31 Ekim 2017 Salı




Peygamber – Bilgin – Reis
Hz. Zekeriyyâ


nazanss.blogspot.com


İsrailoğullarının peygamberi olduğu gibi, aynı zamanda onların bilgini, reisi ve danışmanıymış.



Zekeriya mabette namaz kılarken melekler ona,
“Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler. (3, 39)

Peygamberlerimizi okudukça hayretler içinde kalıyorum. Bunların mübarek insanlar olduğunu bir kez daha anlıyorum.
Bildiklerimizin ne kadar özet olduğuna da ayrıca şaşırıyorum.
Birkaç cümleden ibaret olan Peygamberlerle ilgili bilgilerimizi; deryalar kadar güzellikler olan Peygamber bilgileri ile zenginleştirmek istiyorum.

Zekeriya,
“Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi.
Allah, “Öyledir, ama Allah dilediğini yapar” dedi. (3, 40)

Zekeriya, “Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi: “Senin için alâmet, insanlarla üç gün konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.” (3, 41)

Bunun için okudukça okuyorum ve inanın çok ama çok mutlu oluyorum.
Elbette ki okuduklarımdan aklımda kalanları sizlere aktarmak yerinde olur ama bu kadar hassas konuların bazılarını da bir - bir aktarmak gerekir diye düşünüyorum.
Birçok bu işin ehli insanlara da haliyle haksızlık yapmamış olmak da gerekli…

Ben fırsat buldukça okuduğum Peygamberlerimizi, yine fırsat buldukça sizlerle de paylaşacağım.
Arzu edip okursanız tabiki çok sevineceğim.
Hem kendim için ama özellikle de sizler için…

Hz. Zekeriyyâ, Hz. Meryem'i terbiyesi altına aldığı vakti, yazılması lâzım gelen kefâletnâmeyi, kalemsiz, hokkasız yazmışlardır.

Kur'ân-ı Kerîmde bildirildiği gibi, Hz. Zekeriyyâ ve Beyt-i Mukaddes hademe ve kayyimlerinden yirmi dokuz kişi arasında Hz. Meryem'in kefâleti hakkında meydana çıkan ihtilaf üzerine herkes kendi kalemini Ürdün suyuna atmışlarken, yalnız Hz. Zekeriyyâ'nın kalemi suyun üzerinde dikilmiş kalmıştır...

Okudukça anlayacaksınız.
Onlar mucizeleri olan kutsal insanlar.
Onlar ömürlerini insanlara doğru yolu göstermek için sarf etmiş insanlar.
Onlar Cenabı Allah’ı bilmeleri için insanlara yalvarmış, anlatmış insanlar.
Ben her zaman söylüyorum.
Bizler şanslı insanlarız…
Bir tek yapmamız gereken bu şansımızın farkında olmak…

Abiya takımından olan (Luka: 1/5) ve Hz. Süleyman soyundan gelen Zekeriya, Süleyman mabedinin din adamı, Yahya (Yuhanna) el-Mamedan (Vaftizci Yahya)’nın babası ve Elisabet’in kocasıdır.(alıntı)

İsrâiloğulları'na gönderilen peygamberlerden. İsmi Zekeriyya bin Âzan bin Müslim bin Sadun olup, soyu Hz. Süleymân'a ulaşır. Hz. Yahyâ'nın babasıdır. Hz. Mûsâ'nın getirdiği dînin emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etti. Marangozluk yapar elinin emeğiyle geçinirdi.

Hz. Zekeriyyâ, su üzerinde yürür ve mübârek ayakları ıslanmazdı. Kendisi için suda yürümekle, karada yürümek arasında fark yoktu.

&

Bu yazımda sizlere Hazreti Zekeriya’dan söz etmek istiyorum…

Kuran-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerden biri… Davud soyundan gelmekteymiş. Hz. Meryem’in teyzesinin eşiymiş.
Hristiyan inancında peygamber sayılmıyor. Ancak Hz. Yahya’nın babası olduğu kabul ediliyormuş.

(Abiya takımından olan (Luka: 1/5) ve Hz. Süleyman soyundan gelen Zekeriya, Süleyman mabedinin din adamı, Yahya (Yuhanna) el-Mamedan (Vaftizci Yahya)’nın babası ve Elisabet’in kocasıdır.)(alıntı)

Yahudi’ye Kralı Hirodes zamanında, çocukları olmamış. Zekeriya çok dua ediyormuş, bir oğlu olsun ve soyunu en iyi şekilde o götürsün istiyormuş. Bir gün duaları kabul olmuş. Büyük melek Cebrail ona müjdeyi vermiş, eşinin hamile kalacağını söylemiş.
Yaşlı ve eşinin de çocuğunun olmadığını bildiğinden buna inanmamış, bunun üzerine konuşamaz hale gelerek cezalandırılmış.
Bundan sonra eşi hamile kalmış, bir oğlu olmuş. Yahudi adetlerine göre çocuğa babasının adı konulurmuş. Eşi adının Yahya olacağını söylediğinde şaşırmışlar, Hz. Zekeriya’ya sorduklarında o konuşamadığından bir tahtaya Yahya yazmış ve konuşmaya başlamış.
“Yahya Yüce Tanrının Peygamberidir.”
Bunları söyledikten sonra da bayılmış.
Hz. Zekeriya’nın ölümüyle alakalı birkaç yazı okudum. Sonra Süleyman Ateş’in bir yazısı beni biraz daha aydınlattı…
Sizlere o yazıyı aktarmak istiyorum.

“İslâm kaynaklarına göre marangozluk yapıp elinin emeğiyle geçimini sağlardı. Kendisinin eceliyle öldüğü yanında, girdiği ağaç kovuğunda ağaçla birlikte biçildiği rivayeti de vardır.
Filistin Valisi Herodes, eylemlerini eleştiren Yahya’yı öldürmeye karar verdiği zaman, oğlunu kurtarmaya çalışan Zekeriya, kendisinin de ölüm fermanı çıkınca kaçıp bir ağacın kovuğuna saklandı.
Valinin adamları onu, kovuğuna saklandığı ağaçla birlikte ikiye biçtiler (Encyclopedia Britanica, John the Baptist maddesi, 5/594).

Kur’ân-ı Kerim’de peygamberlerin öldürülemeyeceği inancı yoktur. Tam tersine Yahudilerin “Haksız yere peygamberleri öldürdükleri” vurgulanmaktadır.
Tabii burada Hz. Zekeriya’yı ve Yahya’yı insafsızca öldüren içtenlikli dindar Yahudiler değil, dini çıkarına kullanan, dine putperestlik sokan çıkarcı iktidar sahipleridir.
Zaten Zekeriya da oğlu Yahya da insanları bu dini yozlaştıran, dünyaya alet eden çıkarcılara karşı uyarmıştır ama bu uğurda maalesef canlarını vermişlerdir.

Yalnız şunu iyi bilmek gerekir ki Hz. Zekeriya ve Yahya, peygamber olmakla beraber yeni bir din ve hukuk sistemi getiren büyük peygamberlerden değillerdir. Başka bir ifadeyle bunlar büyük din adamı niteliğinde nebidir
(Allah’tan vahiy alan peygamber), resul (hukuk düzeni getiren vahiy elçisi) değildir.
İsrailoğulları tarihinde büyük din getirmiş olan resul (elçi) Hz. Musa’dır.
Hz. İsa da Musa dinini yumuşatan, ona biraz daha ruhanilik katan bir resuldür.
İsrailoğulları ile amcazade sayılan Kureyş Arapları arasından çıkmış son şeriat elçisi Hz. Muhammed Aleyhisselam’dır. (alıntı-Süleyman Ateş)

&

Hazreti Zekeriya ömrünü ibadet etmekle geçirmiş. İnsanların Yüce Allah’a inanmaları için çabalamış. Hz. Zekeriya’nın duaları her zaman Yüce Allah tarafından kabul görmüş. Kendinin çektiği bir sürü sıkıntılara, eziyetlere rağmen hiç isyan etmemiş her zaman Yüce Allah’a dualarını etmiş. O sadece bir peygamber değil aynı zamanda bir bilginmiş. Danışmanmış.

Hazreti Zekeriya zamanında Şam Vilayeti Batlamyüsilerin elindeymiş.
Kudüs’te bulunan Beyt-ül-Makdis’e hürmet ederlermiş.
Beyt-ül-Makdis mamur olup gece gündüz orada ibadet edilirmiş.
Mescidde Hz. Harun neslinden din büyükleri olurmuş. O zamanlar İsrailoğullarının arasında Peygamber yokmuş.
Onlar bir Peygamber göndermesi için gece – gündüz dua etmişler.
Allah-u Teâlâ, Beyt-i Makdis'te Tevrât yazmayı ve kurban kesmeyi idâre eden Hz. Zekeriyyâ'yı peygamber olarak vazîfelendirmiş.
Hz. Zekeriyyâ, insanlara nasîhat ederek doğru yola çağırmış.
İsrâiloğulları'ndan onun bildirdiklerine inananlar olduğu gibi, inanmayıp karşı çıkanlar daha çok olmuş.

Hz. Zekeriyyâ, İmrân bin Mâsân isminde bir dostunun kızı olan Elîsa (İşa) ile evlenmiş.
Elîsa ile Hz. Meryem kardeş olup babaları İmran idi.
(bazı yazılarda teyze yeğen bazılarında kız kardeş oldukları yazılı)
İmrân, önce Elîsa'nın annesi ile sonra bunun başka erkekten olan kızı Hunne ile evlenmişti.

Hz. Meryem'in annesi olan Hunne;
“Cenâb-ı Hak bana bir oğul ihsân ederse Beyt-ül-Makdis'e hizmetçi yapacağım.”
Diye adakta bulundu.

Kızı olmuş ve adını da Meryem koymuşlar…
Hz. Meryem doğmadan önce babası İmrân vefât etmiş.
Hunne kızı Meryem'i teslim etmek üzere Beyt-ül-Makdis'e götürmüş.
Orada bulunan âlimlere niyetini anlatıp nezrinin kabûlünü ricâ etmiş.
Meryem, Beyt-i Makdis'e kabul edilmiş.
Fakat Meryem'in kimin himâyesinde kalacağı husûsunda Beyt-i Makdis hizmetçileri olan âlimler arasında anlaşmazlık olmuş.
Hz. Zekeriyyâ;
“Çocuğu himâyeme ben alacağım. Akrabâlık yönünden çocuğa en yakın benim” demiş.

Diğer âlimler de çocuğu himâyelerine almak istemişler.
Çekilen kur'a netîcesinde Hz. Meryem'in Hz. Zekeriyyâ'nın himâyesinde kalması kararlaştırılmış.

Hz. Zekeriyyâ, Hz. Meryem'i evine götürmüş.
Onu hanımı Elîsa büyütmüş.
Sonra da Hz. Meryem için Beyt-i Makdis'te yüksek bir oda yaptırmış.
Hz. Meryem, bu odada hem Allah-u teâlâya ibâdet etmiş.
Hem de Hz. Zekeriyyâ'dan Tevrât okumuş.
Hz. Zekeriyyâ, ona her gün yiyecek getirmiş.
İbâdetten bir şey öğretirmiş.

Bir kış günü odasına girdiğinde önünde dünyâ yiyeceklerine benzemeyen türlü - türlü nîmetler görmüş.
Nereden geldiğini sorduğunda;
“Allahü Teâlâ tarafından geliyor.”
Diye cevap vermiş.

Bu yiyecekler Allah-u teâlânın kudretinden Hz. Meryem'e verdiği bir kerâmetmiş.

Hz. Zekeriyyâ, 99 veya 120 yaşına geldiği halde neslini devâm ettirecek bir evlâdı yokmuş.
Hanımı da zâten çocuk doğurmuyordu ve 98 yaşındaymış.
Gerek Hz. Zekeriyyâ'nın, gerekse hanımının çocuk sâhibi olma yaşları geçmiş… Fakat içine bir evlat sevgisi düşüp kendisine sâlih bir evlat ihsân etmesi için Allah-u teâlâya duâ etti;

"Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı, Rabbim! Sana yalvarmaktan dolayı herhangi bir şeyden mahrum kalmadım. Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakup oğullarına mirasçı olsun! Rabbim! O'nun, senin rızanı kazanmasını da sağla!" (Meryem,19/4,5,6)

"Ya Rabbi! Bana kendi katından temiz bir soy bahşet!" (Âli İmrân, 3/38)

"Rabbim! Beni tek başıma bırakma! Sen varislerin en hayırlısısın" (el-Enbiyâ, 21/89).

Gücü her şeye yeten Yüce Allah, Zekeriyyâ (a.s)'ın duâsını kabul emiş ve O'na bir erkek evlat vereceğini müjdeletmiş.

"Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik" (Meryem, 19/7).

"Mihrapta namaz kılmaya durduğu sırada, hemen melekler ona şöyle seslendi:
"Haberin olsun! Allah sana Yahya adlı çocuğu müjdeliyor. O, Allah'tan gelen bir kelimeyi (İsâ'yı) tasdik edecek, milletinin efendisi olacak, nefsine hâkim bulunacak ve salihlerden bir peygamber olacaktır" (Âli İmrân, 3/39).

Allah-u Teâlâ, ona Yahyâ isminde bir oğlan çocuğu ihsân edeceğini Cebrâil vâsıtasıyla bildirmiş.
Bir gün Zekeriyyâ odasında namaz kılarken beyaz elbiseler içersin de Cebrâil gelerek Allah-u teâlânın kendisine Yahyâ isminde bir oğul ihsân edeceğini müjdelemiş.
Ayrıca onun Hz. İsa'yı tasdik edeceğini, zamânın büyüklerinden ve bütün kötülüklerden uzak, nübüvvetle (peygamberlikle) muttasıf, sâlihler zümresinden bir zât olacağını haber vermiş.
Kur’ân-ın başka bir yerinde bu durum şöyle haber verilmiştir:
"Zekeriyya'nın duasını kabul edip kendisine Yahya'yı bahşetmiş, eşini de doğum yapacak hale getirmiştik. Doğrusu onlar iyi işlerde yarışıyorlar, korkarak ve umarak bize yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı" (el-Enbiya, 21/90).

Yüce Allah'ın bu güzel müjdesine son derece sevinen Zekeriyya (a.s)
"Rabbim! Öyle ise bana bir alamet var, dedi" (Meryem, 19/10). Allah ona şu cevabı verdi: "Alâmetin; üç gün, işaretten başka şekilde insanlarla konuşmamandır. Rabbını çok an, akşam sabah hamdet!" (Âlu İmrân, 3/41).
Gün oldu, Zekeriyya (a.s)'ın nutku tutuldu. Mihrabdan çıktı ve milletine:
"Sabah-akşam Allah'ı tesbih edin! Diye işârette bulundu" (Meryem, 19/11).
Zekeriyya (a.s) ile ilgili olarak zikredilen âyetlerin çoğu, dua mahiyetindeymiş.

O, çok dua eden, Allah'ın emir ve yasaklarına riayet ederek tam bir teslimiyet içinde yaşayan Yüce bir peygambermiş. Allah:
"Zekeriyyâ, Yahyâ, İsa ve İlyas'a da (yol göstermiştik). Hepsi iyilerden (idi)ler" (el-En'âm, 6/85)

Diyerek onu şahit peygamberlerle birlikte anmış.
Müddet tamam olunca Hz. Zekeriyyâ'nın oğlu Hz.Yahyâ dünyâya gelmiş.
Hz. Yahyâ'nın doğumu ile Hz. Zekeriyyâ ve âilesi sevince gark olmuşlar.
Hz. Yahyâ'dan altı ay sonra Hz. İsa dünyâya gelmiş.
İsrâiloğulları, Hz. İsa beşikteyken Allahü teâlânın kudretiyle konuşmasına rağmen, onun babasız dünyâya gelmesiyle ilgili olarak Hz. Zekeriyyâa iftirâ etmişler.
Hz. Zekeriyyâ'yı şehit etmek üzere aramaya başlamışlar.
Yahûdîlerin iftirâlarını ve kendisini öldürmek istediklerini haber alan Hz.

Zekeriyyâ;
“Takat getirilemeyen şeyden uzaklaşmak, peygamberlerin sünnetidir.”
kâidesince Yahûdîlerin bulundukları yerden uzaklaşmış.
Yahûdîler, onu yakalamak için peşine düşmüşler.
Hz. Zekeriyyâ, Beyt-ül-Makdîs yakınlarında ağaçlı bir bahçeye girmiş.

Bir ağacın yanından geçerken ağaç:
“Ey Allah'ın peygamberi! Bana gel”
Diye seslenmiş. Ağaç, yarılmış ve Hz. Zekeriyyâ, içine girmiş. Sonra kapanmış ve onu gizlemiş.
İsrâiloğulları, Hz. Zekeriyyâ'nın izini tâkip edip nereye gittiğini anlayamamışlar. Sırada mel'ûn İblis (şeytan) gelerek onlara;
“Bu ağacı bıçkı ile kesin, burada ise meydana çıkar. Yoksa ne kaybedersiniz.” dedi.
Kâfirler o ağacı biçerek Hz. Zekeriyyâ'yı şehit etmişler.

Hz. Zekeriyyâ'nın türbesi Halep'teymiş.

&

Onun duasına icabet ettik, kendisine Yahya'yı armağan ettik, eşini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi. (Enbiya Suresi, 90)

(Allah buyurdu:) "Ey Zekeriya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız." (Meryem Suresi, 7)

O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir Peygamberdir." (Al-i İmran Suresi, 39)

&


Mûcizeleri:
O kadar çok mucizeleri varki, saymakla bitmeyecek kadar.
En büyük mucizesi o yaşta çocuğunun olması değil midir?

Kalemleri, kendi kendine Tevrât'ı yazardı.
Hz. Zekeriyyâ Beyt-i Makdis'te maiyyetinde yetmiş kişi olduğu halde Tevrât yazarlardı.

Yahûdîlerin biri gelip;
“Hak peygamber olsaydın, elinde Tevrât yazmağa muhtaç olmazdın; sen de elinle yazıyorsun, emrindekilerle aranızda hiçbir fark görmüyorum” diye konuştu.

Hz. Zekeriyyâ, bu söze çok üzüldü ve meraklandı. Cebrâil gelip:
“Ey Zekeriyyâ, buradan kalkınız! Kaleminize emr ediniz, kendi kendine yazsın!” dedi.

Hz. Zekeriyyâ, kalkıp, emr edince, kalem istenen şeyi yazmaya başladı.

O saatte kalem on iki sûre yazdı.
Bu mûcize ile birçok kimse îmân etti.

Hz. Zekeriyyâ, Hz. Meryem'i terbiyesi altına aldığı vakti, yazılması lâzım gelen kefâletnâmeyi, kalemsiz, hokkasız yazmışlardır.

Kur'ân-ı Kerîmde bildirildiği gibi, Hz. Zekeriyyâ ve Beyt-i Mukaddes hademe ve kayyimlerinden yirmi dokuz kişi arasında Hz. Meryem'in kefâleti hakkında meydana çıkan ihtilaf üzerine herkes kendi kalemini Ürdün suyuna atmışlarken, yalnız Hz. Zekeriyyâ'nın kalemi suyun üzerinde dikilmiş kalmıştır...

&
Zekeriyâ;Yeni Ahit ve Kur'an'da adı geçen bir din büyüğü. İslam'a göre peygamberdir.
Zekeriya Roma İmparatorluğu'nda, Yahudiye Kralı Hirodes zamanında yaşadı.

Harun soyundan gelen karısının adı ise Elizabet (Elisa) idi. Elizabet kısır olduğu için çocukları olmuyordu. İkisinin de yaşı ilerlemişti. (Luka 1:5–25)

Bir gün tapınakta buhur yakarken meleklerden biri buhur sunağının sağında durup Zekeriya’ya göründü.
Zekeriya onu görünce şaşırdı, korkuya kapıldı. Melek,

“Korkma, Zekeriya” dedi, “Duan kabul edildi. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak, adını Yahya koyacaksın. O, Rab’bin gözünde büyük olacak. Hiç şarap ve içki içmeyecek; daha annesinin rahmindeyken Kutsal Ruh’la dolacak. İsrailoğulları’ndan birçoğunu, Tanrıları Rab’be döndürecek ve Rab için hazırlanmış bir halk yetiştirmek üzere, İlyas’ın ruhu ve gücüyle Rab’bin önünden gidecektir.”

Zekeriya meleğe,
“Bundan nasıl emin olabilirim?” dedi. “Çünkü ben yaşlandım, karımın da yaşı ilerledi.”
Melek ona şöyle karşılık verdi:

“Ben Tanrı’nın huzurunda duran Cebrail’im. Seninle konuşmak ve bu müjdeyi sana bildirmek için gönderildim. Sözlerime inanmadığın için dilin tutulacak, bunların gerçekleşeceği güne dek konuşamayacaksın.”

Zekeriya dışarı çıktığında onlarla konuşamadı. O zaman tapınakta bir görüm gördüğünü anladılar. Kendisi onlara işaretler yapıyor, ama konuşamıyordu.
Elizabet gebe kaldı ve evine kapandı.

“Bunu benim için yapan Rab’dir” dedi.
“Bu günlerde benimle ilgilenerek insanlar arasında utancımı giderdi.” (Luka 1:5–25)

Elizabet'in bir erkek bebeğini doğurmasının sekizinci gününde, Yahudi geleneğine göre sünnet edilip adı verilecekti.

Yahudi geleneğine göre ilk erkek çocuğuna akrabalarından birinin adı (özellikle babasının adı) konulurdu.

Fakat Elisa tanrının iradesine uyarak Yahya adını seçmek istediğini söyledi. Akrabaları Zekeriya'nın fikrini sorduğunda konuşamayan Zekeriya ince tahtaya Yahya diye yazmıştı. Zekeriya'nın ağzı açıldı ve Yahya yüce tanrının peygamberidir dedikten sonra bayılmıştır. (Luka İncili: 1/59)(alıntı)

İslam'da Zekeriya:

İslam'a göre peygamberdir.
Diyanet İşleri Başkanlığı mealindeki dipnota göre Zekeriya, Meryem’in teyzesinin kocası (eniştesi) idi.
Meryem’in Beyt-i Makdis’te bakımını Zekeriya peygamber üstlenmişti.

Kur'an'da Zekeriyâ'dan Âl-i İmrân, En’âm, Meryem ve Enbiyâ Surelerinde bahsedilmektedir.

Kur'an'da bahsi geçen ayetler:
Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “
Meryem, Bu sana nereden geldi?” derdi. O da
“Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. (3, 37)

Orada Zekeriya Rabbine dua etti:
“Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi. (3, 38)

Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi. (6, 85)

Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır. (19, 2)

Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih edin” diye işaret etti. (19, 11)

Zekeriya’yı da hatırla. Hani o, Rabbine, “Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti. (21, 89)

Bir başka Peygamberin hayatını anlatmak üzere…


Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder