Peygamber – Bilgin – Reis
Hz. Zekeriyyâ
nazanss.blogspot.com
İsrailoğullarının peygamberi olduğu
gibi, aynı zamanda onların bilgini, reisi ve danışmanıymış.
Zekeriya mabette
namaz kılarken melekler ona,
“Allah
sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim
ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler. (3, 39)
Peygamberlerimizi
okudukça hayretler içinde kalıyorum. Bunların mübarek insanlar olduğunu bir kez
daha anlıyorum.
Bildiklerimizin
ne kadar özet olduğuna da ayrıca şaşırıyorum.
Birkaç
cümleden ibaret olan Peygamberlerle ilgili bilgilerimizi; deryalar kadar
güzellikler olan Peygamber bilgileri ile zenginleştirmek istiyorum.
Zekeriya,
“Ey
Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl
çocuğum olabilir?” dedi.
Allah,
“Öyledir, ama Allah dilediğini yapar” dedi.
(3, 40)
Zekeriya, “Rabbim! (çocuğum
olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi. Allah da şöyle dedi: “Senin için alâmet, insanlarla üç gün
konuşamaman, ancak işaretleşebilmendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam
tesbih et.” (3, 41)
Bunun
için okudukça okuyorum ve inanın çok ama çok mutlu oluyorum.
Elbette
ki okuduklarımdan aklımda kalanları sizlere aktarmak yerinde olur ama bu kadar
hassas konuların bazılarını da bir - bir aktarmak gerekir diye düşünüyorum.
Birçok
bu işin ehli insanlara da haliyle haksızlık yapmamış olmak da gerekli…
Ben
fırsat buldukça okuduğum Peygamberlerimizi, yine fırsat buldukça sizlerle de
paylaşacağım.
Arzu
edip okursanız tabiki çok sevineceğim.
Hem
kendim için ama özellikle de sizler için…
Hz.
Zekeriyyâ, Hz. Meryem'i terbiyesi altına aldığı vakti, yazılması lâzım gelen
kefâletnâmeyi, kalemsiz, hokkasız yazmışlardır.
Kur'ân-ı
Kerîmde bildirildiği gibi, Hz. Zekeriyyâ ve Beyt-i Mukaddes hademe ve
kayyimlerinden yirmi dokuz kişi arasında Hz. Meryem'in kefâleti hakkında
meydana çıkan ihtilaf üzerine herkes kendi kalemini Ürdün suyuna atmışlarken,
yalnız Hz. Zekeriyyâ'nın kalemi suyun üzerinde dikilmiş kalmıştır...
Okudukça
anlayacaksınız.
Onlar
mucizeleri olan kutsal insanlar.
Onlar
ömürlerini insanlara doğru yolu göstermek için sarf etmiş insanlar.
Onlar
Cenabı Allah’ı bilmeleri için insanlara yalvarmış, anlatmış insanlar.
Ben
her zaman söylüyorum.
Bizler
şanslı insanlarız…
Bir
tek yapmamız gereken bu şansımızın farkında olmak…
Abiya
takımından olan (Luka: 1/5) ve Hz. Süleyman soyundan gelen Zekeriya, Süleyman
mabedinin din adamı, Yahya (Yuhanna) el-Mamedan (Vaftizci Yahya)’nın babası ve
Elisabet’in kocasıdır.(alıntı)
İsrâiloğulları'na
gönderilen peygamberlerden. İsmi Zekeriyya bin Âzan bin Müslim bin Sadun olup,
soyu Hz. Süleymân'a ulaşır. Hz. Yahyâ'nın babasıdır. Hz. Mûsâ'nın getirdiği
dînin emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etti. Marangozluk yapar elinin
emeğiyle geçinirdi.
Hz.
Zekeriyyâ, su üzerinde yürür ve mübârek ayakları ıslanmazdı. Kendisi için suda
yürümekle, karada yürümek arasında fark yoktu.
&
Bu yazımda
sizlere Hazreti Zekeriya’dan söz etmek istiyorum…
Kuran-ı
Kerim’de adı geçen peygamberlerden biri… Davud soyundan gelmekteymiş. Hz.
Meryem’in teyzesinin eşiymiş.
Hristiyan
inancında peygamber sayılmıyor. Ancak Hz. Yahya’nın babası olduğu kabul
ediliyormuş.
(Abiya
takımından olan (Luka: 1/5) ve Hz. Süleyman soyundan gelen Zekeriya, Süleyman
mabedinin din adamı, Yahya (Yuhanna) el-Mamedan (Vaftizci Yahya)’nın babası ve
Elisabet’in kocasıdır.)(alıntı)
Yahudi’ye
Kralı Hirodes zamanında, çocukları olmamış. Zekeriya çok dua ediyormuş, bir
oğlu olsun ve soyunu en iyi şekilde o götürsün istiyormuş. Bir gün duaları kabul
olmuş. Büyük melek Cebrail ona müjdeyi vermiş, eşinin hamile kalacağını
söylemiş.
Yaşlı
ve eşinin de çocuğunun olmadığını bildiğinden buna inanmamış, bunun üzerine
konuşamaz hale gelerek cezalandırılmış.
Bundan
sonra eşi hamile kalmış, bir oğlu olmuş. Yahudi adetlerine göre çocuğa
babasının adı konulurmuş. Eşi adının Yahya olacağını söylediğinde şaşırmışlar,
Hz. Zekeriya’ya sorduklarında o konuşamadığından bir tahtaya Yahya yazmış ve
konuşmaya başlamış.
“Yahya
Yüce Tanrının Peygamberidir.”
Bunları
söyledikten sonra da bayılmış.
Hz.
Zekeriya’nın ölümüyle alakalı birkaç yazı okudum. Sonra Süleyman Ateş’in bir
yazısı beni biraz daha aydınlattı…
Sizlere
o yazıyı aktarmak istiyorum.
“İslâm
kaynaklarına göre marangozluk yapıp elinin emeğiyle geçimini sağlardı.
Kendisinin eceliyle öldüğü yanında, girdiği ağaç kovuğunda ağaçla birlikte
biçildiği rivayeti de vardır.
Filistin
Valisi Herodes, eylemlerini eleştiren Yahya’yı öldürmeye karar verdiği zaman,
oğlunu kurtarmaya çalışan Zekeriya, kendisinin de ölüm fermanı çıkınca kaçıp
bir ağacın kovuğuna saklandı.
Valinin
adamları onu, kovuğuna saklandığı ağaçla birlikte ikiye biçtiler (Encyclopedia
Britanica, John the Baptist maddesi, 5/594).
Kur’ân-ı Kerim’de peygamberlerin öldürülemeyeceği inancı yoktur. Tam tersine Yahudilerin “Haksız yere peygamberleri öldürdükleri” vurgulanmaktadır.
Kur’ân-ı Kerim’de peygamberlerin öldürülemeyeceği inancı yoktur. Tam tersine Yahudilerin “Haksız yere peygamberleri öldürdükleri” vurgulanmaktadır.
Tabii
burada Hz. Zekeriya’yı ve Yahya’yı insafsızca öldüren içtenlikli dindar
Yahudiler değil, dini çıkarına kullanan, dine putperestlik sokan çıkarcı
iktidar sahipleridir.
Zaten
Zekeriya da oğlu Yahya da insanları bu dini yozlaştıran, dünyaya alet eden
çıkarcılara karşı uyarmıştır ama bu uğurda maalesef canlarını vermişlerdir.
Yalnız şunu iyi bilmek gerekir ki Hz. Zekeriya ve Yahya, peygamber olmakla beraber yeni bir din ve hukuk sistemi getiren büyük peygamberlerden değillerdir. Başka bir ifadeyle bunlar büyük din adamı niteliğinde nebidir
(Allah’tan vahiy alan peygamber), resul (hukuk düzeni getiren vahiy elçisi) değildir.
Yalnız şunu iyi bilmek gerekir ki Hz. Zekeriya ve Yahya, peygamber olmakla beraber yeni bir din ve hukuk sistemi getiren büyük peygamberlerden değillerdir. Başka bir ifadeyle bunlar büyük din adamı niteliğinde nebidir
(Allah’tan vahiy alan peygamber), resul (hukuk düzeni getiren vahiy elçisi) değildir.
İsrailoğulları
tarihinde büyük din getirmiş olan resul (elçi) Hz. Musa’dır.
Hz.
İsa da Musa dinini yumuşatan, ona biraz daha ruhanilik katan bir resuldür.
İsrailoğulları
ile amcazade sayılan Kureyş Arapları arasından çıkmış son şeriat elçisi Hz.
Muhammed Aleyhisselam’dır. (alıntı-Süleyman Ateş)
&
Hazreti Zekeriya ömrünü ibadet etmekle
geçirmiş. İnsanların Yüce Allah’a inanmaları için çabalamış. Hz. Zekeriya’nın
duaları her zaman Yüce Allah tarafından kabul görmüş. Kendinin çektiği bir sürü
sıkıntılara, eziyetlere rağmen hiç isyan etmemiş her zaman Yüce Allah’a
dualarını etmiş. O sadece bir peygamber değil aynı zamanda bir bilginmiş.
Danışmanmış.
Hazreti Zekeriya zamanında Şam
Vilayeti Batlamyüsilerin elindeymiş.
Kudüs’te bulunan Beyt-ül-Makdis’e
hürmet ederlermiş.
Beyt-ül-Makdis mamur olup gece gündüz
orada ibadet edilirmiş.
Mescidde Hz. Harun neslinden din
büyükleri olurmuş. O zamanlar İsrailoğullarının arasında Peygamber yokmuş.
Onlar bir Peygamber göndermesi için
gece – gündüz dua etmişler.
Allah-u Teâlâ, Beyt-i Makdis'te Tevrât
yazmayı ve kurban kesmeyi idâre eden Hz. Zekeriyyâ'yı peygamber olarak
vazîfelendirmiş.
Hz. Zekeriyyâ, insanlara nasîhat ederek
doğru yola çağırmış.
İsrâiloğulları'ndan onun
bildirdiklerine inananlar olduğu gibi, inanmayıp karşı çıkanlar daha çok olmuş.
Hz. Zekeriyyâ, İmrân bin Mâsân isminde bir dostunun kızı olan Elîsa (İşa) ile evlenmiş.
Hz. Zekeriyyâ, İmrân bin Mâsân isminde bir dostunun kızı olan Elîsa (İşa) ile evlenmiş.
Elîsa ile Hz. Meryem kardeş olup
babaları İmran idi.
(bazı
yazılarda teyze yeğen bazılarında kız kardeş oldukları yazılı)
İmrân, önce Elîsa'nın annesi ile sonra
bunun başka erkekten olan kızı Hunne ile evlenmişti.
Hz. Meryem'in annesi olan Hunne;
“Cenâb-ı
Hak bana bir oğul ihsân ederse Beyt-ül-Makdis'e hizmetçi yapacağım.”
Diye adakta bulundu.
Kızı olmuş ve adını da Meryem koymuşlar…
Hz. Meryem doğmadan önce babası İmrân
vefât etmiş.
Hunne kızı Meryem'i teslim etmek üzere
Beyt-ül-Makdis'e götürmüş.
Orada bulunan âlimlere niyetini anlatıp
nezrinin kabûlünü ricâ etmiş.
Meryem, Beyt-i Makdis'e kabul edilmiş.
Fakat Meryem'in kimin himâyesinde
kalacağı husûsunda Beyt-i Makdis hizmetçileri olan âlimler arasında anlaşmazlık
olmuş.
Hz. Zekeriyyâ;
“Çocuğu
himâyeme ben alacağım. Akrabâlık yönünden çocuğa en yakın benim” demiş.
Diğer âlimler de çocuğu himâyelerine almak istemişler.
Diğer âlimler de çocuğu himâyelerine almak istemişler.
Çekilen kur'a netîcesinde Hz. Meryem'in
Hz. Zekeriyyâ'nın himâyesinde kalması kararlaştırılmış.
Hz. Zekeriyyâ, Hz. Meryem'i evine götürmüş.
Hz. Zekeriyyâ, Hz. Meryem'i evine götürmüş.
Onu hanımı Elîsa büyütmüş.
Sonra da Hz. Meryem için Beyt-i
Makdis'te yüksek bir oda yaptırmış.
Hz. Meryem, bu odada hem Allah-u
teâlâya ibâdet etmiş.
Hem de Hz. Zekeriyyâ'dan Tevrât okumuş.
Hz. Zekeriyyâ, ona her gün yiyecek
getirmiş.
İbâdetten bir şey öğretirmiş.
Bir kış günü odasına girdiğinde önünde
dünyâ yiyeceklerine benzemeyen türlü - türlü nîmetler görmüş.
Nereden geldiğini sorduğunda;
“Allahü
Teâlâ tarafından geliyor.”
Diye cevap vermiş.
Bu
yiyecekler Allah-u teâlânın kudretinden Hz. Meryem'e verdiği bir kerâmetmiş.
Hz. Zekeriyyâ, 99 veya 120 yaşına geldiği halde neslini devâm ettirecek bir evlâdı yokmuş.
Hanımı da zâten çocuk doğurmuyordu ve
98 yaşındaymış.
Gerek Hz. Zekeriyyâ'nın, gerekse
hanımının çocuk sâhibi olma yaşları geçmiş… Fakat içine bir evlat sevgisi düşüp
kendisine sâlih bir evlat ihsân etmesi için Allah-u teâlâya duâ etti;
"Rabbim! Gerçekten kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı, Rabbim! Sana yalvarmaktan dolayı herhangi bir şeyden mahrum kalmadım. Doğrusu, benden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Katından bana bir oğul bağışla ki, bana ve Yakup oğullarına mirasçı olsun! Rabbim! O'nun, senin rızanı kazanmasını da sağla!" (Meryem,19/4,5,6)
"Ya Rabbi! Bana kendi katından temiz bir soy bahşet!" (Âli İmrân, 3/38)
"Rabbim! Beni tek başıma bırakma! Sen varislerin en hayırlısısın" (el-Enbiyâ, 21/89).
Gücü her şeye yeten Yüce Allah, Zekeriyyâ (a.s)'ın duâsını kabul emiş ve O'na bir erkek evlat vereceğini müjdeletmiş.
"Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik" (Meryem, 19/7).
"Mihrapta namaz kılmaya durduğu sırada, hemen melekler ona şöyle seslendi:
"Haberin
olsun! Allah sana Yahya adlı çocuğu müjdeliyor. O, Allah'tan gelen bir kelimeyi
(İsâ'yı) tasdik edecek, milletinin efendisi olacak, nefsine hâkim bulunacak ve
salihlerden bir peygamber olacaktır"
(Âli İmrân, 3/39).
Allah-u Teâlâ, ona Yahyâ isminde bir oğlan çocuğu ihsân edeceğini Cebrâil vâsıtasıyla bildirmiş.
Bir gün Zekeriyyâ odasında namaz
kılarken beyaz elbiseler içersin de Cebrâil gelerek Allah-u teâlânın kendisine
Yahyâ isminde bir oğul ihsân edeceğini müjdelemiş.
Ayrıca onun Hz. İsa'yı tasdik
edeceğini, zamânın büyüklerinden ve bütün kötülüklerden uzak, nübüvvetle
(peygamberlikle) muttasıf, sâlihler zümresinden bir zât olacağını haber vermiş.
Kur’ân-ın başka bir yerinde bu durum
şöyle haber verilmiştir:
"Zekeriyya'nın
duasını kabul edip kendisine Yahya'yı bahşetmiş, eşini de doğum yapacak hale
getirmiştik. Doğrusu onlar iyi işlerde yarışıyorlar, korkarak ve umarak bize
yalvarıyorlardı. Bize karşı gönülden saygı duyuyorlardı" (el-Enbiya, 21/90).
Yüce Allah'ın bu güzel müjdesine son
derece sevinen Zekeriyya (a.s)
"Rabbim!
Öyle ise bana bir alamet var, dedi"
(Meryem, 19/10). Allah ona şu cevabı verdi: "Alâmetin; üç gün,
işaretten başka şekilde insanlarla konuşmamandır. Rabbını çok an, akşam sabah
hamdet!" (Âlu İmrân, 3/41).
Gün
oldu, Zekeriyya (a.s)'ın nutku tutuldu. Mihrabdan çıktı ve milletine:
"Sabah-akşam
Allah'ı tesbih edin! Diye işârette bulundu" (Meryem, 19/11).
Zekeriyya (a.s) ile ilgili olarak
zikredilen âyetlerin çoğu, dua mahiyetindeymiş.
O, çok dua eden, Allah'ın emir ve
yasaklarına riayet ederek tam bir teslimiyet içinde yaşayan Yüce bir peygambermiş.
Allah:
"Zekeriyyâ,
Yahyâ, İsa ve İlyas'a da (yol göstermiştik). Hepsi iyilerden (idi)ler" (el-En'âm, 6/85)
Diyerek onu şahit peygamberlerle
birlikte anmış.
Müddet tamam olunca Hz. Zekeriyyâ'nın oğlu Hz.Yahyâ dünyâya gelmiş.
Müddet tamam olunca Hz. Zekeriyyâ'nın oğlu Hz.Yahyâ dünyâya gelmiş.
Hz. Yahyâ'nın doğumu ile Hz. Zekeriyyâ
ve âilesi sevince gark olmuşlar.
Hz. Yahyâ'dan altı ay sonra Hz. İsa
dünyâya gelmiş.
İsrâiloğulları, Hz. İsa beşikteyken
Allahü teâlânın kudretiyle konuşmasına rağmen, onun babasız dünyâya gelmesiyle
ilgili olarak Hz. Zekeriyyâa iftirâ etmişler.
Hz. Zekeriyyâ'yı şehit etmek üzere
aramaya başlamışlar.
Yahûdîlerin iftirâlarını ve kendisini
öldürmek istediklerini haber alan Hz.
Zekeriyyâ;
“Takat
getirilemeyen şeyden uzaklaşmak, peygamberlerin sünnetidir.”
kâidesince Yahûdîlerin bulundukları
yerden uzaklaşmış.
Yahûdîler, onu yakalamak için peşine
düşmüşler.
Hz. Zekeriyyâ, Beyt-ül-Makdîs
yakınlarında ağaçlı bir bahçeye girmiş.
Bir ağacın yanından geçerken ağaç:
“Ey
Allah'ın peygamberi! Bana gel”
Diye seslenmiş. Ağaç, yarılmış ve Hz.
Zekeriyyâ, içine girmiş. Sonra kapanmış ve onu gizlemiş.
İsrâiloğulları, Hz. Zekeriyyâ'nın izini
tâkip edip nereye gittiğini anlayamamışlar. Sırada mel'ûn İblis (şeytan)
gelerek onlara;
“Bu
ağacı bıçkı ile kesin, burada ise meydana çıkar. Yoksa ne kaybedersiniz.” dedi.
Kâfirler o ağacı biçerek Hz.
Zekeriyyâ'yı şehit etmişler.
Hz. Zekeriyyâ'nın türbesi Halep'teymiş.
&
Onun
duasına icabet ettik, kendisine Yahya'yı armağan ettik, eşini de doğurmaya
elverişli kıldık. Gerçekten onlar hayırlarda yarışırlardı, umarak ve korkarak
bize dua ederlerdi. Bize derin saygı gösterirlerdi. (Enbiya Suresi, 90)
(Allah buyurdu:) "Ey Zekeriya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız." (Meryem Suresi, 7)
O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir Peygamberdir." (Al-i İmran Suresi, 39)
(Allah buyurdu:) "Ey Zekeriya, şüphesiz biz seni, adı Yahya olan bir çocukla müjdelemekteyiz; biz bundan önce ona hiçbir adaş kılmamışız." (Meryem Suresi, 7)
O mihrapta namaz kılarken, melekler ona seslendi: "Allah, sana Yahya'yı müjdeler. O, Allah'tan olan bir kelimeyi (İsa'yı) doğrulayan, efendi, iffetli ve salihlerden bir Peygamberdir." (Al-i İmran Suresi, 39)
&
Mûcizeleri:
O
kadar çok mucizeleri varki, saymakla bitmeyecek kadar.
En
büyük mucizesi o yaşta çocuğunun olması değil midir?
Kalemleri,
kendi kendine Tevrât'ı yazardı.
Hz.
Zekeriyyâ Beyt-i Makdis'te maiyyetinde yetmiş kişi olduğu halde Tevrât
yazarlardı.
Yahûdîlerin
biri gelip;
“Hak peygamber
olsaydın, elinde Tevrât yazmağa muhtaç olmazdın; sen de elinle yazıyorsun, emrindekilerle
aranızda hiçbir fark görmüyorum”
diye konuştu.
Hz.
Zekeriyyâ, bu söze çok üzüldü ve meraklandı. Cebrâil gelip:
“Ey Zekeriyyâ,
buradan kalkınız! Kaleminize emr ediniz, kendi kendine yazsın!” dedi.
Hz.
Zekeriyyâ, kalkıp, emr edince, kalem istenen şeyi yazmaya başladı.
O saatte kalem on iki
sûre yazdı.
Bu
mûcize ile birçok kimse îmân etti.
Hz.
Zekeriyyâ, Hz. Meryem'i terbiyesi altına aldığı vakti, yazılması lâzım gelen
kefâletnâmeyi, kalemsiz, hokkasız yazmışlardır.
Kur'ân-ı
Kerîmde bildirildiği gibi, Hz. Zekeriyyâ ve Beyt-i Mukaddes hademe ve
kayyimlerinden yirmi dokuz kişi arasında Hz. Meryem'in kefâleti hakkında
meydana çıkan ihtilaf üzerine herkes kendi kalemini Ürdün suyuna atmışlarken,
yalnız Hz. Zekeriyyâ'nın kalemi suyun üzerinde dikilmiş kalmıştır...
&
Harun soyundan gelen karısının adı ise Elizabet (Elisa)
idi. Elizabet kısır olduğu için çocukları olmuyordu. İkisinin de yaşı
ilerlemişti. (Luka 1:5–25)
Bir
gün tapınakta buhur yakarken meleklerden biri buhur sunağının sağında durup
Zekeriya’ya göründü.
Zekeriya
onu görünce şaşırdı, korkuya kapıldı. Melek,
“Korkma,
Zekeriya” dedi, “Duan kabul edildi. Karın Elizabet sana bir oğul doğuracak,
adını Yahya koyacaksın. O, Rab’bin gözünde büyük olacak. Hiç şarap ve içki
içmeyecek; daha annesinin rahmindeyken Kutsal
Ruh’la dolacak.
İsrailoğulları’ndan birçoğunu, Tanrıları Rab’be döndürecek ve Rab için
hazırlanmış bir halk yetiştirmek üzere, İlyas’ın ruhu ve gücüyle Rab’bin önünden gidecektir.”
Zekeriya
meleğe,
“Bundan
nasıl emin olabilirim?” dedi. “Çünkü ben yaşlandım, karımın da yaşı ilerledi.”
Melek
ona şöyle karşılık verdi:
“Ben
Tanrı’nın huzurunda duran Cebrail’im. Seninle konuşmak ve bu müjdeyi sana bildirmek
için gönderildim. Sözlerime inanmadığın için dilin tutulacak, bunların
gerçekleşeceği güne dek konuşamayacaksın.”
Zekeriya
dışarı çıktığında onlarla konuşamadı. O zaman tapınakta bir görüm gördüğünü
anladılar. Kendisi onlara işaretler yapıyor, ama konuşamıyordu.
Elizabet
gebe kaldı ve evine kapandı.
“Bunu
benim için yapan Rab’dir” dedi.
“Bu
günlerde benimle ilgilenerek insanlar arasında utancımı giderdi.” (Luka 1:5–25)
Elizabet'in
bir erkek bebeğini doğurmasının sekizinci gününde, Yahudi geleneğine göre
sünnet edilip adı verilecekti.
Yahudi
geleneğine göre ilk erkek çocuğuna akrabalarından birinin adı (özellikle
babasının adı) konulurdu.
Fakat
Elisa tanrının iradesine uyarak Yahya adını seçmek istediğini söyledi.
Akrabaları Zekeriya'nın fikrini sorduğunda konuşamayan Zekeriya ince tahtaya Yahya
diye yazmıştı. Zekeriya'nın ağzı açıldı ve Yahya yüce tanrının peygamberidir
dedikten sonra bayılmıştır. (Luka İncili: 1/59)(alıntı)
İslam'da
Zekeriya:
İslam'a göre
peygamberdir.
Diyanet
İşleri Başkanlığı mealindeki dipnota göre Zekeriya, Meryem’in teyzesinin kocası
(eniştesi) idi.
Meryem’in
Beyt-i Makdis’te bakımını Zekeriya peygamber üstlenmişti.
Kur'an'da bahsi geçen ayetler:
Bunun üzerine
Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi.
Zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye
her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “
Meryem, Bu
sana nereden geldi?” derdi. O da
“Bu, Allah
katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. (3, 37)
Orada Zekeriya Rabbine dua etti:
“Rabbim! Bana
katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin” dedi. (3, 38)
Zekeriya’yı, Yahya’yı, İsa’yı, İlyas’ı doğru yola
erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi. (6, 85)
Bu, Rabbinin,
Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır. (19, 2)
Derken Zekeriya ibadet yerinden halkının karşısına
çıktı. (Konuşmak istedi, konuşamadı) ve onlara “Sabah akşam Allah’ı tespih
edin” diye işaret etti.
(19, 11)
Zekeriya’yı da hatırla. Hani o, Rabbine, “Rabbim!
Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti. (21, 89)
Bir
başka Peygamberin hayatını anlatmak üzere…
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder