Renkler Hayatımızı Nasıl
Etkiliyor?
nazanss.blogspot.com
Renklerle
alışverişim ne zaman başladı bilemiyorum.
Yaş
uzun zaman eski olunca hatırlamakta zor oluyor.
Renkleri
belki de sarı, yeşil beyaz bütünlemesini kendimde ilk aynada gördüğümde bildim.
Belki
de kahvenin tonlarını beyazla süslemiş annemde tattım kahve kokulu renkleri…
Ya
da maviye olan tutkum babamın deniz mavisi gözlerinden miras kaldı.
Bilmiyorum.
Bildiğim
hayatımın her döneminde renkler benim için çok önemli olduğu…
Renkler hayatımızın parçası.
Her yerde her şeyde renk var.
Renksiz dünya yok ki.
Peki, renkler bizi bizden bu kadar alıyorsa, bizim
için olmazlardansa biz renklerin olurlarını biliyor muyuz?
Hayatımızı nasıl etkiliyorlar, ya da gerçekten
etkiliyorlar mı?
Bilmediklerimizden biri daha…
Renklerin karakterlerimizi yansıttığından haberimiz
var mı?
Birde şöyle bir şey var.
Renkler bizimle eğleniyorlar, dalga geçiyorlar.
Neden mi?
Seçtiğimiz rengin bize olumlu ve olumsuz etkileri varda
ondan…
Bizleri ellerine alıyorlar bir güzel harmanlıyorlar,
yoğuruyorlar.
Diyorlar ki sen mesela neyi seviyorsun en çok
diyelim kırmızıyı, buyurun kırmızıya;
Kırmızı deyince şöyle bir duracaksın, birazda bakışların değişecek, şöyle davetkâr bir edayla yaklaşacaksın ve okuyacaksın.
“Bu renk canlılık ve dinamizmle ilgili bir renk…
Mutluluğu temsil ediyormuş. Ben bilmiyordum hatta tam tersi olduğunu bile
düşünmüşlüğüm vardı.
Bakın
kırmızı renk neler yapıyormuş;
Ataklığı,
canlılığı ve duygusal bağlamda azmi ve kararlılığı gösteriyormuş. Çok iyi değil
mi? Bununla da bitmiyor. İştah açıyormuş. Ne alaka demeyin ben diyenlerin
yalancısıyım.
Renk
bilimciler öyle diyorlar. Eee düşününce de hak vermiyor değilim.
Dünya
genelinde gıda firmalarının çoğunun logosunda kırmızı vardır. Doğru sağlığımızı
ne yapar? Tansiyonumuzu yükseltirmiş, kan akışımızı hızlandırırmış.
Yani
kırmızı Ateş-i Suzan-ı Firkat Yaktı Cism-u Canımı.
Ben
yeşili çok severim.
Şimdi
söyleyeceklerim beni de tanımlıyor aslında.
Derler
ki;
Duygusal
olarak bizi en çok etkileyen, kalbimiz bu rengin yaydığı enerji alanındaymış.
Buyurunuz.
Yeşilin güzelliğine bakınız.
Tabi
doğanın rengi yeşildir,
Güvenin
rengi yeşildir.
Düşünsenize
bankaların logolarında hâkim renk yeşil değil midir? Büyük restaurant
mutfakları da yeşili tercih ederlermiş.
Rahatlatıcı
özelliğinden dolayı hastanelerde kullanıldığı da bir gerçek…
Yeşil
hastalara şifa da veriyormuş. Ben boşuna bu rengi bu kadar çok sevmemişim.
En asil renk
hangisidir desem hep birlikte bir koro edası ile sesler gelir kulağımıza, Siyah…
Bu asil renk
aynı zamanda ciddi hüznü anlatır ne yazık! Siyah matemi simgeler.
Siyahtan
korkarız, koyu gecelerden söz edince aklımıza siyahlar gelir.
Yastan söz
edince siyah giysiler gelir.
Köhne, küflü,
karanlık bir yerden söz edince yine aklımızda siyah vardır.
Siyah eşittir
karanlık.
Karanlık ta
tabi korkuyu anımsatır.
Biz siyahı
matemle bağdaştırırken Japonlar başka türlü yorumluyorlar.
Onlar diyorlar
ki ‘hayır siyah matem değildir mutluluktur.’
Hâlbuki siyahı
çok kullandığımızda karamsar olmaz mıyız nasıl mutlu olabiliriz.
Ülkeler,
ırklar farklı.
Boşuna renkler
ve zevkler tartışılmaz denmiyor.
Beyaz… Farkına varılmadan aydınlanır yüzümüz. Ruhumuz yıkanır gibi olur.
Seviniriz ne garip!
Çünkü beyaz temizliği anlatır bize…
Ferahlığın sebebi olduğunu biliriz.
Kutsallıkta işin içindedir.
Ap-ak deriz iyi birinden, düzgün birinden söz
ederken. Hatta çok güzelden dem vururken onun saflığını güzelliğini anlatırken
kar tanesi gibi deriz.
Kar eşittir beyaz.
Beyazda hata olmaz görülür.
Beyazda yanlış olmaz bilinir.
Beyaz size gülümser.
Saftır temizdir ya size anlatacak çok şeyi de
yoktur.
O açık ayan beyan ortadadır zaten. İstikrarı da
çağrıştırır. Bence asil renk denilince beyazı da yanına hatta daha bir üstüne
koymalıyız siyahın…
Sizlere
desem ki; Gökyüzünün geniş ufukların, denizin, sınırsızlığın, uzak bakışlılığın,
huzurun, rahatlatmanın, derin nefes almanın, ruhu zenginleştirmenin en güzel
yolu hangi renkten geçer?
Hep
birlikte ne dersiniz?
Mavi.
Evet,
doğru mavi…
Böyle
bir renktir mavi…
Kan
akışını yavaşlattığından haberiniz var mı? Nazar boncuklarının ondan mavi
olduğunu biliyor musunuz? Köprüler bile niye maviye boyanırmış hiç düşündünüz
mü? Çünkü mutluluk rengi karamsarlığı yok edermiş de ondan.
Kimse
intihar etmesin.
Maviyi
görsün hayata gülümsesin…
Şimdi
sözünü edeceğim renk farklı.
O
sonsuzluğu, otoriteyi, verimliliği simgeliyormuş. Dünyadaki firmaların çoğu
logolarında (ayırtmaç)onun rengini kullanıyorlarmış.
Çok
karizmatik olduğu için özellikle erkekler lacivert takım elbiseler giyerlermiş.
İnandırıcı
hissi de verirmiş.
Karşı
taraf üzerinde başarılı ve güçlü bir imajda bırakırmış.
Rengin
yaptıklarına bakın.
Şimdi size özellikle kadınların bayıldığı ihtişamı
ve lüksü simgeleyen renkten yani mor
renginden söz edeceğim. Diyorlar ki;
Tarih, yüksek sınıfların, sarayların, saray
mensuplarının daima morla bezendiklerini kaydedermiş.
Ayrıca Nevrotik duyguları açığa çıkartırmış bu da ne
yapıyormuş, insanların bilinçaltını korkuttuğunu tespit etmişler.
Allah – Allah bakın bu rengin yaptıklarına!
Renkler nasıl insan üzerinde bu kadar etkililer diye
sormayın çünkü öyle renkler etkilidir.
Renkler hareketlendirir insanı, kimi zaman coşturur
kimi zaman ağlatır, mutlu eder, hüznü ile sarar, sizi yalnız bırakmaz her hali
ile size onunla olmasını sağlatır.
Çok karamsar
olduk bu son yazdıklarımızla şimdide içimizi açacak, neşeyi simgeleyecek,
şirinliği ile bize kendini sevdirecek asl olan sevgiyi içinde barındıracak bir
renkten söz etmek istiyorum.
Pembeden. Dünyaya pembe
gözlüklerle mi bakıyorsun denir çok mutlu neşeli güzel bakan düşünen birine…
O şaşırır mutlaka pembe
uyum rengidir de aynı zamanda!
Pembe gonca rengidir.
Tazeliği, gençliği hatta
bebekliği simgeler.
Kız çocuğun olursa pembe
alırsın her şeyi.
Pembe gülümsetir çünkü
mutlu eder.
Huzurlu yaşamayı sağlar.
Renge ve getirilerine bakın
Allah Aşkına…
Şimdi sıra zekâya
geldi.
Yaşamda en
önemli unsur! Zekâ – Zeki – akil – akıllı… Tabi zekânın yanında incelik,
pratiklikte eklenince tadına doyum olmaz. Göz kamaştırır.
Bu müthiş rengin
adamı ne?
Ne olacak Sarı…
Toplumsal
yaşamı ve birlikte çalışmayı yansıtan anlamı olduğunu yazıyorlar ve
anlatıyorlar.
Ayrıca gençliğin
ve dikkat çekiciliğinden dolayı dünyada taksiler sarı renkteymiş.
Hep düşünürdüm
niye her yerde taksiler sarı diye.
Vay canına…
Tabi bunun yanı
sıra bir de hüzünlü tarafı vardır sarının. Bizlerde özellikle bayanlar sarının
hüzün kısmını daha iyi biliriz. Sarı bize yerlere dökülmüş, tonlarının çeşitliliğini
kahve ve birazda kalmış yeşil ile karışmış özünde sararmış sonbahar
yapraklarını hatırlattığından biliriz. Sonbahar hazandır, hüzündür ama çok da güzeldir.
Sanatçılar ağaçların süslediği bir yolda dökülmüş hazan yapraklarının yağlı
boya tablolarını yapmaktan büyük keyif alırlar.
Bu da şaşırtmaz
mı düşününce…
Hazan ve huzur
– hüzün ve güzellik…
Renkler
böyledir işte ne yapacakları, ne yaptıkları bilinmez.
Şimdi
sıra hayallerden gerçeklere dönmeye geldi.
Plan
yapmalı belirli bir sistem dâhilinde hareket etmeliyiz.
Bunun
için hangi renge ihtiyacımız var.
Tabiki
kahverengine…
Kahverenginin
bir tılsımı daha varmış biliyor musunuz? İnsanları hızlandırıyormuş.
Mesela
yavaş - yavaş yapacağınız herhangi bir şeyde;
Bu
bir yürüyüş bir alışveriş ya da bitirmesi gereken dosyalarınız olabilir.
Beyazlar
içinde iken oldukça yavaşsınız, ortam değişiyor her taraf kahverengi hatta
giysileriniz bile değişiyor, tabi bunu denemek içinde yapıyorsanız abartı
şeklinde kahverengine bulanış oluyorsunuz.
Biranda
bakıyorsunuz ki hızlanmışsınız.
Hem
de ne hızlanmak. Koşuyorsunuz.
İş
bitirici hale gelmişsiniz.
Kadınlar
kendilerini en zayıf gösteren rengin siyah olduğunu yıllardır bilirler öyle
sanırlarmış.
Hâlbuki
bu kahverengi renkten sonra gelen kadın vücudu daraltma operasyonuymuş.
Nasıl
operasyon derseniz göz aldatması operasyonu derim.
Evet,
yanlış anlamadınız.
Kahverengi
insanı daha zayıf gösterirmiş. Nedeni belki de bir bilenin dediği gibi
kahverengi giyenler kalabalıkta daha zor fark edilirler.
Bundandır
şüphesiz tam belirlenmeyip ince görünmek.
Sizlere bütün renkleri anlatmaya kalksam sanıyorum
sayfalar yetmez.
Ana renklerle yetinmemiz gerekir.
Dünyada ne kadar renk var diye merak ettim.
Bakın bir yerde ne yazıyor aynen aktarıyorum.
“Bu soruya
verilecek en doğru yanıt ‘sonsuz’dur. Bilim adamları tarafından yapılan
araştırmalarda insan gözünün 1000 düzeyde siyah,
100
düzeyde kırmızı-yeşil ve
100
düzeyde sarı-mavi tonlarını gördüğü tespit edilmiştir.
Bunun
anlamı gözümüzün göreceği toplam renk sayısının
1000 x 100 x 100 = 10.000.000 (10 milyon) olduğudur.
Bununla birlikte bir bilgisayar 16,8 milyon renkten yararlanarak resimleri gösterir.
1000 x 100 x 100 = 10.000.000 (10 milyon) olduğudur.
Bununla birlikte bir bilgisayar 16,8 milyon renkten yararlanarak resimleri gösterir.
Bununla
birlikte yanıt bu kadar kolay değildir.
Çünkü
renklerin algılanışı görme şartları ile doğrudan etkilidir.
Bunların
başında ışığın rengi, ışığın miktarı ve çevredeki diğer renkler gelir.
Buna ilaveten
renkler farklı yüzeylerde ve farklı ışık kaynaklarında farklı görünür.
Yani en az 10
milyon rengi görebildiğimize ve çevresel şartların sonsuz şekilde değiştiğini
bildiğimize göre doğru yanıt sonsuz olacaktır.”
Renkler
hayatımızın içindeki Tanrının bize hediyelerinden biri.
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder