8 Ağustos 2017 Salı

UYGUR TÜRK İMPARATORLUĞU MU KITASINDAN GELMİŞ


Türklerin Anavatanı olarak söylenen; Mu kıtasının şimdilerden daha ileri teknolojiye sahip olduğunu, bu kıtanın Asya ile Amerika arasında ve sular altına gömüldüğünü biliyoruz.
M.Ö 70.000 ve 64 Milyon insan yaşıyor bu kıtada.
Her anlamda ileri teknolojiye sahiplermiş.
Dünyanın her yerine koloniler kurmuşlar.

Bunlardan biri en önemlisi Uygur İmparatorluğu’ymuş.

Daha önce Türk Piramitlerini yazmıştım. Fakat Uygur Türkleri ve Mu Kıtası bağlantısını yeni okudum.
Yeni yazdığım Türklerle ilgili kitabımda yaptığım araştırmalarda Uygur Türklerinin önemini bir kez daha anladığımdan daha kapsamlı bir araştırma yapmak durumunda kaldım.

İşte o zaman, Mu Kıtası ve Türkler bağlantısını da bulmuş oldum.
Mu Kıtasında yaşayanlar Türk’tü.
Uygur Türkleri, Mu kıtasından gelmişlerdi ve bu topraklarda, Mu Kıtasının bir kolonisini kurmuşlardı.

Çin kaynaklarında bile;
“Uygur imparatorluğu Mu’nun en başta gelen koloni imparatorluğuydu ve doğu yarısı Tevrat'ta sözü geçen Tufan sırasında mahvolmuştu. “
Diye geçmiyor muydu?
Ve yine aynı kaynaklar;
Uygurların 17.000 yıl önce medeniyetlerinin zirvesinde olduğunu da söylememiş miydi?
Söylemiş, yazılanlar bunlar.

Mu Kıtasındaki ileri teknoloji ile yapılmış olan piramitlerini dünyanın her yerine kurdukları kolonilerde yapmışlardı.

Peki, neden piramit denilince Mısır piramitleri biliniyor da onlardan daha büyük ve önce yapılan Türk Piramitleri bilinmiyor.
Sebebi oldukça açık!
Türk Piramitleri saklanmış.
Tarih enteresan bir olay
Zaman belki kül, belki kum, belki toprak bazı şeyleri örtüyor ama birde yağmur var, rüzgâr var onlar da örtülenleri kaldırıyor ve gerçeği gün yüzüne çıkartıyor.
Nitekim İkinci dünya savaşında mühimmat taşıyan bir uçağın pilotu Çin yakınlarındaki piramitleri görüyor. Şaşırıyor çünkü piramitlerin üstü ağaçlarla kaplı. Ve bu pilot tarihe açılan kapının anahtarını bulmuş ve o kapıyı açmış oluyor.
Önce inkâr edilse de üstü dökülmeyen yapraklara sahip olan ağaçlarla donatılıp orman halini almış olsa da gerçek ortaya çıkıyor.

Bunlar Türk Piramitleri,
Bunlar Uygur Türklerinin yaptığı piramitler,
Bunlar Mu, kıtasının bir kolonisi olan yüksek teknolojiye sahip Türklerin yaptığı Piramitler…

İçinde de Oğuz Kağan’ın heykelinin olduğu da ortaya çıkınca dünya bu gerçeği öğrenmiş oluyor.

Dünyanın ilkleri Sümer’lelerdir diyenlerde bir kez daha tarih kitaplarına, tarih araştırmalarına göz atmak zorunda kalıyorlar.
Çünkü dünyanın ilki, dünya tarihi Türklerle başlamış.
Değil mi ki bu piramitlerin içinden çıkan taş kitabeler, heykeller ve daha ne çok bilinmeyenler var ve bunlar Türklere ait!
Ve de; dünyanın her tarafında Türklerle ilgili çoook eski zamanlardan kalma yazılar yani taş kitabeler, kalıntılar çıkmıyor mu? Çıkıyor.

Mısır Piramitleri denilince akan sular duruyor ya bakın dünyanın en büyük piramiti sayılan Mısır Piramitlinin yüksekliği 157 metre iken Türk Piramidinin yüksekliği 300 metre. Buyurunuz.
Bitmedi dahası var ve ben gururlanarak okuduklarımdan aktarıyorum.
Bir ilave;
Maya piramidinin, yapım biçimi Orta Asya’daki Türk piramidi ile aynı imiş.

Beyaz Piramit, on altı piramitten oluşan bir kompleksin en büyük parçalarından biriymiş.
Bu piramitler 50000 yıllıkmış.
Çok önemli olduğunu düşündüğüm bir yazıyı da aktarmak istiyorum sizlere.

Mısır’daki firavunlar dönemiyle neredeyse çağdaş sayılabilecek zamanlarda
(M.Ö. 2852 – 2206 arasında)
Çin’de yarı mitolojik “Beş Kral” hüküm sürmüştü.
Bu uygarlık, altın ve yeşim zengini, gelişmiş bir uygarlıktı; ipek ve gıda bolluğu içindeydi.
Bununla birlikte, İskenderiye’nin büyük kütüphanesinin kaderini takiben, İmparator Chin Shin Huang M.Ö. 212’de kadim Çin’le ilgili bütün kitapların ve edebî eserlerin yakılmasını emretti.
Büyük kraliyet kütüphanesi de dâhil bütün kütüphaneler yok edilmiş ancak bazı metinler mağaralarda ve manastırlarda saklanmıştı.
M.S. 100 yılında Wang Tao-Shih isimli Taocu bir rahip, bir dizi mağarada yer alan kütüphaneleri bulmuştu.
Bu metinler, kadim zamanlardan ve “Anavatan Mu” denilen bir yerden söz etmekteydiler.
Edgar Cayce, Mu’nun Lemurya’nın diğer adı olduğunu birçok kere ima etmişti.
Bulunan bir elyazması parçasında, Atlantis ve Mu’nun battığı Pasifik Okyanusu’nu gösteren kadim bir harita yer almaktadır;
bu kıtaların sulara gömülmesinden sonra sağ kalanlar, tarih öncesi zafer dolu bir çağın geride kalan son kayıtlarını Mısır’a, Çin’e, Yucatan’a ve başka yerlere yolculuk yaparak götürmüşlerdi.
İşte bugün, yeniden keşfetmeye çalıştığımız da o çağın kadim bilgeliğidir.(Alıntı)

Türklerin ilkinden bu güne kadar olanlarını anlatmaya çalıştığım kitabım bitti, belki biraz daha ilaveler yapmak durumunda kalabilirim.
Gün yok ki Türklerin ayak izlerinin olmadığı ülkeler ortaya çıkmasın.
Gün yok ki Türklerin kültürlerinin dünyaya serpildiği anlaşılmasın.
Bizler şanslıyız derken inanın abartmıyorum.
Mustafa Kemal Atatürk;
“Ne mutlu Türküm diyene”
Sözlerini boşuna söylemiş olabilir mi?


Nazan Şara Şatana



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder