16 Ekim 2017 Pazartesi












Büyüklerinizin Elini Sıkı Sıkı Tutun
Sakın Bırakmayın.


nazanss.blogspot.com



Bir anne kelimesi ne kadar büyük ne kadar kutsalsa birde ilavesi olan baba ile ne kadar kutsanıyor düşünsenize.
Bakın anneanne.
Anne.
Cennet anaların ayakları altındadır deniliyorsa; anneanne derken biraz durup düşüneceksiniz.




Ben annemi ve babamı çok ama çok genç yaşımda kaybettim.
Dünyanın en büyük hazineleri benim için zamansız gittiler.
Her anlamda yoksun ve fakir kaldım.
Aileme sıkıca sarıldım.
Benim ailem önemliydi.
Biz bizeydik.
Benim ailemdi.
Artık annem yoktu.
Artık babam yoktu.
Biz vardık.
Biz vardık da bizden büyükler hep vardı.
Arkadaşlarımın anneleri vardı, babaları vardı.
Ve zaman – zaman onların var oluşlarının ne kadar büyük bir kıymet olduğunu bilmedikleri gibi onlardan şikâyet ediyorlardı.
Evet, annesi şöyle yapmışta babası da böyle demiş.
Yapsın ne olur.
Desin ne olur.
O senin annen.
Sağ yaşıyor.
Onu görüyorsun, onunla konuşuyorsun.
Onunla gülüyorsun bazen hüzünleniyorsun ağlıyorsun. Ama istediğin zaman ona sarılabiliyor, kucaklayabiliyor koklayabiliyorsun.
Çünkü onlar var.
Sen ona şükretmiyorsun birde onları ihmal ediyorsun. Ben bunlara inanamıyorum.
Yakınlarıma en yakınlarıma soruyorum. Anneni aradın mı? Ararım. Ara. Ararım. Aradığında bulamayabilirsin. Ama onlar her aradıklarında o yaşlanmış insanları bulabileceklerini sanıyorlar ne garip.
Bir gün bulamayacaklar.

Bazıları onlara değer vermiyor.
Onların aklı ermez diyor kusura bakmayın burada bunu söylemek zorundayım.
Neye ermez? Onların aklı erdiği için sen bu gün bu durumdasın.
Onların aklı erdiği için seni okuttular, sana hayatlarını verdiler hatta hala sana vermek için gözünün içine bakıyorlar.
Senden bir şey istemiyorlar tek dertleri sensin.
Seni görmek istiyorlar, sana bakmak sana dokunmak seni koklamak.
Oğlummm…
Ya da Kızımmm demek istiyorlar.
Niye istiyorlar biliyor musunuz?
Onlar sizi seviyorlar.
Sizde onları sevsenize...
Onlar sizin anneniz onlar sizin babanız.

Tarihçiler derler ki; Din adamları derler ki, bilirkişiler derler ki;

“Kalabalık aileler içinde yetişen çocuklarda daha az ruh sağlığı bozukluğu görülüyor.”

Tamam, işte budur.
Babaannenin bir toruna verdiği o sıcak sıcacık duyguyu siz veremezsiniz ki.
İsteseniz de beceremezsiniz ki.
O babaannedir.
Babanın annesi.
Ne kadar kutsal bir kelime...
Babaanne.
Bir anne kelimesi ne kadar büyük ne kadar kutsalsa birde ilavesi olan baba ile ne kadar kutsanıyor düşünsenize.
Bakın anneanne.
Anne.
Cennet anaların ayakları altındadır deniliyorsa; anneanne derken biraz durup düşüneceksiniz.

Bir torun anneannesine nasıl sarılır, nasıl onun yanaklarından öper.
Nasıl onun yaptığı kurabiyeleri yer bilmiyorum.
Benimde anneannem olmadı, benim çocuklarımda… Bilmiyorum.
Dede bakın kelimenin güzelliğine.
İki küçük hece iki minik seslenişteki zarifliğe bakın kaba harflerin bu kadar zarif ses veresine ne diyorsunuz.

Büyük baba.
Baba derken durmanız gerekirken, gözünün içine bakmanız gerekirken; büyükbaba nasıl denir, nasıl söylenir.
Varsa büyük babanız sıkı - sıkı tutun çocuklar ellerini bırakmayın.
Varsa babaanneniz neneniz, dedeniz anneanneniz sakın onları terk etmeyin.
Sakın onların kokularından eksik büyümeyin. Varsa anneniniz hala sizin yanınızda iseniz, cenneti dışarılarda aramayın.
Annenizin ayaklarına kapanın cennet orada zaten…



Nazan Şara Şatana

nazanss.blogspot.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder