26 Ağustos 2017 Cumartesi


Afrodit kadar güzel
Hero


Mitolojik hikâyelerde bir başka güzel olanda, birçok olayda aynı hikâyelerin bazen anlatılması...
Şimdi okuyacağınız satırlar sizlere tanıdık gelebilir.
Bizim Kız kulesinin de böyle bir hikâyesi var.
Hangisi doğrudur, ya da ikisi de doğrumudur bilmiyorum.

Bildiğim güzel bir hikâye…
Bildiğim aşk için nelere katlanıldığı…
Bildiğim aşkın önüne hiçbir şeyin geçemeyeceği…

Antik çağda "Hellaspontos"un Avrupa kıyısında ( Çanakkale Boğazı ),
Sestos kentinin surları arasında Tanrıça Aphrodite için yapılmış büyük bir tapınak bulunmaktaymış.

Bu tapınakta ibadet eden rahibe Hero'nun güzelliği ile dillere destan olmuş.

Öyle ki Rahibe Hero'yu görenler onu Aphrodite'nin kendisi zannederlermiş.

Bu genç rahibenin güzelliği kadar alçak gönüllü olmasından dolayı Tanrıça Aphrodite bu kızı kıskanmak bir yana onu çok severdi.

Bundan sonralarını isterseniz bilir kişilerden dinleyelim.

Sestos'ta her sene ilkbaharın gelişi ile birlikte  şenlikler düzenlenir çevre illerden insanlar buraya gelir Aphrodite tapınağını ziyaret ederlerdi.

Böyle bir şenlik gününde Leandros adında yakışıklı bir genç Aphrodite Tapınağındaki ayine katılmıştı.

Abydos'lu olan Leandros getirdiği hediyeleri sunmak üzere mihraba yaklaştığında güzel rahibe Hero'yu görünce aklı başından gitti adeta, daha ilk bakışta ona âşık olmuştu.

Ayin boyunca gözlerini güzel rahibeden ayıramamıştı.

Sanki karşısındaki Aphrodite'in ta kendisiydi.

Leandros gün batıncaya kadar mabedinin bir köşesinde bekledi.

Ziyaretçiler bir - bir mabedi terk edince yavaşça mabetde tek başına kalan Hero'ya yaklaştı.

Rahibe genç delikanlıyı görünce ürkerek geri kaçtı.

Ama Leandros onu durdurdu.

Ve oracıkta mihrabın önünde Hero'ya duyduğu aşkı dile getirdi.

O günden sonra Leandros Hero'nun tüm itirazlarına rağmen her gün mabede gelip genç rahibeye duyduğu aşkı anlattı.

Hero defalarca ona bir rahibe olduğunu ve böyle bir aşka karşılık veremeyeceğini söylediyse de Leandros pes etmedi.

Duyduğu sevgi öylesine büyüktü ki bir gün mutlaka hak ettiği karşılığı alacağına inanıyordu.

Ve tüm çabaları ısrarları sonunda arzusuna kavuştu.

Hero da onu seviyordu ancak aralarında büyük bir engel vardı.

Hero deniz sahilinde ıssız bir kalede yaşlı bir kölenin kontrolü altında yaşıyordu, üstelikle Leandros'un yaşadığı şehirle aralarında denizde vardı.

Leandros aşkı uğruna herşeyi yapmaya hazırdı…

Buna gece karanlığında yüzerek denizi geçmekte dâhildi.

O akşam yaşadığı şehre geri döndüğünde sahile inerek denizi seyretti, gözleri ile karşı kıyıdaki kaleyi arıyordu.

Bu sırada rüzgâr şiddetini artırmış, bulutlar ayı ve yıldızları kapatarak ortalığı karanlığa boğmuştu.

Issız kalede köle ile birlikte oturan Hero endişe ile dışarıyı izliyordu.

Bir ara yaşlı kadına dönüp:
"Bu korkunç gecede kim bilir kaç balıkçı yolunu bulup evine dönemeyerek kendisini bekleyen karısının çocuklarının boynunu bükük bırakacak" dedi

"Bence karanlıkta yolunu kaybeden denizcilere yol göstermek, onları felaketten kurtarmak için kalenin üstüne bir meşale yakarsak Aphrodite'yi de sevindirmiş oluruz"

Bu sözlerle yumuşayan yaşlı kadın yerinden kalkıp bir meşale yaktı ve kalenin tepesine kolayca görülebileceği bir yere koydu.

Esen rüzgâr onu canlandırdı alevi daha da yükseldi ve etrafı aydınlattı.

Hero heyecanla dışarıyı seyrederken duyduğu bir sesle kalbi küt - küt atmaya başladı.

Denize doğru baktığında dalgalarla boğuşan birini gördü bu Leandros'tan başkası olamazdı…

Onu yaşlı köle de görmüştü.

Aşağı inip delikanlıya kıyıya çıkabilmesi için yardımcı oldu ve onu rahibenin odasına götürdü.


Leandros yorgunluktan bitkin ama sevdiğini tekrar görmekten mutlu bir halde genç rahibeye sarıldı.

Yaşlı köle buna çok şaşırmıştı ancak onlara engel olmadı.

O günden sonra Leandros her gece Hellespostosu yüzerek geçiyor sevdiğine ulaşıyordu.

Günler haftalar aylar geçti ve güzel yaz günleri geride kaldı ve kışa yaklaştılar.

Deniz eskisi gibi sakin ve sıcak değil, dalgalı ve soğuktu.

Hero her gece yüzerek boğazı geçen Leandros için endişelenmeye başlamıştı.

Bu yüzden ona bir süre birbirlerini görmemeleri gerektiğini söyledi.

Bahar gelinceye kadar ayrı kalmaları gerekiyordu.

Kışın boğazı yüzerek geçmek çok tehlikeliydi.

Leandros her ne kadar istemese de sevdiğinin bu isteğine boyun eğdi.

Bahara kadar gelmeyeceğine dair ona söz verdi.

Bu ayrılığa sadece bir kaç gün dayanabildiler.

Leandros Hero'nun yolladığı özlem dolu mektubu okuyunca daha fazla dayanamayarak hiç düşünmeden kendini azgın dalgaların kucağına attı ve bir an evvel sevdiğine kavuşabilme arzusu ile dalgalarla boğuşmaya başladı.

Fırtına arttıkça artıyor dalgalar daha da aşılmaz bir hal alıyordu.

Hero'nun yaktığı meşale şiddetli rüzgârlardan sönerek ortalığı karanlığa gömdü.

Heyecan içinde Leandros'un yolunu gözleyen Hero, yaşlı köle uyuduktan sonra gizlice sahile indi ancak orada dalgaların kıyıya attığı sevdiğinin ölüsü ile karşılaştı.

Bu acıya dayanamayan Hero sevgilisine sarılarak kendini öldürdü.
 
Kasabalılar bu haberi duyunca yas elbiselerine bürünüp kaleye geldiler ve iki sevgilinin cenaze törenine katıldılar.

Onları deniz kıyısında aynı mezara gömdüler ve Onların anısına boğazın azgın sularına güzel kokulu çiçekler attılar.(alıntı)



AŞK böyle bir şey işte…



Nazan şara Şatana
nazanss.blogspot.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder