Cadı Kimdir?
nazanss.blogspot.cm
Bizler birbirimize kızdığımız zaman ya da küçük bir kız
çocuğunu sevdiğimiz zaman kullanırız bu deyimi.
Cadı deriz.
Bazen gülerek bazen de kızarak. Cadı… Cadı.
Ama en çokta Tatlı Cadı denilen diziden biliriz cadıları.
Bizim sevdiğimiz tatlı cadımız Semanta’ydı.
Ama tarih kitaplarında cadı ve cadıcılıkla ilgili çok ağır
yaşamlar ve bunların ödenmiş ağır bedellerini de bildiğimizden bu konunun
araştırılması gerektiğine inandım. Cadıcılık denen bir kavram vardı.
Ve birde cadı ya da cadılar.
Bu konuda birçok yerde yazılmış yazılar var, bazılarını
aktarmak, bazılarını derleyip anlatmak istiyorum.
Buyurunuz.
Cadının aslı nedir?
Hemen araştırıyoruz ve öğreniyoruz.
Cadı (İngilizce witch) birçok
Dinde ve Mitolojide Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan insanlardır.
Cadılar Erkek ya da Dişi
olabilirler.
Cadılık Günümüzde bir Din olarak kabul görmeye başlamış ve
adına İngilizce witchcraft adı verilmiştir.
Witchcraft aynı zamanda cadılık sanatını uygulayan insanların
bağlı olduğu Dini vurgulamaktadır.
Esasında Şaman Dininin daha modernize ve sistamatize edilmiş
şekli olarak görülebilir.
Eski Yunancada Witch Tedavi eden iyileştiren, şifa veren
insan anlamına gelmektedir.
Cadının
içinde çok güçlü hisleri olmalı mantıken düşündüğümüzde.
Bu
sadece hislerle kalmıyor tabi.
Yaptırım
gücü var.
Gizli
güçleri olan bu insanlar birçok olaya müdahale edebiliyorlar ve ya yönetiyorlar
ya da tam anlamı ile olayların gidişatını değiştirebiliyorlar.
Bu
çok enteresan bir olay.
Cadının
yaptığının büyü olduğunu hepimiz biliriz. Büyücülerin neler yaptığı da malum.
Büyü
yapıyor.
Büyü: Çeşitli
yollarla, birçok şeyi kötüye kullanarak insanı ya da herhangi bir olayı kontrol
altına almak, istediklerini uygulamak, özellikle insanda kişinin islemediklerini
yaptırma gücüne büyü denir bunu yapanlara da büyücü…
Cadıların büyü yapma güçleri olduğuna inanılırmış.
Bunların doğaüstü güçleriyle her şeyleri yaptırabileceklerine de…
Şimdi birde benim kullandığım bir terimi
tekrarlamamda sakınca yok.
Birde farklı bir pencereden bakmak lazım...
Aslını araştırdığımız zaman garip şeylerde çıkıyor
ortaya. Cadıların şifacı oldukları gibi!
Onlar atalarından yani anneanne ya da
babaannelerinden kalma bir alışkanlığın devamını yapan otacılarmış.
Bunlar dağları, bayırları yani bitki
toplayabilecekleri yerleri gezerler ve bitki köklerinden, yabani otlara kadar
birçok bitkiyi toplar karıştırır, kaynatır ya da ezer bazen macun kıvamında
basen toz halinde bir çeşit ilaç yaparlarmış. Bunları da hastalara verdikleri
zaman bir süre sonra iyileşen hastalarda bunun büyü yolu ile olduğunu
düşünürlermiş.
Hâlbuki şimdi yeni – yeni o otların faydalarını
öğreniyoruz bizler.
Tabi cadılar ya da cadı kavramı çok eskilerde
olanlar. O zamanlar çağdaş tıp bilimi yok, ilaçlar yok tedavi etme yöntemleri
çok az yetersiz.
Yaşadığımız şu zaman diliminde birçok modern ülke bile yeni bu ilaçları ret etmekte doğadan gelen doğal bitkilerden şifa ummaktadırlar.
Bu anadan kıza geçen şifacılık o zamanlarda
büyücülük olarak adlandırıldığından cadılık kavramı da ilk başlarda böyle
başlamış. Tabi bu gülümseyen tarafı anlattıklarımızın...
Birde diğer tarafı var ki tam bir kaos…
14. yüzyılın özellikle sonlarına doğru kara ölüm
denilen veba salgını Avrupa’yı kasıp kavurmaya başladı. Ölümler had safhalara
ulaşmaya başlamıştı.
İnsanlar korku ve dehşet içindeydiler.
Hastalığa yakalanan ölüyordu.
Kurtulma şansları yoktu.
Onları iyileştirecek herhangi bir şey
bilmiyorlardı. İnsanlar isyanlara başlamıştı.
Kiliselerden nefret ediyorlardı.
Dinlerinden soğumaya başlamış arayışlara girmişlerdi.
Hristiyanlık tehlikeli boyutta sarsılıyorken; klise bir şeyler yapması
gerektiğine karar vermiş.
Devlet ve kilise birlikte hareket etmeye karar
vermişler ilk iş olarak kendilerine karşı gelenlerle yine fikirleri değişmiş
olanlara kâfir dediler ve bu insanları ortadan kaldırmaya başladılar.
Bu arada cadılardan hoşlanmayan bu iki birim
cadıların güçleri ile bir şeyler yapacaklarına inanmaktan ziyade şüphe
duydular.
Onları da düşman ilan ettiler.
Çareler aradılar.
Zamanın en zalimleri sanki bir araya gelmişlerdi.
Sonunda inanılmaz bir karar çıkardılar.
Engizisyon adı verilen bir mahkeme kurdular. Tabi
bu mahkeme başına da güya o dönemlerin en önemli adamlarından bazılarını ve
kilise yetkililerinden en önemli olanlarını getirdiler.
Bunlar kendilerini rahatsız edecek olanların
listesini çıkartmaya başladılar.
Suçlamalar çok ağırdı. O zaman yaşayanların çoğu
böyle şeyler olduğunu dahi bilmiyorlardı.
Bu başlardaki din adamları ve devletin ileri gelenlerinin
hazırladıkları suçlar:
Şeytanla işbirliği
yapmak,
Ruhlarını satarak
doğaüstü güçlü kazanmak,
Şeytanın buyruğu ile
bebekleri çiğ-çiğ yemek,
Şeytanın törenlerine
katılmak,
Süpürgelerine binip
istedikleri yerlere uçmak ve oralarda her tür kötülüğü yapmak...
Suçlamalar böyle sürüp gidiyormuş…
Yakalanan kadınlara sözde suçlarını itiraf
ettirinceye kadar işkence yapıyorlarmış.
Yapılan işkenceler çok acımasızmış. Cadı olarak
suçlanan kadınlar daha fazla dayanamayacakları için sözde itiraf ediyorlarmış.
Aslında artık huzura kavuşmak için söylenen
suçları kabul ediyorlarmış.
Bir süre sonra cadı avları o kadar çok artmış ki
nerede ise bütün Avrupa’ya yayılmış.
Hatta Amerika’da bile uygulanmaya başlanmış.
17.yüzyılın ortalarında iyice yoğunlaşmış.
İngiltere’de; Oliver Cromwev ve Matthevv Hopkins
adındaki generali cadıları yakmakla görevlendirmiş.
Ondan sonra yakalanan kadınlar diri – diri halkın
gözleri önünde yakılmaya başlanmış.
Bu eylem 18.yüzyıl ortalarına kadar İskoçya’da
sürmüş. Amerika’da Salem’de birçok kişi cadılıkla suçlanarak asılmış.
Cadılık, çeşitli tarihî, antropolojik, dinî ve
mitolojik kaynaklarda, çeşitli doğaüstü veya sihirli, büyülü oldukları iddia
edilen yeteneklere verilen isimdir.
Bir cadı da, cadılık öğretilerini uygulayan kişidir.
Mitolojik cadılar doğaüstü yaratıklarken, tarihte pek çok insan, cadılık
suçuyla suçlanmıştır. Cadılık hâlâ bazı inanç sistemleriyle ve pek çok modern
uygulayıcısıyla varlığını sürdürmektedir.
"Cadılık" kavramı kültürel bağlamlarda
olumlu ya da olumsuz anlamlar içerebilir. Örneğin Eski Hristiyan Avrupa'da cadılar
şeytanî güçlerle ve şeytanla ilişkilendirilirlerken, modern çağda, günümüzde,
cadılar kendilerini iyilikçi ve ahlak olarak da olumlu insanlar olarak
tanımlamakta, diğer insanlarca da böyle tanınmaktadırlar.
Batı
Dünyası; 20'inci yüzyılda Cadılar Bayramı'nı bir Amerikan
popüler kültürü olarak tanımıştır.
Bizlerde de büyü yok mu?
Olmaz
mı? Ben çocukluğumdan beri hatırlarım.
Benim
annem aydın eğitimli bir kadındı buna rağmen büyüye inanırdı.
Hatta
bazı hocaların ki onların kötü kalpli hocalar olduğunu söylerdi bizlere, ‘asla
diğer hocalarla karıştırmayın’ derdi nur içinde yatsın güzel annem.
O
derdi ki;
‘Bu hocalar kötü büyülerle evleri dağıtıyorlar,
insanların hayatlarını karartıyorlar, ayrılık büyüsü yaptırıyorlar.
Birde iyi hocalar var ki bunlar sevap işliyorlar.
Evini terk etmiş aile babasını evine döndürüyorlar. İçkiye kumara düşmüş evini
ihmal etmiş erkekleri bu alışkanlıklarından kurtarıyorlar.’
Annem
inanırdı. Annem ayrıca derdi ki;
“Yer gök dualarla doludur.”
Çok
doğru bende inanırım. Allah’ıma çok inanırım. Çok severim. Çok güvenirim.
Yerin
ve göğün dualarla dolu olduğuna da çok inananlardanım.
Allah
dualardan bizi eksik etmesin ve böyle kötü kalpli hoca dahi diyemeyeceğim
büyücülerin eline de düşürmesin…
Büyüsüz
sağlıklı, sevgi ve dualarla dolu günler diliyorum.
Nazan Şara
Şatana
nazanss.blogspot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder