Osmanlı’da Kadın Bestekârlar
nazanss.blogspot.com
Klasik Türk Müziği, klasik Batı müziği ve Hint
müziği ile beraber dünya üzerinde süreklilik ve gelenek oluşturma bakımından
mevcut üç klasik müzikten birisi olarak kabul edilir.
Böyle
diyor resmi turk Musikisinin tanıtımını yapanlar.
Türk
musikisi, hele de Klasik Türk Musikisi denildimi akan sular durur.
Hepimizin
gönlünde ayrı yeri vardır.
Ne
gariptir! Yeni şarkıları bilmeyiz ama eski şarkıları hemen – hemen hepsini
biliriz.
Bir
yerde söylendiğinde kendimize şaşarız:
“Bunları
biliyormuydum?”
Deriz.
Söyleriz çünkü eşlik ederiz. Kelimeler nağmeler dudaklarımızdan dökülür.
Kimbilir
ne zaman gelmiş, belleğimize yerleşmiştir!
Türk Sanat Müziğiniben ve kardeşlerim küçük yaşlarda öğrendik.
Babam
ciddi bir musiki hastasaydı.
Şimdi
hatırlıyorum da akşamları olan yurttan sesleri dinleyerek çocukluğum geçti…
Annemin
sesi güzeldi, şarkı söylerdi.
Annemden
sonra kız kardeşim suzan söylemeye başladı. Onun sesi muhteşemdir. Her zaman
söylemişimdir. Sesine ve sanatına yaık etmiştir. Billur gibi bir sese ve
inanılmaz bir müzik kültürüne sahiptir ama şarkı söylemeyi ailesi içinde
sürdürdü. Şimdilerde Antalya’da çeşitli gönüllü topluluklarda koro olarak
arkadaşları ile musiki icra ediyorlar.
Kadın
sesinde Türk Sanat Müziğinin lezzeti bir başkadır.
Osmanlı
döneminde de kadın bestekârlara ciddi şekilde önem verilmiş.
Müzikle
ilgilenenlere saygı duyulmuş.
Onlara
farklı davranılmış.
Bu
yazımda bazı Osmanlı dönemi kadın bestekârları sizlere tanıtmak istedim…
Osmanlı
musikisi hakkında çok güzel anlatılar var.
Osmanlı
musikisi, Osmanlı saray ve halk müzisyenlerinin askeri, dini, klasik ve
folklorik türlerde ürettiği ve toplumun her kesiminde kullanılmış bir sanat
olarak bir ucu Çin'e, bir ucu Fas'a kadar uzanan yirmi beş yüzyıllık Türk
musikisinin yaklaşık beş yüzyıllık bir bölümünü teşkil eder...
Türk
musikisinden sınırlayıcı amaçla Osmanlı musikisi olarak bahsedilemeyeceği, bu
tarifin tabii bir sonucudur. Ne var ki, Türk tarihinin en büyük devleti, dünya
tarihinin de en uzun ömürlü devletlerinden biri olan Osmanlı İmparatorluğu,
Türk ilim, sanat ve siyasetinin her dalında zirveye çıkıldığı altı yüz küsur
yıllık bir tarih dilimi olması sebebiyle, Osmanlı medeniyetinin ayrılmaz bir
parçası, daha doğrusu meyvesi olan Osmanlı musikisi, genel Türk musikisi
içindeki mümtaz mevkiinde ayrı bir başlık altında incelemeye layıktır.(alıntı)
Osmanlı
dönemi, kadın bestekârları:
Adile
Sultan:
18
Mayıs 1826′da doğdu. 12 Şubat 1899′da 72 yaşında iken vefat etti.
Annesi
Zer-Nigâr Hanım, babası II. Mahmut’tur.
İyi
bir tahsil görmüş olan Adile Sultan, Arapça, Farsça, hat, musiki, edebiyat
öğrenmiş ve 10. kuşaktan dedesi Kanuni’nin divanını neşretmiştir.
Ancak
kendi şiirlerinden oluşan divanını neşretmeye ömrü kifayet etmemiştir. Mezarı
Eyüp Bostan İskelesi’nde eşinin türbesi yanındadır.
Besteleri:
Gizlice şaha
buyur, hâne-yi tenhâya buyur. (Hicaz Hümayun Makamı) Bestelenmiş şiiri:
“Merhaba ey fahr-i âlem merhaba.” Beste: Hacı Faik Bey
Ayşe
Sultan:
(Hamide Ayşe Osmanoğlu):
2
Kasım 1887′de İstanbul Yıldız Sarayı’nda doğdu.
Beşiktaş
Yahya Efendi Dergâhı’nda öldü.
Annesi
Ayşe Müşfika 4. Kadın Efendi, babası II. Abdülhamid’dir.
Cumhuriyet
sonrası Paris’e yerleşti.
1951
yılında Türkiye’ye döndü.
Fransızca
bilen Osmanoğlu, arp, keman, piyano çalmakta ve ressamlık yapmaktaydı.
Musiki’yi Miralay Lombardi, Edgar Manas, Silvelli, Devlet Efendi gibi
hocalardan öğrendi.
Bestelerinden
bazıları:
Hamidiye Marşı
(ilk bestesidir. 1900); Fatih Marşı (Çargâh); Çoksesli Marş (II. Abdülmecid
için yazılmış 1942); Şefkat Valsi (1949)
Bedriye
(Şerbetçigil) Hoşgör:
1896′da
Konya’da doğdu.
1968′de
vefat etti.
Çocukluk
yıllarında tekke musikisinin tesirinde kalan Hoşgör, esas musiki eğitimini
İstanbul’a geldikten sonra, sırasıyla Enderunlu İsmet Efendi ve Udi Âfet’ten ud
dersleri, saray müezzinlerinden Halit Bey’den usul dersleri alarak devam
ettirmiştir. Tamburi Cemil Bey’le tanışması ve kendisini
“Dârülbedayî-i
Musiki-i Osmanî”
Okuluna
kaydettirmesi ile musikiye olan ilgi ve alakası devam etmiştir.
Ud
ve Piyano çalan Bedriye Hoşgör’ün bu gayreti hocası Udi Nevres Bey tarafından
da takdir edilmiştir.
Tüm
eser ve notaları kızı Melek Hanım tarafından Dr. İrfan Doğrusöz’e hediye
edilmiştir.
Bestelerinden bazıları:
“Güneş doğdu
damlara” (Bayâti Arabân); “Kararan sularda aksini gördüm (Kürdili Hicazkâr);
“Mutrıpta mıdır, nâlede mi, bende mi te’sir?” (Kürdili Hicazkâr)
Dilhayat
Kalfa:
1710–1780
tarihleri arasında yaşadığı tahmin edilmektedir.
III.
Selim’in cariyelerinde olduğu, tanbur çaldığı ve sesinin güzelliği ile
tanındığı ileri sürülmektedir.
Bestelerinden
bazıları:
“Çok mu
figânım ol gül-i zîbâhıram için” (Evc makamı); Evcâra Peşrev, Büzürk Peşrev ve
Saz Semaisi, Hüseyni Peşrev.
Dürr-i Nigâr Kalfa:
Doğumu
ve ölüm tarihi bilinmeyen bestecimiz, Abdülmecid zamanında sarayda piyano
hocalığı yapmıştır.
Donizetti
Paşa’nın talebesi ve aynı zamanda saray orkestrasında birinci kemandır.
Besteleri:
Polka,
Mazurka, Piyano için parçalar.
Esma
Sultan:
17
Temmuz 1778 tarihinde doğdu. 4 Haziran 1848 tarihinde vefat etti.
Annesi
Mihriban Sultan Üçüncü Kadın Efendi, babası I. Abdülhamid’dir.
Eseri:
“Ey âfitab-ı
bezm-i nur” (Bestenigâr)
Faize
Engin:
1892
tarihinde İstanbul’da doğdu. 21 Şubat 1954′te vefat etti.
Annesi
Şem-i Nûr Hanım, babası II. Abdülhamid’in mâbeyincilerinden Faik Bey’dir.
Annesi Fahire Fersan’ın ablası, Refik Fersan’ın baldızıdır.
Tanburi
Cemil Bey’den tanbur dersleri almış, İsmail Hakkı Bey ve Enderunlu Hafız Hüsnü
Bey’lerden de istifade etmiştir.
Eserleri:
“Bâde-i vuslat
içilsin kâse-i fâğfurdan” (İlk bestesidir. Sözleri Şeyh Abdülbaki Baykara’ya
aittir.) “Severim her güzeli senden eserdir diyerek” (Hicazkâr)
Fatma
Sultan:
1
Kasım 1840 yılında doğdu. 44 yaşında iken, 29 Temmuz 1884′te vefat etti.
Annesi
3. İkbâl Gülcemâl Hanım, babası Sultan Abdülmecid’dir.
Fatma
Sultan özellikle ömrünün son dört yılını sarayda şarkı bestelemekle geçirdi.
İstanbul’da Yeni Cami türbesinde yatmaktadır.
Bestesi:
“Ey pâdişah-î
dâdger” (Rast)
Gevherî
Osmanoğlu (Fatma Gevherî Sultan):
2
Aralık 1904′te İstanbul’da doğdu. 10 Aralık 1980 tarihinde İstanbul’da vefat
etti. Annesi Necm-i Felek Hanım, babası Şehzâde Seyfettin Efendidir.
Sultan
Abdülaziz’in torunudur.
Tasilini
yurt dışında yapan Osmanoğlu, kemençe, lavta, ud, tanbur ve piyano çalıyordu.
Eseri:
“Başka âlem
gerektir gönlümü seyran için” (Hüzzam); “:Gittin bir hayal gibi, bir gün geri
dönersin” Hüseyni
Hadice
Sultan:
5
Mayıs 1870′te İstanbul’da doğdu.
Sultan
V. Murat’ın kızıdır.
13
Mart 1938′de vefat etti.
Eserleri:
Çok sesli
marşlar.
İhsan
Raif Hanım:
1877′de
Beyrut’ta doğdu. 4 Nisan 1926′da vefat etti.
Köse
Mehmet Paşa’nın kızıdır.
Özel
hocalardan piyano, Türk ve Batı musikisi eğitimi aldı.
Şarkıları
“E.R.” imzasıyla Rübap Mecmuasında yayınlandı.
Besteleri:
“Hicab etme
benden söyle” (Sûzinâk); “Bugün bir keyfiyetim var” (Bayâti); “Bedr-i vechin
gizledin, ey reşk-i mâh” (Çargâh); “Kimseye etmem şikâyet, ağlarım ben halime”
(Sûzinâk)
Kevser
Hanım:
1880’li
yıllarda doğduğu tahmin edilen Kevser Hanım, Darülelhan’da keman öğretmenliği
yapmıştır.
Sinekmânî
ve piyanist olan Kevser Hanım’ın 1950’li yılında vefat ettiği tahmin edilmektedir.
Eserleri:
İçin dostlar cabadan, hovardayım babadan
(Hicaz)
Leyla
Saz:
1850′de
İstanbul’da doğdu. 7 Aralık 1936′da İstanbul’da vefat etti.
Babası vezir, hekim Dr. İsmail Paşa’dır.
Yedi
yıl Saray-ı Hümayun’da I. Abdülhamid’in kızı Münire hanımın yanında nedime
olarak yaşadı.
Matmazel
Romano’dan piyano öğrendi.
11
yaşında iken saraydan ayrıldı.
Babasının
Girit Valisi olduğu yıllarda Giritli Kutbî Efendi’den Osmanlı şiirini, aruzu öğrendi.
İlk
musiki hocası ise Nikoğos Ağa’dır.
Medeni
Aziz Efendi, Asdik Ağa sonraki hocalarıdır.
Piyano
da çalan Leyla Hanım 200’ün üzerinde beste yapmıştır.
Ölümünden
üç yıl önce de “Saz” soyadını almıştır.
Bestelerinden
bazıları:
“Zevk-i sevda
duymadın, âşık perestâr olmadın” (Hicaz); “Mâni oluyor halimi takrire hicâbım”
(Sûzidil); “Mey-i aşka gönül peymane olsun” (Rast); Nazarın fikrime
nûr-efşandır.” (Hicazkâr); “Vicdanı muazzam olan Osmanlılarız biz” (Hicazkâr)
Menekşe
Kalfa:
1925
Osmanlı
Sarayı’nın yüksek rütbeli Harem-i Hümayun görevlilerindendir.
Şu
Nihavent Bayrak Marşı onundur:
“Düşmanlara
inandım, âteşlere katlandım.
Reftar
Kalfa:
1700
yılında öldüğü tahmin edilen Reftar Kalfa’nın doğum tarihi bilinmiyor.
Besteleri:
Sabâ Perişan
Peşrev, Nigâr Peşrev, Arazbâr Zemzeme Peşrev, Rast Saz Semaisi, Şehnâz Bûselik
Saz Semaisi.
Rukiyye
Sultan:
1
Haziran 1885′te Çırağan Sarayı’nda doğdu.
V.
Murat’ın torunudur.
16
Haziran 1971′de vefat etti.
Piyano,
keman ve ud çalan Rukiyye Sultan pek çok eseri bestelediği ifade edilmektedir.
Ulviye
Sultan:
Fatma
Ulviye Sultan
12
Eylül 1892′de Ortaköy Sarayı’nda doğdu.
Mehmet
Vahidettin’in kızıdır.
Annesi
Emine Nazik Edâ Baş Kadın Efendi’dir.
25
Ocak 1967′de vefat etti.
Pek
çok eser bestelediği ifade edilmektedir. (alıntı)
Türk
Sanat Musikisi hep hayatımızda olsun.
Onun
lezzeti çok farklı…
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder