16 Ekim 2017 Pazartesi





Bir Gümüldür Macerası


nazanss.blogspot.com




Bir Gümüldür macerası anlatacağım ki, aklıma geldikçe güleyim mi, ağlayayım mı bilmiyorum.
Geçmişlerden bir gün…
Ben Günaydın gazetesinde muhabir olarak çalışıyorum. Bir hafta kadar bir iznim var. Niyetim bir haftayı evde dinlenerek geçirmek. O gün işten çıktıktan sonra bir bakan bey vardı eşi de kendileri de benim çok kıymetli yakınlarımdı.

Beni çok severlerdi. Ben evlerine kızımla, kız kardeşimle çok sık giderdim.

O gün akşamüstü ona bir nedenden dolayı uğramam gerekiyordu. Öylede yaptım. Bir hafta izinli olduğumu söyledim. Özellikle Elifi çok seviyorlardı.

O zamanlar Elif küçük ama çokbilmiş, çok tatlı bir çocuk. Ne yapacağımızı sordu. Evdeyiz dedim. Bir şe yapmayacağız. Öyle olmaz. Haydi, sizi Gümüldür’e bizim kampa göndereyim. Olur mu olur. Gençlik işte çok heveslendim. Tamam dedim. Hemen özel kalemini aradı. Bizim iş tamam. Sevindim. Veda ettim. Eve gitmeden otobüs biletlerimizi de aldım.
Zamanla yarışıyorum. Eve gideceğim hazırlanacağız ve çıkacağız.

Süreyya ile Elif çok sevindiler. Evde yaz günü çok sıkılıyorlardı.

Elif cırcır böceği gibi hiç durmadan orası hakkında benden bilgi almak derdinde ama ben bilmiyorum ki anlatayım.
Adres elimizde gideceğiz.
Hemen valizimizi yapmak zorundayız.
O zamanlar böyle alttan tekerlekli bavullar ne gezer. Bir büyük bavulumuz var.
Elimize ne geçerse; bu da lazım olur, bu olmadan olmazlarla doldurduk. Öyle bir hal aldıki- ancak üstüne Elif oturdu öyle kapatabildik.

Apar, topar hazırlandık.
Taksiye bindik.
Terminaldeyiz ve otobüse son anda yetiştik. Oh nihayet otobüsteyiz.

Ben Süreyya ile yan yana oturuyorum ara boşluktan sonraki yere Elif genç bir beyin yanına oturdu.
Daha yeni gitmiştik Elif uykum geldi deyince; Süreyya ile yer değiştirdiler.
Elif yarı kucağımda yarı koltuğunda hemen uyudu, bir süre gittikten sonra bende uyumuşum.
Araba sarsılınca gözlerimi açtım. Süreyya’ya baktım.
Aman Allah’ım ne görüyorum. O zamanlar kız kardeşimde çok büyük değil ki.
Gencin dizine başını koymuş uyuyor.
Ve genç inanılmaz rahatsız.
Nasıl şaşırdım ve utandım anlatamam.
Hemen Süreyya’yı kaldırdım.
Ben onunla yer değiştirdim.
Süreyya benim yerime geçti onlar teyze yeğen sarmaş dolaş uykuya devam ettiler.
Ben beyle nezaketen selamlaştıktan sonra; güya kız kardeşimin yaptığından dolayı mahcup olmuşum ya adama hiç bakmadan, başım ara yerde uykuya daldım.
İnanın o kadar yoğun çalışıyorum ki o tarihlerde çok uykusuz ve yorgunum.
Zaten aşırı yorgunluğumdan bir hafta dinlenmek üzere böyle bir izne ihtiyaç duymuştum.
Bir süre sonra demek ki uyumuşum.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum.
Bir ara her nedense gözlerimi açtım.
Aman yarabbi.
Nasıl yerimden kalktığımı size anlatamam adamın omuzunda başım yatıyorum.
Hele ilk gözümü açtığımda adamla göz göze geldik. Kahrımdan öleceğim.
Mola yerinde adama utancımdan bakamıyorum bile.
Tabi çok genç olunca bu kadar utanılıyor her halde. Şimdi olsa derdini anlatırsın uykusuzum, ne olur kusura bakmayın filan bir şeyler söylersin.
Ama o zamanlar öyle değildi.
Yola bir süre daha devam ettik.
Baktım duracak gibi değilim.
Gözlerim kapanıyor.
Başım düşüyor.
Adam genç ben genç...
Adam yanlış anlayacak.
Ödüm kopuyor.
Sonunda başka çarem kalmadı.
Elif’te tam o sırada uyanmıştı.
Elif yer değiştirelim mi dedim.
Bana göre hiç değilse o küçük bir çocuk adama yaslanarak uyusa bile herhalde adamcağız rahatsız olmaz.
Elif kabul etti.
Yer değiştirdik.
Elif başını arkaya yasladı. Gözlerini kapattı. Bende baktım koltuk büyük, elif küçük… İyi hiç adamcağızı rahatsız etmeden böyle uyur. Ben hemen uykuya dalmışım.
Devamlı olarak bir ses duyuyorum. Cırcır böceği gibi ama hiç aldırmıyorum. Sanki bir çocuk durmadan konuşuyor. Ben uyuyorum. Kız kardeşim uyuyor. Hatta bütün otobüs uyuyor.
Bir çocuk durmadan konuşuyor.
Ben içimden diyorum ki.
Bu çocuğun annesi niye sus demez Allah’ım.
Sussa da uyusam…
Dalıyorum. Sonra kendime gelir gibi oluyorum.
Konuşan çocuk sesi devam ediyor.
Bir anda başıma balyoz yemiş gibi gözlerimi açım.
Evet devamlı konuşan Elif adam nerede ise uçak filmindeki gibi harakiri yapma durumuna gelmiş.
Elif sorular soruyor, bizi anlatıyor beni anlatıyor benim gazeteci olduğumdan söz ediyor, kendinden anlatıyor her şeyden anlatıyor.
Sanıyorum adam birkaç kez gözlerini kapatmış olmalı ki birde adamı uyarıyor.
Ama böyle ayıp olur.
Sen durmadan uyuyorsun.
Annem derki, biri konuşurken onu dinlemeliymişiz.
Kesin adam harakiri yapacak.
Artık adamın yanına oturtacak dördüncü kişimizde yok.

Ben Elif’e; Amcanı rahatsız etme Elif ’ciğim dediğimde bey gayet ciddi bir nezaketle; geldik zaten İzmir’e dedi. 

Benim yüzüm tahmin ediyorum ateş basmış gibi kızarmıştır.
Gerçekten gelmiştik.
İndik sıra bavulları almaya geldi.
Mümkün değil kaldıramıyorum.
Taşıyamıyorum.
Adam ilk başta bizden kaçarak uzaklaşıyordu ama sonra acıdı herhalde halimize geldi bize yardım edecek.
Valizi boş bulunup kaldırmak istedi ama herhalde adamın omuzu çıktı. 
Bir ah sesi duyduğumu bu gün bile net hatırlıyorum. Valizimizi taksiye kadar taşıdı.
Ben adama artık teşekkür etmeliyim diye düşündüm.
‘Sizin için çok zor bir geceydi, kötü bir yolculuktu lütfen kusura bakmayın’ dedim. Genç adam. Gülümsemedi. Bir süre baktı üçümüze;

“Kötü müydü bilmiyorum ama hayatım boyunca unutmayacağım bir seyahatti. Üstelik ben hep uçakla seyahat ederdim. Neden otobüse bindim hiç bilmiyorum. Sizlere iyi günler” dedi ve gitti.

Bizde adamın arkasından baktık. Adam bir şey olurda çağırırız filan diye herhalde rüzgâr gibi esti gitti.

Şimdi düşünüyorum da; sanki sadece o’mu hayatı boyunca unutmadı bu seyahati…
Bakın bu kadar uzun yıllar geçmiş bende unutmadım.
Bazen Elif dalga geçer; Anne hatırlıyorum adam ne kadar sıkılmıştı der güleriz.
Hey gidi günler hey…



Nazan Şara Şatana


nazanss.blogspot.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder