UYGUR TÜRK İMPARATORLUĞU MU KITASINDAN
GELMİŞ
Türklerin Anavatanı olarak
söylenen; Mu kıtasının şimdilerden daha ileri teknolojiye sahip olduğunu, bu
kıtanın Asya ile Amerika arasında ve sular altına gömüldüğünü biliyoruz.
M.Ö 70.000 ve 64 Milyon
insan yaşıyor bu kıtada.
Her anlamda ileri teknolojiye
sahiplermiş.
Dünyanın her yerine
koloniler kurmuşlar.
Bunlardan biri en önemlisi
Uygur İmparatorluğu’ymuş.
Daha önce Türk Piramitlerini
yazmıştım. Fakat Uygur Türkleri ve Mu Kıtası bağlantısını yeni okudum.
Yeni yazdığım Türklerle
ilgili kitabımda yaptığım araştırmalarda Uygur Türklerinin önemini bir kez daha
anladığımdan daha kapsamlı bir araştırma yapmak durumunda kaldım.
İşte o zaman, Mu Kıtası ve
Türkler bağlantısını da bulmuş oldum.
Mu Kıtasında yaşayanlar
Türk’tü.
Uygur Türkleri, Mu
kıtasından gelmişlerdi ve bu topraklarda, Mu Kıtasının bir kolonisini
kurmuşlardı.
Çin kaynaklarında bile;
“Uygur
imparatorluğu Mu’nun en başta gelen koloni imparatorluğuydu ve doğu yarısı
Tevrat'ta sözü geçen Tufan sırasında mahvolmuştu. “
Diye
geçmiyor muydu?
Ve
yine aynı kaynaklar;
Uygurların
17.000 yıl önce medeniyetlerinin zirvesinde olduğunu da söylememiş
miydi?
Söylemiş,
yazılanlar bunlar.
Mu Kıtasındaki ileri
teknoloji ile yapılmış olan piramitlerini dünyanın her yerine kurdukları kolonilerde
yapmışlardı.
Peki, neden piramit
denilince Mısır piramitleri biliniyor da onlardan daha büyük ve önce yapılan
Türk Piramitleri bilinmiyor.
Sebebi oldukça açık!
Türk Piramitleri saklanmış.
Tarih enteresan bir olay
Zaman belki kül, belki kum,
belki toprak bazı şeyleri örtüyor ama birde yağmur var, rüzgâr var onlar da
örtülenleri kaldırıyor ve gerçeği gün yüzüne çıkartıyor.
Nitekim İkinci dünya
savaşında mühimmat taşıyan bir uçağın pilotu Çin yakınlarındaki piramitleri
görüyor. Şaşırıyor çünkü piramitlerin üstü ağaçlarla kaplı. Ve bu pilot tarihe
açılan kapının anahtarını bulmuş ve o kapıyı açmış oluyor.
Önce inkâr edilse de üstü
dökülmeyen yapraklara sahip olan ağaçlarla donatılıp orman halini almış olsa da
gerçek ortaya çıkıyor.
Bunlar Türk Piramitleri,
Bunlar Uygur Türklerinin
yaptığı piramitler,
Bunlar Mu, kıtasının bir
kolonisi olan yüksek teknolojiye sahip Türklerin yaptığı Piramitler…
İçinde de Oğuz Kağan’ın
heykelinin olduğu da ortaya çıkınca dünya bu gerçeği öğrenmiş oluyor.
Dünyanın ilkleri Sümer’lelerdir
diyenlerde bir kez daha tarih kitaplarına, tarih araştırmalarına göz atmak
zorunda kalıyorlar.
Çünkü dünyanın ilki, dünya
tarihi Türklerle başlamış.
Değil mi ki bu piramitlerin
içinden çıkan taş kitabeler, heykeller ve daha ne çok bilinmeyenler var ve bunlar
Türklere ait!
Ve de; dünyanın her
tarafında Türklerle ilgili çoook eski zamanlardan kalma yazılar yani taş
kitabeler, kalıntılar çıkmıyor mu? Çıkıyor.
Mısır Piramitleri denilince
akan sular duruyor ya bakın dünyanın en büyük piramiti sayılan Mısır Piramitlinin
yüksekliği 157 metre iken Türk Piramidinin yüksekliği 300 metre. Buyurunuz.
Bitmedi dahası var ve ben
gururlanarak okuduklarımdan aktarıyorum.
Bir ilave;
Maya
piramidinin, yapım biçimi Orta Asya’daki Türk piramidi ile aynı imiş.
Beyaz Piramit, on altı
piramitten oluşan bir kompleksin en büyük parçalarından biriymiş.
Bu piramitler 50000
yıllıkmış.
Çok önemli olduğunu
düşündüğüm bir yazıyı da aktarmak istiyorum sizlere.
Mısır’daki firavunlar
dönemiyle neredeyse çağdaş sayılabilecek zamanlarda
(M.Ö. 2852 – 2206 arasında)
Çin’de yarı mitolojik “Beş
Kral” hüküm sürmüştü.
Bu uygarlık, altın ve yeşim
zengini, gelişmiş bir uygarlıktı; ipek ve gıda bolluğu içindeydi.
Bununla birlikte,
İskenderiye’nin büyük kütüphanesinin kaderini takiben, İmparator Chin Shin
Huang M.Ö. 212’de kadim Çin’le ilgili bütün kitapların ve edebî eserlerin
yakılmasını emretti.
Büyük kraliyet kütüphanesi
de dâhil bütün kütüphaneler yok edilmiş ancak bazı metinler mağaralarda ve
manastırlarda saklanmıştı.
M.S. 100 yılında Wang
Tao-Shih isimli Taocu bir rahip, bir dizi mağarada yer alan kütüphaneleri
bulmuştu.
Bu metinler, kadim
zamanlardan ve “Anavatan Mu” denilen bir yerden söz etmekteydiler.
Edgar Cayce, Mu’nun
Lemurya’nın diğer adı olduğunu birçok kere ima etmişti.
Bulunan bir elyazması
parçasında, Atlantis ve Mu’nun battığı Pasifik Okyanusu’nu gösteren kadim bir
harita yer almaktadır;
bu kıtaların sulara
gömülmesinden sonra sağ kalanlar, tarih öncesi zafer dolu bir çağın geride
kalan son kayıtlarını Mısır’a, Çin’e, Yucatan’a ve başka yerlere yolculuk
yaparak götürmüşlerdi.
İşte bugün, yeniden
keşfetmeye çalıştığımız da o çağın kadim bilgeliğidir.(Alıntı)
Türklerin
ilkinden bu güne kadar olanlarını anlatmaya çalıştığım kitabım bitti, belki
biraz daha ilaveler yapmak durumunda kalabilirim.
Gün
yok ki Türklerin ayak izlerinin olmadığı ülkeler ortaya çıkmasın.
Gün
yok ki Türklerin kültürlerinin dünyaya serpildiği anlaşılmasın.
Bizler
şanslıyız derken inanın abartmıyorum.
Mustafa
Kemal Atatürk;
“Ne mutlu Türküm
diyene”
Sözlerini
boşuna söylemiş olabilir mi?
Nazan
Şara Şatana
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder