Mistisizm - Sufizm – Tasavvuf
nazanss.blogspot.com
Mantığınızın ve aklınızın almadığı
Akıl yoluyla erişemediğiniz ilahi ya da doğaüstü olaylardır mistisizm
Hakikatleri
derin bir sezgi ile anlamadır.
Bazıları
derki; Grekçe'de bu deyimin içeriği gözlerini kapatmaktır. Başka bir şey
değildir. Nasıl yani dediğinizde aldığınız cevap; şöyle; gözlerini kapamak
anlamına gelen myein sözcüğünden üretilmiştir de ondan…
Mistisizm, felsefi kaynağını
nerden alır?
Dinden
alır.
Böyle diyorlar
ya burası çok karışık olduğu için benim bunları tek – tek açıklamam lazım.
Çünkü benimde anlamam için içeriğini tam olarak bilmem gerekiyor. Bunun için
açıyoruz. Ve sıralıyoruz. Tabi bir diye başlıyoruz.
Diyorlar ki;
Mistisizm
din yerine, dinin iç kısmı demek gerek yani öylesi daha iyi… (enteresan)
İyi de İslam’da
var mı böyle bir şey?
İslam da Sufilik var tasavvuf var.
Nasıl
bunlarla alakasını öğrenelim.
Sufilik, batı da ve doğuda Hint
mistisizm den farklıdır.
Şimdi
burada biraz durmak ve düşünmek gerek.
Ben nedense
son zamanlarda bunu sık söyler sık da yapar oldum. Hayırdır inşallah.
Böyle
konularda soluklanıyorum, duruyorum hatta bu konu ile okuyacaklarımı ya da
yazacaklarımı yazmadan okumadan bir süre belleğimde bu konu ile ne tür bir
birikimim var diye düşünüyorum.
Onları önce
bir ayıklıyorum sonra yenileri ile ilgileniyorum. Onun içindir ki kendimi ve
sizleri arada bir durup düşünmeliyim diyerek beklemeye almak istiyorum.
Mistisizm de
insanoğlu akıl yolu ile kavrayamayacağı Tanrı’yı ancak metafizik bir sezgiyle
kavrayabilir.
Sonsuzluğa,
mükemmelliğe doğaüstü varlığa eğer sezgi yoluyla ulaşılacaksa; bunun için
tecrit olmak gerekmektedir. Nasıl olunacaktır?
Oda
şöyledir; dış dünya ile ilişkileri en aza indirmeyle mümkündür.
Yani bu
nedir? Bu; Vecd’dir ve trans’tır.
Burada benim bu yazıyı asıl yazmamdaki sebep benim en
çok dikkatimi çeken kısmı ise; Aydınlanma ve uyanma hali!
Bu ne
demektir? Mistiğin ulaşmak istediği hedef budur.
Bu yüksek
şuur halidir. Ve çok zordur. Bir kere çok ama çok uzun zaman gerektirmektedir.
Ve mutlaka ulaşılacaktır diye bir şey yoktur.
Burada yine
aklı çok karıştıran bir iki şey daha var ki bunları da söylemeden geçmemek
lazım.
Şimdi sufizmden söz edelim; Arapça tasavvuf kelimesinin hangi kökten geldiği tam olarak
bilinmemektedir.
En çok kabul gören görüşlere göre:
Saflaşma anlamında safa kökünden,
Yün elbise giyinme anlamında suf
kökünden,
Peygamberin evinin yanında ikamet
eden ve peygamber tarafından yetiştirilen ve oldukça fakir olan Ashab-ı Suffe
gibi yaşama anlamında suffe kökünden türemiş olabilir.
"Suffe ehli;
Medine'de duracak yerleri, sığınacak
kimseleri olmayan dört yüz civarında erkekten oluşuyordu.
Sufilerin tekke, zaviye ve rıbatlarda
toplanmaları gibi onlar da Mescid-i Nebi'nin etrafındaki hücrelerde bir ara da
yaşıyorlardı. Ziraat yapmaya, süt hayvanları ile uğraşmaya ve herhangi bir
ticarete vakit ve imkânları yoktu.
Gündüzleri odun taşıyarak ve hurma
çekirdeklerini kırıp öğüterek karınlarını doyurmaya çalışıyor; geceleri ise
ibadetle ve Kur'an okumakla meşgul oluyorlardı.
Tasavvuf:
Ruhu
kötü huylardan temizleyip (safa),
Hakiki
bilgiye (yani marifete) ulaşma yoludur.
Hakiki
bilgi ise Allah'ı bilmektir.
Mistisizmle – İslam’ı neden aynı anda
işlediğimi düşünüyorum. Çünkü birçok okuduğum yerde bu iki konu bir arada çok
konu ediliyordu.
Oysa bakın şurada ne diyor; Mistisizm ‘in İslam özelindeki hali olduğunu iddia edenler olduğu gibi, mistisizmin semavi
olmayan Çin-Hindu dinlerinden gelmesi nedeni ile İslam ile tamamen farklı olduğunu iddia edenler de olmuştur.
Bakın sizlere sufizimin daha bir
derli toplu ifadesini de yazıyım. Tabi İslam inanışına göre olanını…
Kişiliği kötü huylardan temizleyip,
Ruhu pak edip, olgun olma (kemale erme) yoludur.
Sufizm insanın kendisini keşfetme
yoludur.
Kimilerine göre, Sufizm ve tasavvuf aynı şey değildir.
Oysa Sufizm’de ekol yoktur.
İlk 350 yıldaki sufiler ilhamlı insanlardı, mala mülke değer vermezler, bazen
çıkınları bile olmadan gezer ve her gittikleri yeri aydınlatırlardı.
Batı Türkistan’daki bu ilk sufiler,
tarikatçılık gütmedikleri için, tarikat şeyhleri gibi isim yapmamış, tarihe
isimsiz nefer olarak geçmişlerdir.
Sufizmle ilgili çok önemli bir
bilgide; iki boyutu olmasıdır.
Dikey boyut: İç yasamı keşfetme, insanın aslını, özünü
bulması,
Yatay boyut: insanlara hizmet etmek ve dünyevi
ilişkileri uyum, güzellik ve sevgi boyutunda ayarlamak
Kimilerine göre, Sufizm 13. yüzyıla
dek sürmüş, 14. yüzyıldan itibaren, yerini tasavvufa bırakmıştır.
Kimilerine göre de, mutasavvıf
yolunun hedefine ulaştığı zaman Sufi olur. Sufizm ile Sufi Tarikatları
arasındaki ayrım bugün çoğunlukla bilinmemektedir.
Sufizm bir yaşam tarzıdır,
Hayata farklı bir bakıştır.
Tarikatlar ise Sufizmden kaynaklanan,
kurumlaşmış olgulardır.
İnsanların akıllarının almadığı bazı
şeyleri mutlaka alanlardan anlaması, dinlemesi ya da okuması gerekiyor. Bakın
bu yazıda ne kadar değişik şeyler var. İnsan okudukça şaşırıyor.
Benim için değişik bir konuydu. Karar
verdim.
Bu konuyu çok irdeleyeceğim.
Eğer arzu ederseniz birlikte
öğreniriz.
Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder