Kader
O Gece Birinin Uykusu Gelmeseydi?
Ya da İkisinin de Uykusu Gelseydi…
nazanss.blogspot.com
Bazen
anlamadığım şeyleri anlamak için kendimi çok yorarım. Düşünürüm bir türlü
altından kalkamam. Nasıl olmuştur? Niye olmuştur? Nedenleri nelerdir. Bazı
olaylarda beni şaşırtır ki hiç içinden çıkamam. Bunların nasıl olduğuna yorarım
aklımı. Nasıl olabildiğine ise çok şaşırarak bakarım. Sizlere bir olay anlatmak
istiyorum. Bunun ne olduğunu anlayabilmiş değilim. Birlikte bakalım.
Bundan
bayağı yıllar önce biz Fethiye’de Clup Tuana’da çalışıyoruz. Yazın en sıcak ama
misafirlerimiz bakımından en dolu olduğumuz günler.
Bir
tek boş oda yok.
Gelenler
müdavim misafirler ağırlıkta olmak üzere Almanlar. Türkler, Ruslar ve Hollandalılar
var.
O
zamanlar Öger’in en göz bebeği tesislerinden biri olduğumuzdan, Allah var Tuana
nerede ise benim gördüğüm en güzel tatil köylerinden biridir.
Öyle
bir haftalığına gelen filan zaten olmazdı da nerede ise yazı geçirmek için
gelmek isteyenler olurdu.
Biz
Tuana’nın açılışını da yapmıştık. Sizlere sonra Tuana’dan söz edeceğim, nasıl
etmem benim en güzel yıllarımın geçtiği turizmi en lezzetli hali ile bildiğim
yerdir Tuana…
Ne
diyordum Tuana’dayız tesis dolu yoğunuz çalışıyoruz. Bir gün çalışıyoruz, bir
telefon geldi. Bin altı yüzlerin orada kavga var. Nasıl kavga var? Bir bayan
eşini evire çevire dövüyor. Nasıl? Dövüyor Vallahi. Allah olay var. Haydi,
gidip bakalım.
Gittik.
Gerçekten bir bayan yanındaki beyi dövüyormuş, muş diyeceğim biz yetişemedik.
Biz gittiğimizde odalarına gitmişlerdi.
İçkiliydiler
demek ki geceden kalmaydılar falan - filan. Ama daha yeni gelmiştik ki bir
telefon daha. Bayan yine adamı dövüyor.
Hem
de bu sefer bayağı bir ciddi, adam önde bayan arkada koşudalar. Yapmayın yahu.
Tamam, haydi bu sefer göreceğiz.
Fırladık.
Şans mı var bizde.
Yine
göremedik. Birileri görmüş bize erkek nasıl dövülür ‘ders bilmem kaç’ nasip
olmuyor işte ne yaparsın? Bu çift birbirlerini yiyince bayan soluğu
resepsiyonda aldı.
Derhal
başka oda isterim, ben onunla kalmam da kalmam. İyide oda yok. İyide bu sizin
sorununuz.
Bayan
sinirli o sinirle resepsiyondan başlar korkusuyla bir şekilde hallettik ve
bayana başka oda verdik. Ama hepimiz meraktan ölüyoruz.
Ne
olmuşta bu adam bu kadından dayak yemiş. Konu neymiş kısmı bizleri oda
değişikliğinden daha çok ilgilendiriyor. Sonra öğrendik.
Bu
çift güzel – güzel akşam yemeklerini yemişler, animasyonda eğlenmişler, sonra
barda takılmışlar. Bayan haydi gidelim demiş, adam oralı değil.
Bayan
haydi aşkım gidip yatalım adam istekli değil. O zaman ben gidiyorum, çok uykum
geldi.
Sende
geç kalma.
Adam
söz evermiş, içkimi bitireyim geliyorum. Bayan odasına gitmiş yatmış bir süre
sonrada uyumuş. Bir saat sonra uyanmış ki dam yok.
Bayan
doğru diskoya birde ne görsün adam bir Rus bayanla sarmaş dolaş dans ediyor.
Kadın
peki demiş.
Dışarıda
beklemiş, bu taze çift diskodan çıkmışlar ve Rus bayanın odasına gitmişler.
Bayan
yine bir şey dememiş. Ama kararını da vermiş. Bundan bana koca olmaz.
Evli
değillermiş birlikte yaşıyorlarmış.
Evlenmeyi
düşünüyorlarmış.
Bayan
odasına gelmiş, adamın bavulunu hazırlamış kapının yanına koymuş. Yatmış.
Sabah
kapının yavaşça açılması ile uyanmış.
Adam
başlamış kadına yalanları sıralamaya…
Ya
yeni bir sürü arkadaşlar edindim, senide tanıştıracağım.
Şezlongda
sohbet ettik uyumuş kalmışım ben her tarafım tutulmuş.
Ben
seni gördüm yalan söyleme bu iş bitti bavulunu da hazırladım.
Adam
asla kabul etmemiş.
Hayır,
biz arkadaşlarla şezlong...
Ben
gördüm sizi hatta şuradaki odaya gittiniz.
Adam
takip edildiği için sinirlenmiş başlamış kadına bağırıp çağırmaya.
Vay
sen beni takip mi ettin?
Hem
suçlu hem güçlü...
Bayanın
da canına tak etmiş olmalı. Yeter be seni bana sayı ile mi verdiler demiş ondan
sonrası da malum zaten. Şimdiye kadar olan olaylarda beni şaşırtan bir iki ufak
tefek şeyden başka çok ta önemli bir şey yok. Kadının adamı dövmesi bayağı enteresan.
Ben
ikinci sahneye şaşırıyorum.
Bayanın
canı çok sıkkın, çok üzüntülü… Havuz başında mutsuz - mutsuz güneşleniyor.
Ama
tatil onlar için ne kadar önemli ise ikisi de ayrı - ayrı tatillerini
sürdürmeye karar verdiklerinden tatillerine devamdalar.
İşte
tam o sıralarda havuz başına genç yakışıklı bir Alman geliyor, bu bayanın
mutsuz hatta zaman - zaman gözleri yaşlı tatilde olmasına anlam veremiyor ve
bayana soruyor.
Neden
bu kadar hüzünlüsünüz?
Ondan
sonrası bize anlatılanlar.
Duyanlar,
takip edenler ve onlarla yakınlaşan personellerden bildiklerimiz.
Bu
yakışıklı, kadının masum hali, gözlerinin yaşı ve tatildeki hüznü çok dokunmuş.
Eşini
de yeni kaybetmiş teselli için tatile gelmiş.
Bayanın
yanındaki şezlonga havlusunu sermesiyle birlikte aralarında önce arkadaşlık
sonra dostluk başlamış.
Karşı
taraftaki adam da Rus bayandan ertesi günü gerekli ilgiyi göremeyince birkaç
gün sonra otelden ayrıldı.
Bayan
yeni arkadaşı ile önce gülümsemeyi sonra da kahkaha ile gülmeyi öğrendi. Tamam,
tatilleri bitti gittiler. Adam gitti, Rus bayan gitti, daha sonra yeni gelen
adamla bizim bayanda gitti. Buraya kadarda normal…
Sezon
bitti. Zaman geçti…
Sonra
yeni sezon... Yine sıcak, yine tesis dolu…
Aaaa
ne görelim. Bu çift el ele gelmişler. Burada Tuana’da tanıştıkları için
balayına Tuana’ya gelmişler. Buyurunuz.
Benim
aklımın almadığı bir olay. Onlar evlenmişler. Dahasını da söylemek istiyorum.
Onlar bizim uzun yıllar müşterimiz yani misafirlerimiz oldu. Son senelere kadar
iki çocukları vardı.
Şimdi
birlikte bir irdeleyelim. Burada bu olayların sebebi O Rus bayan mı? O gece bu
sonradan mutluluğu yakalayan bayanın uykusunun gelmesi miydi, bu yeni beyin son
anda Tuana’ya gitmek için başka bir ülkeye tam gidecekken karar değiştirmesi
miydi? Peki, bunlar olmasaydı; evlenmeyecekler miydi, çocuklarda olmayacak
mıydı? Yoksa kader onları birbirine yazmış, nerede olursa olsun bir şekilde
karşılaşıp evlenecekler miydi?
O
adamda yediği dayakla mı kalacaktı. O adam da Tuana’yı hatırlayıp ben ilk
bayandan dayağımı orada yemiştim yine oraya gitmeliyim mi demişti? Dememişti ki
bir daha onu hiç görmedik.
Birilerinin
kaderi birilerini kelepçeliyor. İşin en güzeli beni en çok şaşırtanı; ikisinin
de Alman olmaları. Almanya da değil, Türkiye’de tanışmış olmaları.
İkisinin
de Almanya’da aynı şehirde oturuyor olmaları... Kim bilir belki de birbirlerini
tanımadan aynı sokaklardan belki yan yana, belki aynı kafelerde yan masalarda
oturmuşlardır.
Belki
aynı yerden alışveriş yapmışlardır.
Belki
de çocukken birbirlerini tanımışlardır.
Bilinmez
ki.
Ben
bu bilinmezlikleri çok incelerim.
Çok
takarım.
Hala
düşünürüm.
O
gece birinin uykusu gelmeseydi?
Ya
da ikisinin de uykusu gelseydi…
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder