27 Ağustos 2017 Pazar


Lut Gölü Tomarları
nazanss.blogspot.com




Bakır Tomarlar 1940 ‘lı yıllarda bulunmuş. Lut Gölünün kuzeybatı kıyısı yakınlarda Kumran mağaralarında!
Üstelik bir rastlantı sonucu bulunmuşlar.
Zaten öyle olur. Bir rastlantı sonucu bulunduğu için önceden bilinmez!
Önce İngilizlerin hâkimiyeti altındaymış bölge, sonra Ürdün Haşimi Krallığına geçmiş.
Ekserisi deri üzerine yazılıymış. Tomar halinde küplerdeymiş.
O bölgelerde birçok mağaralarda bulunmuş.

Bununla ilgili düşünceler, varsayımlar şöyleymiş.
Tevrat’ın kitaplarından parçalar varmış içinde… Büyük olasılıkla Kumran’da yaşamış bir mezhebinmiş.
Lut gölü çevresindeki mağaralarda bulunduğu içinde bu tomarlara Lut Gölü Tomarları adı verilmiş.

Bunların içinden çıkan bakır Tomarları en enteresan olanlarıymış.
Bunda değişik birçok anlatı varmış.

Tevrat’ın İS 70 yılında bugünkü biçimi aldığı,
Filistin Tarihinin İÖ 4. Yüzyıldan İS 135’e kadar yeniden yazılışını,
Hristiyanlık ile Yahudilik asarındaki geleneksel ilişkilerin açıklanmasını,
Sağlamış.

Şimdi birazda detayları gözden geçirelim.
Tomarların bir kısmı deri bir kısmı papirüs ve en önemlisi bakır tomarlarmış.

1952 yılında 3 numaralı mağarada iki parça halinde Bakır Tomarları bulunmuş.
Oksitlenmiş olan bu tomarları açamamışlar.
Bakır Tomarlar; üç buçuk yıl sonra özel bir testere ile açılmış.
İçinden; Eski Filistin’in çeşitli yerlerine saklanmış hazinelerin listesi çıkmış.
(23 içbükey pano ya da parça halinde ortaya çıkan 12 sütundan oluşan metin…
Tomar yüzde 99 saflıkta çok ince üç bakır tabakadan meydana gelmiş.
Levhalar 2,4 metre uzunluğunda ve 23 santim genişliğinde bir tomar oluşturmak üzere birbirlerine perçinlenmiş.)
( Alıntı)

Yazıları en eski dini metinlerden daha eski bir İbranice diliyle yazılmış.
Dini bir metin içermiyormuş.

Bazı bilim adamları bunun efsanevi bir tür gizli hazine olarak düşünmüşler.
Bazıları da Romalıların kente 67 yılında saldırmalarından önce Kudüs’deki Herod Tapınağından kaçırılan hazinelerin saklandıkları yerlerin kayıtları olarak düşünmüşler.
Yazıyı yazanın acemi biri olduğu yazının güzel yazılmadığını saptamışlar.

Burada ilginç bir şeyden söz edeceğim. Bunlar açıldıktan sonra kenarları çürümeye başlamış, yazılanların bir kısmı silinmiş. Amman’da Ürdün Arkeoloji Müzesindelermiş ve daha fazla zarar görmemeleri için çalışmalar yapılıyormuş.

Peki, Hazineler ne olmuş?
Bulunamamış. Birçok kişi Ürdün’ü karış - karış aramışlar ama bulamamışlar.
Yazılar çok okunaklı değilmiş. İçinde tanımlanmayan anlaşılmayan Yunan harfleri de varmış.
Bu konuda birçok iddialar varmış.
Birinci Yahudi Ayaklanmasında yani İS 66 – 70 zamanına rast gelen; Romalıların Kudüs’e girmeleri o tarihlerde birçok yerin olduğu gibi tapınaklarında zarar gördüğü ve yıkıldığı!
Yâda bu tomarlarda söz edilen hazinelerin çok büyük olduğu ve yazıların içindeki şifreler çözülemediği için bu hazinelerin bulunamadığı doğrultusunda…

Bir iki iddia ya da varsayımda şöyleymiş.
Zealot Gerilla savaşçıları Roma’lılara karşı direnmişler, acaba o zaman onlar bu hazineleri kaçırmışlar mı?
Yâda Roma Ordusu yaklaşınca tapınaktaki Rahipler hazineyi saklamışlar mı?
Yâda başkaları saklamışlar…

Filmlerde izleriz ya, kutsal Hazine Avcıları gibi ya da birçok isimle aranılan hazineler ve arayan korsanlar haydutlar ya da bilim adamları!
Her şeyin bir gerçeğe dayandığı yazanların bir yerlerden esinlendiği böyle oluyor işte…


Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder