25 Ağustos 2017 Cuma


FETHİYE’DE APOLLON TAPINAĞI

Sizlere bir masal daha anlatacağım…

nazanss.blogspot.com





Patara; mitolojik tanrı Apollon'un tanrının doğduğu yer olarak biliniyor, ayrıca Lykia'nın en önemli ve en eski şehirlerinden birisiymiş.
Mitolojide müziğin, sanatların, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısıdır. Anadolu kökenli bir tanrı…

Zeus ve Leto'nun oğlu, Artemis'in ikiz kardeşidir.
Kehanet yapan, bilici tanrıdır.
Ayrıca adı değişmeden, Roma mitolojisine geçen tek tanrıdır.

Mitolojiyi çok sevdiğimden sizlere de zaman - zaman anlatmaya devam edeceğimi yazmıştım daha önce, sözümü tutuyorum. Bu günde size, Zeus’la leto’nun oğlu, Artemis’in ikiz kardeşi, Apollon’dan söz edeceğim…

Fethiye’de, Clup Tuana’da görev yaparken, tarihi kültür açısından zengin bu bölgede her hafta Pazar günü bir yerini keşfetmeye gidiyorduk.
Muhteşem yerler görmüştüm.

Sizlere kaya mezarlarından söz edeceğim bir dahaki yazımda…

Evet, ben kaldığım yerden devam ediyorum.
Patara’ya gitmiştik. Orası muhteşem bir yer. Beyaz kumu olan, çok uzun bir sahil… Asıl önemli olanı, oradaki sit alanları ve içlerindeki tarih hazineleri.

Oraya bir gittiğimizde bizi Apollon Tapınağı var diye bir yere yönlendirdiler.

Gittiğimiz yerde çok enteresandı ama suların altında kalmış, kalabilenleri görme şansımız olmuştu.
Orada araştırmıştık. Şöyle edinimlerimiz olmuştu.

Patara’da çok ünlü bir tapınak varmış
Adı Apollon tapınağıymış.

Burası bir kehanet ocağı olarak işliyormuş.
Apollon yılın altı ayını burada, Patara’daki tapınakta geçiriyormuş.

Altı ayını da Delos’ta…
Bu konu ile ilgili bir yazıyı aktaracağım sizlere:

“Ve senin Kragos, Lykia’nın yüce Dağı, doruklarından… Bir su gelecek çağıltılı ve hırçın, açılınca kayanın dar boğazı… Taki susturana dek Patara’nın kehanet ocaklarını”

Bu mısralara göre, Patara civarındaki Apollon Kehanet Merkezi Kragos Dağından gelen sellerin altında yok olacaktır.

Yukarıda aktarılan Sibylle Pseudo kehaneti de, o halde malum bir duruma dayanmakta, işaret ettiği olay ise geçmişte çoktan olup bitmiş bulunmaktadır.
Apollon kehanet merkezinin Nero za­manında deprem ve ‘kara bir suyla’ yıkıldığı, keza Oracula Sibyllina mısralardan anlaşılmaktadır…

Sizlere hem Patara’yı hem Apollon’u anlatmak ve sizin daha iyi anlamanız için ben bir yerde bulduğum bir yazıyı aktaracağım.

Hitit Kralı IV. Tudhaliya (M.Ö. 1250 – 1220) Lukka seferi sırasında "Patar Dağı'nın karşısında adaklar ve armağanlar yaptım, steller diktim, kutsal mekânlar inşa ettim" demiştir.

Bundan da anlıyoruz ki Hitit Çağı'nda Patara, Patar adıyla vardı. Patara, Xanthosvadisinde denize açılabilecek tek yer olması nedeniyle tarih boyunca önemli kent olma özelliğini her çağda devam ettirmiştir.

İskender'e kapılarını açarak yıkılmaktan kurtulan şehir, İskender'in ölümüyle M.Ö. 315'te Antigonos'un ve M.Ö. 304'te Demetrios'un işgalinden kurtulamamıştır.

Daha sonra Mısır'daki Ptolemiaios, Philadelphos'un eline geçmiş, Mısar kralları döneminde ismi bir müddet Arsinoe olmuşsa da bu isim daha sonraları benimsenmemiş, Patara M.Ö. 190 yılında III. Antiokhostarafından zapdetilmiştir. 

Livius'un M.Ö. II. yüzyıla girerken yaşanan büyük Antiokhos dönemi olayları ile bağlantılı olarak Patara için söylediği "Caput gentis" deyimi, yani soyun başkenti deyişi onu diğer kentlerin en başına yüceltir.

Lykia Birliği içindeki Pınar'a, Xanthos, Olympos ve Myra gibi Patara da üç oy hakkına sahipti. 

Birlik toplantıları çoğu kez birliğin limanı durumunda olan Patara'da yapılmakta idi…

Roma egemenliğine geçtikten sonra da önemini yitirmeyen Patara, Roma valiliklerinin adli işlerini gördüğü bir merkez oluşu yanında Roma'nın doğu eyaletleriyle bağlantısını kurduğu bir deniz üssü olarak da önemini korumuştur.

Patara aynı zamanda Anadolu'dan Roma'ya nakledilen tahılların depolandığı ve saklandığı bir limandı.

Onun için İmparator Hadrian zamanında Andriake de olduğu gibi burada da büyük bir hububat ambarı yapılmıştır.

Roma İmparatoru Hadrian karısı Sabine ile Patara'ya gelmiş, bir müddet burada dinlenmiştir.

Roma İmparatorluk çağında Lykia ve pamphylia eyaletinin başkenti olan Patara, Apollon'un önemli bir kehanet merkezi olarak da ün yapmıştır.

Eski yazarlar kışın burada, yazın Delos'ta kehanette bulunulduğunu kaydederler.

Şehir Bizans döneminde de önemini devam ettirmiş, Hıristiyanlar için önemli bir merkez olmuştur.

Zira "Noel Baba" diye anılan Saint Nicholaos  Pataralıdır.

Ayrıca St. Paul Roma'ya gitmek için Patara'dan gemiye binmiştir.

Böylece Erken Hıristiyanlık döneminde bir Piskoposluk merkezi olmuştur. 

İmparator Konstantin'in başkanlık ettiği M.S. 325'teki Nikaia konsülünde Lykia'nın tek imza yetkilisi din adamı Eudemos'un Patara Piskoposu oluşu kentin bu devinde gözde oluşunun kanıtıdır.

Ne yazık ki bundan sonra Patara'da şansızlıklar başlamış, tanrılar ve kutsal kişiler buraya yüz çevirmiş gibi 1600 m uzunluğunda ve 400 m genişliğindeki liman kumlarla dolmuştur.

Böylece gemiler yanaşamamış, bu da Patara'nın yavaş - yavaş önemini yitirmesine sebep olmuştur.

Günden güne kumlarla örtülen Patara kumların altında uyuyan güzel olarak günümüze kadar gelmiştir.(alıntı)


Patara’dan bu kadar söz ettikten sonra şimdi de Apollon’dan söz etmek gerek…
Apollon; Yunan mitolojisindeki en önemli tanrılardan biri.
Apollon Yunanistan’da değil burada doğduğuna göre Anadolu’da yaşamıştır.


Efsanelerinde okçu, gümüşyaylı ya da hedefi vuran anlamında değişik sıfatlarla da anılmaktadır.
Bazı efsanelerde onun için parlak, ışık saçan anlamına gelen Phoibos sıfatı kullanılır.

Apollon'un sıfatlarından biri de sarışındır.
Apollon çok iyi bir okçudur, hedefini hiç bir zaman şaşırmaz.

Kardeşi Artemis ile paylaştığı bu okçuluk yeteneği Apollon'a büyük bir üstünlük sağlar.

Apollon ve Artemis'in oklarıyla ölmek tatlı, acısız, uykuya dalar gibi huzurlu bir ölüm demektir.

Aletlerden ok, yay ve lir; hayvanlardan kurt, yunus balığı, kuğu, karga; bitkilerden defne, palmiye ve zeytin ağacı tanrının simgeleridir.
Bir tanrı olarak Apollon ‘un nitelikleri çok fazladır.

1. Ekin-tarım tanrısıdır.
2. Çobanların tanrısıdır.
3. Sağlık ve ceza tanrısıdır.

İnsanları iyileştirir, onları suçlarından arındırır (bu niteliği oğlu Asklepios'a geçmiştir). Aynı zamanda oklarıyla etrafa veba ve ölüm de saçar (İlyada'da Troya savaşı sırasında Akha ordularına oklarıyla veba salmıştır).

4. Geleceği haber verir. Apollon bilicilik tanrısıdır. Apollon tarafından esinlenen insanlar bilici, kâhin veya falcı olurlar. Bilicilik İlkçağ'da son derece önem verilen adeta bir sanattır. Yunan efsanelerinde Delphoi önemli bilicilik merkezi olarak geçer.

5. Kent kapılarındaki bekçiliğinden dolayı yeni kurulan şehirlerin koruyucusu, günlük yaşamın düzenleyicisidir. Yol ve kapılar tanrısıdır.

6. Güzel sanatların bilim ve müziğin koruyucusudur. Musalar korosunun yöneticisi olarak ün yapmış, bu konuda pek çok efsane oluşmuştur.(alıntı)

Appollon’la ilgili bu kadar şey yazıyorlar.
Resimlerine baktığımızda sadece çıplak yakışıklı bir erkek heykelleri görüyoruz.
Appolon’u yazınca;
Artemis’i de yazmak gerek…
Bir sonraki yazım Artemis olabilir…

Masal gibi güzel günler diliyorum sizlere…


Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com

  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder