Ihlamur ile Çınar Sarmaş Dolaş
nazanss.blogspot.com
Kalp ruha der ki:
“Ben severim, aşık olurum; ama acısını
nedense hep sen çekersin.” Ruh da cevap verir:
“Sen yeterki sev.”
Şems-i Tebrizi
*
Siz
bir tarafı ıhlamur bir tarafı çınar olan ve tek ağaç kökü olan bir ağaç gördünüzmü?
Böyle
bir ağaç varmış, üstelik dünyada tek bir taneymiş.
Ben
söyleyenlerin yalancısıyım. Bu ağaç Bergama’daymış.
Şems-i
Tebrizi demişki:
“Sevmeye
layık olmayanı hatırlayarak değerli etme! Dönmek mi istiyor, bir şans daha
verme. Unutma; sevgi yürekli olana yakışır.”
Sizlere
sevgiye layık olmuş iki insanın hikâyesini anlatacağım. O kadar büyük bir aşk
yaşamışlarki, aşkları efsane olmuş.
Bu
gün gördüm âşık oldum yarın vaz geçtim. En büyük aşkın ömrü altı ay dememişler.
Aşklarını bir ömre sığdırmışlar. Şems-i Tebrizi demiş ya; “layık olanı sevin.
Etmeyini de değerli etmeyin.”
Onlar
birbirlerini değerli etmişler, değerlerini bilmişler. Aşkı tanımışlar, aşka
inanmışlar. Ölürken bile aşklarının yanında durmuşlar, ayrılmak istememişler.
Birbirlerinin acısına dayanamayacaklarına inanmışlar… Yine Şems-i Tebrizi:
“Güzel
bir gülü, güzel bir geceyi, güzel bir dostu herkes ister. Önemli olan gülü
dikeniyle, geceyi gizemiyle, dostu tüm derdiyle sevebilmektir.”
Aşk
bu değil midir? Aşk hataları hata olarak görmemektir. Aşk kızgınlıkların sakin
tarafında durmayı bilmektir. Aşk emek ister, emek vermek değilmidir? Aşk
Allah’ın insanlara verdiği en kutsal duygu…
Kıymetini
bilenlere,
Anlayanlara…
Elbette.
Sizlere
aktaracağım bu söylencede aşklarının sonuna kadar yanında duran bir güzel
çiftten söz edeceğim…
Tanrı
Zeus, Olympos Dağı’nda sıkıldığı günlerde Hermes’le birlikte insanların
görünümüne girip, köyleri, kentleri dolaşmışlar.
Bir
gün Frigya dolaylarında bir kente girmişler. Hangi evin kapısını çalsalar
açılmamış. Tanrı Zeus, konuğu olarak birilerinin kendilerini evlerine
kabul edeceğinden emin olduğundan, bütün evleri dolaşmaya karar vermiş. Yine
hiçbir kapı açılmamış.
En
sonunda yıkık, dökük, yoksul bir kulübede oturanlar Zeus’la Hermes’e kapılarını
açmış.
Bu
evde Baukis ve Philemon adlarında yaşlı karı koca yaşıyormuş.
Hemen
Zeus’la, Hermes’e yemek yapmışlar.
Ellerini
yüzlerini yıkamaları için havlu vermişler. Daha sonra Philemon sofraya şarap
getirmiş. Kupalar durmadan boşalıyormuş fakat şarabın bitmesi gerekirken
bitmiyormuş.
Philemon’la
karısı bu iki konuğun tanrı olduğunu anlamışlar, onlara bir kusur yaptılarsa
kendilerini bağışlamalarını istemişler. Tanrı Zeus:
“Hadi
beni takip edin.” demiş.
Philemon
ile Baukis onları takip etmişler. Tepeye çıkınca Zeus onlara köye bakmalarını
söylemiş. Yaşlı karı koca köyün sular içinde kaldığını görmüşler ve çok
şaşırmışlar. Zeus
“Bana
gösterdiğiniz konukseverliği size ödeyeceğim. Ne dileğiniz varsa dileyin
benden.” demiş. Yaşlı karı koca:
“Birbirimizden
hiç ayrılmamak ve aynı günde ölmek istiyoruz.” demişler.
Zeus’ta
onların dileğini yerine getirmiş, karı koca aynı günde ölmüşler.
Öldükten
sonra gömüldükleri yerde ıhlamur ve çınar ağacı çıkmış.
Bu
iki ağaç birbirleriyle birleşip tek ağaç olmuş.
Rivayete
göre Bergama’daki bir yanı ıhlamur, bir yanı da çınar ağacı olan bu ağaç,
dünyada bu özellikteki tek ağaçmış.(alıntı)
Yine
Şems-i Tebrizi’nin sözleri ile sizlere veda edeceğim…
Şems-i
Tebrizi’ye sormuşlar:
“Âşık
olmakla sevmek arasındaki fark edir?”
“Senin
baktığına herkes bakar; ama senin onda görebildiğini herkes göremez. Herkes
âşık olabilir; ama hiçkimse senin gibi sevemez. Tek fark sensin. Seni özel
kılan sevdiğin değil, sevgin...”
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder