Bir
masal daha anlatmak istiyorum sizlere...
Yine
Yunan mitolojisinden söz edeceğim.
Şimdi
sıra Herkül'de…
Üç
bin yıl önce yaşamış bir Yunan kahramanı…
Herkül
Tanrıların Tanrısı Zeus'un oğlu.
Aşkları,
çileleri, savaşları ve başarıları…
Efsaneleri
kim sevmez!
Kim
efsanelerin içinde olmak istemez.
Bakın
bu güzel masal nasıl başladı;
Gece
Rüyanın evinde can dostu Elif ve onun sokak çocukları;
Muhtar,
Resul, Bekir, Gıyas…
Rüyanın
yeğenleri; Nidar ve Didar…
Komşu
çocukları; Çağrı ve Çiçek…
Sohbet
edip eğleniyorlar…
Dışarı
felakettir o gece…
Yağmurdan,
fırtınadan, gök gürültülerinden korkarlar.
Üstelik
çok ürkerler.
Sesler
gelir uzaklardan önce yavaş sonra hızlanır.
Hızlanır
çok hızlanır.
Yükselmiştir
sesler kulakları tırmalarcasına…
Seslerle
birlikte ışıklar, sallanmalar ve çekimler.
Sonunda
da bir bilinmeyende!
Neredeler
ve neyin içindeler?
Ağbet
adını verdikleri, balon olarak düşündükleri, bir bilinmezin içinden o dönemleri
izliyorlar.
Gördüklerinden
şaşkınlar, korkuyorlar ve ne yapacaklarını bilemiyorlar.
Ayrıca
rüya âleminde olmanın garip duyguları içindeler.
Kim
bu garip giysili insanlar ve ne yapıyorlar?
Fizik
ve moral gücün simgesi olan Herakles'in Yunanistan'da hem Tanrı hem de kahraman
olarak saygı ve tapınım gördüğüne şahit oluyorlar.
Bu
nasıl bir masal olur?
Siz
böyle birini yakından tanımak ister miydiniz?
NAZAN
ŞARA ŞATANA’NIN YUNAN MİTOLOİSİ SERİ KİTAPLARINDAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder