31 Ağustos 2017 Perşembe


RUMELİ HİSARI TAM BİR MUCİZE
nazanss.blogspot.com



Rumeli Hisarı, İstanbul'un Sarıyer ilçesinde Boğaziçi'nde bulunduğu semte adını veren hisar.

Fatih Sultan Mehmet tarafından İstanbul'un fethinden önce boğazın kuzeyinden gelebilecek saldırıları engellemek için Anadolu yakasındaki Anadolu Hisarı'nın tam karşısına inşa ettirilmiştir.

Burası boğazın en dar noktasıdır.
Mekânda uzun yıllardır Rumeli Hisarı Konserleri düzenlenmektedir.

Sarıyer, İstanbul'da bulunan Rumeli Hisarı, 30 dönümlük bir alanı kapsamaktadır.

Anadolu Hisarı'nın karşısında İstanbul Boğazı'nın 600 metrelik en dar ve akıntılı kısmında inşa edilmiş bir hisardır.

90 gün gibi kısa bir sürede tamamlanan hisarın üç büyük kulesi, dünyanın en büyük kale burçlarına sahiptir.

Rumeli Hisarı'nın adı Fatih vakfiyelerinde Kulle-i Cedide; Neşri tarihinde Yenice Hisar; Kemalpaşazade, Aşıkpaşazade ve Nişancı tarihlerinde Boğazkesen Hisarı olarak geçmektedir.


BUNLARI OKUDUKTAN SONRA, BİRDE DEFALARCA GİDİP HİSARI GEZDİKTEN DAHASI BOĞAZ KÖPRÜSÜNDEN GEÇERKEN HAYRANLIKLA UZAKTAN ONA SElAM VERDİKTEN SONRA GELİNDE BU MUHTEŞEM YERDEN VE BU ŞAHASERİ YAPTIRAN HATTA İNŞAASINDA BİZZAT ÇALIŞAN GENÇ, YAKIŞIKLI, AKILLI, BİLGİLİ ÇAĞ ATLATAN SULTANI ANMADAN GEÇİN.

OLUR MU HİÇ ÖYLE BİR ŞEY.
Fatih sultan Mehmet.
Nur içinde yatsın.


&


Uçak İstanbul’a inmek üzere alçaldığında Rumeli hisarına gecede olsa gündüzde olsa bakmaya kıyamazsınız. Ben boğaz köprüsünden geçerken en çok onu izlemeyi severim…

Topkapı Şifresi adlı kitabımı yazarken Fatih Sultan Mehmet ile ilgili birçok şey yazmıştım. Bunlardan biride Rumeli hisarıydı. Yapımı 90 günde tamamlanmış, muhteşem bir eser…

Birkaç defa Rumeli Hisarını gezmiştim. Bence herkesin gezip görmesi gereken bir eser… Fatih sultan Mehmet’in yaptıkları arasında o kadar inanılmazlar var ki, inanın bu da onlardan biri…

Fatih Sultan Mehmet’in bu kaleyi yapmadan önce neleri hesapladığını nasıl yaptırdığını, Bizans İmparatorunun kaleyi yapmaması için teklifini okuyunca şaşıracaksınız…
Okuduklarımı, Topkapı Şifresi kitabımda yazdıklarımı sizlere aktarmalıyım ki, Fatih Sultan Mehmet’in ne kadar büyük bir Padişah olduğunu sadece İstanbul’u aldı – tamam’la bitmediğini net anlayalım.
Gerçi bu yazı uzun oldu diyorsanız inanın onu anlatmanın binde biri…

Sultan Mehmed, imparatorun gönderdiği elçiler vâsıtasiyle söylenilen şeyleri dinledikten sonra:

"Ben, şehirden bir şey almıyorum.
İmparator, şehrin hendeğinden dışarı hiç bir şeye malik değildir.

Şayet Mukaddes Ağız'da (Boğaz'da) bir kale inşa etmek istersem, beni men etmeye hakkınız yoktur.
Her yer benim mülküm altında bulunuyor.

Anadolu yakasında bulunan kaleler benimdir ve bunların içinde oturanlar da Türk’türler.

Garpta meskûn olmayan yerler de benimdir.
Bizans'ın orada oturmaya hakları yoktur.

Macar Kralı üzerimize yürüdüğü zaman o karadan gelirken, Frenklerin kadırgaları Ege Denizi Boğazına gelerek Gelibolu Boğazını kapatarak, babamın Trakya'ya geçmesine mani oldular.

O zaman babam, Mukaddes Ağız'ın yukarısına çıkarak babasının inşa eylediği kaleye yakın bir yerden Allah'ın inayeti sayesinde kayıklar ile boğazı geçti.
Binaenaleyh, babamın boğazı geçmek için ne zorluklara katlandığını ve ne sıkıntılara girdiğini pekâlâ bilirsiniz.

Babamın, İstanbul Boğazını geçmemesi için imparatorun kadırgaları keşiflerde bulunuyorlardı.
Ben, daha çocuktum. Edirne'de oturuyor, Macarların gelmelerini bekliyordum. Macarlar, Varna civarındaki yerleri yağma ediyorlardı.

Bunları gören imparatorunuz seviniyordu.

Müslümanlar ise ıstırap çekiyorlardı.

Kâfirler de sevinç ve meserret içinde idiler.

Çok büyük tehlikeler ile boğazı geçen babam, karşı tarafa geçer geçmez, Anadolu kıyısında bulunan kalenin karşısına, garp tarafında diğer bir kale yaptıracağına yemin etti.

O, bu yemini yerine getirmeye muvaffak olamadı.
Allah'ın inayeti ile bunu ben yapmak istiyorum.
Neden buna mani olmak istiyorsunuz?
Memleketimde istediğimi yapmaya gücüm yetmeyecek mi?

Gidiniz ve imparatora deyiniz ki, şimdiki Padişah eski padişahlara benzemiyor. Onların yapamadıkları şeyleri bu kolayca yapabilecektir.
Onların istemedikleri şeyleri, bu isteyecek ve yapacaktır.

Şimdiden sonra bu husus için gelenlerin derisi yüzülecektir."

Dukas'ın, bu ifadelerinden anlaşıldığına göre Sultan Mehmed, Rumeli Hisarı'nın inşasına mani olmak isteyen Bizans İmparatoru'na, tarihî hadiseleri hatırlatmak suretiyle bu teşebbüsündeki haklılığını ispat etmeye çalışır.
Onun için bu işten vaz geçmesinin mümkün olamayacağını tehdit yollu bir tarzda ona bildirir.

Rumeli Hisarı'nın yapılması hazırlıklarına 1451–52 kışında başlanmıştır.

İlkbaharın başlangıcında Mart ayının sonlarına doğru, Rumeli tarafına Anadolu Hisarının karşısına bol miktarda inşaat malzemesi, usta, amele ve kireççi gelmişti. Kereste İzmit ile Karadeniz Ereğlisi'nden, taşlar ise Anadolu tarafından getirilmişti.

Çalışmak üzere külliyetli miktarda insan gelmişti.
Sultan Mehmed, bu sırada kara yolu ile boğaza gelerek bilirkişilerle (teknik eleman, mühendis) o havaliyi gezdi.

Denizin akıntısı hakkında malumat aldı.
İki sahil arasındaki mesafeyi ölçtürdü.
Kalenin yapılacağı sahayı kendisi tayin ile hududunu tespit ettirdi.

Bundan sonra bir rivayete göre önce kıyıda, hisarın güney-doğu köşesindeki kule inşa edilerek malzeme ve çalışmaların selameti emniyete alınmıştır.

Fâtih Sultan Mehmed, hisarın duvarlarının "Muhammed" kelimesi seklinde olmasını istediğinden planını da ona göre tasarlamıştı.

Buna göre her "Mim" (M) harfinin yerinde bir kule bulunmasını arzuluyordu. Kulelerden ikisi, birbirinin yanında ve burunun eteğinde idi...

Üçüncüsü denize daha yakındı. "H" ve "D" harflerinin bulundukları yerlerde istihkâmlar yapıldı.

Padişah, bunların yapılmasına özen gösteriyor ve bizzat nezaret ediyordu.

Gerçekten üç köşeli olarak düşünülen hisarın projesi, bizzat Sultan Mehmed tarafından tasarlanmıştı.
Eski an'ane ye uyularak, hisarın yapılmasında devletin ileri gelenlerinden de faydalanıldığı ve bunların, masraflara katıldıkları görülür.
Bu insanların, kule ve surların bir kısmının yapılmasına nezaret ettikleri anlaşılmaktadır.

Nitekim hükümdar, kale inşasını üç vezir arasında taksim eder.

Üç köşenin doğuda, yani deniz sahilinde olan bir köşesine akropol olarak gayet metin bir burç yaptırma vazifesini Halil Paşa'ya verdi.
Yamaçta, yani güneyde bulunan diğer köşeye büyük bir burç yapılmasını Zağanos Paşa’ya ve üçüncü köşeye, yani kuzeye düşen tarafa yapılacak burcu da Saruca Paşa'ya verdi.
Vezir Şehabettin Paşa da bütün inşaata nezaret etti.

21 Mart 1452'de inşaatına başlanan Boğazkesen (Rumeli) Hisarı, Temmuz ayının sonlarında tamamlandı.

Topkapı Şifresi kitabım onu anlatmaya yetmedi.
Benim acilen onunla ilgili bir kitap daha yazmam gerekiyor.

Allah’a emanet olun…

Nazan Şara Şatana
nazanss.blogspot.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder