Thomas Alva Edison
Bini Aşkın Buluş Yapan Amerika’lı
Mucit
nazanss.blogspot.com
Elektrikler sönünce, hani karanlık olurda bir an ne
yapacağımızı bilemeyiz, ardından mum aramaya kalkarız. Birde elektrik uzun süre
gelmezse, ışıksız kalırsak vay elektrik idaresinin haline. Hepimiz telefonlara
sarılırız.
“Elektrik
ne zaman gelecek?”
Tahammülümüz yoktur, karanlığı hiç sevmeyiz.
Lambamızın yanması lazım… Her ne kadar;
Konfüçyüs:
“Karanlığa söveceğine, bir mum da sen
yak.”
Demişse de biz lambayı yakmayı tercih ediyoruz.
Elektrikler gelince, herkesin genelde söylediği söz şudur:
“Edison
olmasaydı ne yapardık?”
O zaman önce onun kim olduğunu öğrenelim, sonra neler yaptığını,
sonrada hepimizin bu kadar ısrarla adını zikrettiğimiz bayın elektrikle olan
ilgisini!
Thomas Alva Edison
Amerika Birleşik Devletleri’nin
Ohio eyaletinde doğmuş.
Küçük yaşta, hayatını çalışarak
kazanmak zorunda kalmış.
On iki yaşında gazete satıcılığına
başlamış.
On beş yaşında iken çalıştığı
trenin yük vagonunda hazırladığı ufak bir baskı makinesiyle gazete basmağa
girişmiş.
Vagonda kazayla yangın çıkması
üzerine işinden olmuş.
Böyle peş peşe gelen bir sürü
sıralamalar var. Başarılı olana kadar bu belli ki çok sıkıntıları olmuş.
Biraz daha yakın tanıyalım
diyorsanız. Buyurun:
7 yaşındayken ailesi ile birlikte
Michigan'daki Port Huron'a yerleşmiş.
İlköğretimine burada başladıysa
da yaklaşık üç ay sonra algılamasının yavaşlığı nedeniyle okuldan
uzaklaştırılmış.
Bundan sonraki üç yıl boyunca
özel öğretmenlerle eğitilmiş.
Bilim adamlarını incelediğinizde hepimizin dikkatini çeken ne
çok önemli ayrıntılar var. Birçok ünlü akıl, ilk eğitim yıllarında büyük sorun
yaşamış oluyorlar. Ya da birçoğunun ruhsal problemleri ağırlıkta! Şaşmamak
mümkün değil!
Dingin huzurlu hayat yaşamayanlar mı acaba, kendilerine başka
bir dünya arıyorlar?
İyi mi kötü mü düşünmek lazım! Kendileri için iyi olmasa da
insanlık için çok iyi olduğu muhakkak…
Devam ediyorum:
Edison, çok meraklı bir kişiliğe
sahipmiş.
On yaşında fizik ve kimya ya
ağırlık vermiş. Bu tür kitapları okumaya başlamış.
Evlerinin altında kendine birde
laboratuvar kurmuş.
Durmadan çalışıyormuş.
Sanki dünyası farklıymış gibi
hareket ediyormuş.
Çalışmaları yavaş – yavaş
belirlenmeye başlamış.
Volta kaplarından elektrik akımı
elde etmeye yönelik araştırmalar ilgi alanında olduğu için o konuda çok
çalışmalar yapıyormuş.
Telgraf aygıtı yapmış, Mors
Alfabesini öğrenmiş.
Kulakları ağır işitiyormuş. Bir
hastalık geçirmiş, bu yüzden ağır işitmeye başlamış.
Hedefi daha ucuz, daha güvenli
bir elektrik ampulü yapmakmış.
1878'de William Wallace'ın
yaptığı 500 mum gücündeki ark lambasından etkilenenmiş.
Çok ciddi bir şekilde
çalışmalarını artırmış.
Paraya ihtiyacı olduğunu
anlayınca bir kampanya açmış. Başarmışta. Zengin iş adamlarından parasal
desteği sağlamış.
Edison Electric Light Company'yi
kurmuş.
Ardından çalışmalarını şu yönde
hızlandırmış.
Oksijenle yanan elektrik arkı
yerine, havası boşaltılmış bir ortamda ışık yayan ve düşük akımla çalışan bir
ampul yapmayı tasarlıyormuş.
On dört ay durmadan çalışmış.
Filaman olarak kullanabileceği
bir metal tel yapmaya uğraşıyormuş.
Çok çalışmış. Daha çok çalışmış. Durmadan çalışmış…
Sonunda başarmış.
21
Ekim 1879'da, özel, yüksek gerilimli elektrik üreteçlerinden elde ettiği akımla
çalışan, karbon filamanlı elektrik ampulünü halka tanıtmış…
Bu çok büyük bir başarı…
Bu insanlığa çok büyük bir hizmet...
İşte onun için elektrikler kesilince şaşkına dönüyoruz. Çünkü
ampulümüz yanmıyor!
Karanlıkta kalıyoruz. Ya şarkı söylüyoruz, ya da sessiz
sinema oynuyoruz.
Kimse yoksa yalnızsak camdan dışarı bakıyoruz.
Bazen şanslı olursak yağmur yağıyor, yağmur damlalarını n
cama vuran tane sesleri ve camda aldıkları şekilleri incelemeye çalışıyoruz,
tabi bir parçada olsa ışık alabiliyorsa cam ve etrafı! Yoksa zifiri karanlıkta,
en iyisi yatmak diyoruz, yorganı başımıza çekip uykuya dalıyoruz.
Işıksız kalmayalım diyoruz. Elektrikler gelince…
Biz yine bizi karanlıktan kurtaran bu bilim adamının hayatını
irdelemeye devam edelim.
Edison, sonra çok büyük laboratuvar kurmuş.
Şimdi Edison’un icatları ile ilgili yazıları size
aktarıyorum.
Edison'un en
önemli keşfi Menlo Park, New Jersey'deki ilk endüstriyel araştırma laboratuvarıymış.
Sürekli olarak teknolojik keşifler ve
geliştirmeler-iyileştirmeler yapmak gibi özel bir amaç için kurulmuş ilk kurummuş.
Edison birçok
icadını resmi olarak bu laboratuvarda üretmiş, birçok çalışanı onun
direktifleri doğrultusunda bu icatların araştırma ve geliştirmesinde görev
almış.
Elektrik
mühendisi William Joseph Hammer, 1879 Aralık'ında Edison’un laboratuvar
asistanı olarak görevine başlamıştır. Telefon,
fonograf, elektrikli tren, demir madeni ayıracı, elektrikli aydınlatma ve diğer
birçok icatta büyük katkılarda bulunmuş. (alıntı)
Böyle bilim adamları olmasaydı, nice olurdu
halimiz.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerini dikkatle okumaklayız.
“Dünyada her şey için, medeniyet
için, hayat için başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve
fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan
sapmaktır.
Yalnız ilmin ve fennin,
yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini anlamak ve ilerlemeleri
zamanında takip etmek şarttır.
Bin, iki bin, binlerce yıl önceki
ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar bin yıl sonra bugün aynen
uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir.” 1924
Edison iki kez evlenmiş.
Altı çocuğu olmuş.
Yaşadığı her an yeni bir buluş
için çalışmış.
Burada
çok güzel şeyler yazılı.
Yaşamının sonuna kadar yeni buluşlar yapmaya devam etti.
Geriye çığır açıcı buluşlarını
yanı sıra, gözlemleriyle dolu 3.400 not defteri bıraktı.
Bravo… Ne diyebiliriz ki…
Onların sayesinde, bizler rahat hayat yaşıyoruz.
İyi ki olmuşlar, iyi ki çok ama çok çalışmışlar.
Bütün büyük buluşların, büyük eserlerin, önemli olan her
şeyin temel kuralı çalışmak – Çalışmak – Çalışmak…
Nazan
Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder