14 Ekim 2017 Cumartesi





Cadı Kimdir?


nazanss.blogspot.cm




Bizler birbirimize kızdığımız zaman ya da küçük bir kız çocuğunu sevdiğimiz zaman kullanırız bu deyimi.
Cadı deriz.
Bazen gülerek bazen de kızarak. Cadı… Cadı.
Ama en çokta Tatlı Cadı denilen diziden biliriz cadıları.

Bizim sevdiğimiz tatlı cadımız Semanta’ydı.
Ama tarih kitaplarında cadı ve cadıcılıkla ilgili çok ağır yaşamlar ve bunların ödenmiş ağır bedellerini de bildiğimizden bu konunun araştırılması gerektiğine inandım. Cadıcılık denen bir kavram vardı.
Ve birde cadı ya da cadılar.

Bu konuda birçok yerde yazılmış yazılar var, bazılarını aktarmak, bazılarını derleyip anlatmak istiyorum.
Buyurunuz.

Cadının aslı nedir?
Hemen araştırıyoruz ve öğreniyoruz.

Cadı (İngilizce witch) birçok Dinde ve Mitolojide Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan insanlardır.
Cadılar Erkek ya da Dişi olabilirler.

Cadılık Günümüzde bir Din olarak kabul görmeye başlamış ve adına İngilizce witchcraft adı verilmiştir.
Witchcraft aynı zamanda cadılık sanatını uygulayan insanların bağlı olduğu Dini vurgulamaktadır.
Esasında Şaman Dininin daha modernize ve sistamatize edilmiş şekli olarak görülebilir.
Eski Yunancada Witch Tedavi eden iyileştiren, şifa veren insan anlamına gelmektedir.

Cadının içinde çok güçlü hisleri olmalı mantıken düşündüğümüzde.
Bu sadece hislerle kalmıyor tabi.
Yaptırım gücü var.
Gizli güçleri olan bu insanlar birçok olaya müdahale edebiliyorlar ve ya yönetiyorlar ya da tam anlamı ile olayların gidişatını değiştirebiliyorlar.

Bu çok enteresan bir olay.
Cadının yaptığının büyü olduğunu hepimiz biliriz. Büyücülerin neler yaptığı da malum.
Büyü yapıyor.

Büyü: Çeşitli yollarla, birçok şeyi kötüye kullanarak insanı ya da herhangi bir olayı kontrol altına almak, istediklerini uygulamak, özellikle insanda kişinin islemediklerini yaptırma gücüne büyü denir bunu yapanlara da büyücü…

Cadıların büyü yapma güçleri olduğuna inanılırmış. Bunların doğaüstü güçleriyle her şeyleri yaptırabileceklerine de…

Şimdi birde benim kullandığım bir terimi tekrarlamamda sakınca yok.
Birde farklı bir pencereden bakmak lazım...
Aslını araştırdığımız zaman garip şeylerde çıkıyor ortaya. Cadıların şifacı oldukları gibi!
Onlar atalarından yani anneanne ya da babaannelerinden kalma bir alışkanlığın devamını yapan otacılarmış.
Bunlar dağları, bayırları yani bitki toplayabilecekleri yerleri gezerler ve bitki köklerinden, yabani otlara kadar birçok bitkiyi toplar karıştırır, kaynatır ya da ezer bazen macun kıvamında basen toz halinde bir çeşit ilaç yaparlarmış. Bunları da hastalara verdikleri zaman bir süre sonra iyileşen hastalarda bunun büyü yolu ile olduğunu düşünürlermiş.

Hâlbuki şimdi yeni – yeni o otların faydalarını öğreniyoruz bizler.
Tabi cadılar ya da cadı kavramı çok eskilerde olanlar. O zamanlar çağdaş tıp bilimi yok, ilaçlar yok tedavi etme yöntemleri çok az yetersiz.

Yaşadığımız şu zaman diliminde birçok modern ülke bile yeni bu ilaçları ret etmekte doğadan gelen doğal bitkilerden şifa ummaktadırlar.

Bu anadan kıza geçen şifacılık o zamanlarda büyücülük olarak adlandırıldığından cadılık kavramı da ilk başlarda böyle başlamış. Tabi bu gülümseyen tarafı anlattıklarımızın...

Birde diğer tarafı var ki tam bir kaos…
14. yüzyılın özellikle sonlarına doğru kara ölüm denilen veba salgını Avrupa’yı kasıp kavurmaya başladı. Ölümler had safhalara ulaşmaya başlamıştı.
İnsanlar korku ve dehşet içindeydiler.
Hastalığa yakalanan ölüyordu.
Kurtulma şansları yoktu.
Onları iyileştirecek herhangi bir şey bilmiyorlardı. İnsanlar isyanlara başlamıştı.
Kiliselerden nefret ediyorlardı.
Dinlerinden soğumaya başlamış arayışlara girmişlerdi. Hristiyanlık tehlikeli boyutta sarsılıyorken; klise bir şeyler yapması gerektiğine karar vermiş.

Devlet ve kilise birlikte hareket etmeye karar vermişler ilk iş olarak kendilerine karşı gelenlerle yine fikirleri değişmiş olanlara kâfir dediler ve bu insanları ortadan kaldırmaya başladılar.
Bu arada cadılardan hoşlanmayan bu iki birim cadıların güçleri ile bir şeyler yapacaklarına inanmaktan ziyade şüphe duydular.
Onları da düşman ilan ettiler.
Çareler aradılar.
Zamanın en zalimleri sanki bir araya gelmişlerdi.

Sonunda inanılmaz bir karar çıkardılar.
Engizisyon adı verilen bir mahkeme kurdular. Tabi bu mahkeme başına da güya o dönemlerin en önemli adamlarından bazılarını ve kilise yetkililerinden en önemli olanlarını getirdiler.

Bunlar kendilerini rahatsız edecek olanların listesini çıkartmaya başladılar.
Suçlamalar çok ağırdı. O zaman yaşayanların çoğu böyle şeyler olduğunu dahi bilmiyorlardı.

Bu başlardaki din adamları ve devletin ileri gelenlerinin hazırladıkları suçlar:

Şeytanla işbirliği yapmak,
Ruhlarını satarak doğaüstü güçlü kazanmak,
Şeytanın buyruğu ile bebekleri çiğ-çiğ yemek,
Şeytanın törenlerine katılmak,
Süpürgelerine binip istedikleri yerlere uçmak ve oralarda her tür kötülüğü yapmak...

Suçlamalar böyle sürüp gidiyormuş…
Yakalanan kadınlara sözde suçlarını itiraf ettirinceye kadar işkence yapıyorlarmış.
Yapılan işkenceler çok acımasızmış. Cadı olarak suçlanan kadınlar daha fazla dayanamayacakları için sözde itiraf ediyorlarmış.
Aslında artık huzura kavuşmak için söylenen suçları kabul ediyorlarmış.

Bir süre sonra cadı avları o kadar çok artmış ki nerede ise bütün Avrupa’ya yayılmış.
Hatta Amerika’da bile uygulanmaya başlanmış. 17.yüzyılın ortalarında iyice yoğunlaşmış.
İngiltere’de; Oliver Cromwev ve Matthevv Hopkins adındaki generali cadıları yakmakla görevlendirmiş.

Ondan sonra yakalanan kadınlar diri – diri halkın gözleri önünde yakılmaya başlanmış.
Bu eylem 18.yüzyıl ortalarına kadar İskoçya’da sürmüş. Amerika’da Salem’de birçok kişi cadılıkla suçlanarak asılmış.

Cadılık, çeşitli tarihî, antropolojik, dinî ve mitolojik kaynaklarda, çeşitli doğaüstü veya sihirli, büyülü oldukları iddia edilen yeteneklere verilen isimdir.

Bir cadı da, cadılık öğretilerini uygulayan kişidir. Mitolojik cadılar doğaüstü yaratıklarken, tarihte pek çok insan, cadılık suçuyla suçlanmıştır. Cadılık hâlâ bazı inanç sistemleriyle ve pek çok modern uygulayıcısıyla varlığını sürdürmektedir.

"Cadılık" kavramı kültürel bağlamlarda olumlu ya da olumsuz anlamlar içerebilir. Örneğin Eski Hristiyan Avrupa'da cadılar şeytanî güçlerle ve şeytanla ilişkilendirilirlerken, modern çağda, günümüzde, cadılar kendilerini iyilikçi ve ahlak olarak da olumlu insanlar olarak tanımlamakta, diğer insanlarca da böyle tanınmaktadırlar.

Batı Dünyası; 20'inci yüzyılda Cadılar Bayramı'nı bir Amerikan popüler kültürü olarak tanımıştır.

Bizlerde de büyü yok mu?
Olmaz mı? Ben çocukluğumdan beri hatırlarım.
Benim annem aydın eğitimli bir kadındı buna rağmen büyüye inanırdı.
Hatta bazı hocaların ki onların kötü kalpli hocalar olduğunu söylerdi bizlere, ‘asla diğer hocalarla karıştırmayın’ derdi nur içinde yatsın güzel annem.
O derdi ki;
‘Bu hocalar kötü büyülerle evleri dağıtıyorlar, insanların hayatlarını karartıyorlar, ayrılık büyüsü yaptırıyorlar.
Birde iyi hocalar var ki bunlar sevap işliyorlar. Evini terk etmiş aile babasını evine döndürüyorlar. İçkiye kumara düşmüş evini ihmal etmiş erkekleri bu alışkanlıklarından kurtarıyorlar.’

Annem inanırdı. Annem ayrıca derdi ki;
“Yer gök dualarla doludur.”

Çok doğru bende inanırım. Allah’ıma çok inanırım. Çok severim. Çok güvenirim.
Yerin ve göğün dualarla dolu olduğuna da çok inananlardanım.
Allah dualardan bizi eksik etmesin ve böyle kötü kalpli hoca dahi diyemeyeceğim büyücülerin eline de düşürmesin…
Büyüsüz sağlıklı, sevgi ve dualarla dolu günler diliyorum.



Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder