Mendilin Kuyuya Düştüğü
Gün Hristiyanlar Geceden Oraya gelirlermiş.
Ve
Mendilin Düştüğü Gün,
Büyük Paskalyanın Yirminci Gününe Geliyormuş.
nazanss.blogspot.com
Tarihi
seviyorsanız, efsanelere de bayılıyorsunuz demektir. Ben çok severim.
Efsaneleri okurum, dinlerim. Gittiğim her yerde araştırırım.
Şimdi
sizlere, iki efsaneden söz edeceğim. Ben daha önce bir yazımda bunun bir
benzerini yazmıştım.
Şanlıurfa’yı
çok severim. Kurtuluş Savaşı sırasında orada görev yapan bir Kuva-i Milliye’li
‘ bir doktorun verdiği mücadeleleri anlattığım:
Hekim Ali Süavi Efendi
Bir
de kitap yazmıştım. O kitabı yazarken çok araştırmalar yapmıştım.
Şanlıurfa’nın
batısında güneye doğru uzanan dağlar varmış. Şehre yarım saat uzaklıkta sarp
bir dağ, diğerlerinden daha yüksekçeymiş. Tepesi geniş ve düz kayalıkmış. İşte
buraya;
Nemrut’un
Tahtı denilirmiş.
Burada,
kayaların içine oyulmuş odalar da varmış. Tam tepeye bir saatlik uzaklıkta Kazene
adında bir de köy varmış. Anlatılara göre; yemekler burada pişermiş. Tahta
kadar uşaklar yan yana dizilirmiş, tabakları birbirinin ellerine verirlermiş.
Nemrut(un sofrasına gidermiş. Bu köyde çok büyük kazanlar kurulduğundan köyün
adı da zamanla Kazene olmuş.
Bunu
aklınızda tutun lütfen çünkü şimdi ikincisini anlatacağım.
Hazreti
İsa Zamanında Urfa’da yaşayan bir hükümdar bir hastalığa yakalanmış, bir türlü
iyileşmiyormuş. Hazreti İsa’ya da inanıyormuş. Hz. İsa’ya bir mektup göndermiş,
İncil’e inandığını yazmış, Urfa’ya, Hazreti İsa’yı davet etmiş.
Eğer
gelirlerse, tüm tabasıyla birlikte onun dinine geçeceklerini söylemiş ve
hastalığından söz etmiş, şifa istemiş.
Mektup
Hazreti İsa’ya ulaşmış. Hazreti İsa memnun olmuş bu davetten ama gidemeyeceğini
söylemiş, mendilini yüzüne sürmüş, gelen heyete vermiş.
Heyet
gelirken, bir aksilik olmuş, mendili şehre yarım saatlik mesafedeki bir kuyuya
düşürmüşler. Bu kuyuya şimdi Eyüp Peygamberin makamı deniliyormuş. Sonradan
mendili çıkartmışlar. Hükümdara getirmişler.
Hükümdar
mendili yüzüne, ellerine, vücuduna sürmüş, mucize gerçekleşmiş ve iyileşmiş.
Zaman
geçmiş, mektup İslam’ın eline geçmiş.
Me’mun
zamanına kadar da orada muhafaza edilmiş. Me’mun, Bizanslara mağlup olunca,
Rumlarla bir anlaşma yapmış. O mendili vermiş, Rumlarda esir askerleri
vermişler.
Aradan
çoook zamanlar geçmiş.
Şimdi
mendilin düştüğü kuyu, Şanlıurfa’da hem İslam,
Hem
de Hristiyanlar için kutsal yer olmuş.
Mendilin
kuyuya düştüğü gün Hristiyanlar geceden oraya gelirlermiş.
Mendilin
düştüğü gün, büyük paskalyanın yirminci gününe geliyormuş.
Efsaneler
güzeldir.
İnsanı
düşünmeye, hayal kurmaya sevk eder.
En
çokta yaşadığınız zamandan alır, bilim kurgu romanlarındaki gibi, geçmiş
zamanlara götürür. Onları, yaşananları hayalinizde canlandırırsınız.
Büyük
keyiftir bu! En azından günlük sıkıntılarınızdan, streslerden kısa zaman
dilimlerinde bile olsa, başka âlemlere gitmek, birazda olsa rahatlatır.
Başka
efsanelerde, ben yine sizlere anlatıcı olacağım.
Lütfen,
sizlerde dinleyici olunuz.
Güzelliklerle…
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder