18 Ekim 2017 Çarşamba



Mendilin Kuyuya Düştüğü Gün Hristiyanlar Geceden Oraya gelirlermiş.
Ve
Mendilin Düştüğü Gün, Büyük Paskalyanın Yirminci Gününe Geliyormuş.


nazanss.blogspot.com




Tarihi seviyorsanız, efsanelere de bayılıyorsunuz demektir. Ben çok severim. Efsaneleri okurum, dinlerim. Gittiğim her yerde araştırırım.

Şimdi sizlere, iki efsaneden söz edeceğim. Ben daha önce bir yazımda bunun bir benzerini yazmıştım. 

Şanlıurfa’yı çok severim. Kurtuluş Savaşı sırasında orada görev yapan bir Kuva-i Milliye’li ‘ bir doktorun verdiği mücadeleleri anlattığım:
Hekim Ali Süavi Efendi
Bir de kitap yazmıştım. O kitabı yazarken çok araştırmalar yapmıştım.

Şanlıurfa’nın batısında güneye doğru uzanan dağlar varmış. Şehre yarım saat uzaklıkta sarp bir dağ, diğerlerinden daha yüksekçeymiş. Tepesi geniş ve düz kayalıkmış. İşte buraya;
Nemrut’un Tahtı denilirmiş.

Burada, kayaların içine oyulmuş odalar da varmış. Tam tepeye bir saatlik uzaklıkta Kazene adında bir de köy varmış. Anlatılara göre; yemekler burada pişermiş. Tahta kadar uşaklar yan yana dizilirmiş, tabakları birbirinin ellerine verirlermiş. Nemrut(un sofrasına gidermiş. Bu köyde çok büyük kazanlar kurulduğundan köyün adı da zamanla Kazene olmuş.

Bunu aklınızda tutun lütfen çünkü şimdi ikincisini anlatacağım.

Hazreti İsa Zamanında Urfa’da yaşayan bir hükümdar bir hastalığa yakalanmış, bir türlü iyileşmiyormuş. Hazreti İsa’ya da inanıyormuş. Hz. İsa’ya bir mektup göndermiş, İncil’e inandığını yazmış, Urfa’ya, Hazreti İsa’yı davet etmiş.
Eğer gelirlerse, tüm tabasıyla birlikte onun dinine geçeceklerini söylemiş ve hastalığından söz etmiş, şifa istemiş.

Mektup Hazreti İsa’ya ulaşmış. Hazreti İsa memnun olmuş bu davetten ama gidemeyeceğini söylemiş, mendilini yüzüne sürmüş, gelen heyete vermiş.

Heyet gelirken, bir aksilik olmuş, mendili şehre yarım saatlik mesafedeki bir kuyuya düşürmüşler. Bu kuyuya şimdi Eyüp Peygamberin makamı deniliyormuş. Sonradan mendili çıkartmışlar. Hükümdara getirmişler.

Hükümdar mendili yüzüne, ellerine, vücuduna sürmüş, mucize gerçekleşmiş ve iyileşmiş.

Zaman geçmiş, mektup İslam’ın eline geçmiş.
Me’mun zamanına kadar da orada muhafaza edilmiş. Me’mun, Bizanslara mağlup olunca, Rumlarla bir anlaşma yapmış. O mendili vermiş, Rumlarda esir askerleri vermişler.

Aradan çoook zamanlar geçmiş.

Şimdi mendilin düştüğü kuyu, Şanlıurfa’da hem İslam,
Hem de Hristiyanlar için kutsal yer olmuş.
Mendilin kuyuya düştüğü gün Hristiyanlar geceden oraya gelirlermiş.
Mendilin düştüğü gün, büyük paskalyanın yirminci gününe geliyormuş.

Efsaneler güzeldir.
İnsanı düşünmeye, hayal kurmaya sevk eder.
En çokta yaşadığınız zamandan alır, bilim kurgu romanlarındaki gibi, geçmiş zamanlara götürür. Onları, yaşananları hayalinizde canlandırırsınız.

Büyük keyiftir bu! En azından günlük sıkıntılarınızdan, streslerden kısa zaman dilimlerinde bile olsa, başka âlemlere gitmek, birazda olsa rahatlatır.

Başka efsanelerde, ben yine sizlere anlatıcı olacağım.
Lütfen, sizlerde dinleyici olunuz.

Güzelliklerle…



Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder