Prof. Dr. Stephen
Hawking,
nazanss.blogspot.com
Dünyanın en önemli fizik
adamının Müslüman olduğu söyleniyormuş.
*
“Yaşayan en mükemmel
zihin”
“Einstein’in mirasçısı”,
”yirminci yüzyıl
sonlarının en büyük dahisi”,
“Evren Uzmanı”
*
Stephen
William Hawking
“Başlangıç
tekilliğini” bulan, yani herşeyin başlangıcının bir “tekillik” olduğunu
ispatlayarak,
Dünya’da ilk
kez Allah’ı tanımlayan bilim adamıdır.
Bununla da
kalmamış, “yaratılışı” çözümlemiştir.
Yaratılışın
tekil olduğunu (Allah’dan geldiğini); maddenin, mini karadeliklerin
“sızıntılarından” türediğini kanıtlamıştır.
*
Hawking,
evreni, Arz’dan Arş’a kadar genişleterek, bilimi Allah’a ulaştırmış; tek bir
evren yerine,
(Âlemlerin
Rabbi uyarınca)
Sayısız
parelel evreni bulmuş ve insanlık tarihinde ilk kez, bunu bilimle ispat
etmiştir (K75).
Onun
bilimiyle, diğer dinlerce öngörülen dünyasallık olgusu, evrenselliğe dönüşmüş
ve Kur’an’ın yüce boyutlarına ulaşmıştır.
*
Einstein’in
başarısı, sadece kuantum fiziğine olan katkıları ve Relativite Teoremi ile
sınırlıdır.
Hawking, mini
karadeliklerin ve kara boşlukların astronomisini oluşturmuş ve bu astronomi
sayesinde, bilim tarihinde ilk kez, Relativite, Kuantum ve Birleşik Alanlar
Teorileri’ni tek bir teoremde biraraya getirerek, evrenin karmaşık yaratılışını
çözümlemiş ve bunların tamamını geliştirerek, yaratılışın bir “Tekillik”
(Allah) tarafından başlatıldığını ispatlamıştır.
*
Uzay-zaman
konusunda herkesin anlayabileceği bir kitap yazmayı kafasına koyan Hawking, bu
amacını 1988 yılında yayınladığı,
“The Brief History
of Time” (Zamanın Kısa Tarihi) adlı kitabıyla (K73) gerçekleştirir.
Aynı yıl
içersinde ülkemizde de yayınlanan bu kitap, en çok satan kitaplar listesinde en
uzun süre kalarak
“Guinnes Book
of Records” a girmiştir.
Hawking, bu
kitabında,
“Yaratıcıya
ihtiyacımız olduğunu ve insan aklının en büyük zaferinin, Tanrı’nın ne
düşündüğünü bilmek olduğunu” söylemiştir.
*
Dünya’nın
gelmiş geçmiş en büyük fizik ve matematik dehası sayılan Hawking, bu hastalığa
yakalandığında ümitsizliğe kapılır, depresyona girerek kendini içkiye verir.
Ancak, 1963 yılında tanıştığı Jane Wilde onu hayata geri döndürür.
Hawking’in
gizemli kişiliği, Wilde’ı çok etkilemiştir.
İki yıl sonra
evlenirler.
Hawking artık
ölümü düşünmemektedir; kendini bilime verir.
Evlendikten
kısa bir süre sonra, ilk tezlerini oluşturmaya başlar.
Evrenin
yaratılışı, 1960’lı yılların en çok konuşulan konularından biridir.
Bilim
adamları, evrenin düzenli olarak genişlediğini düşünmekte, ancak yaratılışına
bir çözüm getirememektedir.
Hawking, o
dönemde, evrenin sonsuz yoğunluktaki tek bir noktadan yaratıldığını bulur ve bu
fikrini, Londra Üniversitesi’nin tanınmış matematikçi ve fizikçilerinden Roger
Penrose’a açar.
Birlikte
çalışarak, 1969 yılında, Einstein’in Relativite Teoremi ile bağdaşan teoremlerini
ortaya koyarlar.
Einstein’in
zamanı ve mekanı, bu tek noktada birleşmektedir.
“Daha başka
bir deyişle” der Hawking:
“Zamanın da
bir başlangıcı olduğunu gösterdik
*
Hawking, Newton’un kürsüsü olan Lucasion profesörlüğüne
layık görülen üçüncü Britanyalı’dır.
Ancak, bilim dünyasının bu dev ismine halen bir Nobel Ödülü
verilmemesi dikkat çekicidir.
Nobel Ödülü, bugüne kadar, İslam âleminden sadece Pakistanlı
Profesör Abdus Salam’a (S32) verilmiştir.
Buluşları ile Einstein’ı kat be kat geçen Hawking’e, bugüne
kadar bir kaç özel Nobel Ödülü verilmesi gerekirken, sadece bazı payelerle
geçiştirilmiş olmasının başlıca nedeni, onun gizli de olsa Müslüman olmasından
iyice kuşkulanılmasıdır
Gerçekten, Hawking, Müslümanlığını şimdilik açıklamaktan
kaçınmakta; ancak Zig-Zag Öğretisi mensuplarına gönderdiği özel mesajlarda,
bunun diğer Zig-Zag yazarlarınca açıklanmasını istemektedir.
(Bu istek, Aiberg’in kitaplarında yerine getirilmiştir).
*
Hawking bir
röportajda (G14),
“Tanrı
kavramını gözardı ederek, evrenin başlangıcından söz etmek zor olur. Evrenin
yaratılışı üzerindeki çalışmalarım, bilim ve din arasındaki bir çizgidedir.
Fakat ben bu çizginin bilim tarafında kalmaya çalışıyorum” demiştir
*
Stephen Hawking’in ateist olmadığı, Tanrı tekilliğini bizzat
ispatlamış olması ile apaçık ortadadır.
Hıristiyan olmadığını ise, Hawking, bir makalesinde şöyke
açıklamıştır:
“1981 yılında, Vatikan’da, Papa’nın düzenlediği kozmoloji
konulu bir seminere, konferans vermek üzere davet edildim.
Konferansta,
“Evrenin bir başlangıcı olduğunu, bir yaratılış
tekilliğinden geldiğini, sınırsız olduğunu ve bunun da ötesinde, evrenin
katları olduğunu ispatlı olarak anlattım. Fakat Papa, herhalde benim konferansa
pek fazla kulak vermemiş olacak ki, daha sonra davetlilerle yapılan görüşme
sırasında beni kutlamakla birlikte, Büyük Patlama’nın oluşumunu ve öncesini
“araştırmamamı” benden özel olarak istedi. Çünkü ona göre, yaratılış anı ve
öncesi, Tanrı’nın işiydi; Tanrı’nın işine ise hiç karışılmazdı.
Aslında, ben, yaratılışla birlikte, yaratılış öncesinin de
sonlu-sonsuz olduğunu, dolayısıyla bir başlangıç olan yaratılış anının hem var,
hem de yok olduğunu kastetmiştim.
Tanrı’yı bu kadar dar bir evrenin içine yerleştiren Papa
ise, onu evrenden biraz önce yaratılmış bir yaratık yapıvermişti.
Oysa fiziksel yaratılış, kendinden önceki bir dizi
yaratılışın devamıydı.
Tanrı, nasıl bu peşpeşe yaratılışlar dizisinin bir halkası
olurdu?
Bu nedenle, konferansı izleyenlere,
“Tanrı evreni yaratmadan önce ne yapıyordu? Diye sordum.
Tanrı’yı yermek için değil, kilisenin 300 yıllık hatasını
yeniden tekrarlamaması için böyle konuştum.
Benim Tanrı’m, Papa’nın Tanrı’sı değildi.
Papa’nın Tanrı’sı bir yaratıktı.
Ama, benim bilim yoluyla ve içimdeki gizli güçlerle bulduğum
gerçek Tanrı, “Mutlak Yaratan”dı. “Tek Yaratan”,
ortağı ve benzeri olmayan, her şeyin üstünde bir “Tekillik”
(Singularity).
Benim Tanrı’m, Papa’nın temsil ettiği görüşün
(Hıristiyanlığın) beyinlerindeki hayali, sahte Tanrı’yı bile yaratandı.
Bu konferansı verdiğim 1981 yılında, ne tuhaftır ki, bundan
300 yıl önce, aynı kilisenin Papa’sı karşısında uğraş veren Galilei’nin
durumuna düşmüştüm.
Papa, cehaletin inatçı, israrcı bir temsilcisi gibiydi.
Benim dinim, bilimin yol gösterdiği, içimdeki gizli gücün
diniydi. Papa’nın dini değildi.”
*
“En büyük zaferim”
dediği Karadelikler Teorisi ilgiyle karşılandığında,
“Nihayet kendimi temize çıkardım” demiştir.
1971 yılında, teoremini daha da ileriye götürerek, karadeliklerin,
sadece ölü yıldızların bir aşaması olmadığını; evrenin başlangıcında, o süreçte oluşan muazzam güçlere bağlı olarak, mini karadeliklerin de
oluştuğunu açıklar.
Hawking’e göre, sadece bizim galaksimizde, en fazla bir proton
büyüklüğünde, ancak
Everest Dağı kadar da ağır, en az bir milyona yakın karadelik bulunmaktadır.
Stephen Hawking’in 1973 yılında ulaştığı şaşırtıcı sonuçlar, inanılmaz
bir teorinin başlangıcını oluşturur:
Karadelikler sürekli olarak bazı parçacıklar göndermektedir
(Buna, daha sonra Hawking Işıması adı verilmiştir).
Bu durum, karadeliklerin, zamanın dışında kalması demektir (K74). Bu
teori, o zamana kadar bilinenlere öylesine ters düşmektedir ki, Hawking,
hesaplamalarını defalarca kontrol etme gereğini duyar.
1974 yılında,
“Karadelikler Yoluyla Parçacık Oluşumu”
adlı çalışmasını bilim dünyasına açıklar.
Bilim dünyasında bir dönüm noktası olarak nitelenen bu başarısından
sonra, aynı yıl içersinde
Cambridge Üniversitesi’nde,
(birincisi Isaac Newton’a (1642-1727),
ikincisi Paul Adrien Maurice Dirac’a (1902-1984) verilen)
“Lucasion Professor of Mathematics”
payesi ve kürsüsü, üçüncü kişi olarak Stephen Hawking’e verilir.
*
“Zamanda yolculuk mümkünse, niçin
kimse gelecekten gelip, bize bunun nasıl olduğunu göstermiyor?” sorusuna,
Hawking şu cevabı vermiştir:
“İnsanoğlunun doğası gözönüne
alındığında, gelecekten bir insanın günümüze gelmeyeceğine ve biz zavallı, geri
kalmış atalarına, zamanda yolculuğun sırlarını anlatmayacağına inanmak çok
zor.”
Hawking, bu konferansta, Kuantum
Teoremi ile ilgili olarak da şöyle bir örnek verir:
“Bir an için, enerjiyi para
olarak düşünün. Eğer bankadaki hesabınızda para varsa, bu parayı istediğiniz
gibi çekebilirsiniz. Ama klasik yasalara göre, bankadaki hesap mevcudunuzdan fazla
para çekemezsiniz.
Ancak, fiziğin en engin ve
genişlemeye müsait Kuantum Teoremi’nde bu mümkündür.
Yani, hesabınızdaki mevcudunuzun
üzerinde para çekebilirsiniz. Başka bir deyişle, Kuantum Teoremi yardımıyla,
mevcut olan enerjinin üzerinde bir enerjiyi kullanabilirsiniz.”
*
Kraliçe Elizabeth 2 tarafından CBE- Commander
of British Empire- ve daha sonra Companion Of Honour (Onur Arkadaşı)
yapılmıştır.
*
(Alıntılar)
“Yaşayan en mükemmel
zihin”
“Einstein’in mirasçısı”,
”Yirminci yüzyıl
sonlarının en büyük dahisi”,
“Evren Uzmanı”
*
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder