Bir Gümüldür Macerası
nazanss.blogspot.com
Bir
Gümüldür macerası anlatacağım ki, aklıma geldikçe güleyim mi, ağlayayım mı
bilmiyorum.
Geçmişlerden
bir gün…
Ben
Günaydın gazetesinde muhabir olarak çalışıyorum. Bir hafta kadar bir iznim var.
Niyetim bir haftayı evde dinlenerek geçirmek. O gün işten çıktıktan sonra bir
bakan bey vardı eşi de kendileri de benim çok kıymetli yakınlarımdı.
Beni
çok severlerdi. Ben evlerine kızımla, kız kardeşimle çok sık giderdim.
O
gün akşamüstü ona bir nedenden dolayı uğramam gerekiyordu. Öylede yaptım. Bir
hafta izinli olduğumu söyledim. Özellikle Elifi çok seviyorlardı.
O
zamanlar Elif küçük ama çokbilmiş, çok tatlı bir çocuk. Ne yapacağımızı sordu.
Evdeyiz dedim. Bir şe yapmayacağız. Öyle olmaz. Haydi, sizi Gümüldür’e bizim
kampa göndereyim. Olur mu olur. Gençlik işte çok heveslendim. Tamam dedim.
Hemen özel kalemini aradı. Bizim iş tamam. Sevindim. Veda ettim. Eve gitmeden
otobüs biletlerimizi de aldım.
Zamanla
yarışıyorum. Eve gideceğim hazırlanacağız ve çıkacağız.
Süreyya
ile Elif çok sevindiler. Evde yaz günü çok sıkılıyorlardı.
Elif
cırcır böceği gibi hiç durmadan orası hakkında benden bilgi almak derdinde ama
ben bilmiyorum ki anlatayım.
Adres
elimizde gideceğiz.
Hemen
valizimizi yapmak zorundayız.
O
zamanlar böyle alttan tekerlekli bavullar ne gezer. Bir büyük bavulumuz var.
Elimize
ne geçerse; bu da lazım olur, bu olmadan olmazlarla doldurduk. Öyle bir hal
aldıki- ancak üstüne Elif oturdu öyle kapatabildik.
Apar,
topar hazırlandık.
Taksiye
bindik.
Terminaldeyiz
ve otobüse son anda yetiştik. Oh nihayet otobüsteyiz.
Ben
Süreyya ile yan yana oturuyorum ara boşluktan sonraki yere Elif genç bir beyin
yanına oturdu.
Daha
yeni gitmiştik Elif uykum geldi deyince; Süreyya ile yer değiştirdiler.
Elif
yarı kucağımda yarı koltuğunda hemen uyudu, bir süre gittikten sonra bende
uyumuşum.
Araba
sarsılınca gözlerimi açtım. Süreyya’ya baktım.
Aman
Allah’ım ne görüyorum. O zamanlar kız kardeşimde çok büyük değil ki.
Gencin
dizine başını koymuş uyuyor.
Ve
genç inanılmaz rahatsız.
Nasıl
şaşırdım ve utandım anlatamam.
Hemen
Süreyya’yı kaldırdım.
Ben
onunla yer değiştirdim.
Süreyya
benim yerime geçti onlar teyze yeğen sarmaş dolaş uykuya devam ettiler.
Ben
beyle nezaketen selamlaştıktan sonra; güya kız kardeşimin yaptığından dolayı
mahcup olmuşum ya adama hiç bakmadan, başım ara yerde uykuya daldım.
İnanın
o kadar yoğun çalışıyorum ki o tarihlerde çok uykusuz ve yorgunum.
Zaten
aşırı yorgunluğumdan bir hafta dinlenmek üzere böyle bir izne ihtiyaç
duymuştum.
Bir
süre sonra demek ki uyumuşum.
Ne
kadar zaman geçti bilmiyorum.
Bir
ara her nedense gözlerimi açtım.
Aman
yarabbi.
Nasıl
yerimden kalktığımı size anlatamam adamın omuzunda başım yatıyorum.
Hele
ilk gözümü açtığımda adamla göz göze geldik. Kahrımdan öleceğim.
Mola
yerinde adama utancımdan bakamıyorum bile.
Tabi
çok genç olunca bu kadar utanılıyor her halde. Şimdi olsa derdini anlatırsın
uykusuzum, ne olur kusura bakmayın filan bir şeyler söylersin.
Ama
o zamanlar öyle değildi.
Yola
bir süre daha devam ettik.
Baktım
duracak gibi değilim.
Gözlerim
kapanıyor.
Başım
düşüyor.
Adam
genç ben genç...
Adam
yanlış anlayacak.
Ödüm
kopuyor.
Sonunda
başka çarem kalmadı.
Elif’te
tam o sırada uyanmıştı.
Elif
yer değiştirelim mi dedim.
Bana
göre hiç değilse o küçük bir çocuk adama yaslanarak uyusa bile herhalde
adamcağız rahatsız olmaz.
Elif
kabul etti.
Yer
değiştirdik.
Elif
başını arkaya yasladı. Gözlerini kapattı. Bende baktım koltuk büyük, elif
küçük… İyi hiç adamcağızı rahatsız etmeden böyle uyur. Ben hemen uykuya
dalmışım.
Devamlı
olarak bir ses duyuyorum. Cırcır böceği gibi ama hiç aldırmıyorum. Sanki bir
çocuk durmadan konuşuyor. Ben uyuyorum. Kız kardeşim uyuyor. Hatta bütün otobüs
uyuyor.
Bir
çocuk durmadan konuşuyor.
Ben
içimden diyorum ki.
Bu
çocuğun annesi niye sus demez Allah’ım.
Sussa
da uyusam…
Dalıyorum.
Sonra kendime gelir gibi oluyorum.
Konuşan
çocuk sesi devam ediyor.
Bir
anda başıma balyoz yemiş gibi gözlerimi açım.
Evet
devamlı konuşan Elif adam nerede ise uçak filmindeki gibi harakiri yapma
durumuna gelmiş.
Elif
sorular soruyor, bizi anlatıyor beni anlatıyor benim gazeteci olduğumdan söz
ediyor, kendinden anlatıyor her şeyden anlatıyor.
Sanıyorum
adam birkaç kez gözlerini kapatmış olmalı ki birde adamı uyarıyor.
Ama
böyle ayıp olur.
Sen
durmadan uyuyorsun.
Annem
derki, biri konuşurken onu dinlemeliymişiz.
Kesin
adam harakiri yapacak.
Artık
adamın yanına oturtacak dördüncü kişimizde yok.
Ben
Elif’e; Amcanı rahatsız etme Elif ’ciğim dediğimde bey gayet ciddi bir
nezaketle; geldik zaten İzmir’e dedi.
Benim
yüzüm tahmin ediyorum ateş basmış gibi kızarmıştır.
Gerçekten
gelmiştik.
İndik
sıra bavulları almaya geldi.
Mümkün
değil kaldıramıyorum.
Taşıyamıyorum.
Adam
ilk başta bizden kaçarak uzaklaşıyordu ama sonra acıdı herhalde halimize geldi
bize yardım edecek.
Valizi
boş bulunup kaldırmak istedi ama herhalde adamın omuzu çıktı.
Bir
ah sesi duyduğumu bu gün bile net hatırlıyorum. Valizimizi taksiye kadar
taşıdı.
Ben
adama artık teşekkür etmeliyim diye düşündüm.
‘Sizin
için çok zor bir geceydi, kötü bir yolculuktu lütfen kusura bakmayın’ dedim.
Genç adam. Gülümsemedi. Bir süre baktı üçümüze;
“Kötü müydü bilmiyorum ama hayatım boyunca unutmayacağım
bir seyahatti. Üstelik ben hep uçakla seyahat ederdim. Neden otobüse bindim hiç
bilmiyorum. Sizlere iyi günler” dedi ve gitti.
Bizde
adamın arkasından baktık. Adam bir şey olurda çağırırız filan diye herhalde
rüzgâr gibi esti gitti.
Şimdi
düşünüyorum da; sanki sadece o’mu hayatı boyunca unutmadı bu seyahati…
Bakın
bu kadar uzun yıllar geçmiş bende unutmadım.
Bazen
Elif dalga geçer; Anne hatırlıyorum adam ne kadar sıkılmıştı der güleriz.
Hey
gidi günler hey…
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder