19 Ekim 2017 Perşembe





Konfüçyüs
Ya Bir Yol Bul, Ya Bir Yol Aç, Ya da Yoldan Çekil.


nazanss.blogspot.com





Ben bu bölümde sizlere Konfüçyüs’ü anlatacağım. Nasıl anlatacağım. Ben her yerden bulduğum bilgileri bir araya getireceğim, ayıklayacağım, düzenleyeceğim, kayda değerleri, sizlerin rahatlıkla anlayabilmeniz için daha anlaşılır olarak buraya yazacağım.

Neden Konfüçyüs!
Çocukluğumdan beri, birileri çok şey bildiklerini belli etmek için bir cümle ya da bir bilgi, ya da kayda değer bir şey söylediklerinde; Konfüçyüs derki derlerdi.
Bu Konfüçyüs derki zaman –zaman arkadaşlarımda kullanırlardı.
Sonra bende birkaç yerden onun sözlerini aldım, hatta ezberledim.
Bende bazı yerlerde hele – hele anlatmamla etkili olmak istiyorsam ya da yazarak bir şeylerin üstüne parmak basmam gerekiyorsa nedense!
Hala bilmiyorum?
İmza atar gibi yazının sonuna Konfüçyüs’ten mutlaka bir şeyler ilave ederdim.
Ha bu arada onu araştırmış mıydım?
Araştırmamıştım.
Sadece senden benden komşudan duyduklarımla idare ediyordum.
En azından onun kim olduğunu biliyordum. O bir âlimdi, bir bilim adamıydı, bir felsefeciydi…
Bu kadar. Ama sözlerine gelince inanın nerede ise söylediği bütün sözleri bilir durumdaydım.

Bir ara küçük kâğıtlarda, ya da duvar süslerinde bile Konfüçyüs’ün sözleri yazılı olarak satılırdı.
Hatırlıyorum ben çok alırdım.
Ne zaman biraz düşünmeye başladığımda utandım. Kendime dedim ki;

“Pes sen bir yazar olarak bunu araştırıp bulmaktan imtina edersen okuyucu ne yapsın?”

Doğru ben öğrenmeli detayına inmeli, ince eleyip sık dokumaydım. Bunun için ansiklopedilerden başlamalıydım. Öylede yaptım onun hakkında ne kadar bilgi varsa okudum, okudum, okudum. Meğerse boşuna Konfüçyüs denmiyormuş. Öğrendiklerim ismine yakışır haldeydi.

Buyurun benim okuduklarımın çoğunu sizde okuyun. Sizde onu tanıyın, sözde onun bilgilerinden faydalanın.

Konfüçyüs büyük olasılıkla yoksul düşmüş soylu bir aileden gelmektedir. Çok küçük yaşta babasız kalmış ve çocuk yaşta çalışmaya mecbur olmuştur.

Yedi yaşında okumaya başlamış, on beş yaşında iken tüm eski bilgelerin eserlerini okumuş bulunuyordu. Yirmi bir yaşında artık ünü büyümüştü.

Bu dönemde (Lu) da bir okul açtı. Meslek sahibi olmak isteyenleri okutmaya başladı. Konfüçyüs bir bilgin, bir devlet adamı, bir reformcu olduğu kadar da büyük bir öğretmendi. O, has metotları ile öğretimi halka indiren ve öğretmenliği bir meslek haline getiren ilk kişidir.

Konfüçyüs’ten önce de Çin'de öğretim vardı.
Fakat ne şekilde olduğu pek bilinmiyor. Hükümdarların ve asillerin çocuklarının özel öğretmenleri olduğu biliniyor.

Devlet memurları da kendi büyükleri tarafından, o zamanki metotlara göre eğitilirlerdi.
Konfüçyüs’ün asıl özelliği öğrencilerini seçmesindeydi. Kendisinden bir şey öğrenmek isteyenin kişiliğine bakmaz, ne ücret verirlerse onu alırdı.
Soylu veya halktan kim olursa öğrenmek için başvuran kişiyi geri çevirmezdi. Böylelikle en fakirlerin bile kendisinden yararlanmalarını sağlardı, O'nun tek isteği iyi niyet ve zekâ idi.

Konuşmalarının toplandığı
(Lun-yü-Felsefe Sohbetleri) adlı kitapta bu hususta şunları söylüyor:
(Öğrenim için sınıf farkı yoktur.)

(Birisi sadece bir topak kuru et getirmiş bile olsa ona ders vermekten kaçınmadım)

Devam ediyor,

(Kim çalışıp çabalamaz ise ona peşin yardım etmeni, kim bir deyimi bulmak için uğraşırsa onu kendisine açıklamam, eğer ben bir köşeyi gösteririm de o, bunu öteki üç köşeye uygulayamaz ise bunu tekrarlamam).

(Kim bunu nasıl yapabilirim demez ise onunla da ben bir şey yapamam)
(Susmak ve anlamak araştırmak ve bırakmamak, insanlara öğretmek ve yorulmamak. Bunlardan başka ne yapabilirim) diyordu.

Konfüçyüs eski geleneklere çok bağlıydı, ödevinin yenilik getirmek değil, eski bilgileri yeni kuşağa aktarmak olduğunu söylemişti.
Ama bu söz belki sadece üzerine güvensizliği çekmemek için söylenmiştir.
Çünkü genç soylular da yalnız bunu istiyorlardı, her türlü yenilik onlara tehlikeli ve kötü görünmekte idi.
Konfüçyüs'ün hayatı çok renkli geçmiştir.
Pek çok hükümdara siyasal ve sosyal yardımları olmuştur.
Tüm yaşamınca akıl ve adaletin egemenliğini kurmaya çalışmıştır. İnsanların mutluluğu için sonsuz bir fedakârlıkla çalışmış ve iyilik tutkuları içinde yaşamış bir bilgedir.
Ne eski ve ne de yeni filozof ve ahlakçılar arasında hiç kimse onun kadar ün ve saygı kazanmış değildir.

‘İlkbahar ve Güz’ adlı eserini yazan Konfüçyüs, öğrencilerine söz ve doktrinlerini toplayıp yazmalarını vasiyet ettikten sonra yetmiş üç yaşında öldü.(479)

Öğrencileri, bu vasiyeti tuttular ve onun söz ve doktrinlerini bir araya getiren şu üç kitabı yazdılar:

1.  Tao-Ltio (Büyük okuma)
2. Tchoung-Young (Çevrede değişmezlik)
3. Zung-You (Lun-Yü-Felsefe Sohbetleri)

Bu kitaplar Konfüçyüs'ün derslerini dinlememiş, fakat onu Üstat tanımış olanlarından Meng-Tse (Mencius)'un kitabıyla birlikte, imparatorluğun tüm okullarında çocuklara öğretilmiş ve ezberletilmişti.
Bunlar, Çinlilerin ahlak politika ve uygarlıklarının kuralı, kanunu olup kral tarafından bile değiştirilemezdi.
Birçok yazar ve tarihçilerin görüşlerine karşın Konfüçyüs, bir din kurucusu olmaktan çok bir ahlakçıdır.
Onun ahlakı:

(Sonsuzcasına yüce, basit, duyulur, akıl ve doğanın saf kaynaklarından çekilmiş (süzülmüş) bir ahlaktır.)

Konfüçyüs bu ahlak ilkelerini şu üç kanunda toplamıştır:
1.  Ödevler kanunu
2. İnsan kanunu
3. Gökyüzü kanunu

Konfüçyüs'e göre bir insanın en büyük erdemi bilgisidir. Bilinmesi gereken şeylerin en değerlisi de (ÖDEV)dir.

Ödevin gökyüzüne değecek kadar yüce bir derecesi vardır.

(Burada gökyüzü deyimi ulusal Çin dininde salt (mutlak) varlık olarak kabul edilen gökyüzü tanrısını anlatır.)

İnsan hayatı ödeve bağlıdır. Umulan ve istenilen her şey ödevden doğmuştur. Mutlu bir insan ödevini bilen ve her hareketinde ödevini kendisine kılavuz yapabilendir. Bir insan ancak ödevle ve ödeve baş eğmekle olgunlaşır. Bir insanın kendini olgunlaştırmasına (insan kanunu), ulaştığımız olgunluğu kavramamıza da, (Gökyüzü kanunu) denmektedir.

Konfüçyüs, tüm eski Yunan Filozoflarından önce, ahlak ve politika doktrinlerine temel olarak (insanın kendini yetişkin bir duruma getirmesini) bir ilke olarak saptamıştır. Kendini ve üzerlerinde etkisi olan kişileri yetkin bir duruma getirmekten ibaret olan (Ödev kanunu)'nda keyfi ve değişici bir öğe yoktur. Zira insan organik hayatın olduğu kadar ahlaki hayatın ilkelerini de gökten almıştır.

Konfüçyüs, olgun ya da ermiş bir insan için her şeyden önce kuvvetli, adil ve ılımlı bir irade önerir. Kuvvetli ruh, seven ve ödevi bilendir. Adalet doğrulukla ve hele kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi başkasına yapmamakla sağlanabilir.

İnsani erdem, insanlığı sevmekle olanak kazanır. Bu sevgi hissi aileden, toplumdan, hükümete dek karşılıklı olarak uzamalıdır. Zaten yaratılışın temeli bu sevgi ve bunun doğurduğu olgunluktan ibarettir.

Bir baba ile çocuğa, bir hakan ile ulusu, bir tanrı yani gökyüzü ile yarattığı varlıklar karşılıklı olarak aynı sevgiyi duymalıdırlar. Zira

( Bu âlemin çıktığı biricik kaynak kendi aslında olgunluk bulunan gökyüzüdür. Tüm atalar gökyüzünden çıkmıştır. Bugünkü kuşağın kaynağı da atalardır.)

Öyle ise birinci ödev gökyüzüne, ikici ödev de atalara sevgi ve saygıdır.

Konfüçyüs’ün özetlediği ahlaki ilkeler şu beş temel erdemden ibarettir:

En geniş bir şefkat (sevecenlik) anlamında kullanılan İnsanlık…

Herkese eşit muamelede bulunmak ve herkese hakkını vermek olan Adalet…
İnsanlığı her çeşit gerilemelerden ve bozukluklardan kurtaracağı için, din ve törelere uymayı sağlayan Bilgelik.
Ruhun kurtuluşu ve tehlikeden korunmasını sağlayan Doğruluk...

İnsanı ikiyüzlülüğe ve yalancılığa götüren yapmacık tavır ve hareketlerden çekinmeyi emreden Sadakat ve İyi niyet'tir…

Genel çıkara hizmet amacını güden bu ahlak kuralları, herkesin anlayabileceği kadar açık, geniş kapsamlı ve insanidir.

Dinsellik ile hiçbir bağıntısı yoktur.

Konfüçyüs'ün metafizik sorunlarla pek uğraşmadığı anlaşılmaktadır. Çin felsefesinde Fou-Hi ve Lao-Tse'nin açtığı çığırdan sonra Konfüçyüs de metafizik sorunların insan zekâsından üstün ve ulaşılmaz konular olduğunu telkin etmiş ve insan için daha yararlı olacağına inandığı ahlak öğretimine önem vermiştir.
Felsefe Sohbetleri adlı kitabında öğrencisi Tseu-Lou der ki:

“Üstadımızdan erdem ve yetenekleri ile seçkin bir adamın oluşumu için gereken nitelikler dinlenmiştir, fakat kendisinden insanın eksikliği (mahviyet, tevazu) ve göksel yol hakkında bir şey dinlenmemiştir.”

Aynı kitabın bir başka yerinde de:
“Ki-Lou ruhlara ve cinlere nasıl hizmet edilebilir?”
Diye sordu. Üstat dedi ki,
“Henüz insanlara hizmet edecek bir halde değilken ruhlara ve cinlere nasıl hizmet edilebilir?”
Öğrenci;
“Öyleyse diyor, ölümün ne olduğunu sormama izin veriniz.”
Üstat dedi ki;
“Hayatın ne olduğu nasıl bilinebilir?”

Konfüçyüs'e göre öncelikle hükümdarın kişiliği ve davranışları, ülkeyi iyi yönetmek açısından doğru olmalıydı.
Zira toplumun hizmetinde olan üstün insanın ahlaki nitelikleri ona önderlik sıfatını kazandırıyordu.
Erdem, sevgi, yüce gönüllülük gibi ahlaki nitelikleri kişiliğinde birleştirmiş olan hükümdarın yönetimindeki devlet, okuldan pek farklı değildi; hükümdar öğrencilerinin daha iyi birer insan olmalarına yardım etmeyi amaçlayan bir öğretmendi.

Konfüçyüs kendisini eski bilgelerin bir devamı ve onların doktrinlerinin bir yaygınlaştırıcısı sayar.

Eserlerinde ve öğretilerinde evrenden ayrı bir tanrı her çeşit tensel şekillerden arınmış bir ruh ve bir ahret hayatı kabul ettiğine rastlanmaz.
O, sosyal gerçeklere önem veren, her çeşit mistik eğilimlerden uzak bir devrimciye benzer.
Kendisini peygamber olarak sunmamış, hiçbir mucizeye değer vermemiş olmasına karşın, O'nun sistemi Çin'de, Çin kültür ve uygarlığına bağlı doğu illerinde dinsel bir değer kazanmış ve kendisi nitelikle yüceltilmiştir.

Konfüçyüsçü lük (Confucianisme), Konfüçyüs'ün öğretilerine dayandırılan ve Çin halkının iki bin yıl boyunca sürdürdüğü yaşam biçimi, dünya görüşü, siyasal ideoloji, toplumsal ahlak anlayışı ve bilim geleneğidir. Batılılarca geliştirilen Konfüçyüsçü lük teriminin Çincede karşılığı yoktur,

Konfüçyüsçü lükle ilgili ilk bilgiler Avrupa’ya Marco Polo (1254–1324) aracılığıyla ulaştı. 17. yy'da Çin'e yerleşen Katolik misyonerler Konfüçyüsçülük'ün Batı'da tanınmasını sağladılar, Konfüçyüs adının incedeki özgün biçimi (Kongfuzi)'yi Latinceleştirerek (Confucius) batıya aktardılar. Konfüçyüsçü geleneğin (ikinci bilgesi) olan (Mengzi)'yi de (Mencius) adıyla tanıttılar.

Zalim bir hükümet, yırtıcı bir kaplandan daha vahşi ve korkunçtur.

Mustarip insanları bırakarak kimlerle geçineyim?
Bilimin beslemediği düşünce, pek tehlikelidir.
Kendine yapılmasını istemediğin şeyi, başkasına yapma.
İyiye iyilikle, kötüye adaletle davranınız.
Birbirinizi seviniz.

Tehlikeleri olmayan hiç bir erdem yoktur. Bu tehlike, erdemi boşu boşuna sarf ettiğimiz zaman belirir.
Gökyüzüne karşı günah işleyenlerin duasını hiç kimse dinleyemez.

Bilgelik, insanların birbirine yaraşan ödevleri ciddiyetle yapmak, manevi varlıklara saygı göstermekle birlikte, onlardan uzak kalmamaktır.

Tüm varlıkların ebedi yaratıcısından başkasına tapmak zorunda değiliz.
Bilmedikleri şeyleri, bildiklerini iddia etmeyenler hoşa gider.

Filozof olmak iyidir, fakat adil olmak daha iyidir.
Hoş görme duygusu, en çok saygıya değen bir erdemdir.
Fenalık yapmamak yetişmez, iyilik de yapacaksın.
Bir yengece doğru yürümesini öğretemezsiniz.
Anlamak istemeyene hiçbir şey ögretemem, düşüncesini dile getirmek niyetinde olmayana da yardım edemem.
Seçkin kişi nefsini aklıyla idare eder, bayağı kişi aklını nefsiyle yönetir.

Adalet kutup yıldızı gibidir her şey onun çevresinde döner.

Bilgi insanı kuşkudan, iyilik acı çekmeden, kararlı olmak da korkudan kurtarır.

Mesele, bu âlemin nasıl yaratılmış olduğunda değil, onu bizim nasıl idare ve tanzim edeceğimizdedir.
Ben; insanla tanrı, insanla dünya ötesi ilişkileri değil, insanla insan arasındaki ilişkileri ve ortak yaşamı en olumlu düzeyde sürdürecek öğretiyi ortaya koyuyorum.

Çin tarihinin en büyük düşünürü ve siyaset kuramcısıdır. Düşünceleriyle, Asya'nın doğusundaki bütün uygarlıkları derinden etkilemiştir. Çin halkının iki bin yıl boyunca bağlandığı yaşam biçimi, değerler bütünü ve dinsel inançlar (Konfüçyüsçü lük) adıyla anılır.
Konfüçyüs'ün kendi ve öğrencileriyle yaptığı konuşmaları toplayan Analektler Çin edebiyatının en önemli 13 klasik eserlerinden biri sayılmaktadır ve dört temel kavramı içerir

Anaya-Babaya saygı
İnsancıllık / merhametlilik
Adalet
Yazıtlar / ayinler

Ana-Babaya saygı, büyüklere hürmet, ahlak kurallarının başında gelen erdemlerdir. Her insan bu kurallara uygun yaşamayı amaçlamalı ve bunu çevresine, dostça, sevecen, ılımlı, güvenilir, dürüst davranışlarla göstermelidir.

Konfüçyüs'e göre, "Yüce" insan olmanın ilk şartı, bu dört erdeme ulaşılması asla mümkün olmasa da, yılmadan gayret göstermektir.
Gerçeği görmek, çaba gösteren herkes için mümkündür. Bunun aracı da Konfüçyüs'e göre bilgidir. Bilgi sahibi olmak, insanların mevki durumuna göre ayırım yapmadan, herkese açık olmalıdır.
Konfüçyüs'ün öğretisi din değil, eski Wu-dinine dayanan etik felsefedir. Öğretisinde kesin bir hiyerarşi söz konusudur. İnsan ilişkilerin de birbirine itaat etmesi gereken gruplar şunlardır:

Vatandaş - hükümdarına itaat etmeli,
Genç-yaşlıya itaat etmeli,
Kadın-kocasına itaat etmeli,
Çocuklar Ana-Babaya itaat etmeli,
Bu erdemlere ulaşmanın yolu bilgiden geçer. İnsan, hayatı boyunca, alçak gönüllülüğünü koruyarak, yeni şeyler öğrenmeye çaba göstermelidir.

Konfüçyüs der ki; eğitimli insanların dokuz düşüncesi vardır;

Baktıkların da berrak görmeyi düşünürler.
Dinlediklerinde, iyi duymayı düşünürler.
Görünüşleri bakımından sıcak olmayı düşünürler.
Davranışlarında saygılı olmayı düşünürler.
Konuşmalarında doğru olmayı düşünürler.
İşlerinde ciddi olmayı düşünürler.
Kuşkuya düştüklerinde soruları nasıl soracaklarını düşünürler.
Öfkelendiklerinde sorunları düşünürler.
Kazancı gördüklerinde adaleti düşünürler.

Alkışı en sessiz şekilde karşılayan, alkışı hak etmiş demektir.
Aradığını bilmeyen bulduğunda anlayamaz.
Aşk, dörtnala giden at gibidir, ne dizginden anlar, ne söz dinler.

Aç midenin cezasını yorgun ayaklar çeker.
Bildiğini bilenin arkasından gidiniz, bildiğini bilmeyeni uyarınız, bilmediğini bilene öğretiniz, bilmediğini bilmeyenden kaçınız.

Bilgi insanı şüpheden, iyilik acı çekmekten, kararlı olmak korkudan kurtarır.
Bir milleti tutsak etmek isterseniz, onun müziğini çürütün.

Bir şeyi bildiğin zaman, onu bildiğini göstermeye çalış. Bir şeyi bilmiyorsan, onu bilmediğini kabul et. İşte bu bilgidir.

Bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa, o yerde güneş batıyor demektir.

Bir şeyin haklı olduğunu bildiğin halde, o şeyden yana çıkmazsan, korkaksın demektir.
Çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir.

Devlet düzen içinde yönetildiğinde ancak dünyada barış tesis edilebilir.

Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.

Hiç bir şey eyleme geçen cahillik kadar korkunç olamaz.
Derin olan kuyu değil, kısa olan iptir.
Efendi adam, kendisinden çok şey, başkalarından az şey bekler.

Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz.

Eğitimli insanlar öncelikle adalete değer verir. Eğitimli insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca asi olurlar. Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar.

Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula.

Evinizin eşiğini temizlemeden komşunuzun damındaki karlardan şikâyet etmeyiniz.

Güçlü olan, zayıf yanını herkesten iyi bilendir; daha güçlü olan ise zayıf yanına hükmedebilendir.
Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes görmez.
İnsanlar sahip olduklarını küçümser, sahip olamadıklarını önemser.

İsteyenler bilgilerini genişletmelidirler. Bilgilerini genişletmek isteyenler önce araştırmalıdırlar.

İdare etmek dürüstlük demektir. Sen doğru yönetirsen yanlış olmaya kimse cesaret edemez.

İyi insan, güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceklerini söyleyen adamdır.

Karanlığa söveceğine, kalk bir mum yak.
Kelimelerin kuvvetini bilmeyen insanlarla esaslı bir konuyu konuşmak mümkün değildir.
Küçük avantajların peşinden koşarken büyük başarılardan olabilirsiniz.

Küçükler ot gibidir, büyükler ise rüzgâr: Rüzgâr ne yöne eserse, otlar o yöne eğilir.
Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan insanları, konuşmaya değmez insanlarla konuşursan kelimeleri yitirirsin. Sen öyle biri ol ki ne insanları, ne de kelimeleri yitir.
Öğrenme ilkesi insanın temiz karakterini ortaya çıkarmak, insanlara yeni yaşam vermek ve nihai iyiye ve doğruya ulaşmak demektir.
Susmak, insanı ele vermeyen sadık bir arkadaştır.
Tanrım senden başka kimsesi olmayan ben, senden başka her şeyi olan insanlara acırım!

Konfüçyüs M.Ö. 551- 479 arasında yaşamış bir filozoftur. Konfüçyüs hayatı boyunca insanları iyiye, doğruya ve şerefli yaşamaya yöneltmeye çalışmıştır. Konfüçyüs’ün bu ahlaki öğretileri Konfüçyanizm adında bir din haline de gelmiştir. Konfüçyanizm bir din olmaktan daha çok ahlaki öğretiler sistemi olarak algılanmıştır.
Konfüçyüs’e göre hayatta 5 fazilet vardır;

İyilik yapmak
Güvenilir bir insan olmak
Dürüst olmak
Terbiyeli olmak
Tedbirli davranmak
Yoksul bir gence gerçekten yardım etmek istiyorsanız ona balık tutup vermeyin, balık tutmasını öğretin. Balık vererek bir öğün, balık tutmasını öğreterek bir ömür karnını doyurabilirsiniz...

Her şey bir güzelliğe sahiptir fakat bunu herkes göremez...

İnsanları niçin öldürüyorsunuz, biraz bekleyin zaten ölecekler...
Konuşmaya değer insanlarla konuşmazsan insanları, konuşmaya değmez insanlarla konuşmazsan kelimeleri yitirirsin. Sen öyle biri ol ki ne insanları ne de kelimeleri yitir...

Mutlu olmak için içinde bulunduğunuz andan daha iyi bir zaman olduğuna karar vermek için beklemekten vazgeçin. Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur. Pek çokları mutluluğu insandan daha yüksekte ararlar, bazıları da daha alçakta. Oysa mutluluk insanın boyu hizasındadır...

Bende 1 yumurta var, sende 1 yumurta var. Ben sana 1 yumurta versem, sen bana bir yumurta versen, bende 1 yumurta sende 1 yumurta olur. Bende 1 bilgi var, sende 1 bilgi var. Ben sana 1 bilgi versem, sen bana 1 bilgi versen, bende 2 bilgi, sende de 2 bilgi olur.

Ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil.

Bunlar değerli felsefeciler… Bunlar yol göstericiler. Bunlar rehberler.


Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder