Prenses ve rüya!
nazanss.blogspot.com
Çok büyük ama bir o kadar
karanlık bir yerdeydi. Yürüyordu ama karanlığa doğru ilerlerken gelen bir kadın
sesine yaklaştığını bilmiyordu. Bir kadın ağlıyordu herhalde! Sesi çok
uzaklardan geliyordu. Ses bazen çok yakınında oluyordu bazen duymakta
zorlanıyordu. Ağlama sesi sonraları bilmediği bir dilde hüzünlü bir şarkıya
dönüştüğünde sese de yaklaştığını düşünmüştü.
SABAHA KADAR AYASOFYA’NIN TÜM ÂLEMLERİNE SİHİRLİ BİR YOLCULUK
YAPTI.
NEREDE?
AYASOFYA’DA GECE BULUŞMASI’NDA…
Uzun dar koridor benzeri bir yerden ilerliyordu. İki yanında
kapıları olan yerler vardı ama o sadece karanlığın içinde göz aldatması ile
görebildiği karanın en karası kapıları görüyordu. Sese doğru ilerledikçe sesin
kendini etkilediğini fark ediyordu. Gitmek önce ağlayan sonra şarkı söyleyen bu
güzel sesin sahibini bulmak, tanımak onunla konuşmak isteği durmadan artıyordu.
Daha hızlı yürümeliydi, kendini bu kadar etkileyen sesin
sahibine bir an önce kavuşmalıydı. Kavuşmak!
‘Nasıl yani? Tanımıyorum ki onu kavuşmak isteyeyim’ diye
geçirdi içinden ama ona karşı tarifsiz bir görme isteği vardı.
Koşmaya başlamıştı. Dar karanlık koridor daha da uzağa
gidiyordu, uzadıkça ses yaklaşıyordu. Sonunda önünde bir anda beliren kapıya az
daha çarpıyordu. Nefes nefese kalmıştı. Kapıyı hafifçe itelediğinde kapı ağır
ama yüksek bir gıcırtıyla açılmaya başladı. Huriye’nin gözüne ilk çarpan, küçük
bir pencere oldu. Pencereden belli belirsiz bir ışık geliyordu. Önce hemen
seçemediği bir süre sonra fark ettiği çok güzel bir kız vardı ve şarkıyı o
söylüyordu. Huriye onu tanıyor gibi fısıldadı.
“Honoria seni
dinlemeye geldim.”
Honoria kimdi, onun ismini nereden biliyordu? Genç kız ona
yavaşça döndüğünde Huriye’nin şaşkınlığı daha da arttı.
“Ömrümde böyle bir güzellik görmedim” dedi. Genç kız ona
bakıyordu. Gözlerinin içine bakıyordu.
“Beni kurtaracak mı? Benimle evelenecek mi?”
“Kim?”
“O büyük hükümdar.”
“Büyük hükümdar kim? Ben bilmiyorum.”
“Ona söyle lütfen beni hemen kurtarsın.”
“Kime söyleyeceğim?”
“Söyle beni kurtarsın.”
Genç kızın sesi uzaklaşmaya başladığında, Huriye’yi bir çekim
geriye çekiyordu adeta. Gitmek istemiyordu ama bir vakum gibi birileri onu
çekiyorlardı.
“Bir dakika durun bana söyleyecekleri var. Kim çekiyor? Rahat
bırakın beni.”
Hareketler kendi kontrolünden çıkmıştı. Hiçbir yerini kendi
isteği ile oynatamıyor, hareket ettiremiyordu. Sesi de kısılıyor muydu yoksa
konuşma yetisini mi yitiriyordu. Sonra sesler duymaya başladı.
“Atlılar geliyor, bırakın beni çiğneyecekler.”
“Bilmediği eller onu geriye çekiyorlardı. Atlıların sesleri
ile kılıçların birbirine çarptığı zaman çıkardıkları sesler gittikçe
yaklaşıyordu. Huriye iyice paniğe kapılmıştı.
“Beni ezecekler, beni ezecekler!”
Yerinden fırladığında hala ‘beni ezecekler ’diye bağırıyordu.
Nazan
Şara Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder