31 Ağustos 2017 Perşembe

KUDÜS
İNSANLIĞIN ORTAK PROJESİ
nazanss.blogspot.com




Şimdilerde Kudüs için; İnsanlığın ortak projesi deniliyor.
Kudüs benim görmek istediğim yerlerin başında geliyor. Muhakkak ki oraya gittiğimde gördüklerim beni bir hayli zengin kılacaktır.

Kudüs’ün altı bin yıllık tarihi var.
Üç büyük dinin göz bebeği bir yer.
Üç büyük din için özel ve kutsal bir şehir. 

Görülecek, dinlenecek not alınacak ve yazılacak çok şey var oralarda…

Nasıl olmasın ki Dünyanın en eski şehirlerinden birinde neler olmaz ki…
Buralarla ilgili bilgileri kulaktan dolma anlatmayacağım, birçok okuduklarımı aktaracağım ki bunun daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.
Allah nasip eder oraları görürsem birebir yazarım.

M.Ö. yüzyıldan beri Musevilerin kutsal ve ruhani şehri.
Hıristiyanlar içinde tarihin hem başladığı hem de biteceği yer olarak görülüyor.

İslam’a gelince; burası İslam dünyası için gerçekten çok ama çok önemlidir.

Kudüs insanoğlunun muhakkak bir yerden bildiği, kutsal saydığı bir şehirdir.
Oraya insanlığın ortak projesi deniliyor.

Üç ayrı din olunca, üç ayrı dinin ibadet yerleri de orada oluyor. Camiler, sinagoglar ve kiliseler var. İslam âleminde ezan sesleri ile uyanılır. Hıristiyan âleminde çan sesleri yükselir…
Burada bunlara ilaveten ağlama duvarında ağlayanların, bağıranların, haykıranların sesleri de diğer seslere karışıyor.

Düşünün dünyanın neresinde böyle bir manzara olabilir ki… Üstelik camiler, kiliseliler sinagoglar nerede ise iç içe…
Toplam bin metrekareyi geçmeyen yerde ve ibadetteler.
Eski şehrin tarihi gerçekten çok eski.

Altı bin yıldır insanların yaşadığı ve etrafı 900 metre uzunluğunda surlarla çevrili dikdörtgen bir alan… Tabi bu surların içinde kalan yere eski şehir denilmekte. İşte bütün kutsal mekânlar burada…

220 dini mekân varmış. Orada Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı surlar çok göze çarpıyormuş. Kanuni, bu surları Haçlılar dönemine ait kalıntıların üzerine yaptırtmış.

Tapınak Dağı ile Kuzey Duvarı Yahudiler,
Kutsal Kabir Kilisesi Hıristiyanlar,
Mescid-i Aksa ile Kubbetüs Sahra da Müslümanlar için kutsal merkezler.

Kudüs’ün isimleri:
Kudüs, ilk yerleşimden itibaren Salem, Yerushalayim, Yerusalim, Hierusalem, Ursalem, Yebus, Sion, Ir-Davud, Ilya, Medinetü Beyti’l-Mukaddes, Beytü’l-Makdis, Daru’s-Salem, el-Kuds.

Kudüs’ün almış olduğu bu isimlerin büyük çoğunluğunda ortak anlam ekseni barış ve kutsal ‘ kelimelerine dayanmaktaymış.

Ancak Kudüs, tarih boyunca kutsallık vasfını korumuşsa da barışı (İslam hâkimiyeti ve özellikle Osmanlı Dönemi hariç) hiçbir zaman sağlayamamıştır.

Üç dinin birleştiği yer.

Tarihi M.Ö. 4000 ila M.Ö. 3500'lere kadar gidiyor.
İslamiyet’te – Kudüs:
Mekke ve Medine’den sonraki 3. Kutsal şehir.
Musevilerin kutsal şehri ve ruhani merkezi...
Hıristiyanlar içinde kutsal bir şehirdir. Hıristiyanlara ait antik salanları vardır.

Kudüs’te önemli sayıda Hıristiyan topluluk da yaşıyor.

Hz. İsa’nın, Romalılar tarafından, sırtında tahta haç, Via Dolorosa (Hıristiyan Haç Rotası) boyunca yürütüldükten sonra çarmıha gerildiği yerde bulunan Kutsal Mezar Kilisesi,
Romalı askerlerin İsa peygamberin başına dikenli zeytin dalı yerleştirdikleri Ceza Kilisesi,
Hz. Meryem’in anne ve babasının oturduğu evin yerine yapılan St. Anna Kilisesi,
Rus ve Yunan Ortodoksların kilisesi,
Etiyopya Katoliklerinin kutsal mekânı,
Şehirdeki Hıristiyan topluluğunun farklı mezheplerini temsil ediyor.

Kubbet-üs-Sahra:
Kudüs'te Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen kaya üzerine Emeviler devrinde inşa edilen ortası kubbeli sekizgen bina. Yakınındaki Mescid-i Aksa ve Ömer Camii ile karıştırılmamalıdır.
İslam mimarîsinde bilinen ilk kubbeli eserlerden olan Kubbet-üs Sahra, Emevi Halifesi Abdülmelik devrinde 687-691 yılları arasında inşa edilmiştir. Binanın iç yüzeyi ve kubbesi Kur'an sureleri ve çeşitli motiflerle süslenmiştir.

Türk Müslümanlar yaygın olarak yapının içindeki Muallâk Taşının havada durduğuna inanırlar. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, Muallâk Kayasını havada gören hamile kadınların hayretten, şaşkınlıktan ve dehşetten çocuklarını düşürdüğünü söylemiştir.

Fakat şimdi Muallâk Kayasının Müslümanlar tarafından havada durduğu düşünülse de Harem-üş Şerif'teki yapıların altında kaldığından gözükememektedir. Ancak içine Kubbet-üs Sahra'dan inilebilmektedir.

Haçlıların 1099 tarihinde Kudüs'ü Müslümanlardan almasından sonra Kubbet-üs-Sahra kiliseye çevrildi ve binada çeşitli değişiklikler yapıldı. Binanın kuzeyine Hıristiyan din adamları için hücreler ilave edildi. Kubbesine haç yerleştirildi, kubbenin altındaki mağaraya ikonalar kondu. 1187'de Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü fethinden sonra Haçlılar döneminde yapılan değişikliklerin büyük bir kısmı kaldırıldı.

Mescid-i Aksa:
İslam dinine inananlarca kutsal mekânlardan biridir. Kudüs şehrinde bulunan Mescid-i Aksa'yı ilk inşa eden kişi Süleyman’dır. Mescid-i Süleyman olarak da bilinir. Mescid-i Aksa'nın İslâm'daki müstesna yerinin bir sebebi de Muhammed'in isrâ ve miraç mekânı olmasıdır.

Allah, İsrâ suresinin birinci ayetinde Mescid-i Aksa'yı adıyla anarak şöyle der:

"Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya yürütenin şanı pek yücedir. Şüphesiz o duyandır, görendir."

Burada Mescid-i Aksa'dan "çevresini mübarek kıldığımız" şeklinde söz edilmektedir.
Mescid-i Aksa'nın çevresi ise başta Kudüs sonra diğer Filistin topraklarıdır. Muhammed'in miraca yükseltildiği sırada Kudüs'te bugünkü şekliyle bir cami yoktur.

Ancak Süleyman tarafından inşa edilmiş ve daha sonra yıkıma maruz kalıp yenilenmiş olan Mescid-i Aksa'nın kalıntıları vardı ve burası da Beyt-i Makdis olarak adlandırılırdı. Muhammed'in ziyaret ettiği mekân da burasıdır.

Beyt-i Makdis ibaresi bazı tarihi kaynaklarda Kudüs şehri için de kullanılmıştır. Bazı tarihi kaynaklarda Kudüs'ün M. S. 70 yılında yıkıma uğratıldığı Beyt-i Makdis'in de bu olayda yıkıldığı ifade edilmektedir.

Ancak bu mekân yine bir mabet olarak biliniyor ve Beyt-i Makdis'in kalıntıları da korunuyordu. Şu an Yahudilerin "Ağlama Duvarı" Müslümanların ise "Burak Duvarı" olarak adlandırdıkları duvar eski mabedin bir kalıntısıdır. M.S. 638 yılında Ömer döneminde Kudüs fethedildikten sonra Beyt-i Makdis'in yerinde Mescid-i Aksa inşa edildi.

Ömer'in burayı mabet ittihaz etmesi de o mekânın kutsiyet ve ehemmiyetinden ileri geliyordu. Mescid-i Aksa daha sonra Emevi halifelerinden Abdülmelik bin Mervan zamanında genişletildi.

Mescid-i Aksa'nın hemen yakınında bulunan ve bugün Türkiye Müslümanları tarafından Mescid-i Aksa zannedilen sekiz köşeli Kubbetü's-Sahra adlı mabet de Abdülmelik bin Mervan tarafından inşa ettirilmiştir.


Ağlama Duvarı:

Yahudilerin, Süleyman aleyhisselamın Kudüs’te yaptırdığı Beyt-ül-Makdis (Mescid-i Aksa)ten kaldığına inandıkları ve kutsal kabul ettikleri duvar.

Yahudilerin ha-Kotel ha-Ma’aravi (batı duvar) dedikleri bu duvar zamanla Hıristiyanlığın tesiriyle
Ağlama Duvarı” olarak adlandırılmıştır.
Yaklaşık 485 m uzunluğunda olan Ağlama Duvarı, toprak seviyesinin üstünde yirmi dört büyük taş sırası ile yer altında kalan on dokuztaş sırasından meydana gelir.

Ayrıca Ağlama Duvarı:
Peygamber Efendimizin Miraç gecesinde Burak adlı atını bıraktığı yer olarak ta biliniyormuş.

Kudüs’e gitmek gerek derken boşuna söylememişim değil mi?


Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder