”
Bu
öyle olacak bir iş değilmiş. Koca dağ, yarılacak ta su getirilecek.
Kimse
bu işe kalkışmamış ama Ferhat öyle bir sevdalı ki,
Şirin’e!
Dağı gözü görmez olmuş.
“Ben yararım dağları, suyu getiririm.”
Almış
külüngüyü eline, Şahinkaya’ya gitmiş.
Başlamış
dağı değmek için vurmaya…
Yer
gök onun külüngüsünün sesi ile inler olmuş. Onun aklında sadece Şirin’i varmış.
Bu aşk onu öyle güçlendirmiş ki! Vurdukça kayaları parçalar hale gelmiş.
Zaman
geçiyormuş, Ferhat hiç durmadan, vuruyormuş, vuruyormuş…
Aradan
bayağı bir zaman geçmiş.
Suyun
sesi uzaklardan da duyulmaya başlamış.
Şirin’in
bir de ablası varmış. Mehmene Banu, bakmış ki, Ferhat ne yapacak, edecek bu
suyu Amasya’ya getirecek, bacısı ile de evlenecek.
“Bu olacak iş değil.” demiş.
Hemen
bir cadı bulmuş, onu Ferhat’ın yanına yollamış.
Ferhat
bakmış yaşlı bir kadın geliyor.
“Azıcık
soluklanayım.” demiş.
Yaşlı
kadınla sohbet etmeye başlamış. Yaşlı kadın onun suyu niye getireceğini sormuş.
Oda;
“Beyin kızı Şirin’i alacağım, Amasya’ya su
getirirsem”
demiş.
Cadı,
çok üzgün gibi yapmış yüzünü.
“Eee be, oğlum senin haberin yok öyleyse, sen
aylardır buradasın. Şirin öldü, bende sana helvasını getirdim.” Demiş.
Ferhat
yaşlı kadının dediklerini duyunca kahrolmuş. Delirmiş. Ne yapacağını bilemez
olmuş.
“Şirin… Şirin.”
Bağırıyormuş.
“Şirin yoksa bu dünyada yaşamak bana haramdır.” demiş.
Elindeki
külüngüyü havaya fırlatmış, külüngü havadan onun başının üstüne düşmüş.
Oracıkta delikanlı Ferhat can vermiş.
Tez
zamanda; suyu getiren Ferhat’ın öldüğü duyulmuş.
Şirin’de
duymuş.
Koşmuş
Ferhat’ın öldüğü yere, kayalıklardan aşağı kendini atmış.
Su
gelmesine gelmiş ama seven iki âşık artık yokmuş.
İkisini
yan yana gömmüşler.
Efsane
bu ya her mevsim bu iki mezarda birer gül bitermiş.
İki
mezarın arasında da bir karaçalı olurmuş.
Nedense
hep efsanelerde böyle olur.
Bütün
okuduğum büyük aşklar böyle olmuş. Hep imkânsız aşklar!
Büyük
aşklar, kavuşulmamış aşklardır derler ya! Gerçekten öyle midir. Bilmiyorum.
Ben
burada sizlere büyük aşkları anlatacağım. Birlikte bakacağız. En büyük aşkların
kavuşulan mı, kavuşulmayan mı aşklar olduğuna!
Aşk
o kadar büyülüdür ki. Ferhat âşık olmasaydı, o gücü bulup, dağları delip suyu
getirebilir miydi? Bence getiremezdi. Asırlardır, Ferhat ile Şirin’in aşkı
anlatılıyorsa!
Vardır
bununda bir sebebi…
Aşk
kutsal bir duygudur.
Ne
mutlu âşık olanlara…
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder