31 Ağustos 2017 Perşembe

ESİR Türk Kızları
Osmanlı Perisi
Mahpeyker ve Neslişah!
nazanss.blogspot.com 

Macaristan, Kanuni Sultan Süleyman tarafından fethedildiği zaman halkının çoğu Macar olan bir miktar arazi, Avusturya arşidükü Ferdinand’ın elinde kalmış.

Böylece 2. Viyana kuşatmasının temelleri atılmış.


Bu savaş çok uzun sürmüş. Tarih derki; birçok üst subay ailesini de buralara getirdi.
Esir Türk Kızları- Osmanlı Perisi; Böyle bir ailenin çocuklarının başlarına gelenlerin anlatıldığı bir kitap.

Dünyalar güzeli ikiz kızlar ve onların kardeşleri Rahman’la Muhammed…

İkiz kızlar, su damlası kadar berrak, gökkuşağı kadar renkli, yıldızlar kadar asil, güneş kadar parlak…
 Bir elmanın iki yarısı kadar benziyorlar birbirlerine.

Düşman bir gece evlerini basmış, kaçanlar kaçmış, kaçamayanlar tutsak olmuş. İki çocuk kaçmayı başarmış, paşa ve eşi Osmanlı Askerleri tarafından kurtarılmış.
Ya iki güzel genç kız!

Mahpeyker ve Neslişah!

Bu kitap onları onlar gibi esir düşmüş Türk Kızlarını anlatıyor.
Bu kitap savaşı ve onun acımasızlığını, azmin zaferini, kadının kuvvetlisini, aklın zarafetini, cesaretin hediyesini, kararlığının mükâfatını ve bütün bunların yanı sıra çok büyük acıları dile getiriyor.
Osmanlı Perilerinin güzelliğinin nelere mal olduğunu, asaletin hiçbir zaman kaybolmadığını anlatıyor.
Paşanın evini basan Avusturya’lı askerler, paşa ve eşini esir alırken ikiz kızları ve iki erkek çocukları kaçmayı başarmışlardır.
Dördü bir arada kaçmamıştır.
Bir süre sonra ikiz kızlarda ayrı kaderleri paylaşacaklar ve birbirinden ayrılacaklardır.
İki erkek çocuğun kaderi tamamen değişik olacak, onlar Avusturyalı bir köylü ailenin yanına sığınacaklardır.

YILLAR VE MÜCADELELER

Birbirine ayırt edilmeyecek kadar benzeyen Mahpeyker ve Neslişah’ın hayatlarında inanılmaz olaylar olacaktır.
Her anı heyecanlı olan bu anlatının içinde olmazlar olur hale gelirken büyük aşklarda en az çektikleri acılar kadar yoğun yaşanacaktır.

(Esir kızları bizler sadece bizim saraylarımızda olan başka diyarlardan gelen kızlar olur bilirken, Almanya’da ve Avusturya’da Osmanlı kızlarının esir alındığını ve onların zaman içinde inanılmaz işleri başardığını öğrendiğimde ve bunu da Alman arkadaşlarımdan dinlediğimde çok şaşırmıştım. Böyle bir kitabı yazmaya o zaman karar vermiştim.)

*

“Çok uzaklarda bulutlar siyahtır, karadır bilir misiniz?
Fırtınalar canınızı yakar, üşürken yanarsınız!
Sonra onlarda karanlıktır hisseder misiniz?
Rüzgâr sizi zavallı kılar,
Savurur – savurur -  Savurur
Çalar herkesten alır, uzaklara taşır.
Ağlarsınız – Ağlarsınız - Ağlarsınız
Yaşarsınız da!
Sorarsınız, yaşamak sadece nefes almak mıdır?
Sonra kapılar açılır, kapılar kapanır…
Ara yerlerde durmadan yürünür.
Yürüdükçe acıları tanırsınız. Yürüdükçe cesur olursunuz…
İki kapı arasında aşkı, mutluluğu ararsınız, bulur musunuz? Belki!
Sonra zalimlerle uğraşırsınız. Güçsüzseniz bile artık değişir.
Çok güçlü, çok kuvvetli, çok hırslı, çok ama çokların çok olduğu
Zorluklarla baş etmek olur göreviniz…
Aramaya başlamış olursunuz çoktan!
Ararsınız – Ararsınız durmadan!
Sonra bir gün!
Sonra bir başka gün!


Esir Türk Kızları kitabımın başından bir bölüm.


Nazan Şara Şatana

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder