29 Ağustos 2017 Salı




Müzik
Dünyanın anladığı tek dil.

nazanss.blogspot.com




İsmail Dede Efendi demiş ki: Müzik insan ahlakını arındıran kutsal bir ilimdir.
Bir başkası şöyle demiş: Kelimelerle anlatılamayan duygu ve düşüncelerin seslerle anlatılması sanatıdır.

Müzik; duygu, düşünce, izlenim ve tasarımları ve başka gerçeklerin de katkısıyla belli durum, olgu ve olayları, belli bir amaç ve yöntemle, belirli bir güzellik anlayışına göre birleştirerek, biçimlendirilmiş seslerle işleyerek anlatan estetik bir bütündür.

Herkesin anlaya bildiği ve anlayabileceği yegâne dildir.
Bunlarla kalınmamış, müzikle ilgili o kadar çok şey söylenmiş ki…
Devam edelim:
Düz biçimde konuşarak söylenebilecek bir şeyin değişik ses dalgaları ile söylenmesinden niçin hoşlanırız?
Müzik niçin keyif veya tam aksi hüzün duygusu verebiliyor?

Doğu müziğinde yukarıda belirtilen matematik dizilerdeki perdelerin arasında karışık gezinilme,
Afrika'da baş döndürücü ritimler,
Avrupa'da ise notaların ideal düzeni öne çıkar.
Bence susmayalım devam edelim:
Belki uzun olacak ama değer. Söyleyenler önemli, söylenenler çok önemli. O zaman yapılacak bir şey yok. Devamdayız.

Müzik İnsanların Evrensel Dilidir...
Longfellow

Müzik Öyle Bir Denizdir ki, Ben Paçaları Sıvadım Hala İçine Giremedim...
Dede Efendi

Müzik; Sesleri Kulağa Hoş Gelecek Biçimde Düzenleme Sanatıdır.
J.Rausseau

Müzik Bir Başka Seyyaredir...
Daudet

Müziği Gençliğinde Öğrenen Filozofiyi Daha İyi Anlar...
Eflatun

Müzik; Felsefenin En Yüksek Noktasıdır...
Sokrates

Evrensel bir dildir ki, hayatın tüm duygularını uyumlu bir biçimde anlatır.
Madam Cottin

Daha o kadar çok ki…
Sayfalardan endişemden bu kadarı yeter dedim.
Yeter demesine dedim de müzikle anlatacaklarım yeter mi yok öyle bir şey demedim.
Bu konuda devamdayım.
Araya birde benim yazmaya çalıştığım şiir benzemesi bir şeyi de katayım dedim.

Şarkılar bizi bizden alır, istediği yere taşır.
Şarkılar kalbimizi sızlatır, bazen heyecanlandırır,
Bazen ağlatır. Eski bir sevgili onunla hatırlanır.
Eski bir duygu müziğin notalarında gelir,
Bir bayram, bir şehir, bir arkadaş!
Müzikle yad edilir.
Bazen yorgunluğu atmaktır, bazen de yorgun olmaktır.
Bazen dans etmektir, bazen ney üflemektir.
Müzik gıdadır. Müzik şanstır.
Müzik adrenalindir. Müzik ilahtır,
Müzik ibadettir. Müzik hediyedir…
Müzik yazı yazmaktır, şiir okumaktır.
Müzik güzel olan her şeydir…”

Biran müziksiz bir hayat düşünsenize! Müzik yok…
Orkestra ile şişman kadın susmuş.
Şişman kadın susmadan şarkı bitmez denilir ya bitmiş!
Müzik yok.
Derin bir sessizlik.
Görüyorsunuz, yavan…
Aşkınızla, aşk halindesiniz, sihirsiz… Çocuğunuza ninni söyleyemiyorsunuz,
İyi ki doğdun bile diyemiyorsun,
Şarkı yok! Sesi güzel – çirkin fark etmez, ses yok, müzik yok… Şarkılardan falda tutamıyorsunuz, ne garip, aşkınızın şarkısı da yok…
Kalbinizi gümbürdeten, ayrılıkların acısını yaşatan, aşkınızın doruğunda gezdiren, özlenen ve özleten yok!
Çünkü – Müzik yok…

Yok – Yok bu kabus…
Bence müzik var…
Sordu bana dedi ki:
Peki, müzik neydi?
Buyurun, okuduklarımdan bazılarını da sizler okuyun lütfen…

Müzik aslında ses dalgalarının, belirli kurallar içinde bir düzene sokulmasıdır.
Bilindiği gibi, ses dalgalar halinde yayılır. Bir saniye içindeki dalga sayısı sesin karakterini tespit eder.  Saniyede 260 dalga yapan, yani titreşen ses 'Do' notasıdır.

Bu şekilde 7 temel nota oluşur. Do-Re-Mi-Fa-Sol-La-Si.

Son notadan sonra, Do'nün titreşim sayısının bir katı kadar titreşimde daha ince bir Do gelir ki, bu iki Do arasına bir oktav denir.

İşte bu oktav, gam, akort denilen matematiksel diziler, bir çeşit dizilerek müzik oluşturulur.  Ancak tüm bunlar bize, bu matematiksel diziden bihaber, Afrika yerlilerinin, dağ başındaki çobanın enfes müziğini açıklayamaz.  

Aslında kültürün müzik ve bundan alınan zevk üzerinde doğrudan ilgisi vardır.

Müzik ve dil yetenekleri birçok yönden birbirine benzemektedir.
Bilimciler insanların müzik yeteneği kazanmalarının, konuşmaya başlamaları ile aynı zamanlara denk düştüğünü ileri sürüyorlar.

Konuşma yeteneği şüphesiz daha iyi bir iletişim ve yaşama şansı avantajını getirmiştir ama müziğin hangi ihtiyacı karşıladığı hala meçhul.

Bebekler anlamlı kelimelere benzer sesler çıkarmaya başlarken aynı zamanda şarkı söyler gibi mırıldanmaya da başlarlar. Uzun ve karışık cümleler kurmayı becerdikçe, daha uzun ve karışık şarkıları söyleme yetenekleri de artar.

Ancak beynin konuşmaya kumanda eden kısmında hasar olan hastaların konuşamamalarına rağmen müzik yeteneklerinin devam ettiği de görülmüştür.

Son zamanlarda, beynimizde müziği algılayan bir alıcı bulunabileceği tezi ileri sürülmektedir.

Eğer bir gün bu alıcı bulunsa bile, bunun niçin beynimize konulduğunun sebebi yine anlaşıla-mayacaktır.

Öğretilme yoluyla bir çeşit dans yapabilen veya dans olarak algılanamayacak hareketleri olan canlıları saymazsak, doğada müzik ve ritim duygusu sadece insanda vardır.

Bu özelliğin nedeni ise hala tam olarak açıklanamıyor.

Sayfalar – sayfalar – sayfalar affediniz beni.
Bütün sayfaları aktaramam ki…
Müzik hayatınızdan hiç eksik olmasın…

Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder