Turizmde Yirmi Yıl
nazanss.blogspot.com
İnanılmaz
hatıralar. İnsanlar gelirler, insanlar giderler.
Gelirken
enerjileri ile gelirler, enerjilerini size bırakır yenilenmiş olarak dönerler.
Turizm
başkadır.
Farklıdır.
Güzeldir.
Heyecanlıdır.
Gariptir.
Yorucudur.
Hata
affetmez.
Herkes
dinlenirken sizler çalışırsınız acıtır.
Sıcaktır
herkes serinler siz üstelik ciddi giysiler içinde olursunuz.
Yemek
yiyecek zaman bulamazsınız, o kadar yemenin içinde, bazen de susuzluktan
boğazınız kurur bir bardak su alacak bile zamanı zor bulursunuz.
Yine
de güzeldir.
Sizi
dinamik tutar.
Canlandırır.
Heyecanlandırır.
Yeni
insanlar ve yeni insanların sizinle geçirdiği yeni saatleri olur…
Karışık
karma karışık duygular olur içinizde.
Onları
memnun etmektir derdiniz.
Bir
çeşit ev sahibisinizdir onlarda misafirdirler.
Ama
çok misafirdirler!
Bilinçli
istekli misafirdirler…
Kalabalıklıkların
arasında bazen kendinizi o kadar yalnız hissedersiniz ki.
Oysa
tesiste yaşıyorsunuz eviniz gibi. Üç yüzün üstünde personeliniz var.
Bine
yakın misafir sayınız var.
Esnaflarınız
var, taşoranlarınız var, dükkânlarınız var.
Su
sporları var. Varda var.
Üstelik
hepsi sizin gözünüze bakalar.
Ama
siz kalabalık arası yalnızlığı yaşarsınız.
Yanınızdakilerin
sizin çok uzağınızda olduğunu fark edersiniz.
Denizin
yanında olan tesisin akşamları ayın şavkı vurduğunda yakamozların
hareketlerinde misafirler resim çekerler, hatta çığlık atarlar.
Belki
de onların geldiği yerde deniz bile yoktur.
Varsa
da bu sahneyi görmemişlerdir.
Onların
hayranlıkla baktığına siz öylesine bakarsınız. Size ne ifade eder ki.
Siz
her akşam onu görüyorsunuz zaten.
Animasyona
gidersiniz.
Orada
olacaksınız, kontrol edeceksiniz.
Üstelik
çalışanlarında sizi görmesi gerek iyi olur.
İyide
o kalabalık, o müzikler o danslar sizi hiç ilgilendirmez ki yani siz iş için oradasınız
sadece görevinizi yaparsınız.
Çünkü
siz eğlenen değilsiniz, eğlendiren tarafındasınız. Keyif bunun hiçbir yerinde
yoktur.
Beklersiniz
zaman doldurmayı bekleyenler gibi.
Sonra
sıra disko faslına gelmiştir ki.
İçeri
girdiğinizde müzik sizin kalp atışlarınızı hızlandırır. Çok ta kalmazsınız.
Şöyle
bir bakarsınız etrafa.
İnsanlar
çok mutlu, dans ediyorlar, eğleniyorlar. Çoğunlukla birileri ile kalabalık
içinde kalabalıklar.
Sonra
siz kısa kalırsınız orada dışarı çıkmak hava almak istersiniz ki disko oysa
üstü açık havadar bir yerdir.
Siz
oradan biraz daha hızla uzaklaşmak istersiniz, son olarak etrafı da dolaşmalı
diye düşünürsünüz.
Bahçe
büyüktür aralarında serpilmiş olan evlerdir misafirlerin kaldığı yerler.
Bakarsınız
ışıklar azdır. Muhtemelen ya uyumuşlardır ya da Disco’dadırlar diye
düşünürsünüz.
Ardından
resepsiyondakilerle, gece müdürü ile konuşursunuz.
Ondan
sonra lojmana gidersiniz.
Her
şey yolunda ise, misafirlerin yüzü gülüyorsa, personelin huzuru yerinde ise
tamamdır.
Yuppii
işte şimdi kalabalıktasınız.
Ailenizin
yanındasınız.
Normal
ev hayatındasınız.
Ev
giysilerinizi giymişsinizdir, makyajınızı silmişsiniz. Televizyonu
açmışsınızdır.
Haydi,
ailem dediklerinize sarılmış, televizyona gecenin o saatinde başlamış olan filmin
son sahnelerine gelmiş bile olsa aldırmaksızın dışarıyı unutmuş, hengâmeyi
aklınızdan silmiş.
Küçük
kalabalığın içinde kocaman kalabalığınızla gülümsemeye başlamışsınızdır.
Dünyada
en güzel kalabalık insanın ailesi…
Hele
de işinizi gönül rahatlığı ve güzelliği ile yapmış ve evinize gelmişseniz…
Dünyada
huzur ve sevgi bulduğu yer ailesinin yanı insanın.
Sizi
kimse arayıp herhangi bir problemden de söz etmiyorsa…
Tekrar
Yuppii…
Allah
kimseyi sevdiklerinden ayırmasın. Hep ailesi ile birlikte yaşatsın.
İyi
günde de kötü günde de…
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder